Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Ortadoğu Uzmanı Kesilmek İsteyenler İçin Yedi Tüyo | Ahmet Hakan | Hürriyet
IŞİD’i gördükten sonra yapmamız gerekenler:
Derhal ama derhal bir Sünni, bir Alevi’yi bulup sıkıca kucaklaşmalı. Bir Alevi de yine derhal bir Sünni’ye “Kardeşimsin” diye haykırmalı.
Dinin her türlü yorumuna sonsuz özgürlük tanınmalı, dinin her türlü yorumu aziz ve kıymetli bulunmalı. Alevilerin tüm haklı talepleri tanınmalı… Onlara yapılan ayrımcılığa derhal son verilmeli.
Din ve mezhep üzerinden ayrıştırıcılık yapanlara, “bayrak indiren”muamelesi yapılmalı. Demokratik laiklik prensibinin kıymeti bilinmeli, o bayrak yükseltilmeli.
Mezhep temelli politikalardan derhal vazgeçilmeli. Kürtlerle hakiki bir barış tesis edilmeli, “barış süreci” bütün zorluklarına rağmen tamamına erdirilmeli.
Bu ülkede potansiyeli bulunan tüm çatışma alanları, en güvenilir barış alanları haline getirilmeli.
İktidar da, muhalefet de bu alanlar üzerinden birbirlerine yüklenmekten vazgeçmeli.
Bu alanlar üzerinden siyaset yapanlara “Bizi Irak’a mı çevireceksiniz, size artık zırnık oy yok” denmeli.
Winter İs Coming (*) | Mehveş Evin | Milliyet
Game of Thrones dizisini izleyenler, ilk bölüme adını veren bu repliği iyi bilir. Krallıklar, asiller, kabileler birbirini savaşlarda boğazlar, türlü entrikayı çevirirken insanlığı bekleyen asıl felaket başkadır: Yıllar sürecek çok zorlu bir kış, yani açlık, sefalet, hayatta kalma mücadelesi zamanı.
En barbar savaşlar, hatta zombi istilası bile Kuzeylilerin fısıldayarak söylediği “kış” kadar korkutucu değildir. Metaforik olarak kış, herkesin hayatında zorlu dönemler yaşayacağı düşüncesini ifade eder.
Yaşadığımız “modern” dünya, ne yazık ki hâlâ fantastik dizilere rahmet okutan şiddete, cahilliklere, vandallıklara, açgözlülüğe sahne oluyor.
Bayrak indirildi
Türkiye’de “kış” uzun zamandır kapıda: İnsan hakları ihlallerinden yargının ayaklar altına alınmasına... Laikliğin yerine din ve ahlakın konmasından toplumun kutuplaştırılmasına... Dış politikadaki akıl almaz hatalardan neo-kapitalizmin vahşi yöntemlerinin kutsallaştırılmasına...
PKK neden IŞİD ile savaşmaya talip? | Ruşen Çakır | Vatan
Yazının başlığına bakıp “Zaten Suriye’de, Rojava denilen bölgede savaşıyorlar” diyenler olacaktır. Doğru, Abdullah Öcalan çizgisindeki PYD’nin askeri kolu olarak görülen YPG bir süredir Rojava’da, IŞİD (Irak Şam İslam Devleti), Nusra Cephesi gibi El Kaide ile bağlantılı veya onun türevi örgütlerle kıran kırana savaşıyor. Bu savaşta YPG’nin her açıdan en büyük destekçisinin PKK olduğu da malum. Bununla birlikte şu ana kadar PKK’nın doğrudan El Kaide ile bir şekilde irtibatlandırılabilecek gruplarla çatıştığını pek duymadık, ama yakında Irak’ta bunun yaşanma ihtimali var. Çünkü IŞİD’in Musul’u almasının hemen ardından KCK tarafından “Gerilla güçlerimiz Peşmerge güçleriyle birlikte aktif bir biçimde savaşmaya hazırdır” diye açıklama yapıldı ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) destek söz verildi.
Türkiye'nin 11 Eylül'ü | Sezin Öney | Taraf
IŞİD’in, Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’u ele geçirmesi, Türkiye için bir “11 Eylül” diye yazmıştım.
Bunun sebebi, olayların bire bir benzerliği değildi; kastım şuydu: 11 Eylül saldırıları nasıl ABD’nin iç ve dış politikalarının bir 20 yılına damga vurduysa, bugün Irak’ta yaşananlar da, Türkiye’nin iç ve dış siyasetine öyle bir etki yapacak.
