Beden Algısı, Başarı ve İlkel Zihin
Fiziksel görünümü başarı kriteri olarak gören o ilkel zihin… İtiraf edelim, birçoğumuz zaman zaman veya her zaman bu ilkel anlayışın esiriyiz. İyi bir fiziksel görünümü ideal hedef olarak belirleyip, bu “başarıya” ulaşmayı kolektif olarak destekliyoruz.
Birisi şans eseri “güzel” olan ebeveyninin genlerini aldığı için her konuda üstünlüğe sahip olmalı mıdır?
![Birisi şans eseri “güzel” olan ebeveyninin genlerini aldığı için her konuda üstünlüğe sahip olmalı mıdır?](https://img-s3.onedio.com/id-67abad7630afb31c4c0ef032/rev-0/w-600/h-337/f-jpg/s-f85c5ef468cdbf94b34d3dfc10e10f7e2764fa4e.jpg)
Değiştiremeyeceği koşullar nedeniyle “sorunlu” fizyolojik özelliklere sahip biri kendini doğuştan mağlup ilan etmeli midir? “Güzel” olarak dünyaya geldiği için kendini her konuda “önde, başarılı, üstün” gören ve ötekilerin de bunu onayladığı o ilkel zihniyet meselesi…
Onları sosyal mecralarından tanırsınız: “Ben, ben, ben” diye bağırırlar. Tüm bunları körükleyen kapitalist sistem ve en elverişli maşası olan medya. “Güzel” olmayana pek fazla başarı şansı tanımayan sektörler. Onlardan şikâyet edip yine onların zihniyetiyle davranan insanlarımız. Toplumsal yargıyla “güzel” kabul edilenlerin, halo etkisiyle yaptıkları ettiklerinin de güzel/başarılı kabul edilmesi ve bunların tam tersinin de geçerli olması. Üzerine “ünlülük” eklendiğinde kusursuz bir kombinasyon oluşması ve sorgulanmaya neredeyse kapalı olması.
“Ünlü” ve sözde “çirkin” birleşiminde ise, ne vahşi linçlere maruz kalındığını bu ülkede örnekleriyle hatırlarız. “Güzellik ve çirkinlik” üzerinden zorbalıklar alır başını gider. Estetik operasyon, anti-aging ve anti-depresan harcamaları artar, bunların yarattığı trilyon dolarlık sektörler krallığını sürdürmeye devam eder. Gelin bu yazıda olumsuz beden algısının yarattığı sonuçlara bilimsel bir gözle bakalım.
Sosyal medyanın, sosyal bağlılık gibi çeşitli olumlu faydalarının yanı sıra yalnızlık, dürtüsellik ve negatif kıyaslama gibi olumsuz yanları da bulunur. Bunların insan psikolojisinde yarattığı sonuçlar, bilim dünyasında son zamanlarda üzerinde en fazla çalışılan konulardır. Olumsuz beden algısı olarak tanımladığımız “body shaming” konusu bunların başında gelir. Beden memnuniyetsizliği, kişinin gerçek bedeni ile ideal beden algısı arasında yarattığı farktan kaynaklanır. Depresyon ve anksiyete başta olmak üzere yıpratıcı sonuçları vardır.
Elbette bu acımasız sistemin merkezinde kadınlar yer alır. Medya, kadınlara ulaşılması zor güzellik idealleri sunarak beden memnuniyetsizliğini artıran acımasız bir kaynak görevi görür her zaman. Sosyokültürel teori, medyanın bu idealleri teşvik ettiğini ve kadınların bunları içselleştirerek kendilerini başkalarıyla kıyasladığını, kadın bedeninin bir nesne olarak değerlendirildiğini ve bunun kadınlarda beden/görünüm kaygısını artırdığını söyler. Üstelik bundan kimsenin şikâyeti yoktur. Hem kadınlar hem de erkekler bu ilkel zihniyeti benimsemiş ve acımasızca dozunu artırmıştır. Geleneksel medyanın yarattığı bu kültürün üzerine sosyal medya bin katını eklemiştir.
Olumsuz beden algısı araştırmaları ne diyor?
![Olumsuz beden algısı araştırmaları ne diyor?](https://img-s1.onedio.com/id-67abb56930afb30ca90f0bed/rev-0/w-600/h-900/f-jpg/s-19d3aa3b1a0d50adf01abcba6b00b2ba58580119.jpg)
Kadınlığın temsil ediliş şekliyle ilgili dünyada değişen bir şey yok. Geleneksel medyadaki temsiller, sosyal medyada fazlasıyla sürdürülüyor. Geleneksel medyada yayıncıların bakış açısıyla üretilen temsiliyeti, sosyal medyada yayıncı konumundaki milyonlarca insanın bakış açısı pekiştiriyor ve yeniden üretiyor. Kadınlığın baskın olarak fiziksel görünüm kriterlerine hapsedildiği bu dünyaya ne kadar maruz kalınırsa, o denli kendini olumsuz kıyaslama eğilimi artıyor. Erkeklerin kadınlara ve kadınların kadınlara beden algısı üzerinden yaptırımları toplumsal olarak meşrulaştırılıyor.
