Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Merkel'in Sıkıntısı | Murat Yetkin | Radikal
Bir zamanlar Türkiye’nin yolunu unutan Almanya Şansölyesi Angela Merkel son dört ay içinde üçüncü ziyaretini yaptı.
Bunlardan birisi Kasım’daki G-20 zirvesiydi ama 18 Ekim ve dün 8 Şubat’taki aynı konu üzerineydi: Suriye mülteci akınının AB üzerindeki baskısını azaltmak ve Türk hükümetini mültecileri burada tutmaya razı etmek.
Diplomasi muhabirleri saymış, son dört ay içinde Merkel yurtdışı toplantıları dâhil Başbakan Ahmet Davutoğlu ile dün yedinci görüşmesini yapmış; hep bu konu üzerine.
Dün Ankara’daki ortak basın toplantılarında mülteci krizini birlikte ele almak için on madde üzerinde anlaştıklarını ilan etti Davutoğlu.
Bu on madde arasında, Suriye sınırından Türkiye’ye yasadışı geçişlerle mücadele konusunu NATO’ya birlikte taşımak da var.
Cizre'de Neler Oldu? | Serpil Çevikcan | Milliyet
Önceki gece gazetecileri alarm durumuna geçiren iddia Cizre’den geldi.
Cizre’de bir binanın bodrum katında 60 PKK’lının öldürüldüğü haberi başta sosyal medya olmak üzere büyük yankı buldu.
Bir yandan operasyonu eleştiren mesajlar atılırken, diğer yandan bazı hesaplardan destek veren mesajlar çok tartışmalı ifadelerle paylaşıldı.
Dün önce Şırnak Valiliği açıklama yaptı, ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Bizden duymadığınıza inanmayın” diye özetlenebilecek bir yaklaşımla iddiaların doğru olmadığını duyurdu.
Cizre, Silopi ve Sur merkezli iç güvenlik harekatı ikinci ayını dolduruyor.
Herkes kabul ediyor ki bu tür operasyonların uzaması beraberinde birçok problem getiriyor. Burada bir numaralı öncelik sivil-sade vatandaşın zarar görmemesi ise iki numaralı gerçek de algı yönetiminin güçleşmesi.
Devlet, Türkiye’nin geneli bağlamında algı yönetiminde bugüne kadar istediğini yapabildi.
Çılgın Proje! | Mehmet Y. Yılmaz | Hürriyet
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu kez Irak tezkeresindeki hataya düşmek istemediğini söyleyince yandaş medyaya alıcı gözle baktım.
Bu kez birinciliği Yeni Şafak kazandı, Karagül Bey’i kutlarım.
Karagül, ak tolgalı beylerbeyinden aldığı işareti iyi değerlendirmiş, şöyle yazıyor:
“Türkiye, Suriye’ye müdahale etmeli!”
Ama bu müdahale artık nasıl olacak ise İran ve Rusya ile çatışmaya girmeden olacak ve böylece Suriye’nin, Türkiye karşıtı bir “garnizona” dönüşmesi engellenecekmiş.
Karagül’ün sözleri şöyle bitiyor: “Buna savaş çığırtkanlığı diyecekler, biliyorum, ama bu müdahale olmazsa, birkaç yıl sonra Türkiye’nin parçalanmasını tartışıyor olacağız. Bir yere not edin!”
Karagül de, Suriye krizinin ilk günlerinde “Üç saatte Halep’i, beş saatte Şam’ı alır, Emevi Camisi’nde sabah namazını eda ederiz” diyen öteki sivil generaller gibi!
Kaç ay askerlik yaptı, merak ettim. Ama şunu söyleyeyim ki artık Rusya ve İran ile çatışmayı göze almadan bu müdahale yapılamaz.
Haber Nöbeti’ne ve Birbirimize Neden İhtiyacımız Var? | Ceren Sözeri | P24
Haber Nöbeti’nde birikecek haberlerin bir havuzda toplanması, bir gelir modeli yaratılması, belki bir haber kooperatifi kurulması mümkün.
