Bu özel röportajda, sanat dünyasının özgün ve yenilikçi isimlerinden Emrah Yücel ile derinlemesine bir sohbet ettik. Yaratıcı zekâsı ve sanatına olan tutkusuyla tanınan Yücel, bu söyleşide kariyeri boyunca izlediği yoldan, eserlerinin arkasındaki ilham kaynaklarına kadar pek çok konuda içtenlikle konuşuyor. Kaligrafi ve hat sanatına modern bir bakış açısı getiren çalışmalarıyla bilinen Yücel, aynı zamanda sanatın sınırlarını zorlayan projeleri ve sanata dair düşünceleriyle de dikkat çekiyor. Sanatın iletişimdeki gücüne ve estetik yönlerine dair değerli görüşlerini paylaşan Emrah Yücel, bu röportajda bize sanatının derinliklerine bir yolculuk sunuyor.Sanat tarihçileri ve eleştirmenler, Türk resminin genellikle Batı sanatından unsurlar alarak bir 'montaj' oluşturma eğiliminde olduğunu uzun yıllardır eleştirmişlerdir. Ancak, bu eleştirilere rağmen, yerel motifleri ve kaynakları çağdaş sanat anlayışıyla bütünleştiren ve bu sayede geniş bir kabul gören Türk ressamlar da var. Örneğin Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Devrim Erbil gibi sanatçılar, yerel ve evrensel öğeleri birleştirerek kendi benzersiz stillerini oluşturdular. Sanatınızda da benzer bir yaklaşım görmekteyiz; geleneksel Türk sanatını modern sanat ve heykel unsurlarıyla harmanlayarak evrensel bir dil yaratıyorsunuz.
Güze resim yapabilmek dünyanın en hoş yeteneklerinden biri. Resim yapma yeteneği sadece bir sanat formu değil, aynı zamanda bir iletişim biçimidir. Bu eşsiz yetenek, yaratıcılıkla da birleşince ortaya muazzam işler çıkabiliyor.
Diyalog Sanat Tiyatrosu'ndan yeni yorumuyla Tarla Kuşuydu Juliet seyirci ile buluşuyor. William Shakespeare'in ölümsüz eserinin Ephraim Kishon'un yeniden kaleme aldığı versiyonuyla yeni bir ekip tarafından sahneleniyor. Hale Kuntay'ın çevirdiği, Devran Şanlı'nın yönettiği 'Tarla Kuşuydu Juliet' oyununda M. Raşit Maraş ve Sena Çamur sahnede yerini alıyor. İşte, detaylar...
Ressam Akın Ekici, Türk resim sanatında kendi yolunu çizmiş, gelenekseli çağdaşla ustaca harmanlayan ve bu sentezle özgün bir sanatsal ifade geliştiren bir sanatçıdır. Geleneksel motifler ve yerel dokuları modern ve evrensel bir perspektifle ele alarak eserlerine taşıyan Ekici, bu yaklaşımıyla sanatının sınırlarını genişletmiş ve adeta bir köprü vazifesi görmüştür. Kendine has geliştirdiği, 'spatula resmi' olarak adlandırdığı teknik ile sanat camiasında dikkatleri üzerine çeken Ekici, çok katmanlı ve kalın boya kullanımıyla resimlerinde derinlik ve canlılık yaratmayı başarmıştır.Eserlerinde yer alan ritmik döngüler, sonsuz ihtimalleri ve döngüleri temsil ederek izleyiciyi zamansız bir yolculuğa çıkarır. Akın Ekici'nin sanatı, gelenekselin çağdaşla dansı ve renklerin sonsuz oyunu olarak tanımlanabilir; her bir eseri, hem gözü hem de ruhu doyuran bir sanatsal ifade zenginliği sunar.Gelin Ressam Akın Ekici'yi daha yakından tanıyalım
20. Yüzyılın başı, insanların uygarlığı bir bütün olarak algılama biçimleri ve genel amaçları başta olmak üzere değişimlerle dolu bir dönemdi. Birinci Dünya Savaşı'nın ya da sözde 'Tüm Savaşları Bitirecek Savaş'ın' patlak vermesi ve ardından gelen eşi benzeri görülmemiş yıkım, birçok kültürün inanç sistemlerinin temellerine meydan okumuş, bu da sanatçıların ahlakla ve Sanat'ın bir kültür için tam olarak ne olup ne yapması gerektiğini tanımlamakla ilgili çok sayıda deneyim ve keşif yapmasına yol açmıştır. İşte bunların ardından, sürekli değişmekte olan bir dünyada kendi yerlerini bulmaya çalışan bir sürü sanatsal akım ortaya çıkmıştır.
