Kaybedilen canlar, daha çok sosyal medya üzerinden yaşanan hezeyanlar, şöyle olmalı, böyle olmalı’lar… Sonra unutulup giden acılar. Acı kendi acınsa unutulmuyor da başkalarının acısı olunca etki azalıyor kabul etmek lazım. Sonra çabucak normale dönüyoruz. Yeni bir acı yaşanana kadar. Aynı, yaşam alışkanlıklarını devam ettirirken doktordan çıkamayan hasta gibi…
Oysa ki hayat iyileşmesi gereken alanlarımıza projektör tutmaya devam ediyor! Temalar değişiyor sonuç değişmiyor!
Bir şeyler değişsin istiyoruz evet! O değişim için ne yapıyoruz?
Ne yangın uzmanıyım ne deprem. Bireysel sorumluluğumu alma çabasındayım kendi hayatımda. (Evimde yıllardır deprem çantası, küçük bir yangın tüpü, acil durumlar için hazır yiyecekler… bildiğim, yapabildiğim yerinden.) Ama uzmanlığım olmayan alanda ahkam kesmek haddimi aşmak olur.
Yıllardır bireylerin kilo sorununu aşmaları için yaptığım rehberlikten DEĞİŞİM DİRENÇLERİ en çok tanık olduğum. Haddimce bir katkı sağlayayım diye aldım kalemi elime. Umarım faydası dokunur!
Birey değişmeden toplum değişmeyecek belli ki.
Kaybettiğimiz canlar için üzülmeye devam ederken şapkayı da önümüze koyup düşünelim.
DEĞİŞELİM ARTIK! DEĞİŞELİM!
Değişim, hem bireylerin hem de toplumların en büyük korkularından biri. Ne kadar 'değişmemiz gerekiyor' desek de, aslında çoğumuz eski alışkanlıklarımıza, mevcut konforumuzda kalmaya oldukça bağlıyız. Değişim ise çoğumuzun zihninde bir şekilde kayıp ve belirsizlikle ilişkilendirilir. Çünkü değişim, doğası gereği bir şeylerin değişmesi anlamına gelir ve bazen kaybetmek insanın en büyük korkusu denilebilir.
Hem bireysel değişim hem de toplumsal değişim, aslında birbiriyle çok benzer süreçlerden geçer bakınca. Her iki süreç de eski alışkanlıklardan, güven alanlarından çıkmayı gerektirir. İnsanlar toplumda “bugüne şükür' diyerek değişim istemezken, bireyler de kendi konforlarından çıkmaktan çekinir. Çünkü, ne yazık ki, değişim çoğu zaman bir KAYIP gibi algılanır.
Oysa kayıplar, kaybettiklerimizin yerine yeni bir şeyin doğması için gereklidir.
Ve yaşanan her acı değişime işaret eder aslında. Hiçbir duygu nedensiz değil.
Eğer biz ona karşı direnmeye devam edersek, değişim bir gün bizi kendisiyle sürükleyecek belli ki. Ya değişim için vereceğimiz kayıpları kabul ederek kazanacağız, ya da direne direne kaybetmeye devam edeceğiz.
En azından gelecek nesiller için değişimi kucaklamayı ümit ediyor, bu acının son olmasını diliyorum!
Sağlıcakla kalın.
Instagram
Facebook
X
Web
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio