Aşk Acısını Nasıl Atlatıyorsun?
Aşk... Bir yanda kalbimizi göklere çıkaran, diğer yanda ise en derin acıları yaşatan duyguların baş tacı. Peki ya işler yolunda gitmediğinde? Herkesin aşk acısını atlatma yöntemi farklıdır. Kimi kendini spora verir, kimi arkadaşlarına sarılır, kimi de playlist'inde hüzünlü şarkılarla depresyonun dibine vurur. Sen aşk acısıyla nasıl başa çıkıyorsun? İçindeki acıdan kaçıyor musun, yoksa yüzleşip gücünü mü topluyorsun?
Hadi teste!
1. Öncelikle cinsiyetini seçer misin?

Kadın

Erkek

Diğer
2. Yaşını seçer misin?






3. İlişki bittiğinde ilk tepkin ne olur?
Sessizce kabullenirim
Ağlarım ama sonra toparlanırım
Arkadaşlarımı arayıp anlatırım
Sosyal medyada stalka başlarım
4. Aşk acısı çekerken en çok ne yaparsın?
Yürüyüşe çıkarım
Film/dizi izlerim
Müzik dinlerim
Eski mesajları okurum
5. Onunla yaşadığın güzel anıları sildin mi?


6. Aşk acısına karşı en büyük silahın ne?
Zaman
Kahkaha
Aktivite
Umut
7. Onu tekrar görsen ne yaparsın?
Selam verip geçerim
Hafif gülümserim ama konuşmam
Soğuk davranırım
Göz göze gelmek bile kalbimi hızlandırır
8. Ayrılırken bambaşka bir insan oluyor musun?