İstanbul’da bir grup gazetecinin bir araya gelip çatışma yaşanan, sokağa çıkma yasaklarının olduğu yerlerde, görev yapan meslektaşları ile dayanışma için başlattığı Haber Nöbeti’ne ‘’gider misin?’’ diye sorduklarında önce şaşırdım. Ben aktif olarak gazetecilik yapmıyordum ki, orada işe yarar mıydım? Basın kartım da yoktu. E malum pek çok gazetecinin yok. Yıllardır muhabirlik yapmıyorum, becerebilir miydim? Aslına bakarsanız çok da özlemiştim. Ayrıca ifade özgürlüğü, gazetecilerin çalışma koşulları ve gazetecilik etiği üzerine yıllardır çalışıyorum. Katıldığım her toplantıda “hep ana akım medyayı konuşuyorsunuz, yerelin sorunlarını, doğudaki çatışma altındaki gazetecilerin durumlarını görmüyorsunuz” eleştirilerine maruz kalıyorum, hep de hak veriyorum. ‘’İşte fırsat, git ve elinden geleni yap’’ dedim kendi kendime.
Türkiye-İran Tercihli Ticaret Anlaşmasında Hayal Kırıklığı | Mehmet Çetingüleç | Al-Monitor
İran’a uygulanan ekonomik ambargonun kalkmasıyla ortaya çıkan iş imkânları birçok ülkenin iştahını kabartırken, Türkiye 2015 yılı başında elde ettiği özel bir imkânı dış politika yüzünden iyi değerlendiremedi. Yaklaşık 10 yıl süren müzakereler sonucunda Türkiye ile İran arasında imzalanan ve 1 Ocak 2015 tarihinde yürürlüğe giren tercihli ticaret anlaşmasında hedef iki ülke arasındaki ticaret hacmini 2015 sonunda 35 milyar dolara çıkarmaktı. Türkiye’den 140, İran’dan 125 üründe gümrük vergilerini aşağı çeken anlaşmanın yürürlüğe girdiği gün açıklama yapan dönemin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Bugün Türk ve İran ticari hayatının, dostluğunun, siyasi ve ekonomik işbirliğinin çok önemli bir başlangıcıdır” demişti.
Ancak büyük umutlarla yürürlüğe sokulan anlaşmanın birinci yılında alınan sonuç tam anlamıyla hayal kırıklığı yarattı. 2014 yılında 13,7 milyar dolar olan dış ticaret hacmi, 2015 yılı sonunda 35 milyar dolarlık hedefe karşılık 9,7 milyar dolara geriledi.
Trajedi Kapıda... | Ali Bayramoğlu | Yeni Şafak
Türkiye'nin korktuğu başına geliyor. Suriye'den kopup gelen yeni göçmen dalgası, 10 binlerce insanı sınır kapılarına yığmış durumda.
Sayısı 3 milyon sınırına dayanan mülteci akımını Türkiye'nin nasıl göğüsleyeceği başlı başına bir sorun.
Göğüsleme sadece bu kişileri yasal statü altına alma, kamplara yerleştirme, Batı ülkelerine geçişlerini organize etme, tüm bunların insani, siyasi, mali bedellerinden oluşmuyor.
Kontrolsüz kitlesel geçişlerin içerdiği tuzaklar ortada. Bu tuzaklar, güvenlik ve istihbaratla ilgili enerjisini Güneydoğu'ya hasretmiş Türkiye için büyük bir risk oluşturuyor. Radikal örgütlerin yeni yapılanmaları, yeni eylemlerine kapı açıyor, açık geçiş yolları şeklinde bir faturaya dönüşüyor.
Deniz Naki: Freedom Yazsa Sıkıntı Olmazdı | Pınar Öğünç | Cumhuriyet
En çok konuşulan “Azadi” (özgürlük) dövmesini iki yıl önce Türkiye’de yaptırmış, Che’yi de. İlki Dersim, bir de “Berxwedan jiyane” (yaşamak direnmektir) var. “Diyarbakır’da iyi bir dövmeci arıyorum, bulursam düşündüğüm bir şey var, zaten duyarsınız” diyor gülerek Deniz Naki. İngilizce “freedom” ya da Almanca “Freiheit” yazmış olsaydı “azadi” yerine? “İnan hiç sıkıntı olmazdı” diyor.
Bir süredir onun dövmeleri memleket meselesi. Politik görüşünü bedenine forma yapmayı ve hayatı maça dönüştürmeyi o seçmiş belki de. Ama futbolun ikinci sıraya düşmesinden de rahatsız.
