onedio
Görüş Bildir
‘Bu Ahlaksız Düzeni Yerle Bir Edeceğim’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin İzmit mitinginde yaptığı konuşmada, Türkiye'de 6 milyon 200 bin işssiz olduğunu ve bu sayının hızla attığını belirterek, 'Türkiye zengin bir ülke. Ama onlar faydalanıyor. Halk değil. Bütün hortumları kesip halka vereceğim. Sizin çocuklarınız devlet memuru olmak için KPSS sınavına giriyorlar. Onların çocukları sınava girmeden doğrudan devlet memuru oluyorlar. Sözüm söz, bu ahlaksız düzeni yerle bir edeceğim' dedi. İzmit Perşembepazarı Meydağı'nda CHP mitingi, öğleden sonra gecikmeli başladı. Aşırı sıcak hava nedeniyle birçok vatandaş baygınlık geçirdi. CHP Genel Kemal Kılıçdaroğlu platforma çıktıktan sonra, partisinin milletvekili adaylarını tek tek tanıttı. Kılıçdaroğlu, konuşmasında AK Parti'nin 13 yıldır ülkeyi yönettiğini hatırlatırken, kalabalıktan 'Yuh' sesleri yükselince, 'Yuhalamayın. Tepkimizi sandıkta demokratik yollardan göstereceğiz' diyerek yuhlalayanları susturdu.SANDIKTA DERS VERECEĞİZKonuşmasında, 'Türkiye'yi 21. yüzyılın yıldızı haline getireceğiz' diyen ve refahı da tabana yayacaklarını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:'Sandığa gidip derslerini vereceğiz. İş bu kadar basit. Kocaeli emeğin başkenti. Ama Kocaeli'nde isizlik var. Türkiyenin her yerinde işsizilk var. Ben 6 milyon 200 bin işsizim var diyordum. Daha da arttı. Şimdi her 4 gençten 1'i işsiz. Size söz verdim. Dedim ki, Türkiye'yi 21. yüzyılın yıldızı haline getireceğiz. İşsizlik, yolsuzluk, emeklinin, çiftçinin sorununu çözeceğiz. Büyümeden, kalkınmadan herkes nasibini alacak. Refahı nasıl tabana yayacağız. Refah tabana yayılmıyor. Tepede bir grup refah içersinde yaşıyor. Bizde bir avuç insan değil, 70 milyon insan rahat edecek. Refahı tabana yaymanın yolu dedik ki, birinci yolu 11 milyon emeklimiz var. Emeklinin yoksulluk içinde yaşadığını biliyoruz. Emekli Ramazan, Kurban bayramında torunundan kaçıyor. Ben emekliye Ramazan ve Kurban Bayramı'nda 2 maaş ikramiye vereceğim. İtiraz ediyorlar, 'kaynağı nerden bulacaksın?' diye. Türkiye zengin bir ülke. Ama onlar faydalanıyor. Halk değil. Bütün hortumları kesip halka vereceğim. Kendine, çoluk çocuğuna kaynak var ama emekliye gelince kaynak yok. Emekliye para da var, kaynak da var. Hiç meraklanmayın. Onlar sanıyorlar ki emeklinin durumu iyi. İki maaş ikramiye alacaklar koşarak gidip İsviçre bankalarında hesap açacaklar. Emekliye ne veriliyor? Onlar köşeyi dönmeyi düşünüyorlar ben sizi düşünüyorum. Rahmetli Ecevit ne diyordu? 'Ne ezen ne ezilen. İnsanca hakça bir düzeni' kuracağız. Herkes huzur içinde yaşayacak. Herkesin işi ve aşı olacak.'YANDAŞ YOK, VATANDAŞ VARKemal Kılıçdaroğlu, 'Bir ülkede işsizlik sorunu çözülmediyse o memlekte huzur olmaz. Çocuk işsiz, kızı işsiz, o evde huzur olurmu?' diyerek şöyle devam etti:'6 milyon 200 binin üzerinde işsiz ordusu yarattılar. Sizin çocuklarınız devlet memuru olmak için KPSS sınavına giriyorlar. Onların çocukları kursa, sınava gidiyor mu? Onların çocukları sınava girmeden doğrudan devlet memuru oluyorlar. Sözüm söz bu ahlaksız düzeni yerle bir edeceğim. Ben söz verdim ülkem için, bu ülkenin güzel insanları için çalışacağım. Benim kişisel çıkar peşinde koşmak diye bir düşüncem yok. Ben siyaseti kendi cebi için değil, vatandaşın cebini düşünerek yapacağım. Onlar kendilerini, yandaşlarını düşünüyorlar. Benim için yandaş yok, benim için vatandaş var.' KIDEM TAZMİNATLARINA GÖZ DİKTİLERKemal Kılıçdaroğlu konuşmasında, Kocaeli'nin işçi kenti olduğunu da hatırlatarak, 'İnsanlar emek harcıyorlar. Sizin kıdem tazminatınıza da göz diktiler. Sendikaların kabul etmediği kıdem tazminatı düzenlemesi asla ve asla parlementodan geçmeyecektir' dedi. Kılıçdaroğlu, 'Taşeron işçiliği tarihe gömeceğiz. Kişiler çalışıyorsa kadrolu çalışacaktır. Herkesin iş güvencesi olacaktır. Bunu söylediğimde yine koro halinde bağırdılar 'Kaynağı nereden bulacaksın?' diye. Kaynağı bulacağız. Bu ülkede kimin sorunu varsa çözüm adresi CHP'dir. Bu ülkede yoksulluğu bitirmek istiyorsak çözüm adresi CHP'dir. İşsizliği, yolsuzlukla mücadelenin çözüm adresi CHP'dir. Bu ülkede etnik kimlik üzerinden inanç üzerinden siyaset, yapmayacağız ve yaptırmayacağız ve bunun adresi de yine CHP'dir.' diye konuştu.Kemal Kılıçdaroğlu, kamyoncuların sorunları bulunduğunu ve onların da haklarını temsil edeceklerini belirtirken, '24 saat çalışıp büyük acılar çekiyorlar. Gelir elde edemiyorlar. Vergiler pahalı. Eğer sen de yaşanacak bir ülke istiyorsan kamyoncu kardeşim geleceksin ve sen de CHP diyeceksin' diyerek onları da CHP'ye oy vermeye çağırdı. Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: FAİZLERİN YÜZDE 80'İNİ SİLECEĞİZ'Kocaeli, yurttaşların aynı zamanda çok borçlandıkları bir kent. Tüketici borcu, kredi kartı borcu var. Sözüm söz bu faizleri en az yüzde 80'ini sileceğiz. Diyorlar ki 'kaynağı nerde? Bankalarla oturup anlaşacağız. Getirdiğimiz projeler devletin nasıl yönetilmesi gerektiğini gösteren projelerdir. CHP iktidarında onlar için kurs açacağım. Devlet nasıl yönetiliir? Vatandaşın borcu nasıl silinir? Bunların tamamını onlara öğreteceğim. Sözüm sözdür.'SİZİN İÇİN ALIN TERİ DÖKECEĞİMKemal Kılıçdaroğlu partililere, 'Geçtiğimiz dönemlerde CHP ye oy vermeyenleri ikna edeceksiniz. 'Gelin kardeşim beraber sandığa gidelim' diyeceksiniz.' diyerek ' Sandığa götürmeye söz veriyor musunu?' diye sordu. Kalabalığın 'evet' cevabı vermesi üzerine de 'Ben de size söz veriyorum. Sizin için, bayrağımız için emek harcayacağım, alın teri dökeceğim. Döktüğüm alın teri size helal olsun diyeceğim' dedi. 'İKTİDARIN DEĞİL HALKIN POLİSİ OLUN'Seçmenlerden 13 yıl için değil sadece 4 yıl için yetki istediğini, 4 yılda işssizliği yeneceğini belirten kılıçdaroğlu, '4 yılda işsizliği yeneceğim. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. 4 yılda herkes hakkını alacak. Herkes kazanacak. Sadece ve sadece hortumcular kaybedecek. Bizim bu mitingi düzenlememize güvenlik önlemlerini alan polis kardeşlerimiz, onların da sıkıntısı var. Dedim ki sizin de sorunlarınızın çözüm adresi CHP'dir. 'Sizden bir isteğim var; iktidarın polisi olmayın, olacaksanız halkın polisi olun' dedim. Ben bu ülkede çatık kaşlı insanların sokakta gezmesini istemiyorum. Caddede sokakta tarlada fabrikada huzur içinde çalışmasını istiyorum. Bana vereceğiniz destek Türkiye'ye çocuklarımıza bayrağımıza vereceğimiz destektir unutmayın' dedi.ÇERKEZLERİN ACISINI PAYLAŞTIKılıçdaroğlu, konuşmasının son bölümünde Çarlık Rusya döneminde bundan 151 yıl önce çürük gemilere bindirilerek Osmanlı topraklarına gönderilen, ancak binlercesi gemilerin batması sonucu ölen Çerkeslerin bugün Kandıra Kefken'de anma töreni yapacaklarını hatırlatarak, onların da acılarını paylaştığını söyledi. kılıçdaroğlu daha sonda Kocaeli'den ayrıldı. DHA
KPSS Operasyonunda 4 TRT Çalışanı Tutuklandı
2010 yılındaki KPSS'de usulsüzlük yapıldığı iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında TRT Genel Müdürlüğü'nde çalışan 4 kişi tutuklandı.2010'daki Kamu Personel Seçme Sınavı'nda (KPSS) usulsüzlük iddialarına ilişkin Ankara Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman tarafından yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen şüphelilerden 4'ü tutuklandı. Soruşturma kapsamında TRT Genel Müdürlüğü'nde teknik personel olarak çalıştığı tespit edilen 5 şüpheli adliyeye sevk edilmişti.
