onedio
Görüş Bildir

Birleşik Arap Emirlikleri Haberleri

Birleşik Arap Emirlikleri ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Birleşik Arap Emirlikleri ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Bir Zamanlar Alkolün Yasak Olduğu Kentte Bölgenin En Büyük Bira Fabrikası Kurulacak
Lüksüyle dikkat çeken dolar milyonerlerin kenti Dubai, Körfez’in ilk büyük ölçekli bira fabrikasının kurulması için kolları sıvadı. 20 yıl önce alkol tüketimine ve satışına kademeli olarak geçen Dubai, Avrupa’dan yoğun turist akınının ardından kurallarını gevşetti.10 kişiden 9'unun yabancı olduğu kentte popüler bira markalarının üretileceği bira fabrikası kurulacak. Körfez'in büyük bira fabrikası olması beklenirken inşaat çalışmalarına 2025 yılında başlanacak. Fabrikanın kapılarını 2027'de açacağı tahmin ediliyor. Kaynak
Roketsan 'Cirit'i Avrupa'da Görücüye Çıkaracak
Roketsan tarafından geliştirilen, sabit ve hareketli hedeflere karşı yüksek hassasiyet ile sınıfının en uzun menzilli füzesi olan 'CİRİT' Avrupa'da görücüye çıkacak. Roketsan Genel Müdürü Selçuk Yaşar, sabit ve hareketli hedeflere karşı yüksek hassasiyet ile sınıfının en uzun menzilli füzesi olan CİRİT'in mayıs ayında Almanya'da düzenlenecek bir fuarla Avrupa'da tanıtılacağını belirterek, 'CİRİT'in başarısını Avrupa ülkelerine taşımak istiyoruz. CİRİT, Avrupa'da görücüye çıkacak, büyük bir lansman olacak' dedi. Son yıllarda büyük bir atılım gerçekleştiren Roketsan ve Türk savunma sanayisi ürünleri hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulunan Roketsan Genel Müdürü Yaşar, hafif zırhlı/zırhsız sabit ve hareketli hedeflere karşı yüksek hassasiyet ile sınıfının en uzun menzilli füzesi olan CİRİT'in Avrupa'da görücüye çıkacağını söyledi. CİRİT'in Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki kalifikasyonunun tamamlandığını ifade eden Yaşar, 'Çok başarılı sonuçlar alındı. 2013 başında 190 milyon dolarlık bir ihracatımız olmuştu. Bu başarılı bir sonuçla, Birleşik Arap Emirlikleriyle ilişkilerimizin giderek daha da artacağını düşünüyoruz. Zaten CİRİT füzemiz oradaki 4'üncü projemiz' diye konuştu. Yaşar, CİRİT füzesine gösterilen ilgiden dolayı memnuniyet duyduklarını dile getirerek, füzenin Birleşik Arap Emirlikleri'ne, Orta Doğu bölgesine ve Türkiye ile dost ülkelere ihracat şansının giderek arttığını, uzun vadede de bu potansiyellerini güçlendirmek istediklerini vurguladı. İhracat pazarlarının giderek çeşitliğine dikkati çeken Yaşar, şunları kaydetti: 'Avrupa'daki helikopter üreticileriyle çalışıyoruz. Mayıs ayında Almanya'da Türkiye'nin de katılacağı çok büyük bir fuar gerçekleştirilecek. Burada CİRİT füzeminizin başarısını Avrupa ülkelerine taşımak istiyoruz. Avrupa'nın da önemli helikopter üreticileri var. Bunların ihraç ettiği ülkelere CİRİT'in helikopter üzerinden başarıyla atılabilen bir sistem olması dolayısıyla, helikopter üreticileriyle işbirliği yapıp 3. ülkelere füzemizi pazarlama hedefimiz var. Gayet de olumlu ilerliyoruz. CİRİT, Avrupa'da görücüye çıkacak, büyük bir lansman olacak.' CİRİT füzesinin özellikleri Roketsan tarafından tasarlanan 2,75” Lazer Güdümlü CİRİT füzesi, ucuz ve hassasiyeti düşük güdümsüz roketler ile yüksek maliyetli güdümlü Anti-Tank füzeleri arasındaki boşluğu doldurmak amacıyla tasarlandı. CİRİT, Roketsan tarafından geliştirilmiş olan standart CİRİT POD'undan ve