Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
99. Yılı Kutlu Olsun! Mondros Antlaşmasının Kaderini Değiştiren İki Olay: İzmir'in İşgali ve Kurtuluşu
Bilindiği üzere 9 Eylül 1922 tarihi, Kuva-yı Milliye'nin oluşturduğu düzenli ordunun İzmir'e kadar ulaştığı ve İstiklal Harbine askeri olarak son noktanın konulduğu tarihtir. 99. yıl dönümünde, bu geçmişte yaşanılan hadiseleri ana hatlarıyla sizlere sunmaya çalışacağız.
30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkesinden sonra, ülkenin dört bir yanında düşman devletlere karşı hukuki mücadeleler verilmeye başlandı.
Anadolu ise tam manasıyla alevler içerisinde yanan bir ateşten gömlek gibiydi.
Her yerde muazzam bir asayişsizlik hakimdi. Elinde silahı olan eşkıya, devlet otoritesinin ulaşamadığı bozkırlarda tam bir hükümdarlık sürüyordu. Bunun yanı sıra azınlıkların kurdukları çeteler de yerel ahaliye zulmetmekten geri durmuyorlardı. Ateşkesin ardından, ülke için bir şeyler yapmak isteyen vatanseverler ve kanaat önderleri tarafından, Müdafaa-i Hukuk adı altında cemiyetler kurulmaya başlandı.
Kurtuluş çareleri aranırken Türk kadınının gösterdiği azim ve kararlılığa da ayrıca değinilmelidir.
Özellikle Halide Edib, o tarihlerde Türk kadınının simge isimlerinden birisi olmuştur. Kendisi ilk zamanlar Amerikan mandasını savunduysa da daha sonra tam bağımsızlık fikriyle kurtuluş savaşına destek verdi. Anadolu'da kadın-erkek ayırmaksızın tüm vatanseverlerin iştirak ettikleri cemiyetler, mitinglerle halkı aydınlatmaya, işgalci devletleri protesto etmeye gayret gösteriyorlardı.
15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgale uğraması ise Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerini silahlı mücadeleye itecekti.
Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri olağanüstü toplanarak işgale karşı silahlı mücadele kararı almaya başladılar.
Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa işgalden bir gün sonra Samsun yolculuğuna çıktı.
Mustafa Kemal Paşa özellikle İzmir'in işgalinden sonra vatanın dört bir yanına sirayet etmiş kurtuluş arayışlarına bir çare bulmaya çalıştı.
Bir süre düzensiz birliklerle, gayr-i nizami harp teknikleri kullanılarak yürütülen Milli Mücadele, kısa süre sonra yerini düzenli orduya bıraktı.
Kütahya-Eskişehir Muharebesinde Yunan harekatı başarılı oldu ve düzenli ordumuz feci bir bozguna uğradı.
1 yıllık uzun uğraşlar ve kıt kanaat bütün bir milletin seferber olduğu ordu hazırlıklarının ardından, Ağustos 1922'de Büyük Taarruz başladı.
Yunan ordusunun teçhizatı daha fazla ise de Türk tarafının seri manevra hareketleri ve süvari üstünlüğü vardı. Ayrıca Türk ordusunun kumandanları, fevkalade savaş tecrübesi olan ve bölgeyi çok iyi tanıyan Erkan-ı Harp subaylarıydı.
Netice itibarıyla Yunan ordusu kelimenin tam manasıyla bozguna uğratıldı. Büyük kısmı savaş meydanında imha olan Yunan ordusunun, geri kalan kuvvetleri İzmir'e doğru çekildi ve limandan gemilerle ülkelerine döndüler.
16 Mayıs 1919'da türlü acılarla işgale uğrayan İzmir, 9 Eylül 1922'de Türk ordusunun muzafferiyetiyle karşılaştı.
Bonus: İzmir'e giren Türk ordusunun görüntüleri.
Bonus 2: İzmir'in kurtuluşu sırasında İstanbul'da gazetecilik yapan Falih Rıfkı Atay'ın anıları
Falih Rıfkı Atay o günleri anılarında şöyle anlatıyor:
İzmir'in alındığı haberi geldiği vakit, içimizde artık sevinme gücü kalmamıştı. Gönlümüz, uzun ve derin uykuya dalmış gibi idi. Bir hastanın başında günlerce beklemekten sonraki yığılıp kalmaya benzer bir uyku...
Akşam'ın ilk sayfası için büyük bir klişe hazırlamıştık: ''Elhamdülillah İzmir'e kavuştuk!'' Kapıları açmanın imkanı var mı? Gazeteyi pencereden akıtıyorduk. Alan, yüzüne gözüne sürüyordu.
Yorum Yazın
Sen adamin dibisin, be Atam...denk geldiim doneme tukuriiim((( noolurdu sanki seni bi kerecik uzaktan da olsa gorsem, senle ayni donemi yasasam, uzgunum cok ... Devamını Gör
Sakallı Nurettin Paşa'yı unutmamak lazım. Paşa birazcık psikopat bir karakterdir ama görev adamıdır.