Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
'Ayasofya Ortak Mirastır, Müze Kalmalı'
Kültürel Mirası İzleme Platformu’nun “Ayasofya müze olarak kalmalıdır” çağrısına 1050 kişi imza verdi. Düzenlenen panelde Engin Akarlı, Şevket Pamuk, Aydın Uğur, Uğur Tanyeli ve Murat Belge Ayasofya’yı konuştu.
Tarih Vakfı’nın öncülüğünde oluşturulan Kültürel Mirası İzleme Platformu, “Ayasofya müze olarak kalmalıdır” diyerek bir çağrı metni yayınladı.
Aralarında dünya çapında tarihçiler, mimarlık tarihçileri, koruma uzmanları, gazeteciler ve kanaat önderlerinin de bulunduğu 1050 isim bu çağrı metnini destekledi.
Kampanyayı bugün Cezayir Toplantı Salonu'ndaki basın toplantısında Platform'dan Deniz Ünsal tanıttı. Metin şöyle:
“Ayasofya, İstanbul ve Türkiye'nin olduğu kadar Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Avrupa'nın başlıca ortak dini, kültürel, sanatsal ve siyasi simgeleri arasında yer almaktadır. Ayasofya'nın müze olarak bütün ziyaretçilerine eşit şekilde açık olması, bu emsalsiz anıtın evrensel değerini yansıtan ve çok katmanlı tarihinin herhangi bir dönemini dışlamadan kucaklayan barışçıl ve kapsayıcı bir davranıştır. Bu güzide eserin İstanbul ve dünya tarihinin ortak mirası olarak yaşatılabilmesi müze statüsünde kalmasına bağlıdır.”
Toplantıda Prof. Dr. Engin Akarlı, Prof. Dr. Şevket Pamuk, Prof. Dr. Aydın Uğur, Prof. Dr. Uğur Tanyeli ve Murat Belge’nin katılımıyla bir panel de gerçekleşti.
Panelde Ayasofya’nın cami kalması isteğinin ardındaki argümanlar, Ayasofya’nın korunması, fetih söylemi gibi başlıklar konuşuldu.
“Ayasofya’nın cami olmasını isteyenlerin üç argümanı, bir de durum var.
‘Batının dayatmasıdır, biz de karşı dayatırız diye misilleme’. Bunun uzantısı olarak başka yerde camilere yapılanlar gösteriliyor.
‘Fetih sembolü’ vurgusu. Doğru ama bu Kuran’dan beri ‘Gidin şehirlere mabetlerin en büyüğünü cami yapın’ denmiş gibi bir inanç dolaşıyor, bu doğru değil. Bu bir örf, nerede çıktığını düşünmek lazım.
‘Vakfın iradesi doğrultusunda kullanılması lazım’ argümanı. Fatih’in kendisi de çok vakıf bozmuştur. Âli bir menfaate hizmet ediyorsa bozabilir.
Durum: ‘Aslına rucu’ isteniyor. Ayasofya’nın aslı ne? Aslı 1453. Müslümanlık Türklüğe, Türklük Müslümanlığa indiriliyor. Bunun ifade ettiği yaklaşımda kafalar katılaşıyor ve diyalog zor oluyor. Fatih İstanbul’u aldığında ihya ederek tüm kültürlerin merkezi olan bir yer yapmak istiyor. Bir yandan Rom Ortodoks Kilisesi’ni ihya ediyor.
“ ‘Ayasofya cami olsun’ sloganını ilk politize eden olay 1950’lerde Serdengeçti’de yayınlanan Osman Yüksel’in yazısı. Kısa, ajitatif, saldırgan bir yazı.
“Fatih’in İstanbul’u alıp Ayasofya’yı camiye çevirmesindeki ruh haliyle bu zamanda ‘Ayasofya Cami olsun’ diyenlerin ruh halinde önemli farklar var.
“Fatih'te Müslümanlıktaki Ehl-i Beyit anlayışını görüyoruz. Herhangi bir kilise, havra camiye çevrildiğinde, isteyenler yeni kilise, havra yapsınlar diye başka yer gösterilirdi.
'Serdegençti’deki yazıda ise rövanşizm denebilecek bir şey var; ‘Bizim şuradaki güzelim camimizi kilise yaptılar, biz de yaparız’. Rövanşizmden öte ‘Biz vaktiyle dünyaya egemendik, ama bu hallere düştük, bizden aldılar’ diyerek dünyaya kafa tutma hali var.
