Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Başladığım Her Kitabı Bitirmiyorum

etiket Başladığım Her Kitabı Bitirmiyorum

Serda Kranda
23.01.2025 - 01:09

Kitapları yarım bırakır mısınız? Ben bırakırım. Hatta bir kitabı bırakmak için yarısına gelmeyi bile beklemem. Bence beni sarmayan bir kitap, beni sarmayan bir film gibidir. Nasıl ki onlarla bağ kurmak için sadece yedi sekiz dakika veriyorsam, bu sürenin biraz fazlası da kitaplar için geçerlidir. İnsanların çoğu bu yapmanın bir hak olduğunu düşünmedikleri ya da bunun normal olduğunu bilmedikleri için kitaplarla aralarını açarlar. Oysa işin sırrı, her kitabın bize göre olmadığıdır.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Okumak ihtiyaç mı keyif mi?

Okumak ihtiyaç mı keyif mi?

Cevap -iyi ki- her ikisi de. 

Bir kitabı okumak, kitap fikriyle yaptığımız son iştir biliyor musunuz? İlk işimiz, kitabı seçmektir. Bunun da öncesinde belli belirsiz bir ihtiyaç durumu oluşmuştur. Kitap ilkin sadece bir nesne, bir tercih olarak vardır. Sonra işin içine konu ve tür girer. Bu konu ve türün ihtiyacımıza uygunluğuna bakılır. Çoğu zaman hem ihtiyacımız hem de beklentimiz karşılansın isteriz lakin biz, beklentimiz ile ihtiyacımız arasındaki uyuma hiç dikkat etmemişizdir. Hal böyle olunca ihtiyacım beklentime, beklentim ihtiyacıma hizmet etmez. Oysa ne istediğimi bilirsem, doğru kitapları seçmem o kadar kolaylaşır.

Keyif mi almak istiyorum yoksa entelektüel, kişisel ya da durumsal ihtiyaçlarımı mı gidermek istiyorum? Kitap okurken sadece derinleşmek mi istiyorum yoksa hızlıca sorunlarıma mı odaklanmak istiyorum? Kitap, sorunlarımı mı fark ettirsin yoksa onlara çareler mi üretsin? Belki de sadece konusu bana hitap eden bir hikâye okumak istiyorum. Peki onu okurken iyi vakit geçirmeyi, zamanın su gibi akıp gitmesini mi istiyorum yoksa kısık ateşte bir okuma mı yapmak amacım? 

Yüzlerce kitap okudum, çoğunun adını bile hatırlamıyorum.

Sevgili dostlar, kitaplar türlü türlüdür. Ancak biz onlara, hepsi aynıymış gibi bakarız. Bu büyük, çok büyük bir hatadır. Kitap okumayan insanların çoğunluğu, kitap okumanın kendilerine birkaç gömlek büyük bir entelektüel aktivite olduğunu sanır. Ne acı! Onlara öyle gelir ki kitap okumak için kırk fırın ekmek yenilmelidir sanki -ah, bizi buna inandıranlar-… Ya da kitap okumak sanki liseli kızların yaptığı bir şeydir sadece. İnsan bir yaştan sonra kitap okumazmış gibi… Kimi aileler vardır, anne babalar korkar kitaptan. Kimi kişiler için, arkadaşlarının dalga geçeceği bir yeni yönelim. Size çok iyi bir haberim var. Herkese göre bir kitap türü mutlaka bulunur. Yeter ki onu nerede arayacağımızı bilelim.

Okuma amacı ve beklentilerin çok katmanlı doğası

Arthur Schopenhauer, Hiçliğin Mutlu Sessizliği’nde, “İyi kitapları okuma ön şartı kötüleri okumamaktır; çünkü yaşam kısadır.” diyor. Bunu ittire kaktıra okumamaktır olarak değiştireyim istiyorum. Hatta şöylesi tam olur, “Sevdiğim kitapları okuma ön şartı sevemediklerimi okumamaktır, çünkü yaşam kısadır.” Şimdi çok güzel oldu işte.

Konu kitap okumak olduğunda, istediğiniz yerden başlayabileceğinizi biliyor musunuz? İstediğiniz basitlikte kitap okuyabilirsiniz, istediğiniz zorlukta da kitap okuyabilirsiniz. Evet kabul bazı kitapları anlamak için evvelinde epey bir birikiminizin olması iyi olacaktır ancak böyle bir birikiminizin olmaması o kitabı asla okumamamız gerektiği anlamına gelmez.

Ne olmuş almış ama okuyamamışsam?

Ne olmuş almış ama okuyamamışsam?

