Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Soma'da Facianın 1'inci Yılı: 10 Madde ile Yaşanan Gerçekler ve Son Durum
Soma’da 301 işçinin can verdiği katliamın üzerinden bir yıl geçmesine karşın sorunlar katlanarak devam ediyor. BirGün'den Erk Acarer, 10 maddede bu bir yılda yaşananları özetledi.
Acıların üzerine işsizlik, psikolojik travmalar ve ekmek derdinin eklendiği görülüyor. Bununla birlikte, maden kazalarının engellenmesine dair hiçbir somut adım atılmadığı da anlaşılıyor. Özellikle İmbat A.Ş.’ye ait iddialar vahim. Madenciler gerçeği yumuşatmıyor: “Her an Eynez’dekini üçe katlayacak korkunç bir facia yaşanabilir.” Devlet ve sermayenin Soma’da kısa bir özet geçtiği apaçık ortaya çıkıyor...
1. İşçiler, İmbat Madencilik’te yeni ‘Ermenek’ ya da yeni ‘Soma’ yaşamayı bekliyor. Burada bir facia yaşanırsa Soma’yı üçe katlar.
İmbat Madencilik’e ilişkin iddialar, Soma’da neler yaşandığını kısa yoldan anlatıyor:
Şirketin devlete vergi borcu vardı. Firma adı Çektaş’tı. Bu isim önce Üstaş, sonra da İmbat olarak değişti. Şirket önce kendini iflas etmiş gibi gösterdi, olmayınca başka bir yola başvurarak devlete ‘daha çok üretim’ taahhüdü verdi. Ocakta, hâlihazırda ‘ayak ustası’ olarak çalışan bir işçinin anlattıkları ise, Soma’da hiçbir şeyin 13 Mayıs öncesinden farklı olmadığını, hatta daha kötü bir noktada bulunduğunu gözler önüne seriyor. Sözleri büyük bir felaketin ayak sesleri gibi: “Isınma var, veriler çok kötü. Soma Kömür İşletmeleri’nin üç ocağında 6 bine yakın emekçi çalışıyordu. İmbat’ta bugün, 7 bin işçi var. Her vardiya bin 500 kişi, ocakta adım atacak yer yok. Kapasitenin çok üstündeyiz. En küçük hadisede birbirimizi ezeriz. Bir vardiya çıkmadan diğer vardiyayı içeri sokuyorlar. Bant bir kopsa birbirimize gireriz; kafalar, kollar, bacaklar kopar. Nefes almadan çalıştırılıyoruz. Daha çok kömür almak için galeriler arasında boşluk bırakılmıyor. Küllü su çalıştığımız bir yan galeriye basınç yapabilir. Nizami bırakılmayan boşluklarda yangın da çıkabilir. Ya yeni ‘Ermenek’ ya da yeni ‘Soma’ yaşamayı bekliyoruz. Her an ikisi de olabilir. Ölüme ya da emekliliğe koşuyorum. Başka seçeneğim yok! Burada bir facia yaşanırsa Soma’yı üçe katlar.”
2. Araziler yok olmuş. 2001’de Tekel’in devre dışı bırakılmasıyla tütün üreticiliği tamamen bitmiş. Madende çalışmaktan başka alternatif yok.
Tütün-Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem, Soma’da tarımın nasıl bitirildiğini şöyle anlatıyor:
“Madenlerde çalışanların tümü geçmişte tütün yetiştiriyorlardı. Soma’nın 58 köyünden 52’sinde tütün üretilirdi. İlk termik santralın kurulmasından sonra, buradan çıkan küller, tütün çiçeklerine zarar verdi. Araziler yok oldu. 2001 yılında Tekel’in devre dışı bırakılmasıyla tütün üreticiliği tamamen bitti. 1970’lerde 4 binin üzerinde tütün üreticisi varken, bu yıl sadece 400 kişi tütün ekti. Tütün üreticileri, Tekel tarafından destekleniyordu. Bu nedenle örgütlenme gelenekleri yoktu. Çocukları böylece madenlerde çalışmaya mahkûm edildi. Ürünün alternatifi zeytindi. Şimdi Yırca örneğinde olduğu gibi bunlar da termik santrallar için sökülüyor. İnsanlara madende çalışmaktan başka alternatif bırakılmıyor!”