KPSS Başvuruları Haftaya Başlayacak
ÖSYM tarafından Temmuz'da yapılacak KPSS'ye 6-21 Mayıs tarihlerinde başvurulabilecek.ÖSYM'nin internet sayfasındaki sınav takvimine göre, KPSS (A Grubu ve Öğretmenlik) 4-5 Temmuz'da, Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT) ise 12 Temmuz'da gerçekleştirilecek.KPSS'ye, lisans mezunları ile bir lisans programından mezun olabilecek durumdaki adaylar başvurabilecek. ÖABT dahil KPSS'ye başvuru işlemleri 6 Mayıs'ta başlayacak, 21 Mayıs'ta sona erecek.Başvurular, ÖSYM merkezleri ve 'osym.gov.tr' internet adresinden yapılabilecek.AA
KPSS Soruşturmasında 6 Tutuklama
Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, KPSS'deki usulsüzlük iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında 6 şüphelinin tutuklanmasına karar verdi.Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, KPSS'deki usulsüzlük iddialarına ilişkin soruşturma  kapsamında, savcılığın 14 kişinin serbest bırakılmasına yaptığı itirazı kabul ederek, 6 kişi hakkında tutuklama istemiyle yakalama kararı verdi.Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman, Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliğinin serbest bıraktığı 25 şüpheliden 14'ünün tutuklanması için itirazda bulunmuştu.İtirazı değerlendiren hakimlik, talebi reddederek, dosyayı bir üst mahkemeye gönderdi.Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği de şüphelilerden 6'sı hakkında, tutuklanmaları istemiyle yakalama kararı çıkardı.Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Erkman, soruşturmanın ikinci etabında gözaltına alınanlardan 42'sini, tutuklama talebiyle 23 Nisan'da nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk etmişti. Zanlılardan 17'si tutuklanırken, 25'i adli kontrolle serbest bırakılmıştı.AA
"Meydanı Pensilvanya'dan Gelen Talimatlar Alan Hakimlere, Savcılara Bırakmayız"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Samanyolu Grup Başkanı Hidayet Karaca ve 70 polisin tahliye kararıyla ilgili ‘Yargıda bir darbe yapmaya kalkıştılar. Asliye hukuk mahkemesi, yasaların dışına çıkarak tutuklularla ilgili tahliye kararı aldı’ dedi. Bir hafta önce Pensilvanya’dan talimat alındığını belirten Başbakan Davutoğlu ‘Kayıtları bizde’ diye konuştu.Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin Gümüşhane’de düzenlenen mitinginde konuştu. Davutoğlu özetle şöyle dedi:Din dersini kaldıracağız, diyaneti kaldıracağız diyenler sandığa gömülürler. CHP de HDP de din dersini kaldıracağız diyorlar yarış içinde. Bunlara izin verir misiniz siz? Din derslerinin Diyanet’in kaldırılmasına göz yumar mısınız? Onlar akıllarını başka yerlerden alırlar. Üst akıldan alırlar. Bakın şimdi yine bugünlerde bu paralel çete harekete geçti.GÜMÜŞHANE’YE GELDİLER MİSeçimlerden önce hep bunu yaparlar. 2013 Mayıs’ında Türkiye ekonomisi zirve yapmıştı. Türkiye IMF’ye son taksitini ödemişti. Gezi provokasyonunu başlattılar.Vandallar İstanbul sokaklarını, Ankara sokaklarını İzmir sokaklarını doldurmaya kalkıştı. Gümüşhane’ye ulaşabildiler mi? Siz vandallara, palavracılara meydanı bırakmadınız. Onlar buraya kolay kolay gelemezler.“BİZ BAŞKA HOCALARA BENZEMEYİZ”17-25 Aralık’ta bu sefer, Müslüman halkın dini duygularını istismar ederek topladıkları paralarla, kumpaslara giren paralel çeteyi harekete geçirdiler. Biz başka hocalara benzemeyiz. Biz bu topraklarda doğduk, bu topraklarda öleceğiz. Bazı hoca adı altında yurt dışından bu kumpası yapanlar, onlar bu hocalık ünvanını hak etmezler, bu topraklarda yaşamayı da hak etmezler.ÇATI ADAYIÇatı aday oldu çatı maskot. Bir işaret yapacağım derken yanlış işaret yapıyor.Ona uyup oy veren MHP’li seçmenlerime sesleniyorum. En ufak şeyi bile öğrenemeyenden ne beklersiniz?“DÜN DARBE YAPMAYA KALKIŞTILAR”Dün biz Erzurum’dan Bismillah dedik. Şerler def ola dedik ya, hemen şer kendini gösterecek. Dün birden, yargıda bir darbe yapmaya kalkıştılar. Yetkili olmayan bir mahkeme, asliye hukuk mahkemesi yetkili olmadığı halde, yasaların dışına çıkarak, tutuklularla ilgili tahliye kararı aldı.Yetkin yok, yasal hiçbir zemini yok. Niye bunu yapıyorlar biliyor musunuz? Hala şunu demeye çalışıyorlar, biz buradayız, hala güçlüyüz.Ben de ona sesleniyorum, devlet olarak millet olarak biz de buradayız. Meydanı size bırakmayız. Meydanı Pensilvanya’dan gelen talimatla hareket eden hakimlere savcılara bırakmayız.“BİR HAFTA ÖNCE TALİMAT ALDILAR”Bir hafta önce Pensilvanya’dan bir talimat aldılar, kayıtları var bizde. ‘Hapishaneden çıkarılsınlar’ gibi bir talimat. İşte biz bunun gibi yargıyı yönetmeye kalkışanlara karşı, yargının tam bağımsızlığı dedik. Birileri bizi yanlış anladı.Eğer birisi size şöyle ya da böyle yap diye mesaj gönderirse, o sese kulak verirseniz, adalete yargıya ihanet etmiş olursunuz. Vicdanınızla karar vereceksiniz. Arkanızda bu millet, arkanızda hükümetler her zaman olacak.
KPSS Soruşturmasında 17 Tutuklama
KPSS'deki usulsüzlük iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanma talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edilen 42 şüpheliden 17'si tutuklandı, 25'i ise adli kontrolle serbest bırakıldı.Emniyetteki işlemleri tamamlanan şüpheliler adliyeye getirildi. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman, 44 şüpheliden 2 kadını serbest bırakırken, 42'sini, 'suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak', 'kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık' ve 'evrakta sahtecilik' suçlarından tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk etti.Nöbetçi Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği, 17 kişinin tutuklanmasına, 25 kişinin ise adli kontrolle serbest bırakılmasına hükmetti.Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 2010 KPSS'deki usulsüzlük iddialarına ilişkin soruşturmasının ikinci etabında 78 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılmıştı.Bu arada, Sulh Ceza hakimliklerinin polis koruma sayısının artırıldığı öğrenildi.