Okuma motivasyonlarımız zevk ve zorunluluk arasında salınıyor. Pek çok kişiden, “Kitap okumak istiyorum ama aldığım kitapları ya anlamıyorum ya da beni sarmıyor, bu yüzden okuyamıyorum ve bu durum moralimi bozuyor.” serzenişini duyuyorum. Ya da kimileri bu durumu “Okumak istiyorum ama aldığım kitaplar ya beni içine çekmiyor ya da bitirmekte zorlanıyorum, bu da kendimi kötü hissettiriyor, paramı boşa harcamışım gibi geliyor.” şeklinde ifade ediyor.

Böyle şeylerin başımıza gelmesi -para kısmına takılmamayı başarabilirseniz- normaldir.  

Kitaplar kabaca ikiye ayrılır: Bana hitap edenler ve etmeyenler

Kitap okurken bana ne olsun ne istiyorum? Bu soruya verdiğimiz cevap, doğru kitapla eşleşmemizi kolaylaştıracaktır: 

Kitap,

• Yeni sorular sorsun, bakış açımı genişletsin, beni düşünmeye itsin ve zihnimi zorlasın

• Dil ve üslubuyla mest olayım, her cümlesi beni kendine hayran bıraksın. 

• Kalbime dokunsun, duygularımı harekete geçirsin, beni ağlatabilsin ya da güldürebilsin.

• İçinde kendimi bulmamı sağlasın.

• Beni şaşırtsın ve tahmin edemediğim olaylarla dolu bir maceraya sürüklesin.

• Yavaş ve yoğun olsun; hızlıca tüketilecek bir şey değil, üzerine düşüneceğim bir yolculuk olsun.

• Sorunları fark ettirsin, hayatın kör noktalarını görmeme yardımcı olsun.

• Bir şeyler öğretsin; bilgimi arttırsın, ufkumu açsın, beni daha donanımlı yapsın.

• İyi vakit geçirtebilsin, keyifli ve akıcı olsun.

Evet, bu cevaplar çok iyidir. Siz de kendi cevaplarınızı bulabilirsiniz. Hadi şimdi de bu kitabı nasıl bilebilirim, sorusuna doğru yol alalım.

Kötü kitap yoktur bana göre olmayan kitap vardır ya da ağır kitap yoktur bana göre olmayan kitap vardır.

Bonus: Böyle olmasında hiçbir sorun yoktur.

Herkesin kitaplarla kurduğu ilişki farklıdır. Üstelik birden farklı kitap türünü seviyor da olabiliriz. Buradaki çeşitliliği kucaklamak gerek. Ya da kimimiz vardır, hep aynı tarz kitaplar okuyordur. Bu da mümkündür. Kimi zaman derinlik isteriz kimi zaman yüzeysellik. Kimi zaman eğlenmek isteriz bir kitapla, kimi zaman uzaklara dalıp gitmek. Okuma yönelimimiz, o anki ruh halimiz ve hayattan beklentilerimiz, bir kitabın bizim için ne ifade edeceğiyle yakından ilişkilidir. Birine sıkıcı gelen bir kitap, başkasının hayatını değiştirebilir. Bu farklılıklar güzeldir çünkü kitaplar tıpkı insanlar gibi, herkese aynı şekilde hitap etmek zorunda değildir. Biz de her kitaba bayılmak zorunda değiliz. 

Bütün bunlarla beraber, hiçbir kitabı okuduğunuz için utanmamalısınız -aynısı gururlanmak için de geçerlidir-. İnsanların sizi kitap tercihlerinize göre yargılamasına ya da utandırmasına izin vermeyin. Çünkü hiçbir hakiki kitap sever bunu yapmaz. Kitap seven birinden okurları da sevmesini bekleriz. Mevlana’nın “Gel, ne olursan ol yine gel” sözünü kitaplar için “Oku, ne olursa olsun yine oku” diye uyarlayabiliriz. Buna kim karışabilir? Kitaplar, herkesin kendi hızında, kendi ihtiyacına göre çıkabileceği bir yolculuktur. Önemli olan, sadece okumaktır. Kitap okumak.

Basit bir skala hazırladım, kabaca.

Basit bir skala hazırladım, kabaca.

Kitapların nasıl da çeşit çeşit olduğunu bir çırpıda gösterebilmek için. Çünkü böyle şeyler olmasında hiçbir sorun yoktur:

10. Paket: Defter kalemle çalışılanlar

• Nasıl okunur? Masa başında, notlar alarak, gerekirse paragraf tekrarlarıyla okunur. Belki yanında bir sözlük ya da yardımcı kaynak da bulunur. Çoğumuzun “ağır” dediği kitaplar buralarda bulunur. Örneğin James Joyce - Ulysses, Immanuel Kant - Saf Aklın Eleştirisi, Marcel Proust - Kayıp Zamanın İzinde gibi. “Ay hiç çekemem şimdi” deyip bu kitapları doğrudan pas geçebilirsiniz. 