Oyunculuk, dışarıdan bakıldığında çoğu kişiye göre oldukça keyifli ve renkli bir dünya gibi görünür. Ancak bu birçok karmaşık ve zorlu süreçleri de beraberinde getiriyor. Oyunculuk, bir karakteri canlandırma, hikayeyi anlatma ve seyirciye duyguları aktarma becerisini gerektirir. Bu yüzden, oyunculuk sanatını icra edenlerin, karakterlerin ruh hallerini, duygularını ve düşüncelerini doğru bir şekilde yansıtabilme yeteneğine sahip olmaları gerekiyor. Bunu da yer aldıkları sanat yapıtına göre biçimlendirmeleri gerekiyor.
Kaza elbette ki beklenmedik bir durum. Bu durumda, önemli olan kaza sonrası durumu en iyi şekilde yönetebilmektir. Bu, hem fiziksel hem de psikolojik açıdan önemlidir. Sonuçta, kazalar hayatın bir parçasıdır ve onlarla başa çıkmak, hayatın da bir parçasıdır. Kaza doğrudan korkutucu bir kelime olsa da bazen bazı kazalar güldüren anlara sebep olabiliyor.
Son zamanlarda, yapay zeka teknolojisi, çeşitli alanlarla birleştirilerek oldukça yaratıcı çalışmalara imza atılıyor. Bu ilerlemeler, teknolojinin sınırlarını zorlarken, aynı zamanda bizlere daha önce hayal bile edemeyeceğimiz olanaklar da sunuyor. Yapay zeka, sadece bilgisayar bilimleri ve teknoloji alanında değil, aynı zamanda sanat, eğitim, sağlık ve daha birçok sektörde de kullanılarak, hayatımızı daha da kolaylaştırıyor ve zenginleştiriyor. Yani yapay zeka, yaratıcılığın ve inovasyonun sınırlarını zorlayarak, teknoloji dünyasında yeni bir dönem başlatıyor.
Türk müziğinin çeşitliliği ve büyüleyici niteliği, onu dünya çapında benzersiz ve etkileyici kılıyor. Her bir nota, her bir melodi, dinleyenlerin ruhuna dokunuyor ve onları farklı bir dünyaya, farklı bir zaman dilimine götürür. Bu müzik türü, her yaştan ve her kültürden insanı bir araya getirebiliyor.
Sevgili okurlar bir sanatçı olarak artık bilim sosyal konuların yanı sıra sanat yazılarını da sizlerle paylaşacağım. Tabii bu yazılar alışılagelmiş felsefi jargon kullanılarak yazılmış anlaşılması zor metinler gibi olmayacak. Gündelik yaşamdan örnekler vererek benzetmeler yaparak anlaşılması kolay ve keyifli bir dille sizlere aktaracağım. Şimdi sanatın insan zihnindeki yerinden başlayalımOtuzlu yaşlarda ölen genç İtalyan sanatçı Piero Manzoni, 1961’de Milano Palazzo Reale‘de açtığı bir sergide, içine 30 gr. dışkı koyduğu kutuları, altın fiyatına (37 dolar) satışa sunmuştu. Bugün o dışkıların değeri birkaç yüz bin Euro olduğu söyleniyor. Şimdi bu örneği neden verdiğimi açıklayayım. Bilirsiniz köpeklerini sokakta gezdirenler yanlarında plastik poşet taşırlar. Hayvan dışkıladığında ortada bırakmayıp temizlemek içindir. Köpeğin dışkısını temizleyip çöpe atan insan zihniyeti sanatçının sergilediği dışkıya neden itibar eder ve para öder? Sanatçı dışkısı olduğu için mi? Elbette hayır.Öyle olsa, sanatçı her tuvalete gittiğinde kapısında insanlar bekler. Peki, öyleyse insanın normalde hoşlanmadığı hatta tiksindiği bu nesnelere ilgisinin sebebi nedir? Cevap, sanat objesi olarak sunulmasıdır. Yine benzer birçok şekilde “sanat” adı altında garip ve kabul edilebilirlik sınırlarını zorlayan sunumlar olmuştur. Neredeyse hepsi izleyiciler tarafından sempatiyle karşılanmış ya da ilgi görmüştür. İşte izleyicinin sanat adına sunulanları beğenme yaklaşımı, sanat kavramının yani sanat kelimesinin ne ifade ettiği ile ilgilidir.
Yaratıcılığınızı artırmak ve yazma becerilerinizi geliştirmek için çeşitli alıştırmalar yapabilirsiniz. Bu alıştırmalar, düşüncelerinizi serbest bırakmanıza, yeni fikirler keşfetmenize ve yazma sürecini keyifli hale getirmenize yardımcı olur. İşte yaratıcılığınızı geliştirmek için yapabileceğiniz 8 yazma alıştırması! 👇
Bu cümleyi sadece şiirlerde okumaz insan; umutsuzluk, pişmanlık, huzur arayışı, umarsız isyanlar, filmi başa sarma isteği söyletebilir mesela sana, bana... Bilinçli ya da bilinçsiz, an gelir bu duyguya gark olur insan; keşke hiç doğmasaydım, der… Uyku pozisyonlarımız mesela, onlar da bu kaçış isteğimizi ele verir çoğu kez. Ana rahminin ıslak, karanlık ve yalnız ortamı ne kadar depresif dursa da varlığın en güven duyduğu sığınağı olsa gerek…Portakalda vitaminken oraya gelişimiz konusunda söz hakkımız olmasa da iyiyizdir orada, kaostan uzakta… Yoksa bile isteye, seçerek mi düşmüşüzdür o rahme? Kim bilir? Belki de orada yeni başlayacak yaşam maceramız, nasıl biri olacağımız ve sahipleneceğimiz dava üzerine bolca düşünme, dinleme, tartma, karar verme şansımız vardır aslında, her ne kadar bize bunun imkânsız olduğu ve zaten asla hatırlamayacağımız söylense de… Kim bilir? Berkun Oya biliyor olabilir mi mesela?