Akıllı POD'dan atılabiliyor. Akıllı POD, sahip olduğu platform ile iki yönlü veri iletişimi ve envanter bilgisi sağlama özellikleri ile CİRİT füzesinin etkinliğini arttırmaktadır. CİRİT, yükleme ve boşaltmayı kolaylaştıran tüp komplesi içerisinde bulunuyor. Füze, aerodinamik yapısı ve kompozit katı yakıtlı motoru sayesinde, klasik 2,75” füzelere göre, 8 kilometre ile sınıfının en uzun menziline sahip. Ayrıca CİRİT füzesi çok maksatlı (Zırh Delici, Anti-Personel ve Yangın Çıkarıcı) harp başlığı ile birlikte yüksek infilaklı harp başlığı opsiyonlarını da barındırıyor. Sistem, çeşitli platformlara (Helikopter, insansız hava aracı, kara aracı, sabit platform, hafif saldırı uçağı, deniz platformu) entegre edilebiliyor. Ulusal füze ve roket programlarının öncüsü Roketsan 1988 yılında ulusal füze ve roket programlarında öncü olmak üzere Savunma Sanayii İcra Komitesi kararıyla kurulan ROKETSAN, bugün Türkiye savunma sanayinin teknoloji üreten stratejik merkezlerinden biri olarak faaliyet gösteriyor. Roket ve füze sistemleriyle ülke savunmasına hizmet eden ROKETSAN, özgün ürünleri ve ileri teknolojisi ile yurt içinde ve yurt dışında birçok firmayla çalışıyor. Yapısal, termal, mekanik tasarımlar, iç balistik, güdüm-kontrol, silah sistemleri, aerodinamik, kompozit malzeme, yakıt sistemleri ve harp başlığı teknolojilerinde uzmanlaşmış olan ROKETSAN, ulusal ve uluslararası projelerin güvenilir ortağı olarak görülüyor.veteknoloji
Roketsan AB'de  ‘Cirit’ Atacak
Roketsan Genel Müdürü Selçuk Yaşar, sabit ve hareketli hedeflere karşı yüksek hassasiyet ile sınıfının en uzun menzilli füzesi olan CİRİT’in mayısta Almanya’da düzenlenecek bir fuarla Avrupa’da tanıtılacağını belirtti. Yaşar, “CİRİT’in başarısını Avrupa ülkelerine taşımak istiyoruz. Avrupa’da görücüye çıkacak, büyük bir lansman ukash kart olacak” dedi. CİRİT’in Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki kalifikasyonunun tamamlandığını ifade eden Yaşar, “Çok başarılı sonuçlar alındı. 2013 ukash başında 190 milyon dolarlık bir ihracatımız olmuştu” diye konuştu. İhracat pazarlarının giderek çeşitliğine dikkati çeken Yaşar, şunları söyledi: “Avrupa’nın nemli helikopter üreticileri var. Helikopter üreticileriyle işbirliği yapıp 3. ülkelere füze pazarlama hedefimiz var.”
7 Bin Dolarlık Meslek
Su ürünleri mühendisi olmayı hiç düşündünüz mü? Ya da ne yaptıkların biliyor musunuz? Eğer en önemli unsurun para olduğunu düşünenlerdenseniz bu iş tam size göre. Çünkü t Türkiye’de iş bulamasanız dahi yurt dışından gelecek teklifler sizi bekliyor. Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri, Fas ve Yunanistan’a su ürünleri mühendisleri gönderiyoruz. Üstelik Türkiye’de gördükleri eğitiminin karşılığı yurt dışında aylık 6-7 bin dolar aralığında. Peki neden yurtdışında? İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meriç Albay bu mesleğin yetkilerinin her alanda kısıtlandığını söylüyor. Bu vahim durumun bu şekilde devam etmesinin ülkemizde bu mesleğin ölmesine sebep olacağını da sözlerine ekliyor. Bu yüzden üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye istihdam edemediği yetişmiş elemanları yurt dışına gönderiyor. Yurt dışında çalışmış ardından Türkiye’ye dönüp balık çiftliği kurmuş olan Su Ürünleri Mühendisi Cafer Gündüz, yabancı dil yüzünden yurt dışından gelen tekliflerin çok azının değerlendirilebildiğini