Reklam
Öğretmen Olmak İçin Artık Atanmak Yeterli Olmayacak
Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde değişikliğe gitti. Öğretmen olmak için artık atanmak yeterli değil. Öğretmen adayları performans değerlendirmesine tabi olacaklar. Ayrıca bakanlığın yazılı ve sözlü sınavlarında başarılı olmak zorundalar, aksi takdirde memurlukla ilişikleri kesilecek.Öğretmenlik mesleğinin kalitesini artırmak isteyen hükümet, öğretmen atamaları sistemini sil baştan değiştirdi. Bu günlerde yeni öğretmen atamaları konuşulurken, yayımlanan yönetmelik yeni bir dönemi başlatacak. Öğretmenlik için 3 kademeli kriter getirildi. KPSS ile atanan öğretmen, 1 yıl aday öğretmen olacak. Performans kriterini geçen aday yazılı ve sözlü sınava alınacak. Milli eğitim Bakanlığı (MEB), öğretmenlerin il dışı tayinlerinde ailenin birliğini ve öğretmenin sosyal durumunu baz alacak. Resmi Gazete'de yayımlandı MEB, öğretmen yetiştirme ve atama sistemiyle ilgili önemli değişiklikler yaptı. Resmi Gazete'de yayımlanan 'Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'ne göre, aday öğretmenler yeni bir atama sistemine tabi tutulacak. Yeni sistem şöyle: Başarısız olana memuriyet yok KPSS puanıyla ilk atamada atanan öğretmen, 1 yıl aday öğretmen olacak. Aday öğretmen performans değerlendirilmesine tabi tutulacak. Performans değerlendirmesini müfettiş, okul müdürü ve bir danışman öğretmen yapacak. Performans değerlendirmesinde toplamda 50 puan alamayan öğretmen memuriyetten atılacak. 50 puan alabilen ise MEB'in yapacağı yazılı ve sözlü sınava girecek. Bu 2 sınavın ortalamasından 60 alan öğretmenin aday öğretmenliği bitecek, öğretmen olacak. Rotasyon kademeli olacakŞehit ve gazi yakını öğretmenler, engelli öğretmenler ve özel eğitim okullarındaki öğretmenler rotasyondan muaf tutulacak. Aynı okulda 8 yıl görev yapan öğretmenler rotasyona tabi olacak. Yer değiştirme yapılacak yılın 30 Eylül tarihi itibarıyla 8 yıl görev yapan öğretmenlerin atamaları, ders yılının sona erdiği tarihten itibaren en fazla 2 ay içinde gerçekleştirilecek. 2015-2016'da 11 yıl, 2016-2017'de 10 yıl, 2017-2018'de 9 yıl, daha sonraki yıl ise 8 yıl görev yapanlar rotasyona tabi tutulacak. Doğuda kalana ek puan Zorunlu hizmetini tamamladıktan sonra, öğretmen aynı yerde kalmak isterse ek hizmet puanı alacak. Hizmet puanı birinci yıl için yüzde 25, ikinci yıl için yüzde 50, üçüncü yıl için ise yüzde 100 artırılacak. Bu, özellikle puanı yüksek olan okullarda, görev yapan öğretmenlere tayin döneminde avantaj sağlayacak. Tayinde aile birliği kriteri Eşi veya çocuğu ölen öğretmenler, ölüm tarihinden; eşi emekli olanlar ise eşinin emekliye ayrılış tarihinden itibaren bir yıl içerisinde, eşinin ikamet ettiği yere tayin isteyebilecek. İkisi de öğretmen olanların eş durumuna bağlı yer değişikliklerinde, ilde norm kadronun bulunmadığı hallerde, eşler üçüncü bir il ve ilçede buluşturulacak.
Reklam
Davutoğlu'ndan Liste Açıklaması: 'Cumhurbaşkanı'nın Müdahalesi Söz Konusu Değildir'
Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aday listelerine müdahale edip etmediği sorularını yanıtladı: Müdahil olma durumu söz konusu değil. Hassasiyetler yansımış olur tabii ki, ben onun hassasiyetlerini en yakından bilirim.NTV'nin sorularını yanıtlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, 7 Haziran genel seçimi için partisinin aday listesine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın müdahale edip etmediği konusunu değerlendirdi. Davutoğlu, 'Aday listelerini inceleyenlerin yorumları oldu, Cumhurbaşkanı'na çok yakın isimlerin yer aldığı şekilde, bir dahli oldu mu?' sorusunu şöyle yanıtladı:'Bu yorumları ben de takip ediyorum, öyle bir intiba veriliyor ki sanki biz ayrı gelenek ve çizgilerdeydik ve ayrı ekiplerle çalışıyorduk da ayrı adaylar tespitte yarıştı, kime yakın olduğu konusunda ağırlık tespiti yapıldı ve sonuca ulaşıldı. Bu çok yanlış bir algı. Onun ekibi benim ekibim, benim ekibim onundu. Ben dışişleri bakanıydım, o başbakandı. Şunu açık şekilde söyleyeyim: 30 Mart'a giden ekip hangi mantıkla bir aradaysa, şimdi de öyle. Davutoğlu'nun ekibi Erdoğan'ın ekibi demek suni bir ayrımdır. Dava arkadaşlarımız hem ona hem bana bağlılar, değişik vesilelerle gösterdiler. Dışarıya farklı görüntü vermek isteyenlere söyledim, 'Cumhurbaşkanımızın yanında olmayan benim yanımda da olmasın' dedim. Ekip olarak bir dava yolculuğu, siyaset felsefesi yolculuğu olarak Cumhurbaşkanının ekibi, başbakanın ekibi gibi bir yaklaşımımız olamaz. Devletin kurumsal işleyişi olarak Cumhurbaşkanı'nın yeri de bellidir, benim yerim de bellidir.''Saatlerce görüşmeye ihtiyaç yok''Listelere müdahil olma durumu sözkonusu değil ama Cumhurbaşkanı'na yakın denilen isimlerin çoğu benimle akademik hayatta beraber olduğum arkadaşlar, bana yakın isimler de Cumhurbaşkanı'na danışmanlık yapmış isimler, insanlar kutuplaşıyor, şunun yanında olanlar bunun yanındalar. Hassasiyetler yansımış olur tabii ki, ben onun hassasiyetlerini en yakından bilirim. Saatlerce görüşmeye de ihtiyaç yok, benim hassasiytlerimi de bilen odur. Konuşmadan anlaşılan, sadece bakışlarla bile yürüyebilen bir ilişkiden söz ediyoruz. Bütün aday belirleme sürecinde benim de üst kuruldaki arkadaşların da esas aldığı kriterler oldu. Çözüm süreci başta olmak üzere duyulan aidiyet, AK Parti'nin vizyonunu benimseme, ulusal ölçekte bir katkı ve yerel ölçekte temsil edileceğ şehir tarafından bilinmek. Benim bana kimler yakın diye bir kriterim söz konusu olmadı ya da şuna kimler yakın onu alayım... Objektif kurallar ve saatlerce süren müzakerelerle ortaya çıkan bir tablo.''Görevi teslim ederim'Başbakan Davutoğlu’na seçimlerden birinci çıkamazsa ne yapılacağı da soruldu. Davutoğlu bunun üstüne, “Yani birinci parti olmazsak bu emanetin hakkını veremediğimi düşünür başka arkadaşıma görev tevdi ederim. Ben makam peşinde koşmadım, makam beni kovaladı. O da takdirdir Başarısız olduğumu düşündüğümde bunu teslim etmek benim için kutsi bir görev olur. Bakalım benim kullandığım rahatlıkta Kılıçdaroğlu, Bahçeli diyebilecekler mi? Birinci olamayacağının farkında, şimdiden garanti altına almaya çalışıyor” dedi.3 dönem kuralına takılanlar ne olacak?AK Parti’de üç dönem milletvekilliği yapanlar kural gereği yeniden seçilemiyor. Bu nedenle Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Ali Babacan gibi isimler liste dışı kaldı. Davutoğlu’na göre, üç dönem kuralına takılanlar verdikleri sınavla Türk siyasi tarihine geçti.'Dört yıl sonra yeniden aday olabilirler” diyen Davutoğlu, “Bu 4 yıl içinde benim en çok güvendiğim, en zor zamanlarda bürokratik statü, âkil insan anlamında en yakınımda devam edecekler. Bir mekanizma da olabilir, olağan kongrede MKYK içinde olabilirler, süreçte yerlerini alırlar” dedi.'İhtimal dışı değil'Davutoğlu, “Ara verdikten sonra dışarıdan bakanlık olarak devam imkanı tanınıyor mu?