9. Aşk acısı sonrası ne kadar sürede toparlanırsın?
Birkaç hafta
1-2 ay
Kime göre, neye göre
Hala toparlanamadım
10. Sana göre zaman her şeyin ilacıdır sözü doğru mu?
%100 doğru
Kısmen doğru
Eh, belki
Zaman hiçbir şeyi değiştirmiyor
Sen aşk acını güçlenerek atlatıyorsun!
Senin için biten bir ilişki, bir son değil; yeni bir başlangıcın habercisi. Kalbinin kırılması seni zayıflatmıyor, aksine içindeki gücü keşfetmeni sağlıyor. İlk günlerde biraz içine kapanıyor olsan da, kısa sürede silkelenip “Ben şimdi ne yapmalıyım?” sorusuyla hayata kaldığın yerden, hatta daha güçlü bir yerden devam etmeye başlıyorsun. Yalnız kalmaktan korkmuyorsun. Sessizlik senin en iyi terapistin. Kendinle geçirdiğin zaman, seni içsel olarak büyütüyor. Kitaplar okuyorsun, yürüyüşler yapıyorsun, belki bir seyahate çıkıyorsun ya da uzun zamandır ertelediğin hedeflerine yöneliyorsun. Aşk acısı senin için bir çöküş değil, bir yükselişin arifesi. Kalbinin seni yaralayan kişiye değil, seni daha iyi bir versiyonuna taşıdığına inanıyorsun. Bu yüzden de bu süreçten hem duygusal hem ruhsal olarak daha güçlü, daha olgun biri olarak çıkıyorsun.
Sen aşk acını duygularınla barışarak atlatıyorsun!
Sen aşkı da, ayrılığı da gerçek bir derinlikle yaşıyorsun. Duygularını bastırmaya çalışmıyor, aksine onların içinden geçmeyi tercih ediyorsun. Gözyaşlarına izin veriyorsun, hatıraların seni alıp götürmesine müsaade ediyorsun. Bu bazen yorucu olsa da, kalbini gerçekten iyileştiren şeyin bu dürüstlük olduğunu biliyorsun. Senin için bir ilişki sadece iki insan arasında yaşanan bir bağ değil; bir dünya kurmak demek. O dünya yıkıldığında da doğal olarak yas tutuyorsun. Bazen bir şarkıda gözlerin dolar, bazen bir filmde eski anılar gelir aklına. Ama bunları reddetmek yerine içselleştiriyorsun. Çünkü biliyorsun ki her gözyaşı seni biraz daha özgürleştiriyor. Bu süreçte duygularını paylaşabileceğin, seni anlayan insanlarla vakit geçirmek sana çok iyi geliyor. Yalnız kalmaktan korkmasan da, bir omzun varlığını bilmek sana güç veriyor. Senin tarzın gerçek, kırılgan ama bir o kadar da onarıcı. Kalbinin yas süreci belki zaman alıyor ama sonunda sen kendine daha yakın, daha farkında bir insan olarak çıkıyorsun. 'Canım acıyor ama bu da bana ait' diyebiliyorsun. İşte asıl şifa orada.
Sen aşk acını sosyalleşerek atlatıyorsun!
Senin için aşk acısının ilacı “yalnız kalmamak.” İçinde fırtınalar kopsa bile dışarıdan enerjik, neşeli ve dinamik bir profil çizersin. Arkadaşlarına sarılırsın, dışarı çıkarsın, kendini meşgul edecek şeyler bulursun. Çünkü sen iyi biliyorsun: Zihnin boş kaldıkça kalbin daha çok konuşur. O yüzden hiç boş durmazsın. Bir kafede kahve, biraz dedikodu, biraz yeni insanlar… Belki küçük flörtler, belki ani bir tatil planı... Hayatını tekrar kontrol altına almanın yolunu, akışta kalmakta buluyorsun. Sosyal medyada eski sevgilini görmek mi? Story atıp “Ben bomba gibiyim” mesajını vermek senin stilin. Bu süreçte zaman zaman içini kemiren anlar yaşamıyor musun? Elbette yaşıyorsun. Ama sen bu acıyı dışa vurmak yerine, neşeyle maskeliyorsun. Bu bir kaçış değil aslında; senin kendini koruma yöntemlerin böyle çalışıyor. Senin en büyük gücün, yalnız olmadığını bilmek. Sevdiklerinle bağlarını güçlü tutarak, kendini hızla hayata döndürüyorsun.
Seb aşk acını kolay kolay atlatamıyorsun!
Kalbin öyle kolay vazgeçen bir kalp değil. Sevdiğin kişiye, onunla geçirdiğin zamana, yaşanmışlıklara çok derin bağlarla tutunuyorsun. Bu yüzden bir ilişki bittiğinde, sadece birini değil, hayatının bir parçasını kaybetmiş gibi hissediyorsun. Stalklar, eski mesajları tekrar tekrar okumalar, “Acaba şimdi ne yapıyor?” soruları… Hepsi sende iz bırakmış bu ilişkinin yankıları. İçinden çıkamıyorsun çünkü kalbin hâlâ orada, belki bir umut, belki bir “ya dönerse” düşüncesiyle bekliyor. Dışarıdan bakıldığında her şey yolundaymış gibi davranabiliyorsun ama içten içe bu duygunun seni yıprattığını sen de biliyorsun. Kabullenmek, ayrılığı içselleştirmek zor geliyor olabilir. Ama bil ki her ne kadar geçmişe dönmek istesen de, iyileşmenin yolu ileriye bakmaktan geçiyor. Bazen duyguların içinde kayboluyorsun ama bu seni kötü bir insan yapmaz. Sadece sevmenin hakkını veriyorsun. Tek yapman gereken, bu sevgiyi önce kendine yönlendirmek. Zamanla geçmeyecek gibi gelse de, bir sabah uyanacaksın ve artık acı çekmediğini fark edeceksin. O gün çok uzak değil.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Sen aşk acını güçlenerek atlatıyorsun! Evet, beni öldürmeyen şey güçlendirir;)
Sen aşk acını duygularınla barışarak atlatıyorsun!...