Bebekken 300 Kemiğimiz Varken Neden Yaş Aldıkça 206'ya Düşüyor?
Bebekken sahip olduğumuz kemiklerin bir kısmı büyüdükçe kayboluyor mu dersiniz? Aslında durum tam olarak böyle değil! İnsan vücudu zamanla büyük bir değişim geçiriyor ve bazı kemikler birbirine kaynayarak daha güçlü yapılar oluşturuyor. Fakat bu süreç sadece çocuklukla sınırlı değil, yaşlandıkça kemiklerimiz daha da zayıflıyor ve değişime uğruyor. Peki, neden kemik sayımız azalıyor ve zamanla iskeletimiz kırılgan hale geliyor?
Yeni doğan bebeklerin kemikleri tamamen gelişmemiştir ve bazı kısımları hala kıkırdak halindedir.

Kıkırdaklar zamanla sertleşerek kemiğe dönüşür ve birçok küçük kemik birleşerek daha büyük, daha güçlü kemikler oluşturur.
Özellikle kafatası, omurga ve el bileği bölgelerinde bu kaynaşma süreci oldukça yaygındır.

Örneğin, doğduğumuzda kafatasımız birbirinden ayrı kemik parçalarından oluşur. Parçalar, beynin büyümesine izin vermek için esnektir ancak zamanla birleşerek yetişkin bir kafatası haline gelir.
Aynı şekilde el ve ayak bileklerinde de çocukluk döneminde daha fazla kemik bulunur.

Büyüme süreci tamamlandığında bu kemikler kaynaşarak daha sağlam yapılar oluşturur. İşte bu yüzden kemik sayımız 300’den 206’ya düşer.
Vücudumuzun kemik yapısı çocukluk ve gençlik döneminde sürekli olarak kendini yeniler.

Ancak yaşlandıkça bu süreç yavaşlar ve kemiklerin mineral yoğunluğu azalır. Bunun sonucunda kemikler daha kırılgan hale gelir ve osteoporoz gibi hastalıklar ortaya çıkabilir.
Yaşlanma sürecinde kemiklerde görülen en önemli değişikliklerden biri disk desikasyonu olarak bilinen olaydır.

Omurgamızdaki omurlar arasındaki jelimsi diskler zamanla sıvı kaybeder ve küçülür. Hem omurganın esnekliğini azaltır hem de boy kısalmasına neden olur.
Bunun yanında, eklemlerdeki sıvılar da azaldığı için hareket kabiliyetimiz düşer. Eklem kıkırdakları aşındığında, kemikler birbirine sürtünmeye başlar ve bu da ağrılı eklem rahatsızlıklarına yol açabilir.
Kemiklerin yaşlanma süreci sadece dış etkenlerle değil, genetik faktörlerle de belirlenir.

Örneğin, Werner sendromu adı verilen genetik bir hastalık, vücuttaki hücrelerin yaşlanmasını hızlandırır ve kemiklerin erken yaşta zayıflamasına neden olur. Ayrıca kemiklerin iç yapısını oluşturan kolajen yaşlandıkça değişime uğrar ve daha kırılgan hale gelir.
Kemiklerin içinde mikroskobik çatlaklar meydana gelir ve vücut bu çatlakları onarmakta zorlanır. Bunun sonucunda yaşlı bireylerde kırık riskinin artması kaçınılmaz olur.
Yaşlanma süreci, kemik yoğunluğumuzu ve gücümüzü zamanla azaltarak iskeletimizi daha kırılgan hale getirir.

Bu nedenl, kemik sağlığımızı korumak için kalsiyum ve D vitamini açısından zengin beslenmek, düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmek oldukça önemli.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın