Bu Fotoğraf İnsanlığın Kıyametidir
Bu fotoğrafa iyi bakın, hiç gözünüzü ayırmadan, kırpmadan, korkmadan, gözleriniz dolmadan bu fotoğrafa iyi bakın. Çünkü bu fotoğraf insanlığın bitişinin fotoğrafıdır. Bu fotoğraf, kıyametin fotoğrafıdır. Kıyamet koptuğunda dünyanın yerle bir olacağını, dağların yere batıp, okyanusların taşacağını, gökten ateş yağacağını, dünyanın ortadan ikiye falan yarılacağını düşünüyorsunuz ya, yanlışınız var. İşte kıyamet budur; suçu günahı olmayan bir çocuğun, kıyıya vurmuş, ayakkabılı ölü bedenidir kıyamet. Ve hala bunun sorumluluğunu üzerine alan birileri yoksa ve hala bu çocuk bir rakamdan ibaretse bu kıyamettir. Orada yüz üstü, kafası suyun içinde yatan çocuğa iyi bak, bugün Bodrum sahiline vuran bu çocuğun ayakkabılarına, elbisesine, yukarı bakan ellerine, ıslak saçlarına iyi bak. Bir daha hiç oyun oynayamayacak, gülemeyecek, ağlayamayacak, kaskatı kesilmiş, donmuş çocuğa iyi bak.
Onun ölmeden önce ne kadar su yuttuğunu düşün, nasıl korktuğunu aklına getir, denizin karanlık sularında beyhude çığlıklarını düşün. Son saniyede aklına hangi görüntünün geldiğini düşün, annesini aradığını, çırpınmayı bıraktığını düşün, sulara gömülen bedenini getir gözünün önüne, kıyıya yaklaştığını ve kumsala vurduğunu canlandır gözünde. Hiçbir şeyden habersiz, bir gece annesinin kucağında evinden ayrılışını düşün, belki de ayıcığımı evde unuttuk diye ağladığını, ölüm korkusuyla, bombaların, patlamaların gölgesinde yol alan ailesinin endişelerini, umuda kaçış yolculuğunda içlerinde büyüttükleri o küçücük umut kırıntısını düşün. Sadece insan gibi yaşamak uğruna, karınlarını doyurmak için, bir lokma ekmek için neleri göze aldıklarını düşün. Düşün arkadaşım çekinme, o çocuğun doğduğu günü düşün, annesinin onu ilk kucağına aldığı anı, ilk emzirmesini düşün. Babasıyla göz göze geldiğini, babasının ağladığını, eşine sarılıp, adı şu olsun dediği anı düşün. Geriye git arkadaşım, evlendikleri günü düşün. Nasıl mutlu olduklarını, karşılıklı dans edişlerini, ilk gece sevişmelerini düşün. Düşün ki anla onların da senin benim gibi insan olduğunu. Onların da en az senin benim kadar yaşamaya hakları olduğunu düşün.
Zorla kendini arkadaşım, o çocuğun kıyıya vurmuş bedenine bak, bunu hak edecek ne yapmış olabilir diye düşün. Acımanı istemiyorum senden, sadece düşün, kendini, kardeşini, çocuğunu koy o bedenin yerine öyle düşün. Kimsesiz, tek başına kıyıya vurmuş, tertemiz giyimli o çocuğun senin çocuğun olduğunu düşün. Bir gece önce annesinin elinden kayıp, Akdeniz’in karanlık sularında nasıl da bağıra bağıra kaybolduğunu, ciğerlerine dolan suyu düşün.
“Bıktık bu Suriyelilerden diye espri yapıp gülerken, daha güzel kar edeyim diye 10 liralık can yeleklerini 100 liraya satarken düşün. 3 milyon insan yaşıyor senin içinde, ne kadar görmezden gelebilirsin, ne kadar yokmuş gibi davranabilirsin, Gördüğün her dilenen Suriyeli çocuğa daha ne kadar burun kıvırabilirsin. Arkadaşım turizmi öldürüyorlar diye ağladığın şey “insan”. Senin gibi yaşamak isteyen, nefes alıp veren, gülen, ağlayan insan. Bunun çözümünü sen bulacak değilsin elbette ama farkına var, kıyıya vuran o çocuk biraz da senin insanlığın bunu anla artık. O parti şunu yaptı, bu tezkereye evet dedi, şu hayır dedi, o görmezden geldi, v.b söylemlerin ne sana, ne de bu insanlara faydası var. İnsanlar ölüyor arkadaşım, o çocuğun kıyıya vuran bedenine bak ve bıktık bu Suriyelilerden de arkadaşım, diyebiliyor musun? Diyemiyorsan ses vereceksin.
Ülkenin bu kadar derdi varken, terör azıtmışken, ekonomi alarm verirken, erken seçime giderken konumuz bu mu şimdi? Diyebilirsin, deme. Ayağa kalkmak, gözümüzün önünde insanlar “umut yolculuğu” diye ölüme koşarken, her gün Ege sahillerinden minibüs kaldırır gibi zodyak botla insanlar bile bile ölüme yollanırken bunu görmezden gelmeye hakkımız yok. Batı’nın duyarsızlığını eleştirirken, 'onların yüzünden bu insanlar bu halde' derken, hiç göçmen kabul etmeyen koskoca (!) İslam coğrafyasını da düşün. Katar’ı, Birleşik Arap Emirlikleri’ni, Arabistan’ı düşün. İzlanda 10 bin göçmene kucak açıyoruz derken, 1 kişi bile almayan şeyhleri, emirleri, kralları düşün. Bu bir siyaset, din, ırk meselesi değil, bu bir insanlık dramı, insan gibi düşün.
Bu fotoğraf insanlığın kıyametidir arkadaşım. Bodrum sahilinde, yalnız başına, kaskatı kesilmiş halde yatan 4 yaşındaki o çocuğun bedeni insanlığın kıyametidir. Onun vatanına, yurduna bombaları, silahları yığanlar, onun canına kast eden katiller sürüsünü o topraklara dolduranlar, siyasi emeller uğruna insanların mahvına seyirci kalanlar, onlar bu çocuğu görmez.
Sen gör arkadaşım, kaldır kafanı bak, yüzünü göremediğin bu çocuğun bedenine bak… Bu çocuk insanlığın kıyametidir arkadaşım. Ağlamaktan başka bir şey yapamadığımız…
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!