onedio
Görüş Bildir

Emniyet Genel Müdürlüğü Haberleri

Emniyet Genel Müdürlüğü ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Emniyet Genel Müdürlüğü ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Eskişehir Emniyeti'nin Amirleri de Oradaymış
Ali İsmail Korkmaz'la aynı saatlerde ve aynı sokakta dövülen Doğukan Bilir'le ilgili soruşturmada bir skandal daha ortaya çıktı.Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'la aynı saatlerde ve aynı sokakta dövülen Doğukan Bilir'le ilgili soruşturmada bir skandal daha ortaya çıktı. Eskişehir'de polis, savcılığa vermediği bilgileri Emniyet müfettişlerine açıklamış. Buna göre Bilir'i dövenler belli, üstelik amirler de o sokaktaydı. Radikal Gazetesi 'nden İsmail Saymaz 'ın haberine göre, Eskişehir Başsavcılığı'nın 'Şüphelileri belirleyin' talimatına rağmen Eskişehir Emniyeti sekiz aydır hiçbir işlem yapmazken, disiplin soruşturması yürüten Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bu isimleri geçen eylül ayında belirleyip ifadelerini aldığı ve raporun bir örneğini savcılığa gönderdiği anlaşıldı. Bu rapora göre Bilir'in dövülmesi olayına, Ali İsmail Korkmaz davasında sanık sıfatıyla yargılanan iki polis ile davaya tanık olarak katılan bir polis ve bir sivil sopalı saldırgan karıştı. İfadeleri alınan polisler, bugüne kadar savcılıktan saklanan en önemli bilgiyi başmüfettişlere açıkladı: Korkmaz ile Bilir dövülürken sokakta polislerin başında TEM Şube Müdürü Cüneyt Gökçek, yardımcısı Ayhan Karayel ve Şube Amiri Mutlu Umutlu da vardı. Eskişehir Savcılığı, Bilir'in dövülmesinden sonra, 10 Haziran 2013'te Emniyet'e yazarak, 'şüphelilerin bulunmasını' istemişti. Fakat Emniyet, sekiz aydır yanıt vermemişti. Radikal de 15 Şubat'ta 'Herkes biliyor, Eskişehir polisi bulamıyor' başlıklı haberinde şüphelilerin bilindiğini yazmıştı. Başsavcılıkta hâlâ 'faili meçhul' başlığı altında tutulan dosyada, aynı dayak ve şüpheliler hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından disiplin soruşturması açıldığı ve geçen yıl eylülde hazırlanan raporun savcılığa iletildiği anlaşıldı. Böylelikle Eskişehir Emniyeti tarafından yapılmayan işlem polis başmüfettişlerince yapıldı. DÖVENLER TEM'DE GÖREVLİ POLİSLER Başmüfettiş Sabih Özkurt ve Mustafa Özefe imzalı ve 24 Eylül 2013 tarihli rapora göre, Bilir'in dövüldüğü anı gösteren kamera görüntüleri Eskişehir Terörle Mücadele Şubesi'ne gönderilerek, darp edenlerin kimliği soruldu. Yapılan incelemede; Bilir'i darp edenlerin, TEM'de görevli polisler Selçuk Bal, Hüseyin Engin ve Şaban Gökbudak, sopayla vurduğu görülen sivilin ise Serkan Kavak olduğu belirlendi. Engin ve Gökbudak Ali İsmail Korkmaz davasında sanık, Bal ve Kavak ise tanıklar arasında. MÜFETTİŞLERE ANLATTILAR Savcılığın isimlerine ulaşamadığı için ifadelerini alamadığı bu kişilerin, müfettişlere ifade verdiği gün yüzüne çıktı. Dört polis, Bilir'in elinde soda şişesi olduğunu iddia etti. Polis Selçuk Bal, Bilir'in soda şişesiyle vurma ihtimaline karşılık omzuyla vurup durdurduğunu, copla bacaklarına vurduğunu, Şaban Gökpunar'ın yardıma koştuğunu, sonra da Serkan Kavak'ın sopayla geldiğini anlattı. Bilir'in de bu kargaşada kaçtığını söyledi. GÖRÜNTÜLER'DE BİLİR'İN ELİNDE HERHANGİ BİR CİSİM YOK Şaban Gökpunar da Bilir'in elinde soda şişesi olduğunu zannettiğini, kelepçe takacakken kaçtığını savundu. Sopalı saldırgan Kavak hakkında, 'bir daha göremedikleri' için işlem yapamadıklarını ileri sürdü. Kavak ise kendisinin halk arasında 'Künyeli Serkan' diye bilindiğini ve bu yüzden polislerle 'samimi davranışları' olduğunu ifade etti. Görüntülerde ise Bilir'in elinde herhangi bir cisim görünmüyor. Üç polis ayrıca, kendilerinin Şube Müdürü Cüneyt Gökçek, yardımcısı Ayhan Karayel ve Büro Amiri Mutlu Umutlu'nun talimatlarıyla hareket ettiklerini söyledi. Selçuk Bal, 'Mutlu Komiserimizin talimatıyla grupları engellemek üzere sokağa girdik. Mutlu Komiserimiz, Çevik Kuvvet ekibine saldırıların önlenmesi için tedbir almamızı söyledi' dedi. Şaban Gökpunar ise personelin başında her üç müdürün de olduğunu, 20-25'er kişilik iki gruba ayrıldıklarını söyledi. Gökhunar, 'Grubun başında olan Müdür Yardımcımız Ayhan Karayel'in talimatıyla kimlik tespiti yapıp salıverdik' dedi. Umutlu'nun talimatıyla, 'esnaf ve vatandaşın güvenliği' amacıyla Sanayi Sokak'a girdiklerini söyledi. SAVCILIK İŞLEM YAPMADI Bu bilgi, Korkmaz'ın öldürülmesine ilişkin soruşturmada savcılıktan saklanmış ve savcılık emir verenlerin kim olduğuna dair işlem yapmamıştı. Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Korkmaz davasının 5 Şubat'taki ilk duruşmasında, avukatların ısrarlı soruları üzerine, sadece bir polis bu bilgiyi açıklamıştı. Ayrıca, gözaltı talimatına rağmen, gözaltı işlemi yapılmadığı, durdurulanların dövülüp bırakıldığı anlaşılmıştı. Eskişehir Savcılığı bu müfettiş raporuna rağmen halen şüpheli polislerin ifadesini almadı. TIPKI DAVADAKİ GİBİ: HİÇBİR ŞEY YAPMADIK Öte yandan Sol Gazetesi 'nden Elif Örnek 'in haberine göre ifadeleri alınan polisler Doğukan Bilir'in kafasına meşe odunuyla vuran sivil Serkan Kavak'ı ve birbirlerini kollayarak 'gözaltına almaya çalıştık', 'vurmadık', 'vurmaya çalıştı ama isabet etmedi' şeklinde ifade verdiler. Ali İsmail davasında da sanıklar 'ayağımla hafifçe dürttüm', 'önündeki taşı aldım', 'hiç dokunmadım' yönünde savunma yapmışlardı. Ali İsmail'in öldürülmesine ilişkin soruşturma dosyasına giren Beşik Otel'e ait kamera kayıtlarında Doğukan Bilir adlı bir başka gencin polisler tarafından durdurulup, bir siville birlikte cop ve sopalarla dövüldüğü görülüyordu. Bilir'i durdurup döven ilk polisin Selçuk Bal, sonradan gelip vuran polisin Ali İsmail'in ödürülmesi davasının sanıklarından polis Şaban Gökpunar olduğu saptanmış, olay yerinde sanık polis Hüseyin Engin'in de bulunduğu tespit edilmişti. Kayıtlarda, Serkan Kavak adlı sivilin Doğukan Bilir'in kafasına odunla vurduğu görülüyordu. Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı, saldırıyla ilgili disiplin soruşturması başlatarak, iki polis müfettiği görevlendirdi. Soruşturma kapsamında Selçuk Bal, Hüseyin Engin, Şaban Gökpunar adlı polislerle, saldırıda bulunan sivil Serkan Kavak ve Beşik Otel'in sahibi Erdoğan Gözseçen ile dövülen Doğukan Bilir'in ifadeleri alındı. İfadeler 24 Eylül 2013 tarihinde, olayla ilgili soruşturmayı yürüten savcılığa ulaştırıldı. Bilir, disiplin soruşturması kapsamında müşteki olarak Emniyet'te verdiği ifadede, polis üdahalesi üzerine Beşik Otel'in bulunduğu sokağa girdiğinde, yanında ismin daha sonra öğrendiği ancak değişik yerlerden şahsen tanıdığı Ali İsmail Korkmaz'ın da bulunduğunu söyledi. Sokakta park etmiş araçların arasından dört- beş kişinin aniden önlerine çıktığını aktaran Bilir, aralarında çevik kuvvet polislerinin de bulunduğu kişiler tarafından dövüldüğünü belirtti.Gerçek Gündem
Gezi Aileleri Devletten Tazminat İstiyor
Gezi direnişinde yaralananlar ile hayatını kaybedenlerin ailelerinin kurduğu Gezi Şehit ve Gazileri Platformu maddi ve manevi tazminat talebiyle İçişleri Bakanlığı’na dilekçe gönderdi. Dilekçeler İstanbul ve Ankara’da eş zamanlı basın açıklamalarının ardından postaneye verildi. Platform, başvuruda bulunacak kişilere maddi ve manevi tazminat talebi konusunda zaman kısıtlaması olduğu uyarısında bulundu. Avukat ve bilgi desteği için kendilerine internet adresi ve sosyal medyadan ulaşılabileceğini anımsattı. İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünde yapılan basın açıklamasına Gezi’de hayatını kaybeden Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş , Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri Süleyman Çelebi , Haluk İyidoğan ve İlhan Cihaner , Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı Alper Taş , Halkların Demokratik Partisi İstanbul Büyükşehir Eş Başkan adayı Pınar Aydınlar , Ezilenlerin Sosyalist Partisi Parti Meclis Üyesi Ayhan Yener ’in de aralarında olduğu kişi ve kurumlar katıldı. Platform adına basın açıklamasını Gezi’de plastik mermi nedeniyle bir gözünü kaybeden Volkan Kesanbilici okudu. Kesanbilici, yaralanmalarına ilişkin suç duyurularının savcıda beklediğini hatırlattı. Gezi’de hayatını kaybedenlerin kamera kayıtlarının kamuoyu baskısı ile ortaya çıktığını söyleyen Kesanbilici, yaralananlara ilişkin bu görüntülerin elde edilmediğini anlattı. “Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki kayıtlar, savcılar tarafından kezlerce istenmesine karşın, çoğu durumda bir gerekçe bile gösterilmeden gönderilmedi. Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde suçlular korunmakta ve kayrılmaktadır. Adalet, suçu işleyenler ve onlara yataklık edenler tarafından fiilen engellenmektedir. Ülkede can güvenliğini ve halkın can güvenliğini sağlamaya çabalayan bir kamu yetkesi kalmamış gözükmektedir.” Gezi'de TOMA'dan sıkılan su nedeniyle kaburgaları kırılan Beycan Taşkıran da '17 Aralık sonrası Gezi'nin ortaya çıkış nedeni daha net anlaşıldı. Gezi'de insanlar onurlu bir gelecek için isyan etti. Mahkemeler, sokaklar, gaz bombaları insanları yıldırmadı, yıldırmayacak' diye konuştu. Açıklamanın ardından dilekçeler Galatasaray Postanesi’nden İçişleri Bakanlığı’na gönderildi. Platform, bundan sonraki günlerde de dilekçeleri göndermeye devam edecek. Platform açıklaması ve Avukat Aslı Kazan ’ın bianet'e verdiği bilgilere göre idarenin kusurlu olduğu eylemden dolayı zarar oluştuğu durumlarda maddi ve manevi tazminat talebi önce idareye gidiyor. Emniyet memurları da İçişleri Bakanlığı’na bağlı oldukları için bu durumda İçişleri Bakanlığı’na başvurmak gerekiyor. Bakanlık dilekçelere 60 gün içinde cevap vermek zorunda. Talepleri karşılamazsa dava açılabiliyor. Maddi ve manevi tazminat davası için zarar görüldüğü tarihten itibaren bir yıl içinde dava açılması gerekiyor. Bakanlığın 60 günlük bekleme süresi de göz önünde bulundurularak saldırıdan itibaren yaklaşık 10 ay içinde dilekçeler verilmeli. İçişleri Bakanlığı’na iadeli-taahhütlü olarak gönderilmesi gereken dilekçelerin avukatların yardımıyla kişiye özel olarak hazırlanması gerekiyor. (BK) Platforma internet sitesi adresinden, sosyal medyada Gezi Şehit ve Gazileri Platformu ve Gezi Parkı Protestosunda Şiddet Görenler Platformu sayfalarından ulaşabilirsiniz.Bianet
Şehit Polisin Eşinden Sadık Yakut'a Tepki
Başbakan Erdoğan'ın Muş mitingi için Kayseri'den yola çıkan ve Kırşehir'de otobüslerinin devrilmesi sonucu şehit olan 3 polis memuru için dün tören düzenlendi. Törende TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un 'Takdir-i ilahi. Metin olun” sözlerine şehit polisin eşi Esma Kılıç, 2 yaşındaki kızı Ceylin Zehra’yı göstererek, 'Takdir-i ilahiyi çocuğuma anlatın” diye tepki gösterdi.3 polis şehiti için Kayseri’de havanın yağışlı olması nedeniyle Emniyet Müdürlüğü yerine, Dünya Ticaret Merkezi salonunda hazin bir tören düzenlendi. Meslektaşlarının da gözyaşı döktüğü törene Cumhurbaşkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Valilik, Emniyet Genel Müdürlüğü ve çok sayıda kurum ve kuruluş tarafından çelenk gönderildi. Törene Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Nejat Özdemiroğlu, Vali Orhan Düzgün, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, AK Parti Grup Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, milletvekili Ahmet Öksüzkaya, İsmail Tamer, Garnizon Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Ali Demiral, Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, Kayseri Emniyet Müdürü Mustafa Aydın, yüksek rütbeli subaylar, polis müdürleri, AK Parti İl Başkanı Ömer Dengiz, MHP İl Başkanı Mete Eke, şehitlerin silah arkadaşları ve şehit yakınları, çeşitli oda, kurum ve kuruluşların yöneticileri ile vatandaşlar katıldı.HAMİLE EŞTEN AĞITKırşehir’den alınan ve Türk bayrağına sarılı cenazeler Kayseri’ye getirilmeden önce, Dünya Ticaret Merkezine 3 yıllık polis memuru Ömer Aktaş’ın Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde hemşire olarak çalışan 3 aylık hamile eşi Dilara Aktaş ve yakınları geldi. Eşi için ağıtlar yakan genç hemşireye omuzlarından tutan bir kadın polis ve yakınları teselli etmeye çalıştı.ACILI EŞ: HAKKIMI HELAL ETMİYORUMTörene daha sonra şehit polis Abdullah Kılıç’ın, yine ERÜ Tıp Fakültesi Hastanesinde hemşire olan eşi Esma Kılıç, 2 yaşındaki kızı Ceylin Zehra ile geldi. Esma Kılıç, 'Biz buradayız, benim kocamı bu yağmurda oralara gönderenler nerede?” diyerek kendisine başsağlığı dileyen, aralarında milletvekillerinin de bulunduğu protokole 'Hakkımı helal etmiyorum” bağırdı.''TAKDİRİ İLAHİYİ ÇOCUĞUMA ANLATIN''TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un 'Takdir-i ilahi. Metin olun” sözlerine Esma Kılıç, 2 yaşındaki kızı Ceylin Zehra’yı göstererek, 'Takdiri ilahiyi çocuğuma anlatın” diye tepki gösterdi.CEYLİN BABASININ FOTOĞRAFINI ÖPTÜMinik Ceylin de annesinin ve yakınlarının kucağında iken sürekli babasının yakalara takılmak üzere yaptırılan fotoğrafını öpmesi dikkati çekti.Bekar olan polis memuru Resul Erdal Aydemir’in annesi Hatice Aydemir de, 'Benim oğlum bekardı. Onu evlendirecektik. Bu yağmurda yaşta bizim çocuklarımızın Muş’ta ne işi var. Oralarda devletin polisi yok muydu?” diye bağırdı.Daha sonra cenazeler merkeze getirildiğinde ortalık ana baba gününe döndü. Çevik kuvvet polisleri arkadaşlarının tabutunu taşırken ağladı. Şehit yakınları, Türk bayrağına sarılı tabutlara sarılarak, kendilerinden geçti. Bu sırada bayılan 3 şehit yakınına 112 Acil Sağlık ekipleri müdahale etti.Kuran’ı kerim okunmasının ve dua edilmesinin ardından Kayseri Valisi Orhan Düzgün, Türk Polisinin acı bir gün yaşadığını, 3 genç polisi elim bir kazada kaybettiklerini söyledi. Daha sonra şehit polislerden Abdullah Kılıç’ın cenazesi Sivas’a gönderilirken, Resul Erdal Aydemir ile Ömer Aktaş’ın cenazeleri ise Kayseri’de Hunat camisinde kılınan ve İçişleri Bakan Yardımcısı Osman Güneş’in de katıldığı namazın ardından, Şehir Mezarlığı içindeki Polis Şehitliğinde gözyaşları arasında toprağa verildi. Bakan Yardımcısı Osman Güneş ile Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Nejat Özdemiroğlu, daha sonra Kayseri’de toprağa verilen polis memurları Resul Erdal Aydemir ile Ömer Aktaş’ın evlerine taziye ziyaretinde bulundular.
