Dönecek Yol Kalsın Diye Uğraşıyoruz
Cem Yılmaz’a – ne kadar önemser ya da önemsemez sorun değil- mektubumdur:
“Siz giderken biz dönüyorduk.”
Sizin sahnenizle büyüdük biz.

Kimi zaman üniversite amfisinde bilgisayardan gösterinizi izledik, kimi zaman sinema biletine harçlığımızı verdik. Sizin esprilerinizle ilk kez “mizahla düşünmek” ne demek, onu öğrendik. Sizinle güldük, düşündük, ferahladık. Çünkü siz bizim için sadece bir komedyen değil, topluma ayna tutan, zamanın ruhunu yakalayan bir ses oldunuz. Ama şimdi o ses bize değil, sanki bizden yukarıda bir yere konuşuyor. Mizahınız güldüren değil susturan bir tona dönüştüğünde, biz de gülmeyi bırakıyoruz.
Bu cümle sadece bir espri değil aynı zamanda zamanın ruhunu ıskalayan, geçmiş deneyimi kutsarken bugünkü mücadeleyi küçümseyen bir bakış açısının yansımasıydı. Bu söylem, bence, özellikle gençlerin karanlık karşısında cesurca durmaya çalıştığı bir dönemde, incitici ve dışlayıcı bir hal aldı. Bu cümle, her ne kadar 'biz de zamanında çok şey yaşadık' demeye çalışsa da aslında günümüz gençliğinin direnişini, endişesini, sorgusunu küçümseyen bir yerden konuşuyor. Oysa hiçbir kuşak, bir diğerinin acısını yarıştırmak ya da kıyaslamak zorunda değil. Gençlerin yaşadığı baskı, sansür ve korku ortamı gerçek ve yakıcı. Üstelik bu gençler, dijital çağda büyümüş olsalar da eleştiriye, özgür düşünceye, barışçıl eyleme yönelik baskının her türlüsünü iliklerine kadar yaşıyorlar.
Siz, yıllar boyunca mizah yoluyla toplumsal olaylara dokunabilen, bazen ince bazen sert ancak hep zekice cümlelerle gündemi yakalayabilen bir isimdiniz. Fakat bu son söylemi, gücün yanında hizalanan, yeni kuşaklara “siz bilmezsiniz” diyen, deneyimi kibirle karıştıran bir noktada duruyor. Oysa gerçek deneyim sahibi insanlar bilir ki, mücadele bir kuşaktan diğerine aktarılan bir zincirdir. Bu zincirin her halkası, bir öncekine saygı duyarak güçlenir. Gençler sadece kendi özgürlüklerini değil, aslında hepimizin geleceğini savunuyor. Gözaltına alınan, yargılanan ya da susturulmak istenen bu gençler, toplumun vicdanı. Bu vicdana 'biz o yolları çoktan yürüdük' demek, yalnızca yolları karartır. Çünkü mesele sadece o yoldan geçmek değil; o yolu aydınlatmak, sonrakilere el uzatmak, onları dinlemek ve yanlarında durabilmektir. Zaman değişiyor, yöntemler değişiyor, aktörler değişiyor ama adalet arayışı aynı kalıyor. Bu arayışı küçümseyen her cümle, sadece bugünün gençlerini değil; geçmişte mücadele edenleri de incitir.
Dönecek Yol Kalsın Diye Uğraşıyoruz

Bu tür cümleler, yüzeyde esprili görünse de altında bir tür kibir taşıyor. “Biz yaşadık, siz daha yenisiniz” demek, gençlerin şu an yaşadığı baskıyı, korkuyu ve mücadelenin gerçekliğini görmezden gelmek anlamına geliyor. Oysa hiçbir kuşak bir diğerinin acısıyla yarışmak zorunda değil. Siz, gençken yürüdünüz belki ama şimdi yürüyenleri izliyorsunuz. Lakin bu izleyiş, destekle değil imalı bir mesafeyle, alttan alta küçümseyen bir tonla yapıldığında, geçmişin tüm değerini de sorgulatır hale geliyor. Bugün gözaltına alınan, sesi kısılmaya çalışılan, tehdit edilen o gençler... Sadece kendileri için değil, sizin için de benim için de sokaktalar, sosyal medyadalar, mahkemelerdeler. Vicdanın sesi bazen en genç olanın ağzından çıkar. Çünkü mesele sadece o yolu yürümek değil; şimdi yürüyene su vermek, gölge olmak, destek olmak. Bugün gençlerin yanında durmamak, aslında kendi geçmişine de sırt çevirmektir.
Sizin mizahınız yıllarca otoriteyi tiye alan, halkla aynı yerden bakan, sistemin açmazlarını zekice eleştiren bir mizah oldu. Ama şimdi sanki o yer değişti. Eskiden halkın sesi olan biri, şimdi halkın sesine “siz daha çocuksunuz” diyor. Bu, sadece gençleri değil, ona yıllardır güven duyan herkesi hayal kırıklığına uğratıyor.
Sizin gösterilerinize giden bir nesiliz biz. O gösterilerle büyüyen çocuklarımız var artık.
Sizinle gülen insanların çocuklarıyız. O yüzden kırgınız. Çünkü bu kez karşında olanlar sizin izleyiciniz değil.
Sizinle aynı hayali kurmuş, aynı sokaklardan geçmiş, aynı esprilere gülmüş olanları görmüyorsunuz.
Güldürdüğünüz nesli artık anlamıyorsunuz gibi hissediyoruz.
Siz belki gerçekten biz giderken dönüyordunuz. Ama mesele o değil. Mesele, şu an nereye baktığınız, kiminle yürüdüğünüz. Çünkü bugün susarsanız yarın dönecek bir yolun kalmayabilir. Bu gençler sizin geçmişte özgürce yürüdüğünüz yolları yeniden açmaya çalışıyor. O yolları küçümsemeyin. Onların yürüyüşü sizin hatıranıza da saygıdır.
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!