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:“Bunlar ihtimal dışı değil ama bunun doğası, seçimler yapıldıktan sonra bir iki istisna için benimle ilgili de oldu, yeni siyasete girmiş arkadaşlara, iki dönemliklerin de önünü açmak lazım. Teşkilatlarda yenilenmeye sebebiyet veriyor. İlkeleri koyalım dedim arkadaşlara, akrabalık ilişkileri nereye kadar olacak diye. Objektif kriteri uyguladık. Sadece milletvekilleri değil, parti yetkililerinin de akrabaları dedik. Olağan kongremizi seçimden sonra yapacağız, yeni bir siyasi kadro devreye girmeli, bu bir kartopu şeklinde büyümeli.”Savcı Sayan'ın adaylığıAK Parti’nin aday listesinde eski CHP’li ve eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a yakın isimlerden Savcı Sayan da var. Davutoğlu, Savcı Sayan ve adaylığı için, “Şahsen de tanıyorum, hiçbir adayı tek başına değerlendirmedik. Çok geniş bir profil içinde bütün bir kadroyu 550 kişiyi birlikte düşünerek karar aldık. Eminin kendisine de önemli bir yerde, İzmir’de 7’yi çıkaracağız diye düşünüyoruz. Savcı Bey’in katkısıyla 7’yi alırız diye düşünüyorum. O’nun dinamizmini orada görmek ümidiyle onu oraya yerleştirdik. Kılıçdaroğlu’nu bilen bir figür olarak da O’nun performansına güvenimiz tam” dedi.Seçim anketlerinde tedirgin edici bir durum olmadığını da söyleyen Davutoğlu’na 7 Haziran akşamı bir balkon konuşması yapıp yapmayacağı da soruldu. Başbakan, “Ben her konuşmayı kafamda demlerim, yolda düşünürüm, bir yere yazmam, doğal seyri içinde olur. O gün yaklaştığında onu da demleriz. Güzel bir hitapta bulunuruz inşallah hayırlı bir sonuç olur da…” diye konuştu.'Ciddi bir eleme oldu”Hükümetin “paralel yapı” diye adlandırdığı Fethullah Gülen Cemaati ile mücadele de Davutoğlu’na sorulan başlıklardandı. Davutoğlu’na, “Fethullahçı terör örgütü” diye açılan dava hatırlatıldı. Davutoğlu öncelikle milletvekili aday listelerini hazırlarken bununla ilgili bir eleme yapıp yapmadığı sorusunu cevapladı.“Çok ince eleyip sık dokumaya dikkat ettik, bu tür bağlantıları düşünmek bizim görevimiz. Ben sadece beni seçecekler demeyeceğim, 550 kişi için oy isteyeceğim. Ciddi bir eleme, göz üzerinde olma hali oldu. Güç bir müddet sonra yozlaştırıcı bir etki yapıyor. Bürokraside askeri müdahaleler böyle oldu. Sivil toplumdan hareketle bürokrasiyi kontrol ederek devleti yönetmek, yani milletin önüne çıkmadan sistemi by-pass ederek devleti yönetme çabasının her biri darbe çabasıdır. Bu ister bir iç cuntalaşmayla olsun, dini ya da laik, şucu bucu, bir şekilde dışarıda yapılanıp devlet içine organize şekilde girmişse, irrasyonel taraftar tercihi yapmışsa, memur alımındaki sınav sorularını çalmaya başlamışsa bu, devleti ele geçirme operasyonudur. Ona karşı tedbirli olmak bu makamdakilerin asli görevidir.”“Özellikle görevlendirilenler var”Davutoğlu, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararından sonra bu konuyla ilgili özellikle görevlendirilmiş kişiler olduğunu söyledi. Kopya iddiaları nedeniyle soruşturmanın başlatıldığı 2010’daki Kamu Personeli Seçme Sınavı’nı (KPSS) da örnek verdi.“Bir kez bu devleti ele geçirdiğinde, artık tartışılmaz bir otorite ve tartışılamaz bir örgütsel yapı olur. KCK da böyle, seçilmiş bir yapı var, illegal olmayan onu yönetmeye çalışıyor. Bunu kim yaparsa yapsın tedbir alınır. Şu anda etkilerinin kırılmış olması, ÖSYM’de diğer yerlerde yaptığımız, attığımız adımlar, soruşturmalar, birçok yerde adımlar atılıyor. Bu konuda özellikle görevlendirilmiş arkadaşlar da var MGK kararından sonra. Devlete sızmış illegal paralel yapılanmalar, bunu kim yaparsa yapsın. Bu yapı veya başka bir yapı, benim önüme birisi bir isim getirdiğinde, bizim dışımızda bir güç onda belirleyici olmuşsa onu bertaraf etmek görevimizdir. İşlenen suç küçük suçlar değil, ‘Ya ne olmuş bir kopya çekilmiş’, hayır. Birinin yapabileceği en büyük ahlaksızlık eşit şartlar altında sınava girenler arasında ayrımcılık yapılmasıdır. KPSS’ye girenler arasında ister bana ertesi gün suikast tertip edecek varsa o ve başkası sınava girmişse, o sınava girmesi işini takip ederim. Birisinin girmesi diğerinin girmemesi demek, siz kader yazıcı değilsiniz. Bizim hiçbirimiz kader yazıcı değiliz, herkesin kendi çabasıdır. Ama siz oturduğunuz yerden şu isimler şu bakanlığa girecek, onun üzerinden şu isimler yükseltilecek. Onların yükselmesi için şunların itibarı zedelenecek, tapeler çıkaracak. Bunu kesmek insani bir görev.”Al Jazeera Turk
Eski ÖSYM Başkanı Ali Demir Serbest
2010 KPSS’de soruların çalındığı iddiasıyla yürütülen soruşturmada şüpheli sıfatıyla ifade veren eski ÖSYM Başkanı Ali Demir adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.Eski ÖSYM Başkanı Ali Demir, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2010'daki Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) usulsüzlük iddialarına ilişkin soruşturması kapsamında şüpheli sıfatıyla ifade verdi. Ardından Demir adli kontrol uygulanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. Nöbetçi hakimlik, adli kontrol kapsamında Demir'in yurt dışına çıkışını yasakladı, ayrıca haftada 2 gün karakola imza vermesi şartı getirdi.Demir, 'sınav kitapçıklarının imhası yönündeki talimatını, kanuna aykırı olmasına karşın uygulayarak, delilleri yok ettiği ve böylece görevini kötüye kullandığı' iddialarıyla karşı karşıya.Adliye çıkışı gazetecilere açıklama yapan Ali Demir, 'Görevi devrettiğimiz 29 Mart 2015'e kadar ÖSYM yönetimi olarak birinci önceliğimiz sınav güvenliği olmuştur' dedi.Göreve başladıkları ilk günden son güne kadar sınav adaleti için çalıştıklarını söyleyen Demir, şunları kaydetti:'Bunun için gayret ettik ve yaptığımız sayısız uygulamalarla, her adaya farklı soru kitapçığı, soru havuzlarının oluşturulması, salonlara kamera uygulanması, tüm araçların ve salonların takip edilmesi de dahil olmak üzere bütün çalışmaları sınav adaletinin tesis etmek için yaptık. Bütün bunları yaptıktan sonra bizden önce vaka olmuş. Bizim hiçbir dahilimiz olmayan bir konuyla suçlanmak bize ağır gelmiştir. Tüm kamuoyuna bildiriyorum, bütün çalışmamız sınav adaletini, sınav güvenliğini sağlamak içindir. Böyle bir ifadeye çağrılmayı dahi hak etmediğimizi düşünüyorum.'
Son 5 Yıldaki Tüm Sınavlar Mercek Altında
KPSS’de usülsüzlük iddialarının ardından askeri ve polis okulları ile Adalet Bakanlığı sınavları başta olmak üzere, 2010-2015 döneminde yapılan tüm sınavlar mercek altına alındı.Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre, geçen mart ayında başlatılan, gözaltına alınan 62 zanlıdan 32'sinin tutuklandığı KPSS'de usulsüzlük soruşturması derinleştiriliyor.Zanlıların, polise verdikleri ifadelerin yanı sıra başta YÖK, ÖSYM, Jandarma, Emniyet, TÜBİTAK ve MASAK'tan gelen raporlar ve analizler doğrultusunda, 2010-2015 döneminde gerçekleştirilen askeri okullar ve polis okullarına giriş, Adalet Bakanlığı sınavları ile diğer bazı kamu kurumlarına giriş sınavları çok yönlü ve çok boyutlu biçimde incelenecek.EMNİYET İFADEYE ÇAĞIRACAKÖte yandan, 2010 yılındaki KPSS'ye yönelik soruşturma kapsamında 'şüpheli' konumunda olan 3 bin 500 kişinin yaklaşık bin 500'ünün 'doğrudan şüpheli' olduğu, kalanlarının ise 'paralel yapı' ile bağlantılı olduğu iddia edildi.Emniyet yetkilileri, doğrudan şüpheli olanların yakalanması için operasyonların süreceğini, kalanların ise emniyet tarafından ifadeye çağrılacağını bildirdi. AA
Reklam
Mali Müşavir Kimdir Nedir .?