Berkin Elvan İçin İmza Kampanyası Başlatıldı
İstanbul'da Gezi Parkı eylemleri sırasında evinden ekmek almaya giderken kafasına isabet biber gazı kapsülü nedeniyle 16 Haziran 2013 tarihinde yaralanan ve 269 gün komada kaldıktan sonra dün sabah hayatını kaybeden Berkin Elvan'ı vuran polisin bulunması için imza kampanyası başlatıldı. Dünyanın en büyük imza kampanyası platformu olarak bilinen change.org.tr adlı internet sitesi üzerinden bir vatandaş tarafından dün başlatılan imza kampanyasında kısa sürede 20 bine yakın imza toplanıldı. 'Berkin Elvan'ın katilini bulun' başlıklı Emniyet Genel Müdürlüğü'nün muhatap alındığı imza kampanyasında, '269 günlük komanın ardından vefat eden Berkin Elvan'a gaz fişeğini fırlatan polisin tespiti ve adalete teslim edilmesini gerekli görüyor ve istiyorum' ifadeleri kullanıldı. Kampanyada imzalanan Emniyet Genel Müdürlüğü'ne başlıklı dilekçede sadece 'Berkin Elvan'ın katilini bulun. Saygılarımla' ifadeleri ve dilekçeyi imzalayan kişinin ismi bulunuyor. (DHA)---
Star: Tape'leri İnternete Sızdıran 44 Polis Yakalandı
Türkiye'de gündemi belirleyen 'tape'leri sızdıran 44 polisin belirlendiğini yazan Star gazetesi, 10 polisin meslekten ihracının istendiğini belirtti Star gazetesin 17 Aralık operasyonundan sonra internete düşen ve yasal dinlemeler sonucu elde edilip edilmediği kuşku uyandıran dinleme kayıtlarının Emniyet İstihbarat’ta yapıldığını yazdı. Haberde, kayıtları yapan ve sızdıran 44 polis hakkında ‘casusluk’tan soruşturma açıldığı ve savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu, ayrıca 10 polisin de meslekten ihracının istendiği belirtildi. Star gazetesinin bugünkü (14 Mart 2014) nüshasında yayımlanan, “Emniyet’te 44 köstebek” başlıklı haber şöyle: ‘Emniyet’te 44 köstebek’ 17 Aralık Operasyonu’ndan sonra internete düşen bazı yasadışı dinleme kayıtlarının Emniyet İstihbarat’ta yapıldığı ortaya çıktı. Yasa dışı kayıtları yapan ve medyaya sızdıran 44 polis hakkında ‘casusluk’tan soruşturma açıldı ve ayrıca savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. 10 polisin de meslekten ihracı istendi. Emniyet İstihbarat dinlemiş İçişleri Bakanlığı müfettişleri tarafından 11 ayrı konuda başlatılan soruşturmalarda, Emniyet İstihbarat’ta ‘usulsüz dinleme’ yapıldığı ve ‘üst düzey devlet yöneticilerinin kişisel verilerinin incelendiği; bir kısım kayıt ve verilerin silindiği; gizli kalması gereken bilgilerin medyaya sızdırıldığı belirlendi. Başbakan’ın bilgileri çalındı Bu yasa dışı kayıt ve sızdırmalarla ilgili ilk etapta 27 polis görevden uzaklaştırıldı. Ayrıca, Başbakan Erdoğan ve yakınlarının özel hayatı, nüfus ve iletişim bilgilerini içeren verilerin yasa dışı olarak 11 ayrı ilde, 19 polis tarafından elektronik ortamda sorgulandığı ve kopyalarının alındığı belirlendi. Ankara, Adana, Van, Hatay, Kars, Mersin, Siirt, Şırnak, Tunceli, Balıkesir ve Mardin’de bu sorgulama ve kayıtları yapan biri komiser 10 polis ilk aşamada görevden uzaklaştırıldı ve ‘meslekten ihraçları’ istendi. 9 polise de çeşitli disiplin cezaları verildi. ‘Urla villaları’nı da sızdırmışlar “Yasa dışı yollarla üst düzey devlet büyüklerinin bilgilerini ele geçirdiği” belirlenen bu polislerin, İzmir Urla’daki villalar ile ilgili ses kayıtlarını da internete sızdıran kişiler oldukları belirlendi. Bu polislerin, Emniyet Genel Müdürlüğü’ndeki bazı üst düzey yetkililere ait kişisel verilere de erişip kopya aldıkları ve bilgisayar ortamında bu bilgilere eriştiklerini gösteren ‘log’ kayıtlarını sildikleri” de belirlendi. ‘Casusluğun’ cezası 20 yıl Öte yandan, devlet yöneticileri hakkında yasa dışı dinleme, kaydetme ve kişisel verileri kopyalama suçlarını işleyen polisler hakkında ayrıca, ‘casusluk’ suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu yapıldı. Suç duyurusunda, bu polislerin TCK 327 ve 328. maddelerine göre, “Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek”ten yargılanmaları istendi. Bu suç 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. T24
Zarrab Hala VIP