söylüyor. Ücret yurt dışında dörde katlanıyor Yurt dışı deneyimlerinden bahseden Mühendis Gündüz, bu mesleğin yurt dışında Türkiye’ye oranla ne denli değerli olduğunu ortaya koyuyor. Su ürünleri mühendislerine, özellikle Avustralya, Yeni Zelanda, Arap ülkeleri ve Kuzey Afrika ülkelerinden teklif geldiğini söyleyen Gündüz, Türkiye’de yeni başlayan bir mühendisin bin, bin 250 lira arasında bir ücret alabileceğini söylüyor. Yine ülkemizde üst düzey bir yönetici 2 bin 500-4 bin lira alırken yurt dışında bu rakam 10 ila 15 bin arasında seyretmekte. Yetki S.Ü. Mühendislerinin olmalı Su ürünleri sağlığı, nakli, hijyeni, kontrolü ve üretimi gibi konularda en yetkin meslek grubu olan su ürünleri mühendislerinin çıkarılan yasalarla bu görev alanını veterinerlik, eczacılık, biyolog ve kimyagerlik gibi konuyla tam olarak ilgili olmayan mesleklere kaptırdığını söyleyen İstanbul Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meriç Albay bu durumdan oldukça şikayetçi. Mesleki yetki karmaşasının ise kanuna bağlı oluşu durumu daha da zora soktuğunu söyleyen Albay Su ürünleri fakültesi mezunlarının yapması gerekenleri başka mesleklerin yaptığının altını çiziyor. Su ürünleri mühendisliği çoğu meslek dalı gibi ülkemizde değer görmezken yurt dışı iş fırsatlarını değerlendirmeyi düşünenler için parası iyi bir meslek gibi görünmekte.
İki Milyon Dolara Cep Telefonu Numarası
Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi'de bir cep telefonu numarası hayır işleri için yapılan bir açık arttırmada iki milyon dolardan fazla ücrete alıcı buldu. National gazetesinin haberine göre 777-7777 şeklindeki numara 2,1 milyon dolara satıldı. Ancak adı açıklanmayan alıcı aslında numaranın mülkiyetini alamadı. Çünkü BAE'de tüm numaralar teknik olarak hükümete ait. Alıcı bunun yerine numarayı veren şirket Eitasalat'tan, her ay 22,500 dakika konuşma, 22,500 kısa mesaj ve 100 GB internet kullanımı veren iki yıllık kontratı satın almış oldu. Aynı müzayedede 777/7770 şeklindeki numara da 340 bin dolara satıldı.
Ricardo Quaresma Küllerinden Doğuyor
Portekiz futbolunun önemli isimlerinden olup bir dönem Beşiktaş fomasını da giyen Ricardo Quaresma, bu sezon Porto’da gösterdiği performansla yeniden eski günlerine döneceğinin sinyalini verdi Quaresma, zor günler geçiren Portekiz temsilcisinin UEFA Avrupa Ligi’nde Napoli’yi eleyerek çeyrek finale kalmasında önemli pay sahibi oldu Üç sezon Beşiktaş formasını giyen, Portekiz futbolunun yıldız simalarından Ricardo Quaresma, yeniden geri döndüğü Porto formasıyla ikinci baharını yaşıyor. Dünyanın en yetenekli oyuncuları arasında gösterilmesine rağmen görev aldığı kulüplerde tutunamayarak sürekli takım değiştirmesi, takım oyununa uyum sağlamada zorluk çekmesi ve istikrarlı bir performans sergileyememesi gibi nedenlerle sürekli eleştiri oklarına hedef alan Quaresma, Porto ile yeniden eski günlerine dönme sinyali veriyor. Futbol literatürüne “trivela” vuruşunu sokan, estetik futbolu ve göze hoş gelen çalımlarıyla popülaritesini her zaman korumayı başaran Quaresma, bu sezon oynadığı futbolla çıkışa geçti. Portekiz temsilcisinde çıktığı 16 maçta 11 gol ve 2 asist üreten yıldız oyuncu, bu sezon aldığı istikrarsız sonuçlar nedeniyle teknik direktör değişikliğine giden takımının yeniden atağa geçmesinde önemli rol üstleniyor. Son olarak UEFA Avrupa Ligi’nde Porto’nun deplasmanda