“Tabii ki ön planda futbolum olsun isterim. Gerçekten şaşırıyorum, aklı başında olan insan barış ister. Barış diyorsun, siyaset yapıyor oluyorsun bu ülkede. Yetmiyor vatan haini oluyorsun, terörist oluyorsun. Ben yanlış bir şey yapmıyorum ki, her zaman barış mücadelesini veririm, kimse ağzımı kapatamaz, bedelini de öderim.”
Bize Her Yer Kasımpaşa | Hayko Bağdat | Diken
Mevzuyu biliyorsunuz…
Cumhurbaşkanımız resmi bir ziyaret için gittiği Ekvador’da konuşma yaparken birkaç kadın kendilerini protesto etti. Bazı sloganlar atarak dünya liderimizin sözünü kesmeye çalıştılar. Allahtan Ekvador dilini bilmiyorum da ne dediklerini anlayamadım. Yoksa cesur bir kalem olmanın gereğini yerine getirir buraya yazardım.
Kadınların bu eylemi ve söyledikleri bizim korumaların anında dikkatini çekmiş olacak ki Türk’ün gücünü göstermek için bir an olsun gecikmediler.
Allah ne verdiyse dalıp kadınları yerlerde sürüklemeye başladılar. Olayları izleyen liderimiz ise kürsüden korumaların bu cevval tavrına mutlu olduğunu beyan etti: “İşte böyle saygısız tipler de olabiliyor, böyle saygısız tiplere her zaman gerekli cevabı da vereceğiz.”
Kadınlar ‘gereken cevabı’ alırken Diego isimli bir Ekvador milletvekili ‘haddini aşan şeyler’ yapmış diyorlar.
Reyhanlı Saldırısı Suriye’de Çözülür | Ayça Söylemez | BirGün
Utku Kalı beraat etti. Reyhanlı saldırısının failinin El Nusra olduğuna, daha da önemlisi saldırı öncesinde Jandarma’nın elinde istihbarat bilgisi olduğuna dair belgeleri sızdırmakla suçlanıyordu.
Kalı’nın belgelerin yayınlanmasıyla ilgisinin olmadığı mahkemece kanıtlandı.
Ancak o sızdırmamış olsa da belgeler ortadan kaybolmadı. 52 kişinin öldüğü Reyhanlı’daki saldırıyla ilgili kamuoyuna yansıyan tek elle tutulur belge de onlardı.
“Belgelerde patlamanın beklendiği, göz yumulduğu, patlama ardından olayların Alevi dedelere, sol örgütlere ve Suriye devletine yıkılmaya çalıştığı açık bir şekilde görülüyor…”
Redhack, 22 Mayıs 2013’te Jandarma İstihbarat belgelerini bu notla paylaştı. İki bombalı aracın patlatıldığı Reyhanlı saldırısı da 11 Mayıs’ta yapılmıştı.
Neredeyse üç yıl geçti, saldırıyla ilgili belgelerin içeriği hâlâ yargı konusu değil. Savcı Özcan Şişman, saldırıyla ilgili (dolaylı yollardan) Suriye devletini sorumlu tuttu.
Ölüm Çocuklara Yakışmıyor… | Bekir Coşkun | Sözcü
Bir fotoğraf…
Kaçıp gelen 120 bin Halepliden bir sığınmacı yalnız çocuk, kucağında kedisini de getirmiş…
Sarılmış kedisine, çocuğun gözündeki ifadelerle kedinin gözündeki ifadeler aynı… İkisi de kocaman gözleri ile bakıyorlar:
“Ne olacak?..”
Evlerinden çok uzakta, bir dikenli telin dibinde… Gece çocuğun kedisine sarılarak yatacağını, ikisinin de aç olduklarını, her gürültü ile irkilip uyanacaklarını, çocuğun kedisine daha çok sarılacağını düşündüm…
Kör olası gözlerim…
Kendini İslam aleminin lideri görmeye başladığı günlerdi… “BOP eş başkanı” dediler inandı… Şam’a gidip Emevi Camisi’nde namaz kılmaktan söz ediyordu…
Bir anda Kafkasyalı, Mısırlı, Faslı, Pakistanlı, Afganistanlı katiller, Türkiye üzerinden Suriye’ye toplanmaya başladılar… Lojistik desteği Türkiye’den alıyor, tedavi için Türkiye’ye geliyor, silah ve mühimmatları Türkiye’den gidiyor, hava değişimine Antalya’ya geliyorlardı…
Yorum Yazın