İran asıllı işadamı Reza Zarrab’ın (Rıza Sarraf) dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in talimatıyla tahsis edildiği öne sürülen 3 özel plakayı kullanmaya devam ediyor. 17 Aralık büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında ‘rüşvet vermek ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ iddialarıyla tutuklanan ve 28 Şubat’ta tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan İran asıllı işadamı Reza Zarrab’ın (Rıza Sarraf), İçişleri Bakanlığı’nın verdiği özel plakaları kullanmaya devam ettiği ortaya çıktı. Fevzi Kızılkoyun'un Hürriyet'teki haberine göre VIP plakayla ilgili gelişmeler şöyle: Zarrab, 5 Kasım 2013’te İçişleri Bakanlığı’na özel sivil plaka tahsisi için başvurdu. Basına yansıyan soruşturma evrakında yer alan iddiaya göre dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’e giden Zarrab, ‘koruma polis görevlendirilmesi ve trafikte güvenlik şeridini de kullanmak için özel plaka tahsisi’ isteğinde bulundu. GÜLER TALİMAT VERDİ Barış Güler’in isteği aktardığı babası İçişleri Bakanı Güler, Zarrab’a plaka tahsisi ve işlerin hızlandırılması için Koruma Daire Başkanlığı ile Trafik Uygulama ve Denetleme Daire Başkanlığı’na talimat verdi. Karayolları Trafik Yönetmeliği uyarınca da Zarrab’a 3 adet ‘Özel Tahsisli Plaka’ için onay belgesi hazırlandı. İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı M.D.’nin imzasıyla plakaların tahsisi yapıldı. CEZA BİLE KESİLEMİYOR Zarrab, özel plaka verilmesi için, 34 RZ xxx Mercedes marka otomobiliyle 34 HE xxxx, 34 DJ xxxx, 34 YIL xx, 34 EZ xxxx plakalı 5 aracının listesini iletti. Bakanlığın onayının ardından Zarrab’a biri ‘06’ (Ankara) ikisi ‘34’ (İstanbul) olmak üzere “sivil plaka tahsisi” yapıldı. Zarrab’a verilen özel plakalar ile ilgili bilgi ve belgeler gizli tutulduğu gibi, asayiş-trafik denetimlerinde sorgulamaları da yapılamıyor. Plakalar, trafikte emniyet şeridi kullanma ve yol üstünlüğü de sağlıyor. Tahsisin yapıldığı birim dışında polisin bile kime ait olduğu bilgisine ulaşamadığı plakalara, trafik cezası kesilse bile tahsilatı yapılamıyor. NASIL HÂLÂ KULLANIYOR? Zarrab’ın cezaevinden çıktıktan sonra da bu plakaları kullanmaya devam ettiği ortaya çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) yetkilileri, Zarrab ile ilgili yargılamanın devam ettiği, kesinleşmiş bir cezası olmadığı için plakaların iptalinin söz konusu olmadığını savundular. Cezaevine girmeden önce “can güvenliği” gerekçesiyle koruma tahsis edilen Zarrab’ın cezaevinden çıktıktan sonra yeni bir koruma talebinde bulunmadığı da belirtildi. Fevzi Kızılkoyun | HürriyetKaynak: Finans Global
Emniyet, Polis Olacakların Listesini AKP'li Vekillerden Alıyor
AKP'li Osman Çakır'ın mail adresini hacklediğini öne süren RedHack, 'Emniyet-polis olacakların listesini AKP milletvekillerinden alıyor' iddiasında bulunduRedhack, AKP Düzce Milletvekili Osman Çakır ’ın mail adresini hacklediğini iddia etti. Redhack tarafından Çakır’a ait olduğu iddia edilen belgeler ve yazışmalar sosyal medya ve kendi internet sitelerinde de yer aldı. Redhack’in yayınladığı belgeler arasında “Polis Meslek Yüksek Okulu’nda mülakalatına girecekler için Emniyet Genel Müdürlüğü’ne mesaj çekeceğiniz isimleri aşağıda sunuyorum. Bazıları bugün (20 Mayıs) mülakata girecek” şeklindeki e posta dikkat çekti. Redhack söz konusu iddiayı Twitter hesabından “Emniyet-polis olacakların listesini AKP milletvekillerinden alıyor” iddiasıyla duyurdu. İşte Redhack’in yayınladığı o iddia ve belgesi…
Dink Cinayetinin Tartışmalı İsmi Ramazan Akyürek Açığa Alındı
Hrant Dink cinayetinde parmağı bulunduğu öne sürülen eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek açığa alındı Hrant Dink cinayeti işlendiğinde Trabzon Emniyet Müdürü olan, eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek , 'Geçmiş yıllardaki işlem bilgilerini usulsüz imha etmesi' iddiası ile açığa alındı. Ramazan Akyürek'in evine gelen polis ekipleri açığa alma kararını tebliğ ettikten sonra Ramazan Akyürek'in silahına ve kimliğine el koydu. İstihbarat Daire Başkanlığı'nda uzun süredir araştırma yürüten Mülkiye Baş Müfettişleri'nin yaptığı incelemeler sonunda Ramazan Akyürek'in Daire Başkanlığı döneme ait bilgisayarlardaki log kayıtlarının ve işlem bilgilerinin usulsüz olarak imha edildiği' tespit edildi. Silinen kayıtların Hrant Dink cinayeti döneminde yapılan işlemlere ait olduğu öne sürüldü. Bunun dışında yasa dışı telefon dinlemelerine ait de müfettişlerin önemli tespitlerde bulundu. Müfettiş raporlarının tamamlanmasının ardından Ramazan Akyürek açığa alındı. Akşam saatlerinde Ramazan Akyürek'in evine giden