Napoli ile 2-2 berabere kalarak adını çeyrek finale yazdırdığı maçta attığı estetik golle dikkati çeken 30 yaşındaki oyuncunun bu performansını devam ettirmesi halinde Brezilya’da düzenlenecek Dünya Kupası’nda takımdaki yerini alması bekleniyor. “Oz Büyücüsü” dönemi Futbol hayatına 10 yaşında Sporting Lizbon altyapısında başlayan Quaresma, üstün tekniği ve yeteneğiyle kısa sürede parladı. A Takım’daki ilk profesyonel maçına Porto karşısında 17 yaşında çıkan oyuncu, performansıyla kısa sürede tribünlerin sevgilisi haline gelerek “Oz Büyücüsü” lakabını aldı. O dönem Sporting Lizbon’u çalıştıran Laszlo Boloni tarafından sürekli ilk 11′de oynatılan Quaresma, kendisiyle aynı dönemde futbol dünyasına adım atan Portekiz’in dünyaca ünlü oyuncusu Cristiano Ronaldo’yu yedek bırakarak adından sürekli söz ettirmeye başladı. Sporting Lizbon’un 2001-2002 sezonunu şampiyonluk dahil çift kupayla kapatmasında kilit rol üstlenen Quresma’nın Avrupa takımlarının dikkatini çekmesi zor olmadı. Quaresma 6 milyon avro ve Fabio Rochemback’ın kiralanması karşılığında Barcelona’nın yolunu tutarken, takımın diğer yıldız Cristiano Ronaldo’da eski efsane teknik direktör Alex Ferguson’un dikkatini çekerek Manchester United’a transfer oldu. Rijkaard’la anlaşamadı Katalan temsilcisindeki ilk sezonunda 10′u ilk 11′de olmak üzere 21 kez forma giyen Portekizli yıldız geçirdiği sakatlığın ardından gözden düşerken, o dönem Barcelona’yı çalıştıran Frank Rijkaard ile yaşadığı anlaşmazlığın ardından “Rijkaard’ın olduğu yerde ben oynamam” diyerek kulüpten ayrılmak istediğini açıkladı. “Barça”, 15 milyon avro ve Quaresma’nın bonservisini 2004 yazında Porto’ya vererek karşılığında Deco’yu kadrosuna katarken, Portekiz temsilcisinde takım oyununa uyum sağlayamaması ve uygun durumdaki arkadaşlarına pas vermemesi nedeniyle medya tarafından başlarda sık sık eleştirilen Portekizli kanat oyuncusu, ilk yılının ardından kendini göstererek takımın lideri oldu ve önemli başarılara imza attı. Porto’da kendini buldu Porto ile çıktığı 112 maçta 32 gol kaydeden ve bu dönemde Portekiz’de iki kez yılın futbolcusu seçilen Quaresma, üstün performansıyla bu sefer İtalyan kulübü Inter’in dikkatini çekti. Milano ekibine 25 milyon avro ve Portekizli futbolcu Pele karşılığında transfer edilen yıldız futbolcu, İtalya’da “Portekiz’in Pele’si” olarak medyaya tanıtıldı. Barcelona gibi İtalya’da da dikiş tutturamayan ve sadece 24 maça çıkan Portekizli, vatandaşı Jose Mourinho’nun gözüne giremeyince Chelsea’ye kiralandı. İngiliz kulübünde 6 ay kiralık olarak forma giyen milli oyuncu, burada sadece 179 dakika sahada kalabilirken, kontrat süresi bitince yeniden Inter’in yolunu tuttu. Jose Mourinho’nun son bir şans verdiği futbolcuya kulübün efsane oyuncularından emekliye ayrılan Luis Figo’nun 7 numaralı forması emanet edildi. Buna karşın işler yine istenildiği gibi gitmedi ve Quaresma, Inter formasıyla kariyerinde sadece 1 kez gol sevinci yaşayabildi. “Q7″, Beşiktaş’ta Yıldız oyuncu, uzun pazarlıklar sonucunda 7,3 milyon avro bonservis bedeli karşılığında Beşiktaş’ın yolunu tutarken, 7 numaralı formasıyla taraftarların kısa sürede sevgilisi haline geldi ve kendisine Cristiano Ronaldo’nun “CR7″ takma adından esinlenerek “Q7″ lakabı verildi. Siyah-beyazlılarda ilk sezonunda 39 maçta 11 gol ve 16 asistlik performansıyla öne çıkan “Q7″, bireysel oyunu, dönemin