onedio
article/comments
article/share
Haberler
Dijital Refah Hakkında Konuşmalıyız: Sağlıkta, Eğitimde, Sosyal Kalkınmada, Medyada E-Hizmetler

etiket Dijital Refah Hakkında Konuşmalıyız: Sağlıkta, Eğitimde, Sosyal Kalkınmada, Medyada E-Hizmetler

“Hayatımızı seçme özgürlüğü, refahımıza büyük katkılar sağlayabilir. Refah perspektifinin ötesinde, özgürlüğün kendisi de önemlidir. Düşünebilmek ve seçebilmek, en insani iki konu değil midir? Dijital dünyada neyi edinmek veya takip etmek için iyi bir nedenimiz olduğunu bizim belirlememiz gerekir.”

Dijital refah, dijital iyi oluş, uluslararası kullanımıyla ‘digital well-being’, iyi bir yaşam sürmemiz üzerinde dijital teknolojilerin rolünü konu alan bir kavram. Bilim dünyasının gündeminde ancak toplumda henüz karşılığının olup olmadığından emin değilim. Muhtemelen bu konuyu konuşmaya başladığımızda üstün bir toplum formuna erişmişiz demektir. Çünkü dijital teknolojiler ekseninde yer alan dijital refahın bir boyutu etik, bir boyutu özgürlüklerle ilgili.

Dijital refah konusunu bilimsel araştırma* sonuçları ve yaşamımıza dokunan örnekler üzerinden açıklayarak neden gündemimize girmesi gerektiğini tartışıyorum bu yazıda. En yaşamsal önceliğimiz sağlıkla başlayalım.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Dijital Teknolojilerin Sağlık Hizmetlerinde Kullanımı

Dijital Teknolojilerin Sağlık Hizmetlerinde Kullanımı

Fiziksel ve zihinsel sağlık, iyi oluşun ana bileşenleridir ve sağlık hizmetlerine erişim ile bu hizmetlerin yeterli şekilde sunulması refahın temelidir. Dijital teknolojilerin yaşam kalitesini nasıl iyileştirebileceği konusu kapsamlıdır; yalnızca bireyin fiziksel veya zihinsel sağlığını değil, daha geniş unsurları da kapsayabilir. Örneğin, güvenli bir ev ortamı, iyi sağlık koşullarını ve bireyin sosyal uyumunu yansıtabilir ve bu da sağlıktaki refahın bir parçasıdır. Akıllı takip sistemleri gibi teknolojik yenilikler, dijital teknolojilerin bireyleri kendi sağlıklarını yönetme konusunda güçlendirmesini sağlıyor ve yakın gelecekte tıbbi uygulamaların gelişimini şekillendiren bir güç olacak gibi görünüyor. 

Örneğin e-sağlık teknolojilerindeki yenilikler, hastanın yetilerini artırabilecek veya ilaç uyumsuzluğu gibi sorunları azaltmaya yardımcı olabilecek yeni veri akışlarını mümkün kılıyor. Makine öğrenmesi, Alzheimer gibi hastalıkların teşhisinde daha güvenilir ve verimli yöntemler sunarken, sanal gerçeklik/artırılmış gerçeklik (VR/AR) teknolojileri ile beyin-bilgisayar arayüzlerindeki gelişmeler fiziksel rehabilitasyon için yeni araştırma alanları yaratıyor. Aynı zamanda bilişsel davranışçı terapi için yeni tedavi yöntemleri sağlıyor. Bazı çalışmalar ise, dijital teknolojilerin kullanıcıların ruh sağlığına zarar verebileceğini veya davranışsal bağımlılığa katkıda bulunabileceğini ileri sürüyor. Çünkü sağlık hizmetlerinde dijital teknolojilerin kullanımı, makine öğrenimi ve robotikle sınırlı değildir; klinik ortamlarda sosyal medyanın kullanımını da içerir. 

Örneğin şöyle sorular tartışılıyor; makine öğrenmesiyle ruhsal sıkıntılarını ifade eden insanların niyeti tespit edilip, kötü sonuçlanma ihtimali bulunan senaryolarda kişilere müdahale edilmeli midir? Makine öğrenmesi intihara meyilli insanları tespit edip yardım ulaştırılmasını sağlayabilir mi? Kimi klinisyenlere göre, kişilerin intihar düşüncelerini paylaşmaları terapötik bir etkiye sahiptir ve negatif değildir. Peki, risk altındaki hastaların otomatik olarak tespit edilmesini amaçlayan makine öğrenmesi, kişilerin terapötik amaçlı bir paylaşımı ile kendine zarar verme niyetini doğru şekilde ayırt edemezse ne yapılmalıdır? Bu durumda bireyin çevrimiçi davranışının hatalı yorumlanmasından kaynaklanan uygunsuz klinik müdahale, hastanın gizlilik ve özerklik sınırlarına saygı gösterilmemesi nedeniyle istemeden zarara yol açabilir mi?