11 Eylül, ABD’nin tam da içinde, kalbinde yaşanmış, bir “iç saldırı” olarak büyük sarsıntı yaratmış, sadece yol açtığı can kaybı ile değil planlanması ve gerçekleştirilmesindeki müthiş çarpıcılık, TV’lerden canlı yayınlanan patlamaların neredeyse elle tutulur dehşeti ile de tüm dünyada insanların belleğine kazınmıştı. Bu açılardan, Musul’un, Türkiye’nin coğrafi olarak “dışında” olması ve gözden “ırak” bir olay olarak yaşanması, benzetmemdeki asıl noktanın gözden kaçmasına neden olmasın.
Sorumlu Türk dış politikası ve Davutoğlu mu? | Ali Bayramoğlu | Yenişafak
Kimi kesimlerdeki AK Parti takıntısı malum. Saf ideolojik muhalefet, lider takıntısı olanı anlama ve anlatma niyetinden de kabiliyetinden de son derece uzakta duruyor. Ülkedeki pek çok siyasi gelişme bu cenderede algılanmadan, kavranmadan araçsallaşarak siyasi bir tahrip bombası haline dönüyor.
Bugün güney sınırımızda yaşanan gelişmeler de benzer bir işlemden geçiriliyor.
Irak ve Suriye'de yaşanaların tek sorumlusunu, Türk dış politikası ve Ahmet Davutoğlu ilan etmek son günlerde en kolay ve en sık yapılan iş.
Üstelik bunu 2003'te ABD'nin Irak'a müdahalesinin, Türkiye'nin tezkereyle bu savaş oyununa katılmasının keskin savunucularının, hatta lobicilerinın yapıyor olması ayrıca ironik bir durum oluşturuyor.
Bugün Irak'ta yaşanan gelişmelerin başlangıç noktası 2003 tarihli ABD işgalidir. Irak toplumsal dokusunun mezhebi ve etik parçalarına ayrılmasının, El Kaide tipi örgütlerin bu kaos alanında cirit atmaya başlamasının tek sorumlusu Bush politikalarıdır. Afganistan'da Taliban'ı, Irak'ta IŞİD'i üreten, IŞİD'i besleyen bu politikalardır.
Şii Türkmenlere Kaçacak Yer Yok | Fehim Taştekin | Radikal
Irak’ın üçüncü büyük kenti Musul’un Sünni aşiretleri, eski Baas kadroları ve Irak Şam İslam Devleti’nden (IŞİD) oluşan intikam koalisyonunun eline düşmesinin ardından Erbil’e uzanan 80 km’lik yol üç gündür hareketli. Bir tarafta Musul’dan kaçanlar, diğer tarafta zor koşullar ve IŞİD’ın “Maliki yönetimiyle bağı olanlar ve halka karşı suça karışmamış olanlar dışında kimseye dokunmayacağız, geri dönün” çağrısına uyarak Musul’un yolunu tutanlar var.
Türkiye neden bir şey yapmıyor?
Kani Kırcalı kontrol noktasında üç pikabın kasasına doluşmuş Şii Türkmen ailelere eşlik eden ve sadece ismini veren Yahya adlı yaşlı kişi elinde Kürt bölgesinde ikamet edebileceğine dair belgeyi gösterip “Oturma iznim var ama Erbil’e giremiyorum” diyerek öfkeyle konuşmaya başladı. “Şerhan’dan geldik. Necef, Kerbela ya da Bağdat’a gitmek istiyoruz.
Bir Cisim Yaklaşıyor | Nihal Bengisu Karaca | Habertürk
GÜZEL ülkemiz Suriye muhalefetinin belkemiğini oluşturan İslami cephe tugaylarını El-Nusra’dan, El-Nusra’yı IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) örgütünden ayıramayadursun, IŞİD aldı yürüdü ve Musul, Tikrit ve Samarra’yı ele geçirdi. Maliki ‘nin hataları yüzünden 11 yıldır baskı altında yaşayan Sünni grupların patlama noktasına gelmiş olması son bir yılda yaptığı ittifaklarla gücüne güç katmış IŞİD’in bu fırsatı iyi kullanmasıyla sonuçlandı.
Tabii bu arada muhatapları da IŞİD isminin yarattığı dehşet etkisini fırsata dönüştürdü. Irak ordusunun bir süredir devam eden çatışmalardan yorgun düştüğü ve sayıca az olan IŞİD terör elemanları karşısında dağılma eğilimine girdiği bir gerçek ama Maliki ‘nin başta ABD olmak üzere dünyayı yardıma çağırırken IŞİD ismini öne çıkarması Sünnilere uyguladığı baskının neden olduğu “ Artık yeter ” noktasını perdeleme taktiği aynı zamanda.
Laf Öğütmek Yerine Çözüm Üretmek! | Hasan Cemal | T24
Öyle zamanlar vardır ki, laf öğütmekle, kimsenin itiraz edemeyeceği birtakım genel doğruları gevelemekle, bilgiçlik taslayan soyut tekerlemeleri alt alta sıralamakla neyin ne olduğu anlaşılmaz.
Bir işe yaramaz bunlar.
Hepsi top çevirmektir çünkü.
Veyahut:
Bir torba dolusu laf edip hiçbir şey söylememektir.
IŞİD’in ‘Musul baskını’yla birlikte durum böyle sayılır.
Kafalar iyice karışmış vaziyette.
Sürekli laf öğütülüyor.
Özellikle ‘devlet büyükleri’yle onların ‘müşavir kalemleri’nin durumu böyle...
Bu eğlenceli bir konu ama geçiyorum.Daha kötü günler bekliyor Türkiye’yi!
Coğrafyamız hiç değişmedi.
Hep tımarhaneydi, hep yangın yeriydi.
Yüzü Batı’ya dönük, İkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren Batı kurumları içinde yerini almış, Amerika’sı ve Avrupa’sıyla sağlam ilişkileri olan, ama Doğu’yla da dostluk ve barış içinde yaşamayı önemseyen, ‘demokrasi’yi kör topal da olsa idare eden bir Türkiye, yer yuvarlağının belki de en netameli noktasında bugünlere kadar iyi kötü geldi.
Bölge bugün yine yanıyor.
Suriye’de üç yıldır sürmekte olan kanlı iç savaş şimdi zaten karmakarışık olan Irak’ı yeniden altüst etmiş durumda.
Yükselen alevler Türkiye’yi de güney sınırlarından fena halde etkilemeye başladı.
Ankara İstihbaratta Feci Çuvalladı | Lale Kemal | Zaman
Türkiye, Akdeniz’den Irak’a kadar uzanan 910 kilometrelik uzun Suriye sınırının, çatışmaların yoğun olduğu kesimlerindeki önlemleri sıklaştırmış, bu ülke ile olan sınır kapılarının önemli bölümünü kapatmaya başlamıştı.
Suriye ile olan sınır bölgelerine örülen duvarlar ve Kuzey Suriye’de uçurulan İsrail yapımı Heron insansız hava araçları ile arazide hangi tarafın güç kaybedip kaybetmediğine göre Türkiye’ye olası bir radikal savaşçı ya da Cihatçı akınının önlenmesi amaçlanıyordu. Sınırda çok gecikmeli de olsa alınan bu önlemler, 3 yılı aşan iç savaşta Esad’ın rejim kuvvetleri karşısında güç kaybına uğrayan Cihatçı’ların, son zamanlarda Türkiye üzerinden kaçış yolu bulmalarını önlemiş, kendilerini Irak’a yönlendirmeye başlamıştı.
Nitekim, kısa adı IŞİD olan Irak Şam İslam Devleti adlı radikal dinci terör örgütü mensupları, Esad rejim kuvvetlerinden kaçarken Türkiye sınırlarında sıkışınca zaten varlık gösterdikleri ve Suriye ile olan sınırı elek gibi olan Irak’a rahatça girdiler. Bu ülkedeki güçlerini böylece pekiştiren IŞİD teröristleri, hafta başında Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’u ele geçirdiler, Türkiye’nin Musul konsolosluğunda görevli diplomatlar dahil 48 kadar kişi ile 30 kadar Türk kamyon şoförünü rehin aldılar.
Şimdi IŞİD’in elinde 80’in üzerinde Türk rehine var ve onları kurtarmak için Ankara, bu terör örgütü ile pazarlık yapıyor.
IŞİD Hakkında Bilmek İstemedikleriniz | Ahmet Kekeç | Star
BİR - IŞİD örgütünde savaşan Türkiyeliler varmış... IŞİD örgütünde savaşan Kanadalılara ne buyuracaksınız? Örgütte ayrıca çok sayıda Alman, Fransız ve Amerikan vatandaşı var... Rus bile var. Bu neyi değiştirir ki?
İKİ - Irak yönetiminin idam cezasına çarptırdığı Haşimi ’nin olup bitenlerden sonra sevinç naraları atması, Haşimi’yle IŞİD örgütü arasındaki organik ilişkiye işaret etmez... Cahil cahil konuşacağınıza, Haşimi’nin ne dediğine bakın.
ÜÇ - Saddam yanlıları, sokaklarda IŞİD lehinde nümayişler yapıyor... Örgüt, Saddam’ın vatanı olan Tıkrit ’i de ele geçirmişti ama halk son derece memnun. Türk matbuatının cahil kesimi “Neden böyle oldu?” sorusunu sormayacak mı?
DÖRT - Hasan Cemal , IŞİD’in bir “sonuç” olduğunu düşünüyor... Suriye politikalarımızın bir sonucuymuş.
BEŞ - Obsesif kompulsif ağabeyimiz aynı zamanda safmış... “Cahil” demek istemediğim için “saf” diyorum. IŞİD bir sonuçtur ama Hasan Cemal’in zannettiği “şey” in sonucu değildir... “Irak Gezi” sinin sonucudur.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!