3. Soma’da işsizlik sürerken, yeni getirilenler ise köle statüsünde çalıştırılıyor. İşçi sayısı sürekli sirküle edilerek işçiler gençleştiriliyor.
Soma’da 2 bin 832 kişi faciadan sonra işsiz kaldı. Bu işçilerin sadece 500’ü işe alındı. İşçilerin AKP üzerinden işe alındığı sır değil. Buna dayıbaşları aracılık ediyor. Daha fazla enerji üretmek için, daha fazla ucuz işçi şart!
Devlet, Soma’ya uluslararası şirketlerle işbirliği yaparak, dört yeni termik santral kurmak istiyor. Amacı bu havzada yılda 6 bin Megabayt civarında enerji üretmek. İktidar, maden firmalarına; “İşçi alın, üretim yapın, biz de size yeni araziler temin edelim” diye göz kırpıyor. Kamuoyunda ise; “Biz insanları istihdam etmeyi sürdürüyoruz” algısı yaratıyor. Oysa bu büyük bir illüzyon. Firmalar Soma’daki işsiz madencileri işe almayı tercih etmiyor. Bünyesine dışarıdan işçi alıyor. Çünkü sonradan gelen işçi ses çıkaramıyor, örgütlenemiyor. Soma’da işsizlik sürerken, yeni getirilenler ise köle statüsünde çalıştırılıyor.
4. Ay sonunda işsizlik maaşı son kez ödenecek. Mağdur emekçi bu ay sonundan itibaren aç kalacak!
Soma’da işçilerin tazminatlarının hâlâ verilmediği biliniyor. Emekçinin hakları yasalaşsa da İstanbul’da plaza inşa eden Soma A.Ş.’den ses seda çıkmıyor. Şirket bankalara olan borcundan önce işçilere ödeme yapacak. Bu konuda Soma’daki ortak soru ise şu: “Ne zaman?” Bu sorunun çok büyük anlamı var. Bu ay sonunda, işsizlik maaşı son kez ödenecek. Durum açık. Mağdur emekçi, bu ayın sonundan itibaren aç kalacak.
5. Kaymakamlığa sadece bir kuruluştan 750 bin TL para geldiği iddia ediliyor. Bu parayla okul yapılacaktı ancak okulun ihalesi Demiören Ailesi’ne veriliyor.
Emekçiler şunları anlatıyor:
“Türkiye’deki karanlık ilişkilerin nasıl işlediğini çözmek için Soma’ya bakabilirsiniz. Soruyoruz; ‘AFAD’dan gelen ve Kaymakamlıkta toplanan yardımlar nerede?’ AFAD’a halk tarafından gönderilen yardımların bir kısmı mağdurlara dağıtıldı. Her aileye toplam 166 bin TL aktarıldı. Bunu devlet şimdi kendi vermiş gibi gösteriyor. Yani milletin parasını kendi parasıymış gibi dağıtıyor. Kaymakamlığa sadece bir kuruluştan 750 bin TL para geldiğini biliyoruz. ‘Bu parayla okul yapacağız’ dediler. Ancak okulun ihalesini Demirören ailesine verdiler. Demirören ailesi ise okulu yaparken, ‘Soma’ya yardımda bulunuyoruz’ algısı yarattı.”