Sağlık hizmetlerinde dijital teknolojilerin rolü, veri gizliliği ve hasta özerkliği gibi konular etrafında şekillenen etik sorulara, sağlıkta robotik sistemler ve yapay zekanın kullanımıyla ortaya çıkan sorular eklenmiştir. “Sağlık hizmetlerinden kim sorumlu olmalıdır?”, “Otomatik kararların anlaşılabilirliği nasıl sağlanabilir?”, “Dijital sağlık hizmetlerine eşit erişim nasıl garanti edilebilir?” gibi sorular…

Sağlık verilerinin hassas niteliği nedeniyle gizliliğin ön plana çıkması kaçınılmazdır. Dahası araştırmacılar, yardımcı teknolojilerin çoğu zaman bireyin bağımsızlığını veya güçlenmesini destekleyen bir bakım biçimi olarak pazarlanmasına rağmen, sorunlarına da işaret ediyor. Örneğin, bu teknolojiler kullanıldığında bakım sorumluluğunun uzman kurumlardan, bakım alan bireylerin evlerine taşınması nedeniyle hukuki, sosyal ve etik sorunların oluştuğu düşünülüyor. Peki ne yapmalı?

Hesap verebilen, bizi anlayan ve erişilebilir teknolojiler talep etmeliyiz.

Hesap verebilen, bizi anlayan ve erişilebilir teknolojiler talep etmeliyiz.
  • Ev ortamında kullanılmak üzere geliştirilen yardımcı teknolojiler, hastaları profesyonel sağlık hizmeti sağlayıcılarından uzaklaştırıyor ve ulusal sağlık hizmetlerinin hesap verebilirliğini azaltıyor. Ebeveyn veya aile üyeleri gibi gayri resmî bakım verenlerin üzerindeki yükü aşırı artırıyor. 

  • Kullanıcılara sağlıkları ve iyi oluşlarıyla ilgili bilgi sunmak, bilgiyi yanlış anlamaktan kaynaklanan kaygıyı artırabilir. 

  • Çeşitli araştırmalar, incelenen hizmetlerin çoğunlukla, kullanıcıların test sonuçlarının anlamlarını daha iyi kavramalarına veya bunlarla başa çıkmalarına yardımcı olan ek destek hizmetlerini sunmadığını göstermiştir. Geleneksel hasta-doktor ilişkisinde örneğin, belirsiz bir tanıya ilişkin bilgiyi uygun biçimde aktararak kaygıyı hafifletmek doktorun sorumluluğundadır. Birincil bakım sağlayıcısı, yalnızca tedaviden değil, hastanın tedaviyi anlamasından da kısmen sorumludur. Ancak elektronik sağlık (eHealth) teknolojilerinde bu ilişkinin kurulması veya sürdürülmesi kolay değildir.

  • E-sağlık teknolojilerinin her ihtiyaç duyan kişi için erişilebilir olup olmayacağı sorusu tartışmaya açıktır. Örneğin, kullanışsız bir arayüz tasarımı yaşlı hastalar gibi toplumun bazı kesimlerinin hizmetlere erişimini engelleyebilir. Bilgilerin aşırı karmaşık sunulması, kullanıcıların önerileri anlamasını veya pratikte kullanmasını zorlaştırabilir. Bunların çözümü yüksek maliyetler gerektirir. Bu nedenle, yardımcı robot teknolojilerinin tüketiciler için kullanışlı hale gelmesi teknoloji sahiplerinin sorumluluğudur.

  • 2005 yılında Dünya Sağlık Örgütü, üye devletlerin e-sağlık çözümlerini uygulamaya yönelik ulusal stratejiler geliştirmeleri önerisinde bulunmuştur. Bu karar, “sağlık ve sağlıkla ilgili alanlarda bilgi ve iletişim teknolojilerinin maliyet etkin ve güvenli kullanımı” olarak tanımlamıştır.