teknik direktörü Carlos Carvalhal ile yaşadığı tartışma ve disiplinsizliği nedeniyle zamanla yeniden gözden düştü. Portekizli oyuncunun takımda en yüksek ücreti kazanan oyuncu olması, Beşiktaş’ta yaşanan ekonomik kriz ve ardından Fikret Orman’ın başkanlığa seçilmesi ile sorun haline dönüştü. Sözleşmesinde kazandığı miktardan kulübün beklentileri ölçüsünde indirime gitmeyen Quaresma’nın kontratı yeni yönetim tarafından feshedildi. Böylece Beşiktaş’ta oynadığı 3 sezonda çıktığı 73 karşılaşmada 18 gol ve 27 asist üreten Portekizli yıldızın İstanbul macerası 2012′de son bulmuş oldu. Küllerinden yeniden doğuyor Avrupa’da gittiği hiç bir kulüpte dikiş tutturamayan Ricardo Quresma’nın yolu, bu sefer Birleşik Arap Emirlikleri’nin Al Ahli takımı ile kesişti. Burada sadece 4 ay oynayan Quaresma, bir süre futbola ara vermesinin ardından yıldızının parladığı Porto’ya 10 bin taraftarın katıldığı bir törenle yeniden geri döndü. Portekiz basını tarafından senelik sadece 600 bin avro ve ekstra primler karşılığında imza attığı iddia edilen Quaresma, ligde 3. sıraya kadar gerileyen ve Avrupa’da zor günler yaşayan eski kulübünün çıkışa geçmesinde başrolü oynuyor.
Araplar: Uzlaşmamakta Uzlaşan Halk
Dünya, Arap zirvelerinde bolca büyük söz ve çok az somut şey beklemeyi artık öğrendi, Kuveyt'te bugün ve yarın yapılacak Arap Zirvesi de istisna olmayacak.Aslında beklentiler geçmişe kıyasla çok daha az.Arap liderleri zirvesi, tüm diğerleri gibi 70 yıl önce 'üye ülkelerin yakın işbirliği' amacına ulaşmak için karşılıklı koordinasyonu geliştirmek için kurulan Arap Birliği'nin çatısı altında yapılıyor.Sömürge dönemi sonrasındaki coşku sırasında işbirliğinden çok daha fazlası mümkün görünüyordu.Milyonlarca Arap Fas'tan doğudaki Körfez ülkelerine dek birlik kurmak için İngiliz ve Fransız sömürgecilerin diktiği sınır tellerini yıkmayı düşlüyordu.Enerjik genç liderler işbaşına geldiğinde gereken tüm unsurlar varmış gibi görünüyordu. Ortak din, dil, tarih ve kültür ve Araplar'ın kendine saygısını yeniden kazanmasına hasret vardı.Ama bugün gözleri parlayan birkaç idealist dışında hala Arap birliği rüyasına tutunan pek kimse kalmadığı kesin.Yarım yüzyıldan fazla süren hükümetler arası kıskançlık, rekabet ve savaş çoğu Arap için bu rüyayı tarihe gömdü.Arap Baharı diye anılan 2011'deki halk ayaklanmaları beklentileri yine yükseltti. Araplar arasındaki birliği değil belki, ama yine de halkın arzularına yakın bir şeye dair beklentiyi arttırdı.Diktatörleri devirme isteği büyük ölçüde o aynı onur ve kendine saygıyı yeniden kazanma arzusundan kaynaklanıyordu.Yeni rejimler, sömürge döneminde çizilen sınırları aşamayacağını kabul etti. Bunun için artık çok geçti.Ancak yine de İsrail, Filistinliler'in durumu, gelir dağılımındaki eşitsizlik, gençler arasındaki işsizlik, yetersiz eğitim sistemleri Arap ülkeleri arasındaki çok az karşılıklı yatırım ve daha niceleri gibi ortak bölgesel sorunlar karşısında en azından birlikte çalışabileceklerine dair bir umut vardı.Bir kez daha gerçekler en ihtiyatlı beklentilerin bile çok ardına düştü.Ortadoğu'daki 40 yıllık gazetecilik hayatımda Arap dünyasının hiç bu kadar bölünmüş olduğunu görmedim. Araplar karmaşık, yoğun bir ideolojik ve mezhepsel farklılıkların altında tutsak kaldı.Ortadoğu'nun bir köşesindeki bölgesel kuruluşta bile, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan Körfez İşbirliği Konseyi'nde sorunlar var.1981'de İngiltere Körfez Bölgesi'nden çekilirken kurulan Körfez İşbirliği Konseyi ekonomik entegrasyon ve güvenilir bir ortak savunma mekanizması oluşturmak gibi hedeflerine ulaşamadı. Ama kuruluş bugün daha önce görülmediği kadar kaos içinde.Suudi Arabistan BAE ve Bahreyn, Mısır ve diğer yerlerde Müslüman Kardeşler'e desteği nedeniyle Katar'daki büyükelçilerini geri çekti.Kuveyt ve Umman bu krizde tarafsız kaldı. Yani Körfez İşbirliği Konseyi'nde bölgesel politika ve Müslüman Kardeşler'e destek anlamında üç farklı kamp var artık.Suudi Arabistan ve Bahreyn İran'ı ülkelerindeki Şii topluluklarını kışkırtarak içişlerine karışmakla suçluyor. Umman da geçtiğimiz günlerde İran Dışişleri Bakanını resmi bir ziyarette ağırladı.Umman ayrıca, İran ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki gizli nükleer görüşmelere arabuluculuk yaparak diğer kuruluş üyesi ülkeleri kızdırdı.Arap ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklar listesi uzayıp gidiyor; Irak Suudi Arabistan ve Katar'ı ülkeyi istikrarsızlaştırmaya çalışmakla suçladı. Mısır ve Katar'ın arası Müslüman Kardeşler nedeniyle gergin. Mısır Hamas'ı bir terör örgütü ilan etti ve Gazze'yi abluka altında tutuyor. Dış destekli bir içsavaşa kapılıp giden Suriye Suudi Arabistan ve Katar'ı ülkenin altını oymaya çalışmakla suçluyor. Körfez ülkeleri, Mısır ve Ürdün Irak'ı Şii İran'ın bir ajanı olarak davranmak ve İran silahların Suriye'ye ulaşmasına izin vermekle, ayrıca Irak'taki Sünni toplumu dışlamakla suçluyor. Lübnan Suriye hükümeti yanlıları ve karşıtları şeklinde bölünmüş halde.Araplar arasındaki birlik çok uzun süredir gündemde değil artık. Bugün anlamlı bölgesel işbirliği de uzak bir ihtimal gibi görünüyor.
2013'te Kaç Kişi İdam Edildi?
2013 yılında en az 778 idam gerçekleştirildi Uluslararası Af Örgütü, dünyada 2013 yılında bir önceki yıla göre idam cezalarının infazında artış yaşandığını ve 22 ülkede en az 778 kişinin infaz edildiğini bildirdi. Örgütün '2013 yılındaki İdam Cezaları ve İnfazlar' başlıklı raporunda, İran ve Irak'ta 2013 yılında gerçekleşen infazların artışındaki etkisine değinilerek, 2013 yılında bir önceki yıla göre 100 kişinin daha infaz edilmesiyle, yüzde 15'lik bir artış yaşandığına dikkat çekildi. En çok idam Çin'de gerçekleştirildi  En çok infazın Çin'de gerçekleştirildiğine, bu ülkeyi 369 infaz ile İran, 169 infaz ile Irak'ın takip ettiğinin belirtildiği raporda, Çin'deki infaz sayısının gizlendiği ancak Af Örgütünün bu ülkede her yıl binlerce insanın infaz edildiğine inandığı vurgulandı. 2013 yılında Çin hariç dünyada 778 infaz gerçekleştirildi  Listede dördüncü sırada 79 infaz ile Suudi Arabistan bulunurken, bu ülkeyi 39 infaz ile ABD, 34 infaz ile Somali, 21 infaz ile Sudan, 13 infaz ile Yemen, 8 infaz ile Japonya ve 7 infaz ile Vietnam takip etti.  2013 yılında Çin hariç dünyada 778 infaz gerçekleştirildiği, 2012 yılında ise bu sayının 682 olduğuna işaret edildi. 2013 yılında 22 ülkede insanların infaz edildiği, Endonezya, Kuveyt, Nijerya ve Vietnam'da ölüm cezasının yeniden kullanılmaya başlandığı belirtildi. 2009 yılından bu yana Avrupa ve Orta Asya'da ilk kez infaz gerçekleştirilmedi 2012 yılında infazların gerçekleştiği Gambiya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Pakistan gibi ülkelerde geçen yıl ölüm cezalarının verilmediği kaydedilen raporda, 'Belarus'da da geçen yıl infaz gerçekleştirilmedi ve böylece 2009 yılından bu yana Avrupa ve Orta Asya'da ilk kez infaz gerçekleştirilmemiş oldu' denildi.  