“Bu bana özelikle kötü geliyor. Ayasofya’nın niçin cami olmamasına dair gerekçeler sayabilirim ama sosyal psikolojik açıdan bakınca bunun çok hastalıklı, kompleksli bir ruh hali olduğu kanısındayım.
“Bu aslında bir cami yapma meselesi değil, İslam’ın ne olacağına dair de bir tavır alma. Biraz mahalle çocuğu gibi ‘Aldım, fethettim istersem cami yaparım’ gibi bir olgunlaşmamış bir ideolojinin siyaseti mi olması lazım yoksa dünya ile anlaşan diyolog kuran hoşgörüyü kabul eden bir İslam mı istiyoruz. Ateist de olsam bu İslam’ı istiyorum doğrusu.”
“Devraldığımız tarihi ve kültürel varlıklara karşı çatışamadan yana mı yoksa hoşgörüden yana mı tavır alacağımız bu varlıklara karşı nasıl davranacağımız çok önemli.
“Tavrımızı çatışmadan mı barış ve hoşgörüden mi yana duracağımız belirliyor. Türkiye Cumhuriyeti Ayasofya’nın müze olarak kalmasını sağlayarak hoşgörü ve barıştan yana olduğunu bir kez daha dünyaya duyurmalıdır.
“Eğer Türkiye dünyada öncü olacaksa çatışmanın öncüsü değil barış ve hoşgörünün öncüsü olduğunu göstermelidir.
“Ayasofya’nın müze olarak kalması Türkiye Cumhuriyeti’nin medeniyetler çatışması zihniyeti içinde değil medeniyetler ittifakı içinde olduğunu tüm dünyaya gösterecektir.”
“Dünyada bazı binalar var ki bu sıra dışı büyüleyici yerlerde hep birlikte mucizevi bir yaratık olduğumuz duygusunu taşıyoruz. Hangi kralın hangisi indirdiği aklınıza gelmiyor, insanoğlunun büyük büyünün parçası olduğunu hatırlatıyor. Ayasofya da öyle bir yer.
“Uluslararası kültürel miras derken hepimizi aşan ortak kılan bir şeyleri temsil eden yerlerden bahsediyoruz. Buraları yerel itişmelerimiz içinde konumlandırmaya çalışmak hepimizi fakirleştirmek gibi.
“Yürürken Bizans villarını, saz kulübelerini görür gibiyim, karşıda Ayasofya. Hepsini aynı anda aynı gün görmek beni sıradanlıktan çıkarıyor o zenginlik başka bir şey yapıyor.
“Tüm bunlardan feragat etmek kendimize yap haksızlık. Ayasofya’yı zenginliklerin bir arada olmasına başka türlü yaklaşıp ortaklıktan çıkarmak düz enayilik gibi geliyor.”
“Siyasi itişmenin bir tezahürüyle daha karşı karşıyayız. İttihat ve Terakki’den başlayan Bizans’la problemli ilişkinin bir parçası.
“Ayasofya’nın bırakın kitlesel olarak ibadete açılması, müze olarak kullanılması bile problemli. 1500 yaşında bir bina, bu yaşta olup özgünlüğünü koruyan ve kitle turizmine açılmış başka yapı yok. Ayasofya’da çarşı var, bin kişi giriyor. Müze kullanımı bile kısıtlanmalı.
“ Cami isteyenlerin argümanlarındaki vakıf vurgusunda da unutulan var. Ayasofya kiliseydi, İslam hukukunun incelikli bir yorumunu yaparsak vakfedilme süreci bile problemli hale gelir.
“ ‘Hristiyanlar camileri kilise yapıyor biz de kiliseleri camiye dönüştürelim’ argümanını da kültürel, insani nedenlerle ve 21. yüzyılda kullanamayız. Kiliseye dönüştürülen camiden çok daha fazla camiye dönüştürülen kilise var.
“Ayasofya’yı dünyanın başka yerinde kiliseye dönüştürülen yapılar karşısında rehin tutmuyoruz. Ayasofya saygı gösterilmesi gereken bir yapı.
“Fetih hakkına dair konuşma 15. yüzyılda olağan olabilir ama 21. yüzyılda böyle konuşmak ciddi bir vehamete işaret ediyor.
“Bir grup iyi niyetlinin bir yapıyı camiye çevirme girişimi olmaktan daha vahim daha radikal Türkiye için yapısal bir soruna işaret ediyor.”
Bianet