9. Paket: Zihin açıcı, derin odak gerektirenler

• Nasıl okunur? Sessizlikte, odaklanarak, bazen tek bir oturuşta sadece birkaç sayfa ilerleyerek okunur. Yanına kahve, çay ve belki geceleri bir okuma lambasıyla. Örneğin Dostoyevski - Karamazov Kardeşler, Virginia Woolf - Dalgalar, Thomas Mann – Buddenbrooklar. “Yok yok, isimlerini okurken bile içim kıyıldı.” denilebilir. Bu da mümkün. Devam edelim. 

8. Paket: Bölüm bölüm sindirilenler

• Nasıl okunur? Kitap bir süre masada ya da başucunda durur, bölüm bölüm sindirilir. Üzerine düşünme molaları verilir. Örneğin Gabriel García Márquez - Yüzyıllık Yalnızlık, Orhan Pamuk – Kar,  Toni Morrison – Sevgili. Sindirmek mindirmek ürkütücü gelmiş olabilir ama bana kalırsa geçirilen süreden hem duygusal hem de zihinsel olarak zevk alabilirsiniz. Farkındaysanız burayı hemen atlayın, hiç istemedim. Çünkü içim rahat etmedi. 

7. Paket: Sizi içine çekenler

• Nasıl okunur? Derin bir sessizliğe gerek yok, bir kafede ya da seyahat ederken bile okunabilir. Okur, hikâyenin içinde kaybolur ama ara sıra durup düşünme ihtiyacı hisseder. George Orwell - 1984, Elif Şafak - Baba ve Piç, Umberto Eco - Gülün Adı

6. Paket: Rahat ama derinlemesine okunanlar

• Nasıl okunur? Yatakta uzanırken ya da bir pazar günü kahvaltı sonrası okunur. Keyifle ilerler, zaman zaman cümleler işaretlenir. Khaled Hosseini - Uçurtma Avcısı, Stefan Zweig - Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, Zülfü Livaneli – Serenad gibi.

5. Paket: Akıcı ve hızlı okunanlar

• Nasıl okunur? Bir solukta, merak duygusuyla sayfalar hızla çevrilir. Genelde gece geç saatlerde 'biraz daha' diyerek okunur. Agatha Christie - Doğu Ekspresinde Cinayet, Han Kang - Vejetaryen, Dan Brown - Da Vinci Şifresi,  Saygın Ersin – Pir-i Lezzet. 

4. Paket: Dinlenirken okunanlar

• Nasıl okunur? Şezlongda, yatakta, kanepede ya da bir otobüs yolculuğunda. Hikâye sizi yormaz, tam tersine hafifletir. Örneğin Jojo Moyes - Senden Önce Ben, Sophie Kinsella - Alışverişkolik, Maeve Binchy - İtalyanca Aşk Başkadır, Fredrik Backman - Hayata Röveşata Çeken Adam gibi.

3. Paket: Macera ve merak arayanlar için

3. Paket: Macera ve merak arayanlar için

• Nasıl okunur? Bir molada, kahve eşliğinde ya da kısa süreliğine günlük hayatın stresinden kaçarken. Hızlı ve eğlenceli bir okuma sağlar. Örneğin J.K. Rowling - Harry Potter serisi, İclal Aydın – Unutursun, Suzanne Collins - Açlık Oyunları. Macera, heyecan, merak, duygu… Bize bunları yaşatacak sayısız kitap var.  

2. Paket: Hafif ve iyi hissettirenler

• Nasıl okunur? Günün yorgunluğunu atmak için yatakta ya da bir parkta. Sizi zorlamaz, sadece keyif verir. Antoine de Saint-Exupéry - Küçük Prens, Roald Dahl - Charlie’nin Çikolata Fabrikası, Michael Ende – Momo, Yaşar Kemal – Al Gözüm Seyreyle Salih, Mitch Albom - Öğretmenim Mori’yle Salı Buluşmaları. Bunlar ilk aklıma gelenler. Bu paketin içine girebilecek on binlerce kitap vardır. 

1. Paket: Bir çırpıda tükenenler

• Nasıl okunur? Çay-kahve molasında ya da bir bekleme odasında. Çabucak bitirilir, su gibi ilerler, hafif ve akıcıdır. Robin Sharma - Ferrari’sini Satan Bilge, Jonas Jonasson - Yüz Yaşında Camdan Atlayıp Kaybolan Adam, pek çok kişisel gelişim kitabı. Bir kitabevinde raflar bu kitaplarla dolar taşar. Seçin, bulun, okuyun. Kimin ne okuduğuna kimse karışamaz.