6. Herkes facianın faturasının kazada yaşamını yitiren Mehmet Efe adlı teknisyene kesilmek istendiğinin farkında.
Soma’daki emekçilerin tümü “Adalet istiyoruz. Bu davanın peşini asla bırakmayız!” diyor. Peki, talepleri ne? Aslında son derece açık: “AKP’nin sorumlu Bakanları, denetimi eksik yapan müfettişler, kâr hırsını her şeyden önde tutan firma ve işçi yerine iktidar ile sermayenin yanında olan sendika temsilcileri yargılanmalı!” Herkes facianın faturasının kazada yaşamını yitiren Mehmet Efe adlı teknisyene kesilmek istendiğinin farkında! Mahkeme süreci can yakıyor. Beraat isteyen sorumlular için iki kelimeden fazlası edilmezken, mücadeleden asla vazgeçilmeyeceği yineleniyor: “Alçak ve yüzsüzler. Biz bu saydıklarımız yargılanana kadar hesap kapanmayacak!”
7. Somalı emekçiler, üç koldan fişleniyor. Eynez’deki madenden sağ kurtulanlar işe alınmıyor.
Somalı emekçiler, üç koldan fişleniyor. Eynez’deki madenden sağ kurtulanlar, psikolojik tedavi gördükleri ve ilaç kullandıkları için işe alınmıyorlar. Madenciler şunu söylüyor: “Elbette bu yanlış bir uygulama değil. Bir kazaya neden olabiliriz. Fakat devlet ve AKP bizi başka yerlerde istihdam etmeli. Çünkü başımıza gelenlerden onlar sorumlu.” Soma’da fişleme, başkaldıran ve hak arayan işçiler üzerinden de yapılıyor. Firmalar bu işçilere tek bir mesaj veriyor: “Sizinle uğraşamayız, başımızı ağrıtıyorsunuz!” Kınık ve başka Alevi köylerinden de madenci istihdam edilmiyor. “Alevisiniz, birbirinizi kollama ve örgütlenme geleneğiniz var!” deniyor.
8. Felaketin yaşandığı Eynez, topu topu bir hafta kapalı kalmıştı. Üretim yapılmadı ama tahkimat yapıldı. Malzemeler çıkarıldı, yenilendi.
Soma A.Ş.’de çalışan bir işçi şunları anlatıyor: “Felaketin yaşandığı Eynez ocağında topu topu bir hafta kapalı kalmıştır. Üretim yapılmadı ama tahkimat yapıldı. 400 kişi burada çalıştık. Ekmek parası için ölümü göze aldık, ne yapalım. Zaten resmi olarak açılış yapmak için de seçim sonrasını bekliyorlar.”
9. Buraya santral kurulursa bölge sular altında kalacak. İnsanlar yerin altında çalışmaya devam edecek ve “köle” sayısı artacak.
Tazminatını alamayan Somalı işçiler, TKİ önündeki eylemde Manisa Valisi Erdoğan Bektaş’ın kendilerine neler söylediğini aktarıyorlar: “Zeytin ağaçlarını kestirmediniz, termik santralı engellediniz, hepiniz işsizliğe mahkûm olacaksınız!” Soma’da büyük bir enerji havzası kurulmak isteniyor. Oysa sadece 50 yıllık rezerv var. Kurulması planlanan santralların tümü, “yandaşı zengin edelim” düşüncesinden ibaret. Buraya santral kurulursa bölge sular altında kalacak. Sonrasında olacaklar çok açık: İnsanlar yerin altında çalışmaya devam edecek, doğa tamamen tükenecek ve birileri rant sağlayacak.
10. Özelleştirmelerden sonra, bölgeye üretimde çalışmak için dışarıdan çok fazla kişi geliyor. Hepsi işe girmeden önce AKP’ye üye yapılıyor.
Soma’nın 2002’den sonra yapı değiştirdiği biliniyor. Özelleştirmelerden sonra, bölgeye üretimde çalışmak için dışarıdan çok fazla kişi geliyor. Hepsi işe girmeden önce AKP’ye üye yapılıyor. Soma’nın demografik yapısını bozan da, dışarıdan getirdiği işçileri çarka dâhil eden de AKP. Bu noktada, “Soma’da nasıl oluyor da, bunca yaşanan şeyden sonra AKP’ye oy çıkıyor?” sorusunun altı da doluyor.