Bir Karadeniz Türküsüdür Volkan Konak
Karadeniz’in üstüne sis çökmüştü o sabah…
Gökyüzü griydi, deniz öfkeli. Uzaktan bir vapur düdüğü duyuldu; uzun, içli, yalnız bir düdük… Deniz bir şeyler söyleyecek gibi yaptı ama söylemedi. Sustu sadece. Sonra radyoda bir ses yükseldi. Öyle bir ses ki, hepimizin kalbini titretir, unuttuğumuz duyguları yeniden hatırlatırdı:
“Kimseye soramadığım,
Doyunca saramadığım,
Görmeden duramadığım,
Nazlı yarimden ayrıldım…”
Volkan Konak’tı bu;

Sesiyle hepimizi, içimizde sakladığımız ama anlatamadığımız yerlere götüren adam. Şarkıları bizim hikâyelerimiz gibiydi; her notasında biraz biz, her dizesinde biraz geçmişimiz vardı. O şarkı söylemeye başladığında hepimiz çocukluğumuza dönerdik. Dut ağacının gölgesine, eski evimizin önündeki basamaklara, yağmur sonrası çamurlu sokaklara…
Ne zaman Cerrahpaşa’yı söylese, gözlerimizde yaş birikir, sessizce yutkunurduk. Babasını kaybettiği hastanenin önünde yaşadığı acıyı, sesiyle yüreğimize işlerdi. O şarkıyı söylerken sanki hepimizin kaybettiği sevdiklerimiz yanımıza gelirdi.
Hayatın tuhaf cilvesidir ki; Volkan Konak, o türküyü söylerken kavuştu babasına.
Belki babası, yıllardır onu o koridorda bekliyordu. O da sahneden adım adım yürüyerek gitti babasına doğru. İzleyenlerin gözyaşları arasında sessizce vedalaştı bizimle.
Volkan Konak sahneye çıktığında şehirler küçülür, kasabalar kardeş olurdu. Herkes bir olur, tek bir yürek gibi aynı türküyü söylerdi onunla. Çünkü onun türküleri, bizim söyleyemediklerimizi anlatırdı hep:
“Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da,
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil;
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte,
Yani yürekte, yürekte…”
Bir keresinde demişti ki:
“İlmik ilmik, damar damar; Vakfıkebir ekmeği gibi, Tonya tereyağı gibi, Hamsiköy’ün sütlacı gibi, Akçaabat’ın köftesi gibi, Sürmene’nin bıçağı gibi yerliyim.”
İşte tam da bu yüzden çok severdik onu.
Çünkü Volkan Konak bizim gibi hissederdi.
Bizim gibi güler, bizim gibi ağlardı. Onun şarkılarında annelerimizin sessiz duaları, babalarımızın gizli hüzünleri vardı.
Şimdi o yok.
Ama biliyoruz ki Volkan Konak gibi adamlar hiç ölmez.
Çünkü onlar bizim kalbimizde yaşar.
Şarkıları, hiç unutmadığımız çocukluk hatıraları gibidir; yaşadıkça güzelleşir, büyüdükçe anlam kazanır.
Belki şimdi uzak bir yaylada, küçük bir evin verandasında oturuyordur Volkan Konak.
Babası yanındadır, çocukluk arkadaşlarıyla birlikte şarkı söylüyordur yine.
Karadeniz’in üstüne çöken sis bir gün dağılır,
Deniz sakinleşir elbet…
Ama onun sesi hep yankılanır kıyılarımızda, dalga dalga…
Onu unutmak mümkün mü?
Nurlar içinde uyu Volkan Konak.
Seni hiç unutmayacağız…
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!