Kitabın bana ne yaptığı anladığımda…

Evet sevgili dostlar. Başladığımız kitabı bitirememekte hiçbir sorun yok. Ama kitap okumamakta sorun var. Bana göre kitaplar, insanlığın bulduğu en güzel şeyler.  “Tabii sen bir kitap kurdusun, bu yüzden böyle diyorsun.” diyebilirsiniz ama inanın dostlar, bir gün bana böyle dedirten bir kitap sayesinde ben de kitap kurdu oldum. Kalbinizi çağıl çağıl çağıldatan, zihninizi on yüz bin beygir gücüne çıkaran, birikiminizi oturduğunuz yerden arttırmanızı sağlayan başka bir buluş bilmiyorum doğrusu. 

Tatmin eden okuma, okur ve kitap arasında dinamik, interaktif bir ilişki ile gerçekleşir. Bazen keyif için okuruz, bazen öğrenmek için, bazen de farkındalığımızı, derinliğimizi, algılarımızı geliştirmek için. Üstelik illa edebi, felsefi ya da didaktik okumalar yapmak zorunda da değiliz. Her ne okuyor olursak olalım her okuma deneyimi, okurun niyeti ve kitabın sundukları arasında bir denge kurmaya çalışır. Ve bu denge, bazen kurulamaz dostlar.

Çocuklarıma her zaman şunu öğütlerim, kendinize sık sık sorun “Memnun muyum?” Memnuniyet, mutluluğun form ve içerik değiştirmiş halidir çünkü.

Çocuklarıma her zaman şunu öğütlerim, kendinize sık sık sorun “Memnun muyum?” Memnuniyet, mutluluğun form ve içerik değiştirmiş halidir çünkü.

Teklikten değil, bütünlükten oluşur. Ve kimi zaman içinde zahmeti, iç şişikliğini, kafa bulanıklığını da barındırır. 

Kitabı beğenmediniz mi, bırakın.

Sizi sarmadı mı, bırakın.

İlerlemiyor mu, bırakın.

Anlamıyor musunuz, bırakın. 

İçiniz mi şişti, bırakın.

Kafanızı mı ütülüyor, bırakın.

Sıktı mı, bırakın. 

Bırakın ve başka bir kitaba geçin. Olmadı, başka bir kitaba. Kitap, ziyan olmaz. Hiç merak etmeyin. Bir kitaba verdiğiniz para da boşa gitmez. Bıraktığınız kitabı alın ve kitaplığınızda ayrı olarak yer açtığınız, başlayıp da bitiremediğim kitaplar rafına koyun -bu rafa bayılırım-. Belki yıllar sonra fikriniz değişir. Belki değişmez. Bizim asıl sorumluluğumuz bilgiye, deneyime, birikime ulaşmak sorumluluğudur. İyi bir yazarı onurlandırmak ve iyi bir kitap bulmak sorumluluğudur. Bu yolda bazen kendimize göre seçimler yapmamak mümkün. Memnuniyet hissinin peşinden gidin. Bunun içinde, yanlış kararların da olduğunu fark ettiğinizde çok sevineceksiniz.

BONUS: Kitap okumaya başlamak için önce kült kitapları okumak gerektiği gibi bir söylem vardır. Buna inanmıyorum. Her şey, kendi zamanında ulaşır ellerimize. Kimseye ve hiçbir şeye yetişmek zorunda değiliz. Benim zamanım, benim zevkim, benim ihtiyacım, benim güzergahım. Okuma yolu öyle kapsayıcı bir yoldur ki herkes dilediği zaman çıkabilir. Üstelik lineer de değildir yol. Dünya yollarından değildir, fizik kurallarına bakmaz. Bir bakmışın Ayşe Kulin okuyorsun bir bakmışın uzayda geziyorsun. Bir gidersin İsveç, bir gidersin Yozgat. Balıkesirli bir öğretmenin öykülerini de okuyabilirsin, Edgar Alan Poe da. Bazı yollar çıkmaz diye yoldan çıkacak değiliz! Yazarlar kitapları hepimiz için yazarlar, kitabevleri satabilecekleri gibi dizerler, eleştirmenler ya da yorumlayıcılar kendi klasmanlarına göre överler -ya da tam tersi-. Temel prensip şu: Benim için neyin doğru olduğunu benden başka kimse bilemez. 

Hadi bakalım. Şimdi gidelim birkaç yanlış karar verelim. Saçma sapan tercihler yapalım. Neyi sevmediğimi bilmezsem, neyi istediğimi nasıl fark edebilirim? İnanın, ruh eşinizi bulmaktan daha kolay olacak. Ya da en iyi kâğıda yatırım yapmaktan. Güzel bir kitap bulmak, emin olun, güzel bir kebapçı bulmaktan daha kolay olacak. 

Aldığınız kitapları okuyamadınız diye de üzülmeyin. Başka birine geçin. Ne demiştik, “Benim için neyin uygun olduğuna ben karar veririm.”

X

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam