132 yıl, 1 Tilki ve Bir Peri Masalı…
132 yıl, 1 Tilki ve bir Peri Masalı…
Çoğumuzun Türk asıllı İngiliz oyuncusu Mustafa İzzet sayesinde tanıdığı
bir takımdı Leicester. Chelsea alt yapısından çıkan Muzzy, 22 yaşında
Leicester’a imza atmış ve yaklaşık 8 yıl top koşturmuştu. Tabi bir de football
manager oyuncularının takip ettiği takımlardan. Öyle ki zor kariyer sevenlerin
Championship – Premier Lig arasında ilerlediği bir kariyer takımıydı. Gerçek
hayatta da son 15 yılda ciddi şekilde asansör takım halindeydiler.
“The Foxes” yani Tilkiler olarak anılan Leicester City, 1884
yılında kuruldu. 1. ve 2. Lig şampiyonlukları dışında 132 yıllık serüvenin en
büyük başarısı ise birkaç UEFA maçı ve Community Shield şampiyonluğuydu.
Peki bu Peri Masalı nasıl başladı? Aslında 2 kritik dönemeç
vardı. İlki 2014-2015 sezonundaki 30. hafta maçıydı. 19 puan toplayarak “yine
kesin düşecekler” dedirten haftalarda, West Ham maçı 2-1 galibiyetle biterken
sadece 1 yıl sonra şampiyonluğun geleceğini kimse tahmin etmemişti. Kalan 8
haftada da sadece Chelsea’ye yenilmişlerdi.
Sezon bittiğinde takımın oturması, kurt teknik adam
Ranieri’nin gelmesi, yakın dönemin önemli b+ oyuncularından Huth, İnler, Kante
ve Okazaki’nin takıma dahil olması önemliydi. Bir önceki sezon takıma dahil
olan Cezayirli genç yıldız adayı Mahrez, 2012 kadrosundan günümüze takımın
iskeletini oluşturan; kalede Efsane Kaleci Peter Schmeichel’ın oğlu Kasper,
defansta takımın kaptanı Wes Morgan, forvette bu yıl Tottenham’dan Harry Kane
ile Premier Lige damgasını vuran Jamie Vardy ise Peri Masalının baş
kahramanlarından olacaktı.
Bugüne dek kalbur üstü takımları çalıştırmış, usta teknik
adam Ranieri takımın başına geldiğinde yeni bir sayfa açmış, tecrübesiyle bir
cam ustası gibi 1 sezon önce düşme tehlikesi yaşayan takımın kumdan kalesini
muhteşem bir kristal şatoya çevirmişti. Takımın galibiyetle başladığı 2015-2016
sezonunda kendi sahasında bu yılın favorisi Arsenal’e 5-2 yenilmesinden sonra
hikayenin ikinci kısmı başladı. 10 maç üst üste gelen bol galibiyetli ve uzun
süren yenilgisiz seri bir anda tüm futbol takipçilerine “acaba?” dedirtti. Fikstürde
18. hafta maçları oynanırken, Tilkiler bu sefer Liverpool’a 1-0 yenilerek
ligdeki 2. mağlubiyetini aldı.
Hem iç saha hem dış saha maçlarında büyük başarı gösteren
Leicester, ligin 3. ve son mağlubiyetini; son yarım saatinde 10 kişi kaldığı
maçın 90. dakikasında ligin asist kralı Mesut Özil’in verdiği pasta Wellbeck’in
attığı gol ile yine Arsenal’den aldı. 36 hafta geride kaldığında 64 golün iç ve
dış saha dağılımı yarı yarıyaydı. Bu gollerin 39’u ise Vardy (22 gol, 6 asist)
ve Mahrez’den (17 gol, 11 asist) geldi. Zidane’ın efsane Dünya Kupası Finalinde
gördüğü kırmızı kart gibi manidar olmasa da yine 2012 kadrosunun
kahramanlarından Drinkwater’ın şampiyonluğun ilan edildiği haftadaki Manchester
maçında kırmızı kart gördükten sonra şampiyon takımın önemli bir savaşçısı
olarak sahadan ayrılıyordu ve geride kalan dönemde sadece 1 gol atsa da,
yaptığı 7 asist ile şampiyonlukta ciddi katkısı olmuştu.
Sezon başında bahis şirketleri tarafından 1’e 5000 oranında
şampiyonluk ihtimali verilen Tilkiler, 8 puan önde oldukları Tottenham’ın bir
diğer Londra temsilcisi Chelsea ile 2-2 berabere kalması ile bitime 2 hafta
kala şampiyonluğunu ilan etti. (Son 20 dakikası yoğun stres yaşayan Tottenham
oyuncularının, Chelsea oyuncuları ile bir dövüş müsabakası yaşarcasına
savaşması ise futboldan çok sadece küçük bir Londra Meydan Muharebesi olarak
adlandırılabilirdi. Bu sezon beklentilerin çok uzağında kalan ve UEFA’ya bile
gidememe ihtimali olan Chelsea’nin taraftarının da Leicester ve Ranieri’yi
desteklemesi gerçekten büyük bir mesajdı. ) (Gecenin bir diğer unutulmaz anı
ise, Tottenham Hotspur’un, Twitter resmi hesabından Leicester City’i tebrik
etmesi oldu. Ülkemizde taraftarların düşman olduğu, takımların ortamı gerdiği,
hakemlerin dövüldüğü ve futbolcular dahil futbol dünyamızın büyük bir kısmının
fair playden uzak kaldığı bu ortamda özellikle ders alınasıydı. )
4 Nisan 2015’te West
Ham galibiyeti ile başlayan Peri Masalı, tarih 3 mayısı gösterdiğinde mutlu
sonla bitiyordu.
Özellikle gerçek bir efsane olarak gördüğüm rahmetli Sir
Bobby Robson ve unutulmaz golcü Alan Shearer’lı Newcastle döneminde tanıştığım
ve hiç kaçırmadan takip ettiğim Premier Lig’de; QPR karşısında 2-1 yenikken son
dakikalarda 90+1’de Dzeko ve 90+3’te Agüero’nun
attığı gollerle 3-2 kazanan Manchester City’nin şampiyonluğunun olduğu sezondan
sonra gördüğüm ikinci ironik, efsanevi şampiyonluktu Leicester City’nin Peri
Masalı.
Tebrikler Tilkiler!
Emre
Tanrıkulu
Yorum Yazın