polis ekipleri açıpa alma kararınının tebliğinden sonra Ramazan Akyürek'in silahına ve kimliğine el koydu. Akyürek'in sicil notu 35 Ramazan Akyürek'in ismi ilk olarak İstanbul'da görev yaptığı yıllarda gündeme geldi. Dönemin İstanbul Valisi Erol Çakır tarafından siciline “Emniyetteki hizipleşme içinde irticai akımlara (Fethullah) yakın. Dikkat edilmelidir” notu düşülen ve 100 üzerinden 35 sicili verilen tek polis oldu. Bütün bunlara rağmen Ramazan Akyürek 2004 yılında Trabzon'a Emniyet Müdürü olarak atandı. Bu süreçle birlikte Ramazan Akyürek'in bir taraftan yükseliş öyküsü başlarken diğer taraftan da görev yaptığı yerlerde önemli kriminal olaylar gelişti. Bunlardan ilki Trabzon'da 2004 yılında Mc Donald's bombalanması olayı oldu. 29 Kasım’da KTÜ Öğretim Üyesi Doç. Hicabi Cındık öldürüldü. 7 Ocak 2005’te yine KTÜ’den Prof. Dr. Sadettin Güner ve üç yaşındaki oğlu çapraz ateşle öldürüldü. 6 Nisan 2005’te TAYAD üyeleri yüzlerce kişi tarafından linç edilmek istendi. 19 Ocak 2006’da Kürt işçilerin gittiği bir kavheye molotof kokteyli ile saldırı oldu. 5 Şubat 2006'da Santa Maria Kilisesi’nin rahibi Santoro 16 yaşında bir lise öğrencisi tarafından öldürüldü. Rahip Santoro, Trabzon Emniyeti’nin yasal teknik takibi altındayken öldürülmüştü. McDonald’s bombalaması eyleminin faillerinden Erhan Tuncel ise, altında Akyürek’in imzasının bulunduğu bir belgeyle polis muhbirliğine alınmıştı. Dink cinayetinin azmettiricisi olarak yargılanan Erhan Tuncel’in suçlu olduğunu Emniyet biliyordu. Tuncel’e “Sen bize muhbirlik yap, biz senin hapse girmeni engelleyelim” dediler. Tuncel kabul etti. 9 Mayıs 2006 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı olarak atandı. Hrant Dink İstanbul’da öldürüldüğünde, Ramazan Akyürek İstihbarat Dairesi Başkanı’ydı. Dink’in vurulacağı, cinayet öncesinde tam 17 defa ihbar edilmişti. İşte bu cinayetten sonra Ramazan Akyürek'İn ismi gündemden hiç düşmedi. Gazeteci Nedim Şener yazdığı kitaplarda Ramazan Akyürek ve ekibinin Hrant Dink cinayetindeki eksiklikleri ile ilgili önemli iddialara yer verdi. Hrant Dink cinayeti sonrası Ramazan Akyürek “dokunulmaz” konumunu sürdürdü. Bu sırada, cinayetle ilgili bilgilerin üstünün örtüldüğü, İstihbarat dairesindeki log kayıtlarının silindiği iddiaları gündemden düşmedi. Ramazan Akyürek iddiaların artması üzerine önce İstihbarat Daire Başkanlığı'Ndan alınarak polis baş müfettişiğine atandı. Ardından da Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Baknaı olarak atandı. Ramazan Akyürek geçtiğimiz Ocak ayında bu görevinden alınmış ve merkeze çekilmişti.t24.com.tr
Ramazan Akyürek Açığa Alındı
Hrant Dink suikastı öncesinde polis muhbiri Erhan Tuncel’den gelen suikast ihbarını İstanbul ve Ankara’ya ileten Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nün başındaki isim olan Ramazan Akyürek, suikasttan kısa süre sonra İstihbarat Daire Başkanlığı’na atanmıştı.İsmi Dink suikastındaki ihmal iddialarıyla birlikte anılan Akyürek, bu görevi yaklaşık üç yıl yürüttükten sonra 2009 yılında görevden alınmıştı. İdari yargı kararıyla aktif göreve geri dönen Akyürek, önce Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı’na, ardından da Teftiş Kurulu Başkanlığı’na atanmıştı.Ramazan Akyürek, İstanbul merkezli operasyonun ardından Teftiş Kurulu Başkanlığı’ndan alınmış ve idari yargıya yeniden dava açmıştı. İdari yargı, son görevden alınma kararı için de yürütmeyi durdurma kararı vermişti.AKTİF GÖREV BEKLERKEN AÇIĞA DÜŞTÜBu karar üzerine aktif göreve geri dönmeyi bekleyen Akyürek, açığa alınma şoku yaşadı. Edinilen bilgiye göre; İstihbarat Daire Başkanlığı’nda bir süredir soruşturma yürüten mülkiye ve polis müfettişleri, Akyürek’in başkanlığı döneminde yapılan dinleme ve izleme işlemlerinin arşivlendiği bazı log kayıtlarının usulsüz şekilde silinerek imha edildiğini belirlediler. Müfettişler, usulsüz imhalardan sorumlu tuttukları Akyürek’in açığa alınmasını önerdiler. İçişleri Bakanlığı da bu öneriyi yerinde bularak Akyürek’i açığa aldı.SİLAHI VE KİMLİĞİ ALINDIAçığa alma kararı, Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanlığı’na bağlı bir ekip tarafından Akyürek’e evinde tebliğ edildi. Akyürek’in polis kimliğine ve beylik tabancasına da el konuldu. Soruşturma sonunda Akyürek’in meslekten ihracı ve hatta yargılanması söz konusu olabilecek.
