''Baskı Kuran Bir Ülkeye Yabancı Sermaye Gelmez''
Baskı Kuran Bir Ülkeye Yabancı Sermaye Gelmez
RAHİME SEZGİN - HABERLER EKONOMİ İSTANBUL
TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, 44. Olağan Genel Kurul’da konuştu: Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen, yargı mekanizması AB normlarında çalışmayan, düzenleyici kurumlarının bağımsızlığına gölge düşen, vergi cezaları veya başka tür cezalarla şirketler üzerinde baskı kurulan, İhale Kanunu onlarca kez değiştirilen bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), dün yapılan genel kurulda hükümete önemli uyarılarda bulundu. 17 Aralık sonrası yaşanan meseleleri, sistemi ve kurumları altüst ederek çözüm bulmaya çalışmanın doğru olmadığını belirten TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, birbiri ardına hazırlanan kanunların oluşturduğu tereddütleri dile getirdi. HSYK’yı düzenleyen yeni kanun teklifinden büyük rahatsızlık duyduklarını vurgularken, teklifin, bağımsızlığı zaten tartışmalı olan HSYK’nın yapısına, yeni sorunlar ilave ettiğini kaydetti. Torba tasarının, internette sansür uygulamalarını artıracak nitelikte olduğunu söyledi. Yılmaz “Devletin güvenlikle ilgili kurumlarında yaşananlardan sonra, bu kurumların daha önce nasıl işlediğini, bundan böyle nasıl işleyeceğini, sorgulamadan da edemiyoruz.” diyerek endişelerini aktardı.
TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, konuşmasına çözüm süreci ile ilgili tartışmalar, Gezi olayları, yeni anayasa çalışmalarının sonuçsuz kalması, hâlâ süren yolsuzluk ve hukuksuzluk iddiaları ile sıralanmış siyasî bir deprem gibi 2013’ten 2014 yılına devreden sorunları sıralayarak başladı. 2014 yılında gerçekleşecek yerel seçimler ve cumhurbaşkanı seçimlerinin, 2015 yılındaki genel seçimlerin, Türkiye’yi sürekli bir siyasî kampanya ikliminde tutacağını ifade eden Yılmaz, birbiri ardına hazırlanan kanunların oluşturduğu tereddütleri dile getirdi. Yılmaz, son dönemde yaşanan meseleleri, sistemi ve kurumları altüst ederek çözüm bulmaya çalışmanın doğru olmadığını ifade etti. HSYK’yı düzenleyen yeni kanun teklifinden büyük rahatsızlık duyduklarını vurgulayan Yılmaz, kanun teklifinin, bağımsızlığı zaten tartışmalı olan HSYK’nın yapısına, yeni sorunlar ilave ettiğini kaydetti. Bugün, demokrasi ve hukuk devleti yolundaki eksik adımların sıkıntısının yaşandığını vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu:
“Ülkenin başbakanı dahil tüm vatandaşlarının mahremiyetlerinin kolayca ihlal edilebildiğini, insanların keyfî suçlamalara maruz kalabilecekleri, adil yargılanma hakkından kolayca mahrum edilebilecekleri inancının yerleşik hale geldiğini, Türkiye’nin ağır yolsuzluk iddialarının üstesinden hukuk yoluyla gelemeyen bir ülke olarak anılmaya başlandığını ekleyiniz, düşününüz… Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen, yargı mekanizması AB normlarında çalışmayan, düzenleyici kurumlarının bağımsızlığına gölge düşen, vergi cezaları veya başka tür cezalarla şirketler üzerinde baskı kurulan, İhale Yasası onlarca kez değiştirilen… Böyle bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir.”
Muharrem Yılmaz, hukuk devleti yolunda çözümün, konjonktürel ve tepkisel adımlarla değil, çağdaş, evrensel kabul görmüş normlarda, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını, gerçekten sağlayacak bir anayasal reformda olduğunun altını çizdi.