İşletme, iktisat, maliye, kamu yönetimi gibi İİBF bölümlerinde okuyan öğrencilerin tamamına yakınının, girdiği kpss b,  kpss a, ales ve yds sınavlardan sonra yenik düştüklerini anladıkları an akıllarına gelen ve birden hedeflediği üst düzey muhasebecilik pozisyonudur.Netice de daha az uğraşla daha çok parası olan bir meslek sahibi olacaklarını düşündüklerinden dolayıdır.Stajı dahil doktordan çok okuyan ama daha az para alan, bir hukuk fakültesi mezunu kadar hukuk bilen ama avukat sayılmayan, saygın meslektir.
Mahkemeye Sevk Edilen ÖSYM Eski  Başkanı Yarımağan Serbest Bırakıldı
KPSS'de usulsüzlük soruşturması kapsamında savcılıkça ifadesi alınan eski ÖSYM Başkanı Yarımağan, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 2010'daki KPSS'de usulsüzlük iddialarına ilişkin soruşturması kapsamında ifadesi alınan eski ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan, tutuklama istemiyle nöbetçi hakimliğe sevk edilmişti. Ünal Yarımağan'ın adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı öğrenildi.Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı Yücel Erkman, 'şüpheli' sıfatıyla ifadesini aldığı Yarımağan'ın, 'görevi kötüye kullanmak, devlet memurunun resmi belgede sahteciliği ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçlarından tutuklanmasını talep etmişti.AA
Demir: ‘Bildiğim Ne Varsa Anlatacağım’
Eski ÖSYM Başkanı Demir, KPSS'deki usulsüzlük iddiaları soruşturmasına ilişkin, 'Yargıya saygımız var. Bildiğimiz ne varsa anlatacağım' dedi.Eski ÖSYM Başkanı Ali Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu Savcısı Yücel Erkman'ın daveti kapsamında ifade vereceğini söyledi.Yargıya saygı duyduğunu ifade eden Demir, 'Yargıya saygımız var. Bildiğimiz ne varsa anlatacağım. Gerçeğin açığa çıkması, hakkın ve adaletin tesis edilmesi için elimden geleni yaptım, yapmaya da devam edeceğim. Görev sürem boyunca kimseye haksızlık etmedim. Edilmesine de müsaade etmedim. Suçluların ortaya çıkartılması için ne gerekiyorsa her türlü katkıyı verdim. Talep edilen her türlü bilgi ve belgeyi geciktirmeden ilgililere ilettim' dedi.ÖSYM'nin her yıl 500 milyon sayfa sınav evrakı bastığını, bunu depolaması için de mekanı ve imkanı bulunmadığını belirten Demir, depo ihtiyacı oluştuğunda Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünden de izin alınarak, yasal işlemlerinin yapılmasının ardından saklama süresi dolan evrakın imha edildiğini söyledi.Bunun kurum için olağan bir uygulama olduğunu ve kendilerinin de bu doğrultuda her yıl evrakı imha ettiğini anlatan Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:'Özellikle herhangi bir sınava yönelik olarak evrakı imha etmemiz diye bir şey söz konusu olmamıştır. İlgili yılda söz konusu sınav evrakının imhası hususunda devam eden soruşturmanın olumsuz etkilenmemesi için öncelikle savcılığın görüşü talep edilmiş ve oradan gelen 'olur' doğrultusunda sınav evrakı imha edilmiştir. 'KPSS evrakını yakma ile imha etme' diye bir şey söz konusu olmadığı gibi bu tür bir suçlama da gerçeği yansıtmamaktadır. Söz konusu kopya olayı ben göreve gelmeden 3 ay önce gerçekleşmiştir. İlgili sınav evrakının akıbeti hakkında göreve gelmeden önce neler olduğunu bilemem. Göreve geldikten sonra soru kitapçıkları ile ilgili bir talep ile karşılaşmadım. Doğal olarak gerekli olan tüm evrakın savcılık tarafından el konulduğunu düşündüm. Savcılık tarafından talep edilen diğer bilgileri geciktirmeden temin edip sunmak dışında sürece hiç bir zaman dahil olmadım. Dolayısıyla ben görevde iken savcılığın bilgisi dışında bir imha söz konusu olmamıştır. Ben, görev sürem olan 4,5 yıl boyunca kurum içerisinde soruşturmaya ve mahkemelere konu olan sınav evrakının türü ne olursa olsun imha edilmemesi talimatını da verdim. Uygulama da bu yönde gerçekleşti.'Ali Demir, 2010'daki KPSS'de usulsüzlük iddialarını soruşturan Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu Savcısı Yücel Erkman tarafından, UYAP Sistemi üzerinden SMS ile 4 yıl yürüten Cumhuriyet Savcısı Şadan Sakınan'ın, 'sınav kitapçıklarının imhası yönündeki talimatını, kanuna aykırı olmasına karşın uygulayarak, delilleri yok ettiği ve böylece görevini kötüye kullandığı' iddialarıyla ilgili ifadeye çağrılmıştı.Yıldız Aktaş, AA
Reklam
KPSS'deki Gülen Dosyası 'Paralel Yapı' Savcısında
2010'daki KPSS'de usulsüzlük yapıldığı iddialarına ilişkin soruşturmada, 1 numaralı şüpheli olduğu belirtilen Fetullah Gülen hakkındaki dosya, 'Devlette Paralel Yapı' iddialarına ilişkin soruşturma dosyasıyla birleştirildi.KPSS'de usulsüzlük iddialarını soruşturan Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman, Gülen dosyasını ayırma kararı verdi. Erkman, ayırdığı dosyayı, 'Devlette Paralel Yapı' iddialarıyla ilgili ana soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun'a gönderdi.Savcı Coşkun, gelen dosyayı, 'Devlette Paralel Yapı' dosyasıyla birleştirdi.Ayırma kararındaki değerlendirmelerKararda, 2010'daki genel kültür, genel yetenek ve eğitim bilimleri alanlarından oluşan KPSS sınavının üçüne de giren adaylar yönünden, sınav sorularının önceden elde edilerek aracılar ve adaylar vasıtasıyla sınava girenlere dağıtılmasıyla ilgili 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak', 'resmi belgede sahtecilik', 'kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık', 'suç delillerini yok etme', 'görevi kötüye kullanma' suçlarından yapılan soruşturmada, şüpheli sayısının net belli olmadığı kaydedildi.Ayırma kararda, 23 Mart 2015'teki adli soruşturma ve yakalama kararları uyarınca 32 şüphelinin tutuklandığı, 30 şüpheli hakkında adli kontrol kararı verildiği hatırlatıldı.YÖK Denetleme Kurulu, Jandarma Kriminal, Emniyet Bilişim Uzmanlığı, TÜBİTAK, MASAK raporları, ÖSYM, SGK, Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, Kredi ve Yurtlar Kurumundan alınan yazılar, müşteki beyanları, bir kısım şüpheli ikrarı, bilirkişi raporları, HTS analizleri ile tüm delillere göre, YÖK raporunda 100 ve üzeri net yapan 3 bin 227 adayın şüpheli konumunda olduğu ifade edilen kararda, 'bin 435 şüphelinin doğrudan, kalanların ise büyük çoğunluğunun dolaylı olarak kamuoyunda bilinen bir yapıyla bağlantılı olduğunun tespit edildiği' aktarıldı.Kararda, 'Fezlekede 1. sırada gösterilen Fetullah Gülen ile ilgili değerlendirmeler ve delillere göre, tarafınızca yapılmakta olan 'ana örgüt' soruşturması kapsamında, iki dosya arasında fiili ve kişisel bağlandı olduğu değerlendirilmiştir' denildi.AA
Bakan Avcı: 'Türkiye'nin 115 Bin 400 Yeni Öğretmen İhtiyacı Var'
Milli Eğitim Bakanı Avcı, Türkiye'nin öğretmen ihtiyacı sayısının ideal koşullarda 115 bin 420 olduğunu söyledi.TBMMMilli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi ve İskenderun Teknik Üniversitesi kurulmasını öngören Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Öğretmen atamalarına esas olan KPSS'nin Temmuz ayında yapılacağını belirten Avcı, 'Nisan sonunda öğretmen ataması yapılmayacak. KPSS'ye girecek yüzbinlerce gencin, kendilerinin de değerlendirileceği tarihte atama yapılması için haklı talebi var. İnşallah ağustostan itibaren bu adımları planlayacağız' diye konuştu.Türkiye'nin öğretmen ihtiyacı sayısının emekli olacakların branş dağılımına göre değişebileceğine işaret eden Avcı, 'İdeal koşullarda 115 bin 420 yeni öğretmen ihtiyacı var' dedi. Konuşmaların ardından, teklifin maddelerinin görüşülmesine geçildi.Muhabir: Ali Hakan DerAA