Olumsuz beden algısı ve yeme bozuklukları üzerine yürütülen araştırmaların incelendiği çalışmaların sonuçlarını şöyle özetleyelim;
- Sosyal medyada geçirilen toplam süreden ziyade, fotoğraf paylaşımı ve yorum yapma gibi etkileşimler, beden algısı kaygılarını daha fazla artırıyor.
- Fotoğraf paylaşımı, görüntüleme, beğenme ve yorum yapma gibi görüntü odaklı etkileşimler, bireylerin kendilerini dış görünüşleri üzerinden değerlendirme eğilimlerini artırıyor. Bu durum kişilerin ince beden ideallerini içselleştirmelerine neden oluyor ve dolayısıyla beden memnuniyetsizliği ile yeme bozuklukları artış gösteriyor.
- Medyada öne çıkarılan güzellik idealleri, kadınların ve genç kızların kendilerini sürekli olarak gözlemlemelerine ve dış görünüşleri üzerinden değerlendirmelerine sebep oluyor. Sosyal medyada özellikle yakın arkadaşlar ve ünlülerle yapılan görünüş kıyaslamaları beden imajı kaygılarını artırıyor.
- Çeşitli deney sonuçları şöyledir: Çekici ve daha az çekici olan Facebook profilleri katılımcılara gösterilmiş ve çekici profillere maruz kalanların beden memnuniyetsizliği artmıştır. Koreli üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada, öğrenciler zayıf bir kişinin kilo vermek istemesiyle ilgili paylaşımları gördüklerinde beden memnuniyetleri düşmüştür. Bir başka çalışmada, Facebook’ta 20 dakika vakit geçiren kadınların, diğer online platformlarda zaman geçirenlere kıyasla kilo ve vücut şekli konusunda daha fazla kaygı yaşadıkları tespit edilmiştir. Çoğu çalışma kadın katılımcılarla yapılmış olsa da, erkeklerin de benzer şekilde beden memnuniyetsizliği ve yeme bozuklukları yaşayabildiği gösterilmiştir.
- Olumsuz beden algısının sosyal medya ile ilişkilerinin incelendiği çalışmalarda, olumsuz sonuçları artıran kriterler ortaya konulmuştur. Bunlar, sosyal medyada geçirilen süre, sosyal medyayı kullanma sıklığı, sosyal medyadaki arkadaş sayısıdır. Uzun süreli araştırmalar bu kriterlere dayanarak, sosyal medyayı yoğun kullanan kişilerde 4 hafta ile 18 ay sonrasında beden memnuniyetsizliklerinin ve bununla ilgili kaygılarının arttığını göstermiştir.
- Kimi araştırmalara göre, kendisini ideal bulan kişilerin beden memnuniyetleri kıyaslama sonucu artabilirken, bunun tam tersi de geçerlidir.
Çözüm önerileri nelerdir?
![Çözüm önerileri nelerdir?](https://img-s1.onedio.com/id-67abb5bb034bb3ab88ed939f/rev-0/w-600/h-898/f-jpg/s-20768ed50b4f27a8bf910c512ec9946c45328e8f.jpg)
- Sosyal medyada başkalarıyla bağlantı kurma hızı ve kolaylığı arttıkça, kendini başkalarıyla kıyaslama davranışı daha az çabayla ve daha sık gerçekleşir. Bu nedenle sosyal medya kullanımını süre ve takip edilen içeriklerin niteliğine göre sınırlandırmak önerilir.
- Genç yaştaki bireylerin, olumsuz beden algısı ve yarattığı sonuçlar hakkında bilinçlendirilmesi önemlidir. Özellikle kız çocukları için tehlike büyüktür. Genç yaşlarda kendini diğerleriyle kıyaslama dürtüsü baskındır. Kişiler kendilerini benzer veya yakın buldukları kişilerle daha fazla karşılaştırır. Bu, kendini değerlendirme dürtüsünü artıran bir etkendir. Akranlar ve arkadaşlar bu bakımdan çoğunlukla kıyaslama hedefi haline gelir. Sosyal ilişkiler içerisinde zorbalığa varan sonuçlardan kaçınmanın bir yolu, bunların nedenleri ve sonuçları hakkında kişilerin bilinçlenmesidir.
- Bilinçlendirme çabalarının önemli bir kısmı dijital okuryazarlıkla ilgilidir. Online platformlarda karşılaşılan içeriklerin amacını, ne söylediğini ve doğruluğunu sorgulayıcı bir yaklaşımla ele almanın yolları, olumsuz beden algısı konusu üzerinden de topluma anlatılmalıdır.
Bu yazı, çözüm önerisi olabilecek adımlara bir toz zerresi kadar da olsa, katkı sunabilmek amacıyla kaleme alınmıştır. Sayımız ne kadar artarsa, o kadar başarabiliriz.
Yararlanılan Kaynaklar
* Holland, G., & Tiggemann, M. (2016). A systematic review of the impact of the use of social networking sites on body image and disordered eating outcomes. Body image, 17, 100-110.
* Fioravanti, G., Bocci Benucci, S., Ceragioli, G., & Casale, S. (2022). How the exposure to beauty ideals on social networking sites influences body image: A systematic review of experimental studies. Adolescent research review, 7(3), 419-458.
Not: Bu yazıda yararlanılan kaynaklardaki veriler derlenerek aktarılmıştır. Verilerin kaynağına ilişkin detaylı bilgiler için adı geçen çalışmalar incelenebilir.
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!