Dijital Teknolojilerin Eğitim ve İstihdamda Kullanımı

Dijital Teknolojilerin Eğitim ve İstihdamda Kullanımı

Teknolojik gelişmeler eğitimin doğasını değiştiriyor. Bu nedenle müfredatlarının dijital okuryazarlığa daha fazla odaklanması ihtiyacı doğmuştur. İş dünyasında ise, çalışanların değişen koşullara uyum sağlamak için sürekli yeni beceriler öğrenmesi veya mevcut becerilerini geliştirmesi zorunlu hale gelmiştir. Dünya Ekonomik Forumu’nun İşlerin Geleceği raporu, yüksek hızlı mobil internet, yapay zeka, büyük veri analitiği ve bulut bilişimi gibi teknolojik etkenlerin küresel iş gücü piyasalarını nasıl dönüştürdüğünü ele alıyor. Raporda, “refahın, toplumsal ilerleme ve bireysel gelişim için doğası gereği taşıdığı fırsatların, tüm paydaşların eğitim ve öğretim sistemlerinde, iş gücü piyasası politikalarında, beceri geliştirmeye yönelik iş yaklaşımlarında, istihdam düzenlemelerinde ve mevcut toplumsal sözleşmelerde reform başlatma kapasitesine kritik derecede bağlı olduğu” ifade ediliyor.

Bilim dünyasında yoğunşekilde VR/AR dahil çeşitli dijital teknolojilerin yaşam boyu öğrenmeyi, kendini gerçekleştirmeyi ve yeni fırsatlara açıklığı nasıl destekleyebileceği tartışılıyor. Örneğin, etkileşimli video oyunlara dayalı öğrenmenin öğrencilerde bilişsel becerileri geliştirip geliştirmediği inceleniyor. Akıllı telefonların bir öğrencinin ruh halini otomatik olarak algılayıp algılayamayacağı benzer bir örnek olarak düşünülebilir. Eğitim veya iş hayatında teknolojinin kişilerdeki bu tespitlerinin farkındalık oluşturarak, stres yönetimi veya duygusal anlayışı artırarak iş yükünün düzenlenmesine yardımcı olup olamayacağı araştırılıyor. 

Refah amaçlı kullanılan dijitalde otomatik izleme ve gözetim araçlarına ilişkin etik endişeler hem eğitim hem de iş hayatında karşımıza çıkıyor. Bazı çalışmalar mahremiyet gibi etik sorunları vurgularken, bazı çalışmalar da otomatik ölçüm sürecinin negatif etkilerinde tespit boşluğu olduğunu iddia ediyor. Bu boşluğu ele alan çalışmalardan biri, okullarda dijital teknolojilerin artan kullanımının performans ölçümünün kaygı yaratması nedeniyle stres ve depresyon yaratabileceğini öne sürüyor. 

Dijital Teknolojilerin Yönetişim ve Sosyal Kalkınmada Kullanımı

Birçok ulusal hükümet, refahın bilimsel anlayışına ve politika üzerindeki etkilerine ilgi duymaya başlamıştır. Örneğin, ulusal göstergelerin izlenmesi veya toplumsal refahı artırabilecek ‘akıllı şehirler’ gibi projelerin geliştirilmesi amacıyla büyük veri ve makine öğrenimine dayalı dijital teknolojilere yönelik artan bir ilgi olduğu görülüyor.

Makine öğrenmesi ve veri analitiğindeki gelişmeler, mevcut veri setlerinden yeni içgörülerin ve çıkarımların elde edilmesini kolaylaştırıyor. Elbette burada da etik bakımdan tartışmalı konular ortaya çıkıyor. Verilerin nasıl toplanacağı ve kullanılacağı konusunda şeffaflık bekleniyor. 

Akıllı şehirlerin ve sağlık hizmetlerinin dijitalleşmesine yönelik görüşler farklılık gösterse de, akıllı şehirlerin gelişimini olumlu değerlendiren birçok görüş bulunuyor. Vatandaşların refahını belirleyen sosyo-çevresel etmenlerin iyileştirilmesinde veri akışı üreterek toplumsal hizmetlerin geliştirilebileceği düşünülüyor.

Dijital Teknolojilerin Medya ve Eğlencede Kullanımı

Dijital Teknolojilerin Medya ve Eğlencede Kullanımı

“Medya ve eğlence” belki de bu incelemedeki en belirsiz sosyal alandır. Dijital teknolojiler için geniş bir kullanım yelpazesini içerir. Etik riskleri yüksek olduğu gibi, sosyoloji, veri bilimi, insan–bilgisayar etkileşimi gibi çok çeşitli disiplinlerin kapsamında yer alır. Medya ve eğlence ile ilişkili dijital teknolojiler, iyi oluşu teşvik etme konusunda yeni fırsatlar sunar. Örneğin, VR/AR teknolojileri, sanat galerileri ve müzeler gibi kamu kaynaklarına erişimi genişletebilir. Bir başka örnekte, çevrimiçi oyunlar, oyunculara oyun içi avatarları aracılığıyla farklı anlatı biçimlerinde kendini ifade etme olanağı sunarak, öz-anlayış ve duygusal iyi oluşu artırabilir. Bu süreç güçlendirici olabilir ve bireyin kendini daha iyi anlamasını sağlayabilir.