Reklam
Bakan Işık: 'Kişilerin Sahte Delillerle Suçlanması Son Derece Vahimdi'
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Balyoz davasında verilen 236 beraat kararıyla ilgili, 'Kişilerin sahte delillerle suçlanması son derece vahimdi, beraat kararları sevindirici” dedi.Katıldığı bir televizyon programında gündemini değerlendiren Bakan Işık, sıcak gündemi yorumladı. Balyoz davasında verilen 236 beraat kararını değerlendiren Işık, sahte delillerle suçlanan sanıkların beraat etmesinin sevindirici olduğunu söyledi. Bakan Işık, 'Bütün sanıkların beraat etmesi sevindirici, insanların ceza alması kimseyi sevindirmez, baştan beni tavrımız ’ümit ederiz suçsuz bulunurlar’ şeklindeydi. Burada kişilerin sahte delillerle suçlanıyor olmasıdır bu hukuk açısından son derece vahimdi, bu durumun neden olduğunu biliyoruz, devletin içinde yapılanan paralel yapının nasıl sahte delil üreteceğini, mizansenler kurup masum insanları suçlayacağını görmüş olduk.Emniyette yapılanmış, TÜBİTAK’ta TİB’de ve yargıda, diğer bazı kritik devlet yapılarında yapılanmış bir ağ meydana getirmişler. Bir yere sahte delil koyuyorlar, hakim delilin doğruluğunu belirlemek için TÜBİTAK’a gönderiyor, paralel yapıya mensup bilirkişi ’sahte değil’ raporu veriyor sonra hakim karar eriyor. Hakim bazen bunlardan oluyor bazen bunlardan olmayan ama eldeki delile göre karar verince durum farklı oluyor. Türkiye kritik bir dönem yaşadı. Ümit ediyoruz bundan sonra hiçbir paralel yapıya müsaade edilmez ve hukukun dışına çıkılmaz' dedi.“MUHALEFET SÜT DÖKMÜŞ KEDİ”2010 KPSS’nin sorularının çalındığı iddialarıyla ilgili soru üzerine Bakan Işık, muhalefetin tavrını da eleştirdi. Işık, 'Muhalefetin KPSS konusu paralel yapıya dayandığında hemen suskunlaştığını görüyoruz. Hükümet söz konusu olunca aslan kesiliyorlar, işin ucu paralele dayanınca kör sağır oluyorlar. Bu toplumda ciddi endişeler oluşturuyor. İddialar ilk ortaya atıldığında muhalefet KPSS’de yolsuzluk oldu üzerine girelim diyordu. Bunun altından paralel yapı çıkınca süt dökmüş kedi gibiler' şeklinde konuştu.İHA
‘Farklı Bir Cumhurbaşkanı Olacağım Diyen Birisi Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Oturuyor’
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dün katıldığı toplantıda kendisini 'paralelci' olmakla suçlayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'le ilgili sözleriyle ön plana çıktı. Arınç, Gökçek'le ilgili olarak ''Bu adamcağız bana çekil git diyor. Partinin Ankara Belediye Başkanı'na tahammül edemem. O gün bir şeyler söylemem gerektiğini kalbim bana söyledi. O da kurşun mermi gibi çıktı bir kere. O hesabını verecek artık. O adam Cumhurbaşkanına yaranmaya çalışıyor'' dedi. Başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Arınç, ''Anayasa'ya göre seçilen, anayasada var olan yetkileri de bir başkan gibi kullanmaya çalışan, 'Ben farklı bir Cumhurbaşkanı olacağım' diyen birisi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda oturuyor'' diye konuştu.Arınç, 'Yeni Anayasa Çalışmaları Işığında Demokratik Açılım Süreci ve Başkanlık Sistemi' başlığıyla dün düzenlenen 124'üncü Bab-ı Ali Toplantısı'na katıldı.Bülent Arınç, şunları söyledi:'Ailemi çerez edemem'Bu adamcağız bana çekil git diyor. Partinin Ankara Belediye Başkanı'na tahammül edemem. Özel hayatımı, eşimi, kızımı, damadımı çerez edemem. İftirayı, yalanı hoş karşılayamam. Ben bu topluluğa sevgi ve hoşgörü besledim. Ama bu olaylar ortaya çıkınca ölçülü oldum. Bu adam da onların gayretiyle belediye başkanı seçildi. Onlara da zamanında vermediği kalmadı. Gülen Grubu'ndan Gülerce ve Harun Tokak bir gün bana geldiler. Gökçek'i sürekli ağzıma almamamı istediler. Onu savundular, ben de ağzımı kapattım.Hep Demirel’den şikayet etmedik mi? Bu adam da 25 yıldır Ankara Belediye Başkanı. Parti disiplini var. Söz ağızdan bir kez çıkınca onun esirisinizdir. O gün bir şeyler söylemem gerektiğini kalbim bana söyledi. O da kurşun mermi gibi çıktı bir kere. O hesabını verecek artık. Ben paralelci değilim. O adam cumhurbaşkanına yaranmaya çalışıyor.Düşman olmadan hukuk içinde kalıp, akıl ve hukuk çerçevesinde ÖSYM, KPSS içinde yapılanları inceleyeceğiz. Zamanında Vural Savaş bize “Vampir” demişti. Şimdi de aynsını yapmaya çalışıyorlar. Oysa suç kesinleşmeden kimseyi suçlayamazsınız.  Ama her memuru da paralelci diye suçlayamayız. Cemaatte öyle kabiliyetli insanlar var ki...KPSS'de belli kişiler eşleriyle  hem de her soruyu biliyor. Çok çalışmayla değil güçlü bir organizasyonla olmuş. TİB'de de benzer uygulamalar vardı. Uçları nereye uzandı bilinmiyor.Arınç, toplantıda seçimle ilgili olarak şöyle konuştu:''Cumhurbaşkanı 400 milletvekili istiyor. Ağanın eli tutulmaz. Ama ben 399'a razıyım. Farklı tablolu bir parlamento olabilir. HDP'nin yüzde 11-12 alması ihtimaldir. Bu da AK Partili milletvekili sayısını düşürür. 330 iddiamızı sürdürür ama 367'yi tutturamamaktan korkuyorum''Başkanlık sistemi: 'Yapacağımız işin alaturka değil alafranga olması lazım'Arınç, 'Başkanlık sistemi'ni anlatırken, 'Yapacağımız işin alaturka olmaması lazım, alafranga olması lazım. Alafrangadan kastım, Batı’yı motamot taklit etmek değil. Bu sistemler hangi ülkede başarıyla yürüyorsa, sistemi birbirinden koparmamak lazım' dedi.Arınç, Türkiye’nin bir 'siyasi partiler mezarlığı' olmaktan çıkması gerektiğini vurgulayarak, 'Yargıtay Başsavcısı’nın iki dudağı arasından veya kaleminden çıkacak bir iddianameyle bir parti hakkında kapatma verilmemeli. Yargı kararı olsa dahi, Anayasa Mahkemesi’nin kararı sonuçta siyasi bir karardır ve adeta bir insanın idamı gibi bir partinin kapatılması... Partileri millet kapatırsa bir anlam ifade eder' dedi.Ak Parti olarak 2015 seçimleri için en büyük iddialarının 'yeni bir anayasaya sahip olmak' olduğunu söyleyen Arınç, 'Yeni anayasayı eğer yine yapabilirsek, Meclis içerisindeki işlemeyen, çalışmayan ama 2015’ten sonraki profili görmediğimiz için bir ümitle diğer partilerin de iştirakiyle yapabilmektir. Eğer anlaşılabilirse, doğru olan budur. Yok onlardan bir çalışma gerçekleşmiyorsa, bizim gücümüz yeterse, en azından 330’u geçtiğimizi düşünerek söylüyorum, yani yine referanduma götürebilecek bir sayımız olursa, yeni anayasayı yapmaktır. 367’den fazla olursa, zaten sorun yok. Ancak her halükarda yeni anayasanın Meclis’te kabul edilmesine rağmen yine de halk oylamasına sunulmasını da şahsen arzu ediyoruz, arkadaşlarımız da bu kanaatte' şeklinde konuştu.Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hükümet olarak öncelikle yeni anayasayı hedeflediklerini vurgulayarak, 'Yeni anayasa yapabilecek güce gelirsek, bunun içerisine de bu hükümet modelini koymak mecburiyetindeyiz. Düşüncelerimiz, projelerimiz var ama sayın Cumhurbaşkanımız gibi doğrudan başkanlık sistemi, Türk tipi başkanlık sistemi, bunların hepsinin tartışılabileceğini ama gerçekleştirilmesi için seçimlerden sonraki gücümüzü görmek gerektiğini düşünüyoruz' diye konuştu.Başkanlık sistemi tartışmaları başladığında, bilir bilmez herkesin karşı çıkmaya başladığını, bazı kişilerin parlamentonun feshedileceğini söylediğini kaydeden Arınç, başkanlık sistemlerinin hemen hemen hepsinde, bazılarında senato da dahil olmak üzere bir meclisin mutlaka bulunduğunu dile getirdi. Bülent Arınç, 'Check-balansta başkan bütün yetkilerini kullanırken, bazen bunların kongreden geçmesi de gerekebilir. Oralarda da Anayasa Mahkemeleri bazı yetkiler konusunda anayasal denetim yapabilir. Yapacağımız işin alaturka olmaması lazım, alafranga olması lazım. Alafrangadan kastım, yani Batı’yı motamot taklit etmek vesaire değil, bu sistemler hangi ülkede başarıyla yürüyorsa sistemi birbirinden koparmamak lazım' dedi.'Ben farklı bir Cumhurbaşkanı olacağım diyen birisi Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda oturuyor'Cumhurbaşkanı’nı doğrudan halkın seçmesinin kamuoyunun onayına sunularak kabul edildiğini hatırlatan Arınç, şöyle devam etti:'Şimdi şöyle bir çelişkiden bahsedilebilir; ’Halkın yüzde 52 oyunu birinci turda almış bir cumhurbaşkanı var. Güçlü bir cumhurbaşkanıdır, adeta ilan edilmemiş bir başkanlık gibidir’. İyi ama, anayasada yazılı olan 102, 103, 104. maddelerinde cumhurbaşkanına tanınan yetkiler Meclis’ten seçilen cumhurbaşkanının yetkilerinin aynısı... Seçilme modeli değişti ama yetkiler konusunda değişiklik olmadı. Bugün cumhurbaşkanının geçmişten bu yana, yani 82 Anayasası var olduğu müddetçe yargıya ait yetkileri var, yürütmeye ait yetkileri var ve yasamaya ait yetkileri var. Pek çok atamalar yapabiliyor, pek çok kararlar da alabiliyor. Bu yetkileri kullananlar geçmişte bir başkasıydı, bugün bir başkası olmuştur. ’Bu yetkileri artık sen kullanamazsın’ veya ’Bu yetkiler varken sen bu başkanlık sistemini düşünemezsin’ demek, eğer bu bir çelişkiyse, bu çelişkinin sorumlusu biz değiliz. Anayasa'ya göre seçilen, anayasada var olan yetkileri de bir başkan gibi kullanmaya çalışan, ’Ben farklı bir cumhurbaşkanı olacağım’ diyen birisi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda oturuyor. Eğer bu bir çelişkiyse, Anayasa’nın içerisindeki pek çok çelişkiler gibi bir bütünlük, bir ahenk, bir akort içerisinde yeni anayasayı yaparken, bu sistemi de gözden geçirip, en iyi hükümet modelini ortaya koymamız lazım. Bunun hazırlığına sahibiz ama bunun bugün için çok güncel, konuşulması, tartışılması gerekli olan bir konu olup olmadığı konusunda hükümetimizin görüşü, önce yeni anayasa. ’Ey millet bana yetki ver. Ben yeni bir anayasa yapacağım. Bu yeni anayasanın içerisinde de yıllardan beri eksikliği hissedilen, yeni güzel umdeler koyacağım’ diye ortaya çıkıyoruz.''Siyasette çok güçlü olan Recep Tayyip Erdoğan başkan olur diye ödleri patlıyor'Başbakan Yardımcısı Arınç, başkanlık sistemi konuşulunca karşı çıkanların cehaletlerini gösterdiğini belirterek, şöyle dedi:'İstemezükçüleri dinlediğiniz zaman bu sistemi de bilmedikleri anlaşıldı. Eğer Recep Tayyip Erdoğan gibi birisi siyasette çok güçlü olmasaydı, başkanlık iddiasını da o kişi ortaya atsaydı bu kadar karşı çıkmayacaklardı. Sisteme değil karşı çıkışları, bu şahsın başkan olmak istemesine. ’Bu kadar karizması güçlü, liderlik vasfı olan, 13 yıldır her girdiği seçimden başarıyla çıkan, 12 yıl aralıksız başbakan olmakla da son belki 50-60 yılın rekorunu kıran bir insanın bir de başkan olduğunu düşünün’ diye ödleri patlıyor. Halbuki sistem için ne konuşacaksak onu konuşalım ama, şahıslara yönelik bir eleştiri zayıf kalabilir diye düşünüyoruz.'DHA
KPSS Soruşturmasında 32 Tutuklama
2010 yılındaki Kamu Personeli Seçme Sınavı KPSS’de usulsüzlük yapıldığı iddialarıyla ilgili soruşturmada mahkemeye çıkarılan 62 kişiden 32'si tutuklandı.2010'daki KPSS'de usulsüzlük iddialarına ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan 75 kişiden 6'sı emniyetteki, 7'si ise savcılıktaki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Tutuklanma talebiyle Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen 62 kişiden ise 32'si tutuklandı. Şüphelilerden 30'u ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.32 kişi 'suç örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak', 'resmi belgede sahtecilik', 'kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık', 'suç delillerini yok etme', 'görevi kötüye kullanma' ve 'yasaklanan bilgileri açıklama ve temin etme' suçlarından tutuklandı.Kamu sektörüne memur ve işçi alımında kriter olarak değerlendirilen Kamu Personeli Seçme Sınavı 2010 yılında kopya iddialarıyla gündeme geldi. İddialar 10-11 Temmuz 2010'da gerçekleştirilen ve 280 bin kişinin girdiği KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı’nda 350 kişinin tüm soruları doğru cevapladığının anlaşılmasıyla ortaya atıldı. Daha önceki sınavlarda başarı gösteremeyen bazı adayların söz konusu sınavda soruları eksiksiz yanıtlaması ve karı koca olan 70 adayın tam puan alması 2010 KPSS ile ilgili şaibeleri güçlendiren bulgular oldu. Bunun üzerine soruların sızdırıldığı şüphesiyle soruşturma başlatıldı.Şüphelilerin avukatlarından Hasan Basri Aksoy, beraberindeki diğer avukatlarla birlikte yaptığı açıklamada savcılığın, müvekkillerini peşinen suçlu ilan eden açıklamalar yaptığını öne sürdü. Aksoy, 'Soruşturma aşaması, sanki kesinleşmiş mahkeme kararı gibi açıklanmaktadır' dedi. Aksoy, sorumlular hakkında şikayette bulunacaklarını belirtti.'Çalıştık, kazandık'Şüphelilerin çoğunun nasıl tam puan aldıklarına dair ifadelerinde, 'Kendimiz çalıştık, kazandık' beyanında bulundu.Ankara Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman'ın talimatıyla harekete geçen Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize ve Mali Suçlarla Mücadele Müdürlüğü ekipleri, 15 ay süren çalışmanın ardından 3 gün önce 19 ilde belirlenen adreslere eş zamanlı operasyon düzenlemişti.Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün 3 gün önce başlattığı operasyonda, toplam 82 kişi hakkında yakalama kararı çıkartılmıştı. Bu kişilerden bazılarının yurtdışına kaçtıkları belirlenmişti.Emniyette ‘Gülen’ sorusuŞüphelilere emniyetteki ifadelerinde 'Fethullah Gülen liderliğindeki suç örgütüyle' bağlantılarının olup olmadığı soruldu.İfadesine başvurulan şüphelilere “Fethullah Gülen liderliğindeki suç işlemek amacıyla kurulan suç örgütüne üye olduğunuz, örgüt yöneticilerinden aldığınız talimatlar doğrultusunda sınav öncesi gizli kalması gereken 2010 KPSS sorularını sınavdan önce ele geçirerek örgüt üyelerine açıkladığınız, bu şekilde örgüt üyelerinizin bir kısmının özellikle iptal edilmeyen genel yetenek ve genel kültür puanları üzerinden kamu kurumlarına sızmalarını sağladığınız değerlendirilmektedir. Bu konuda savunmanız nedir?” sorusu yöneltildi.