İnsanlar inşa etmeye başladıklarından beri inşa etmeye devam ediyorlar. Binlerce yıl boyunca, birçok ihamdan ötürü yapılarımız, gökyüzüne doğru gittikçe daha yükseğe ulaştı. Eski Mısırlılar firavunlarının mumyalanmış bedenlerini korumak için devasa piramitler inşa ettiler. Hıristiyanlar, cennetlerine doğru uzanan katedraller inşa etmek için kemerli payandalar ve tonozlu kemerler gibi Gotik mühendislik yeniliklerini kullandılar. Dünya çapında birçok insan yapımı binalar bir süre zarfında dünyanın en yüksek binalar unvanına sahip... 4500 yıl öncesinden günümüze, Giza 'dan Dubai'ye kadar bu unvana sahip olmuş yapıları sizin için derledik.
1879'da Maidstone Hapishanesi'nde, Kentli Annie Parker adında bir kadın nemli ve soğuk bir hücrede oturuyordu. Sarhoşluktan dolayı hapse girmişti, ancak bu, ilk defa demir parmaklarının arkasına girdiği anlamına gelmiyordu. Son 365 günün 350'sini hapishanede geçirmişti ve altı yıl sonra öldüğünde, 400'den fazla kez sarhoşluk ve buna bağlı diğer suçlardan dolayı tutuklanmıştı. Hücresinde bulunduğu zamanlarda ağartılmış keten üzerine çapraz dikişle çalışmıştı. Ancak diktiği şey iplik değil, bizzat kendi saçlarıydı.
Bu yıl 96. defa gerçekleştirilecek Oscar ödül töreni 10 Mart pazar gecesi yayınlanacak. Tasarımcı ve sanat yönetmeni Olly Gibbs, En İyi Film Oscar’ı için aday gösterilen filmlerden esinlenerek özel Oscar illüstrasyonları hazırlandı. Detaylar içerikte. 👇Kaynak: Filmlerle ilgili bilgiler, IMDb ve TMDB sitelerinden alınmıştır.
Dövmenin diğer isimliyle 'tattoo'nun seveni de çok sevmeyeni de. 1900'lerde yaygınlaşmaya başlayan, günümüzde ise git gide daha çok tercih edilen dövmeler hakkında bilinmeyenleri sizin için araştırdık. Detaylar... 👇
Fotoğrafçı Pascal Sébah tarafından çekilen tarihi İstanbul fotoğrafları ilk kez erişime açıldı. Országos Széchényi Kütüphanesi'nin sitesinden ulaşılabilen fotoğraflar sizi tarihte bir yolcuğula çıkaracak!
Kaligrafi sanatına derin bir perspektif kazandıran sanatçı Emrah Yücel’in eserleriyle harflerin anlama dönüştüğü bir yolculuğa çıkalım. Kendini yazı ressamı olarak nitelendiren dünyaca ünlü kaligrafi sanatçımız Emrah Yücel’den ilham alıyoruz bu yazıda. “Bir ressam resim yaparken nasıl herhangi bir nesneyi kullanıyorsa, ben de harfleri bir nesne olarak kullanıyorum ve harfleri resmetmeye çalışıyorum' diyor.Kaligrafi, yazı karakter ve unsurlarının kullanılmasıyla geliştirilen bir sanattır. “İşaretlere anlamlı, ahenkli ve hünerli bir şekilde biçim verilmesi sanatı” şeklinde de çağdaş bir tanımlama yapılmaktadır.
Alman filozof Karsten Harries, “Özgürlük sakinliği gerektirir, henüz bizim dünyaya bağlılığımız böylesi sakinliği imkânsız kılar. Bu yüzden dünyanın yerine başka bir şey koymak gereklidir. Bu yalnız, 'zihnin beyaz durumunu' davet eder, bütün dikkatler sessizliğe sahip olmayla ilgili olduğunda ve insanın hiçbir şey arzu etmediği zaman” der. Karsten Harries, zihnin ferahlığının “tabula rasa”dan, yani bembeyaz olan, bomboş olandan ya da kaotik olan, karmakarışık olandan geldiğini söyleyerek düalist bir tutum ortaya koyar.