Raporda, 20 yıl önce dünyada 37 ülkede ölüm cezasının bulunduğuna, bu sayının 2004 yılında 25'e, geçen yıl ise 22'ye düştüğüne değinilerek, 2013 yılında uygulanan infaz yöntemleri de aktarıldı. 'Bazı ülkelerde halka açık infazlar gerçekleştirildi'  Geçen yıl uygulanan yöntemler arasında baş kesme, elektrikli sandalye, kurşuna dizme, asma ve zehirli iğne ile infazın yer aldığı, İran, Kuzey Kore, Suudi Arabistan ve Somali'de halka açık infazlar gerçekleştirildiği vurgulanan raporda, insanların daha çok hırsızlık, uyuşturucu, zina ve dine hakaret gibi suçardan ölüm cezasında çarptırıldığı belirtildi.  Raporda, Af Örgütü'nün Genel Sekreteri Salil Shetty'nin, 'İran ve Irak gibi ülkelerde gördüğümüz gerçek cinayet serileri utanç vericidir. Fakat ölüm cezasına tutunmaya çalışan devletler tarihin yanlış tarafında durmaktadır ve her geçen gün daha fazla izole olmaktadır. Bu anlamsız, devlet destekli az sayıdaki ülke gerçekleştirmektedir. Ölüm cezasının kaldırılmasına yönelik çoktan kazanılmış olan ivmeyi geri çeviremezler' ifadesine de yer verildi.
Russell Crowe’un Filmi Bir Ülkede Daha Yasaklandı!
Russell Crowe’un başrolünde oynadığı, ‘Nuh: Büyük Tufan’ filmi, İslami gerekçelerle Malezya’da da yasaklandı. Malezya Film Sansür Kurulu Başkanı Abdül Halim Abdül Hamid, kararın iki hafta önce alındığını söyleyerek “Bir peygamberin yüzünün gösterilmesi İslam’da yasaktır. Eğer film Malezya’da gösterilseydi çok fazla tepkiye yol açabilirdi” dedi. Film, daha önce Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri’nde de yasaklanmıştı. Mısır’daki El Ezher Üniversitesi de filmin yasaklanması yönünde fetva vermişti. Turkhishny
'Nuh: Büyük Tufan' İçin Türkiye'den İlk İtiraz Geldi
Avukat Yusuf Erikel, ''Nuh: Büyük Tufan'' filminin gösterilmesinden önce, ''filmin, senaristin kurgusu olduğu ve Kuran-ı Kerim'de bahsedilen Hz. Nuh ile alakası olmadığına'' ilişkin bir metnin yayımlanması için İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine başvurdu.Başvuruda, Türkiye'deki sinemalarda yayınlanan, DVD kopyaları da piyasaya sürülecek olan filmin 'Allah'ın peygamberi Hz. Nuh'un şahsiyetini rencide ettiği ve inançlara aykırı olduğu' ifade edildi ve bu nedenlerle filmin gösteriminden önce şu metnin yayımlanmasına karar verilmesi istendi: 'Saygıdeğer izleyiciler, seyretmekte olduğunuz bu film, tamamıyla filmin senaristinin kendi kurgusu olup, bu filmdeki Hz. Nuh karakterinin ve anlatılan olayların İslam inancıyla, Kuran-ı Kerim'de bahsedilen Büyük Peygamber Hz. Nuh ile alakası yoktur. Hz. Nuh, Kuran'da övülen büyük bir peygamber olup, İslam inancına göre peygamberler günah işlemekten münezzehtir. Saygılarımızla siz sayın izleyicilere duyurulur.' İhtiyati tedbir talebinde 'karşı taraf' Kültür ve Turizm Bakanlığı ile filmin yayın hakkı sahibi şirket olarak gösterilirken, mahkemeden, kararın bir nüshasının bakanlık, bakanlığın il müdürlükleri ve RTÜK'e gönderilmesi de talep edildi. Avukat Erikel, dilekçesinin sonunda, 'Davacı, talepte bulunan, Hz. Nuh'un sonraki kuşaktan torunu olan, inanan mümin' ifadesine yer verdi.Film daha önce Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Malezya’da yasaklanmıştı.AA