"Fethullahçı Terör Örgütü" Davasında İddianame Kabul Edildi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 'Fethullahçı Terör Örgütü' üyesi oldukları suçlamasıyla 7 kişi hakkında açtığı davanın iddianamesi kabul edildi.Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kamuoyunda 'devleti itibarsızlaştırıp iş yapamaz hale getirmek' algısı oluşturmak amacıyla, Ankara Organize Suçlarla Mücadele Şubesine ait bir otomobil, çeşitli malzemeler, bilgi ve belgeleri suç örgütlerine aktardığı savunulan 4'ü polis 7 kişi hakkında dava açtı.Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, 'Fethullahçı Terör Örgütü üyesi oldukları' vurgulanarak, 'mensup oldukları örgütün devlet içinden pasifize ve tasfiye edilmesini engellemek, devleti paralel yapının mensuplarına mahkum ve muhtaç göstermek, yeni atanan kadroların başarısız olduğunu ispatlamak, hükümetten intikam almak, yeni atanan kamu görevlilerinin suç örgütleri karşısında yeterli mücadele veremeyeceğini ortaya koymak' amacıyla atılı suçları işledikleri kaydedildi.Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, sanıklar Seyyit Akşit, Cihan Tümbül, Durak Yiğit, Ömer Aydın, Kadir İnan, İbrahim Şimşek ve Nebil Ark olarak gösterildi. Sanıklardan Akşit, Tümbül, Aydın ve Şimşek'in emniyet mensubu oldukları, Yiğit'in geçen yıl emniyetten ihraç edildiği, Ark'ın Turgut Özal Üniversitesinde kulak burun boğaz uzmanı, İnan'ın ise suç örgütü lideri olduğu belirtildi.İddianamede, Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne ait sivil plakalı otomobilin 16 Temmuz 2014'te, müşteki polis memuru Bilal Okumuş'un Keçiören'deki evinin önünden saat 04.00 sıralarında çalındığı, otomobilde çelik yelek, çelik levhalar, polis yeleği, şapkası, biber gazı, araç içi kamera ve hafıza kartı, navigasyon cihazı gibi malzemeler bulunduğu, otomobilin aynı gün 10.20 sıralarında terk edilmiş vaziyette Altındağ'da ele geçirildiği belirtildi.İhbar telefonuAnkara Emniyet Müdürlüğünü 7 Ağustos'ta ankesörlü telefondan arayan ve kimliği belirlenemeyen kişinin, İskitler'de bir kahvehanede sanıklardan Akşit ve Tümbül ile Ali Dilekli'nin, yedek anahtarla çaldıkları otomobili Kadir İnan'a sattıklarını duyduğunu söylediğine yer verilen iddianamede, ihbar üzerine Tümbül, Dilekli ve Akşit'in gözaltına alındığı aktarıldı.Soruşturma sürecinde, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün, soruşturulan bazı organize suç örgütleriyle ilgili gizli belgelerinin, kuruma ait telsizlerin kodlarının, personel bilgilerinin, resmi ekip aracının çalınarak, kurum dışındaki suç örgütlerine 'siyasi gayeler elde etmek maksadıyla' verildiğinin anlaşıldığı kaydedildi.İddianamede, 'bu maksatlarla işlenen suçların sonuçlarının devletin düzeni, kamu güvenliği ve milli güvenlik yönünden değerlendirmeyi gerektirdiği'ne dikkat çekilerek, 'siyasi maksat güdülerek işlenen suçlar sebebiyle devletin zafiyet içerisinde bulunduğunun algılatılması için planlı ve organize şekilde suçların gerçekleştirildiği, örgütlü bir yapının suçtan sonraki davranışlarının da bu fiillerin terör saikiyle işlenmiş olduğunu gösterdiği' ifade edildi.Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasıİddianamede, 'Suçun Paralel Devlet Yapılanması Terör Örgütü namına işlendiğine dair deliller ve tespitler' başlığı kullanıldı ve altında, 'sanık Akşit'in, emniyet ifadesi ve mahkeme sorgusunda, aracın terör amaçlı çalındığını ve suçların siyasi amaçlı işlendiğini ikrar ettiği' belirtildi.Akşit'in ev aramasında Fethullah Gülen'in iki CD'sinin bulunduğu bildirilen iddianamede, 'sanığın çalıştığı dönemde Emniyet Genel Müdürlüğünün bütün kritik görevlerinde örgüt üyelerinin görev yaptığı ve Akşit'in de bu yapıya üye olmadan teknik dinleme biriminde çalışamayacağı' vurgulandı.'Hükümetin, sonradan bir terör örgütlenmesi olduğu anlaşılan yapıya karşı harekete geçerek, tayin, yer değişikliği ve suça karışanlara karşı ihraç yoluna gittiğine ve idari tedbirler aldığına' dikkat çekilen iddianamede, 'paralel yapının kontrolündeki basın yayın kuruluşlarının olayla ilgili yanlı yayınlarla kamuoyu algısı oluşturmaya çalıştıkları' tespiti yapıldı.Sanıkların cep telefonu sinyal ve arama analizlerinin de beraber hareket ettiklerini gösterdiği kaydedilen iddianamede, Ankara Batı Cumhuriyet Savcılığında, soruşturma konusuna paralel bir soruşturmanın organize şekilde başlatıldığı, basın yayın aracılığı ile de 'Hizmet hareketine kumpas kuruluyor' propagandası yapıldığı ifade edildi.