Şüpheliler ise bu bağlantıyı reddetti.'Şüpheliler Cemaat'le bağlantılı'Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı operasyon sonrası yaptığı açıklamada gözaltına alınan kişilerin Cemaat'le bağlantılı olduğunu açıkladı:'İlk etapta gözaltı kararı verilen 82 kişi ile toplamda bin 435 şüphelinin doğrudan kamuoyunca bilinen belirli bir yapıyla mali, sosyal ve ekonomik bağlarının olduğu tespit edilmiştir. Bu kişilerin sınav sorularını sınavdan önce örgütlü bir şekilde ele geçirip dağıttıkları, bu suretle atamalarda diğer adaylara göre öncelik elde ederek haksız ve hileli bir şekilde kamu kurumlarına memur olarak atandıkları ve bu nedenle de yüz binlerce adayın haksızlığa uğratıldığı anlaşılmıştır.''Cumhuriyetimiz tehdit altında'Başsavcılık açıklamasında 'Cumhuriyetimizin büyük bir tehdit altında olduğuna, atamalarda öncelik elde ettikleri ve aileleri göz önüne alındığında milyonlarca kişinin hakkının yendiği yönünde delillere ulaşılmıştır' ifadeleri de yer aldı. Başsavcılık soruşturmada şüpheli 3 bin 227 kişiden 616'sının halen devlet memuru olduğu tespitini de kamuoyuyla paylaştı.Soruşturma nasıl başladı?2010 KPSS kopya soruşturması 10-11 Temmuz 2010'da gerçekleştirilen ve 280 bin kişinin girdiği KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı’nda 350 kişinin tüm soruları doğru cevapladığının ortaya çıkmasıyla başladı.O dönem soruşturmayı yürüten memur suçlarından sorumlu Başsavcıvekili Şadan Sakınan'ın talimatıyla ÖSYM ve METEKSAN'da aramalar yapıldı. Bilgisayarların kopyalarına el konuldu. Soruşturmada ilk gözaltına alınan Isparta'da çobanlık yapan öğretmen adayı Baki Saçı oldu. Saçı verdiği ifadede, soruların kendisine Ankara'da oturan Berat Koşucu adlı arkadaşı tarafından 'Sana bir hediyem var' denilerek e-posta üzerinden gönderildiğini, ancak bilgisayarının arızalı olması nedeniyle buna bakamadığını anlattı. Gözaltına alınan Koşucu sorgusunun ardından serbest bırakıldı.Soruşturmayı derinleştiren savcılık, ÖSYM çalışanlarının mal varlıkları ile banka hesaplarını mercek altına aldı. Bazı çalışanların hesaplarında yüklü miktarda para giriş çıkışları olduğunu tespit eden savcılık, soruşturmayı 2005-2010 yıllarını kapsayacak şekilde genişletti.ÖSYM personeli ifade verdiSoruşturma savcısı Şadan Sakınan 2013 yılında ÖSYM’de çalışan 143 kişi şüpheli sıfatıyla ifadesine başvurdu. Sınav sorularının hazırlandığı birimlerde bulunan uzman ekiplere ait bilgisayarlarda internet bağlantısı bulunduğu ve mail trafiğine rastlandığı ifade edilirken, söz konusu bilgisayarlardan veri taşındığı iddiaları kapsamında da 50 kişinin ifadesi alındı.Soruşturmadan Savcı Şadan Sakınan'ın alınması sonrası Savcı Yücel Erkman TÜBİTAK'tan KPSS soruşturması kapsamında rapor hazırlama talimatı verdi. TÜBİTAK'ın raporu doğrultusunda yeni operasyon kararı alındığı ifade edildi. Erkman'ın yürüttüğü Kamu Personeli Seçme Sınavı'nda (KPSS) kopya soruşturmasında 82 şüpheli hakkında gözaltı ve yakalama kararı çıkarıldı. 14 ilde düzenlenen operasyon kapsamında 75 şüpheli gözaltına alındı.Kaynak: Al jazeera
KPSS Şüphelilerine 'Gülen' Sorusu
KPSS’de usulsüzlük soruşturması kapsamında gözaltına alınan şüphelilerin emniyette ifadesi sürüyor. Şüphelilere “Hangi dershaneye gittiniz? İkinci sınava neden katılmadınız? Fethullah Gülen liderliğindeki örgütten talimat aldınız mı?” soruları yöneltildi.2010'daki KPSS'de usulsüzlük iddialarına ilişkin Ankara merkezli 19 ilde başlatılan soruşturmada gözaltına alınan 68 kişiden 65'inin Ankara Emniyeti'nde ifade alma işlemi devam ediyor. Ankara Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman’ın talimatıyla Emniyet'te ifadesi alınan şüphelilere 'Fethullah Gülen liderliğindeki suç örgütüyle' bağlantılarının olup olmadığı soruldu.İfadesine başvurulan şüphelilere “Fethullah Gülen liderliğindeki suç işlemek amacıyla kurulan suç örgütüne üye olduğunuz, örgüt yöneticilerinden aldığınız talimatlar doğrultusunda sınav öncesi gizli kalması gereken 2010 KPSS sorularını sınavdan önce ele geçirerek örgüt üyelerine açıkladığınız, bu şekilde örgüt üyelerinizin bir kısmının özellikle iptal edilmeyen genel yetenek ve genel kültür puanları üzerinden kamu kurumlarına sızmalarını sağladığınız değerlendirilmektedir. Bu konuda savunmanızı yapınız” sorusu yöneltildi.Şu ana kadar ifadesi alınan şüpheliler bu bağlantıyı reddetti.‘Devlet 10 trilyon zarar etti’KPSS’nin iptal edilmesi ve sınavın tekrarlanması nedeniyle ÖSYM’nin zarara uğratıldığı iddiası da Emniyet'te şüphelilere soru olarak yöneltildi:“2010 KPSS sınav sorularını sınavdan önce ele geçirerek dağıtılması eylemleriyle sınava giren diğer kişilerin hakkına girerek nitelikli dolandırıcılık ve sahtecilik yapmak suretiyle sınavın iptaline sebebiyet verdiğiniz ve devleti 10 trilyona yakın zarara uğrattığınız değerlendirilmektedir. Bu konuda savunmanızı yapınız”'İkinci sınava neden katılmadınız?'2010 yılı KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı'nda 350 kişi tam puan almıştı. Adayların bazıları sınavın iptal edilmesi sonrası ikinci sınava girmedi. İkinci sınava girmeyen şüphelilere bunun nedeni, girenlere de yaptıkları doğru ve yanlış sayıları soruldu:“10 Temmuz 2010 tarihinde düzenlenen ancak usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle iptal edilerek 31 Ekim 2010 tarihinde tekrarı düzenlenen KPSS’ye katıldınız mı? Katıldı iseniz kaç doğru kaç yanlış yaptınız? Katılmadı iseniz sebebini açıklayınız?”Bu soruya şüphelilerden H.K, “Katılmadım. Çünkü sınav yeri İstanbul ilindeydi. İstanbul iline gittim ancak 20-25 dakika geç kaldığım için sınava alınmadım.” yanıtını verdi.'Hangi dershaneye gittiniz?'Şüphelilere KPSS'ye nasıl hazırlandıkları da soruldu:“Bu süreçte herhangi bir dershaneye veya kursa gittiniz mi? Gitti iseniz isimlerini açıklayınız? ÖSYM Başkanlığı’nda herhangi bir tanıdığınız var mı? Varsa ne zaman, nerede ve ne şekilde tanıştınız açıklayınız?”“2010 tarihinde girmiş olduğunuz KPSS sınavında çıkan soruları sınav öncesi herhangi bir şahıs veya işletmeden temin yoluna gittiniz mi? Size sınavda çıkacak soruları verebileceğini beyan eden veya veren herhangi bir şahıs veya işletme oldu mu?Şüphelilerden H.K bu soruya '2010 yılından önceki KPSS'lere çalışmadan girdim, 2010 KPSS'ye bir yıl öncesinden eşimle birlikte çalışarak girdim, herhangi bir dershaneye veya kursa gitmedim' yanıtını verdi.'Çalıştığınız kuruma nasıl atandınız?'Şüphelilere 2010 sınav öncesi ve sonrası çalıştığı kurumlar da soru olarak yöneltildi:“Temmuz 2010 tarihinde yapılan KPSS öncesi ve sonrası nerelerde çalıştınız, mevcut çalıştığınız iş yerleri nerelerdir? Söz konusu iş yerleri kamu kurumu ise nasıl atandınız? Atamanız Kamu Personel Seçme Sınavı ile gerçekleşti ise hangi yıl hangi puan türünde ve kaç doğru yaparak yerleştiniz?”Şüphelilere telefon kayıtları da karşılaştırmalı olarak soruldu. Diğer 'örgüt üyelerini' tanıyıp tanımadıkları, aynı şirkette çalışan şüphelilere birbirlerini tanıyıp tanımadığı, bağlantılarını kimlerin sağladığı da soruldu.Kaynak: Al Jazeera
Reklam