8 Mart’ın Ertesi Gerçeklere Dönelim: Kadınlar Neden Hala ‘Kendine Ait Bir Oda’ya İhtiyaç Duyuyor?
Virginia Woolf 'Kendine Ait Bir Oda' kitabını 1929 yılında yazmıştı. Feminist hareketlerin aktarıldığı yapı taşlarından biri olarak görülen kitapta Woolf, bir kadının yazmak için paraya ve kendine ait bir odaya ihtiyacı olduğunu söyleyerek dönemin koşullarını aktarmaya çalışıyordu. Çünkü onun da söylediği gibi o dönem ya kadınlar bir yerlere yakıştırılmıyordu ya da bazı davranışlar kadınlara yakışmıyordu. 'Kadınlar yüzyıllardır erkek bedenini doğal boyutunun iki katı göstermek gibi harikulade bir güce ve sihre sahip ayna görevi görmüşlerdir.' düşüncesini dile getiren Virginia Woolf, yazarlık üzerinden verdiği mesajlarla kitabın üstünden neredeyse 100 yıl geçmesine rağmen pek çok konunun kadınlar için aynı kaldığını gözler önüne sermiş oldu.
Hala erkeklerle eşit haklara sahip olma konusunda zorluk çeken kadınlar 'Kendine Ait Bir Oda' arıyor. 8 Mart'tan bir gün sonra gelin, Woolf'un verdiği mesajlarla 100 yıl sonra da değişmeyen durumları birlikte değerlendirelim!
Feminizmin en sağlam kalelerinden biri olan Virginia Woolf, 1929 yılında yalnızca İngiliz edebiyatına değil, dünya edebiyatına da Kendine Ait Bir Oda'yla muhteşem bir eser bırakmış oldu.

Kendine Ait Bir Oda denemesinde ‘Bir kadın eğer kurmaca yazacaksa, parası ve kendine ait bir odası olmalı’ diyen Woolf, bir cümleyle o dönemin kadınlar için koşullarını özetlemeye çalışmıştı. Okula gönderilmeyip evde eğitim gören yazar, erkeklerin, kadınların sürekli yetersiz olduğunu düşünmesi ve eleştirmesi üzerinde de durmuştu.
Ona göre kadınlar, yüzyıllardır erkek bedenini doğal boyutunun iki katı göstermek gibi harikulade bir güce ve sihre sahip ayna görevi görmüşlerdi. Hatta bu sözün üzerine o kadar iddialı bir cümle kurmuştu ki hala bu iddianın büyüklüğünü konuşabiliriz: “Bu güç olmasa dünya herhalde bataklık ve orman olarak kalırdı. Tüm o şanlı savaşlar hiç yaşanmazdı…”
Woolf'un bu görüşünün temelinde ‘kadın sadece ihtiyaçları gidermek için vardır’ düşüncesi yatıyor.

Çünkü o dönemde yaşayan insanlar, kadınların çalışamaz, düşünemez, yazamaz olduklarından bahsediyorlardı. Ancak elbette kadınlar da düşünebilir ve düşüncelerini başka insanlara aktarabilirlerdi. Fakat o dönem için bunu bir kadının sağlayabilmesi için parası ve kendine ait bir odası olmalıydı.
Kadınlara karşı ön yargılı olan toplum sürekli kadınlar hakkında konuşuyor ve erkeklerin kadınlardan üstün olmasından bahsediyordu. Kadınlar ve erkekler eşit şartlara sahip değildi ve kadınlar kendini gerçekleştiremiyordu. Bunu da 1500’lü yıllarda yaşayan Shakespeare'le açıklıyor Woolf. O dönem bir Shakespeare mutlaka çıkardı ancak Shakespeare'in kız kardeşi eşit şartlara sahip olmadığından dünya çapında bir üne sahip olması mümkün olmazdı.
Woolf'un kitabı ve düşüncelerinin üstünden tam 96 yıl geçmesine rağmen hala geçerliliğini koruduğunu söylemek mümkün.

Neredeyse bir asır sonra bile kadınların erkeklerle eşit olduğunu ve her alanda eşit hakka sahip olması gerektiğini konuşuyoruz. Hala kadınların her işi yapamayacağı, her yerde bulunamayacağı ve düşüncelerini paylaşırken bile eşit söz hakkına sahip olmayacağını düşünen insanlarla mücadele ediyoruz.
Aradan geçen bir asırlık sürede dünyanın kadın-erkek eşitliğinde bambaşka yerlerde olması gerekirken ne yazık ki kadınlar hala kendilerine ait bir odaya ihtiyaç duyuyor. 'Neden?' sorusunun kesin bir cevabı olmasa da ataerkil düzenin geldiği gibi gittiğini söylemek mümkün sevgili Virginia Woolf. Sadece İngiltere'de değil, tüm dünyada hala aynı fikirleri yayma çabasında kadınlar. Bir yüz yıl sonra neler olur bilemiyoruz ama kadınların toplumda daha görünür, daha özgür, daha adil şartlarda yarıştığı bir düzende var olmasını diliyoruz!
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Sadece kadınların degil herkesin bir odaya ihtiyacı var
çok farklı nedenler olabilir ihtiyaç nedenlerine göre değişiyor bu durum🤭🤭