İddianamede, 'Bütün bu sonuçlara bakıldığında, bu iddianamede anlatılan suçların siyasi maksatlar hasıl etmek üzere terör amaçlı, örgütlü bir yapı tarafından işlenmiş planlı ve organize bir suçlar bütünü olduğu anlaşılmıştır' denildi.'Terör örgütünün varlığına ve amacına ilişkin somut deliller''Türkiye'de bir örgütün terör örgütü olup olmadığı konusunda değerlendirme yapmaya tek yetkili kurumun Emniyet Genel Müdürlüğü Terör Daire Başkanlığı olduğuna, başkanlığın 'Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması' hakkındaki raporunda örgütün kuruluşu, amacı, stratejisi, yönetim modeli, hiyerarşik yapısı, paralel devlet kurma çabası, haberleşme ağı, arşivi, uyguladığı siyasi ve terör baskısı, medya ve psikolojik hareket araçları, eğitim alanı, mali yapısı, gelir kaynakları, ideolojisi, terörle ilgili bağlantıları hakkında ayrıntılı bilgiler verdiğine' işaret edilen iddianamede, 'Netice ve kanaat bölümünde; paralel devlet yapılanması olarak bilinen örgütlenmenin bir terör örgütü olduğunu, cebir ve şiddet faaliyeti dikkate alınarak terör örgütü olarak nitelendirilebileceğini bildirmiştir' değerlendirmesi yapıldı.İddianamede, şunlar kaydedildi:'Türkiye Cumhuriyeti devletine paralel bir 'Cemaat Devleti' oluşturulduğu ve devlet egemenliğini fiilen bu örgütün ele geçirmek için gizli faaliyet yürüttüğü iddiaları üzerine başlatılan soruşturmada; böyle bir terör örgütünün varlığına ve amacına ilişkin somut deliller elde edilmiştir. Anlatılan suçların uğruna işlendiği paralel devlet yapılanması olarak kamuoyunda bilinen, terör örgütü olarak değerlendirilen, dini bir cemaatin mensuplarını da aldatarak amacına göre kullanıp yöneten örgütle ilgili genel bir soruşturma yürütülmektedir. Bu terör örgütünün yapılanması, amacı, ideolojik yapısı, hiyerarşik düzeni, mali kaynakları, insan kaynakları ve işlediği suçlar ile ilgili teferruatlı değerlendirme soruşturmalar bitirilip sorumluları hakkında dava açıldığı zaman yapılacaktır.Fethullahçı Terör Örgütünün hükümeti devirmek üzere giriştiği organize, sistematik, dış destekli, yargı ve emniyet üzerinden yürütülen operasyonların hedefi olan Türkiye Cumhuriyetinin 61. Hükümeti, aldığı kararlarla örgütün etkinliğine yönelik devlet içindeki kadrolarını pasifize etmek üzere harekete geçtiği, önce İstanbul ve daha sonra da bütün ülke çapında paralel yapının kontrolündeki kadroları pasif görevlere çekerek tedbir aldığı, Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü ve Ankara Emniyet Müdürlüğünden üst veya ast birçok emniyet mensubunun işlediği suç veya disiplinsizliği nedeniyle meslekten ihraç, başka ile tayin, açığa alma gibi idari tedbirlere başvurduğu, örgütün bütün ülke çapında emniyet içindeki kadrolarının etkinliğini kırmak üzere acil tedbirler aldığı, görevden alınan veya görev yeri değiştirilen emniyet mensuplarının yerine yeni atamalar yaptığı, şüphelilerin işte bu ortamda mensup oldukları örgütün devlet içinden pasifize ve tasfiye edilmesini engellemek, devleti paralel yapının mensuplarına mahkum ve muhtaç göstermek, yeni atanan kadroların başarısız olduğunu ispatlamak, bu işlemleri gerçekleştiren devlet görevlilerine ders vermek, hükümetten intikam almak, yeni atanan kamu görevlilerinin suç örgütleri karşısında yeterli mücadele veremeyeceğini ortaya koymak, devletin aciz ve zayıflığını ispat etmek üzere planlama yaparak harekete geçtikleri, şüpheli Nebil Ark'ın başkanlığında (ağabeyliğinde), Cihan Tümbül, Ömer Aydın, Durak Yiğit, Seyyit Akşit ve İbrahim Şimşek'in hiyerarşik ilişki içerisinde ve emir komuta zincirinde bir araya gelerek, devletin emniyet gücünü çökertmek üzere planlama yaptıkları, bu planlamaya uygun olarak önce Akşit'in kuruma ait belgeleri çalıp suç örgütlerine verdiği, bu yolla birçok soruşturmanın başarısız kalmasını sağladığı ve netice elde edilmesini engellediği, şüphelilerin planlamasına uygun olarak Akşit'in devlet malı telsizi çalarak suç örgütü liderine verdiği, telsiz kodlarını da temin ederek emniyetin konuşmalarını suç örgütlerinin dinlemesini sağladığı, bu yolla yakalanacak kişilerin yakalanmasının engellendiği, operasyonların sızdığı ve olay faillerinin yakalanamadığı, suç örgütlerinin operasyonlara karşı tedbirler geliştirdiği, şüphelilerin emniyeti başarısız göstermek için yine bir planlama daha yaparak emniyete ait resmi otoyu çalmayı kararlaştırdıkları ve bu planı icraya koyup uyguladıkları, bir ara patlayıcı madde bulup Ankara Organize Suçlarla Mücadele Şubesindeki bilgisayar server'larının patlatılmasını da düşündükleri fakat patlayıcı bulma işinin ihale edildiği Kadir İnan'ın bunu kabul etmemesi üzerine bu düşüncelerini gerçekleştiremedikleri anlaşılmıştır.'AA