Dış politikanın, duygusallıktan uzak, dünya gerçeklerini dikkate alan bir zemine oturmasının gerekliliği de Yılmaz’ın konuşmasında öne çıkan noktalardan biriydi. Endişeleri destekleyecek olgular olsa da umutlarını muhafaza ettiklerini belirten Yılmaz, bunun için siyasetin, hukukun, eğitimin yeniden yapılandırılarak bir zihniyet değişimine kapı açması gereğini ve bu kapıyı sürekli açık tutacak yeni bir anayasa hazırlanmasının önemini bir kez daha yineledi. Yılmaz, konuşmasında Türkiye’ye gösterilen tüm samimiyetsiz yaklaşımlara, hükümetin süreci uzun süre boşlamasına rağmen, AB üyeliğine verilen desteğin çok net bir mesaj verdiğini söyledi.
Yılmaz, “Türkiye’de AB üyeliğine olumsuz bakanların oranı, hemen her koşulda yüzde 28-30 civarını geçemiyor. Bu seviyeyi aşamıyor. Buna karşılık AB üyeliğini destekleyenlerin oranı ise yüzde 48 ile 70 arasında. Bu güçlü destek, toplumumuzun özlemleri, hedefleri ve kendisine uygun gördüğü gelecek hakkında, aklımızda hiçbir tereddüde yer bırakmıyor.” şeklinde konuştu. Yılmaz, geleceğin Türkiye’sinin dünyaya açık, demokratik ve özgürlükçü değerleri benimsemiş, katılımcı demokrasiyi özümsemiş bireyleri kuracağına olan inancını dile getiren Yılmaz, AB üyeliği hedefini paylaşan herkesin bu bakış açısını teyit edeceğini kaydetti.
Yabancılar kaygılı
İshak Alaton (Alarko Yönetim Kurulu Başkanı) Son yaşanan olaylar tsunami gibi henüz etkilerini tam olarak görmedik. Yurtdışındaki yatırımcılar yaşananları kaygıyla izliyor. Bank Asya’nın batırılmaya çalışılmasını bir türlü akılları almıyor. Derince Liman ihalesi, teklif gelmemesi üzerine iptal oldu. Biz krize resmen iki gün önce girdik. Ben 17 yıl sonra TÜSİAD ile barışmaya geldim. 1997’de TÜSİAD Prof. Dr. Bülent Tanör’e bir demokrasi raporu hazırlattı ancak rapor arşive kaldırıldı. TÜSİAD bu raporu sipariş ettiği ve Tanör’e 500 lira para ödediği için ibra edilmedi. TÜSİAD tarihinde ilk ve tek defa ibra edilmeme utancını yaşadık ve ben bu utancı bugün yaşamaya devam ediyorum. Bugün demokrasi TÜSİAD’a geldi.
2014, zor bir yıl olacak
Tuncay Özilhan (Anadolu Grubu Yön. Kurulu Başkanı) Türkiye için en önemli şey siyasi ve finansal istikrardır. Siyasi atmosferin durumuna göre yatırımlarımıza bakacağız. 2014 yılı hem siyasi hem de ekonomik açıdan sıkıntılı ve zor görünüyor. ABD Merkez Bankası’nın (FED) alacağı kararlar bu süreçte önemli.
Konuşmak için erken
Rahmi Koç (Koç Holding Şeref Başkanı) Ekonominin bu yıl nasıl seyir izleyeceğini anlamamız için 1. çeyreğin geçmesini beklemeliyiz. Konuşmak için erken. Ben umutsuz değilim.
AB gündemine dönelim
Ümit Boyner (Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi) 2014’ün zor bir yıl olacağı seçimlerden dolayı belliydi. Biz henüz yatırımlarımız için revizyona gitmedik ama ihtiyatlı yaklaşıyoruz. Panik değiliz ama efsunluyuz. Türkiye’nin çok uzun süredir atması gereken adımlar var. Tekrar AB gündemine dönmemiz gerekiyor.