Bu alandaki etik tartışmalara bakıldığında, örneğin sosyal robotların iletişimsel erdemlerin ve ahlaki muhakemenin gelişimini engelleyebileceği düşünülüyor. Çevrimiçi alanda birçok bağımlılığının, kişilerin dini ve manevi kimliğinin gelişimi üzerinde olumsuz etkisi olabileceği öne sürülüyor. Sanal ortamda uzun süreli maruziyetin, örneğin VR/AR teknolojisi aracılığıyla çevrenin tipik yapısının değiştirilmesinin, nöroplastisite aracılığıyla psikolojik ve nörofizyolojik değişikliklere yol açabileceği iddia ediliyor. Bu risklerin özellikle çocukların ve ergenlerin sinirsel ve davranışsal gelişimini etkilemesi kaygı verici bulunuyor.

Etik tartışmalardaki ana amaçlardan biri, etik değerleri tasarım sürecine daha yakın bir şekilde entegre ederek, kullanıcıların refahını artıran dijital arayüzlerin nasıl tasarlanabileceğini anlamaktır. Refahı yükselten dijital teknolojilerin tasarlanabilmesi için kamu sağlığı, sosyoloji, felsefe, psikoloji, kamu politikası, medya çalışmaları, edebiyat ve sanat gibi çeşitli alanlarda uzmanlıklardan yararlanılmalıdır.

Dijital Refah Nasıl Artar?

Dijital iyi oluşumuz, dijital teknolojileri kullanmadaki özgürlüğümüzle de bağlantılı bir konudur. Teknolojiler artık büyük oranda kişiselleştirilerek bize sunuluyor. Yani tercihlerimizle uyumlu bize özel önerilerle geliyor. İhtiyaçlarımız, beklentilerimiz ve davranışlarımız hakkında edinilen bilgilerin işlendiği özelleştirilmiş hizmet ve içeriklerle karşılaşıyoruz. Mikro hedeflemeli reklamcılık gibi veri mahremiyetinin sınırlarını zorlayan uygulamalar etik eleştirilere uğrasa da, kişiselleştirilmiş hizmetlerin dijital refahımız bakımından avantajlarını yaşıyoruz. Bu konuda öne çıkan konulara göz atalım:

  • Kullanılabilirlik, bir teknolojinin ergonomik açıdan ne kadar kullanılabilir olduğunu ifade eder. Örneğin kullanımının zahmetli olup olmadığı veya kullanıcıdan aşırı bilgi girişi gerektirip gerektirmediği dikkate alınır. 

  • Erişilebilirlik, tasarımın toplumun tüm üyeleri tarafından kullanılabilir olup olmadığı ile ilgilidir. Evrensel tasarım, ürünlerin, programların ve hizmetlerin, uyarlama veya özel tasarım gerektirmeden mümkün olan en geniş şekilde tüm insanlar tarafından kullanılabilir hale getirilmesidir.

  • Özerklik, şu türlü boyutları içerir: Kullanıcının uygulama içindeki kontrol ve katılım düzeyi, uygulamanın işlevselliği üzerinde sahip olunan kişiselleştirme düzeyi, kullanıcıya sunulan bilgilerin doğruluk ve güvenilirliği ve bunun kararlarını nasıl etkilediği, kullanıcının amaçsal anlayışı yani uygulamanın bireyin kendi eylemsel farkındalığını destekleyip desteklemediği, uygulamanın önerdiği eylemlerde ahlaki değerlendirme olup olmadığı veya değerleri teşvik edip etmediği.

Sonuç olarak dijital teknolojiler yaşamımızın birçok alanındaki refahı artırırken, etik tartışmaları da beraberinde daima getirecektir. Burada önemli olan sorunlu alanların hızlı fark edilip çözüm önerisi geliştirilmesidir.

Yararlanılan Kaynak

*Burr, C., Taddeo, M., & Floridi, L. (2020). The ethics of digital well-being: A thematic review. Science and engineering ethics26(4), 2313-2343.

Not: Bu yazıda yararlanılan kaynaktaki veriler derlenerek aktarılmıştır. İçerikte başka kaynaklardan yapılan alıntılara ilişkin detaylı bilgiler için adı geçen çalışmalar incelenebilir. 

LinkedIn

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
Sonsuz olasılıklara, gelişime ve dönüşüme inanır. Akademik olarak pazarlama iletişimi, tüketim ve yaratıcılık ekseninde insan davranışlarını inceleyen araştırmalar ve dersler yürütür. Marka iletişimi ve kurumsal iletişim alanlarında danışmanlık ve eğitmenlikleri kapsayan yolculuğunu sürdürmektedir.
Tüm içerikleri
right-dark
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam