Görüş Bildir
Haberler
Fizik Yasaları Neyi Hazır Buldu da Evreni Oluşturdu?

etiket Fizik Yasaları Neyi Hazır Buldu da Evreni Oluşturdu?

Mustafa Günen
24.10.2023 - 00:01 Son Güncelleme: 24.10.2023 - 11:04

Önceki bölümde bilime göre evrenin milim şaşmayan doğa yasalarıyla başladığını açıkladım. Öyleyse evren, kendisini oluşturacak bu yasaları hazır bulduğunu belirttim. Ancak, tamam doğamız, yasaları hazır buldu ama, yasalar neyi hazır buldu da bu evreni oluşturdu diye sordum? Bu çok nemli bir sorudur. Çünkü literatüre göre evrenin hammaddesi olarak elimizde yalnızca adına enerji dediğimiz ama aslında ne olduğu bilinmeyen bir şey olduğu bilgisi var. Şimdi biz doğal olarak fizik yasalarının buluştuğu bu enerjiye göre oluştuğunu zannederiz. Yani bu şey hangi özelliklere sahipse, yasalar da o özellikler doğrultusunda yapılandığını ve tamamlandığını düşünürüz. Öyle değil mi? Ancak bilim öyle düşünmüyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Şimdi bu konuda merhum fizik Profesörü Stephen Hawking’in kitabından bilgiler aktarayım.

Şimdi bu konuda merhum fizik Profesörü Stephen Hawking’in kitabından bilgiler aktarayım.

“Büyük Patlamadan önce gerçekleşen olaylar olsa bile, daha sonra ne olacağını belirlemek için bu olayların kullanılamayacağı anlamına gelir. Zira, öngörülebilirlik Büyük Patlama ile birlikte sekteye uğrar. Buna karşılık, halihazırda olduğu gibi, sadece Büyük Patlamadan bu yana ne olduğunu biliyor olmamız da ondan önce olup biteni belirleyemeyeceğimiz anlamına gelir.”

Stephen Hawking, Zamanın Kısa Tarihi, s. 69-70

“Tekillikte genel görelilik ve tüm diğer fizik yasaları işlevsiz kalır; eşdeyişle tekilliğin neyle sonuçlanacağı öngörülemez. Daha önce de açıklandığı üzere, bu, Büyük Patlama’nın ve ondan önce gerçekleşen her şeyin kuramın dışına alınabileceği anlamına gelir. Uzayzamanın bir sınırı, Büyük Patlamayla bir başlangıcı olacaktır.”

a.g.e, s. 161

Konuya aşina olmayanlar için daha anlaşılır hale getireyim. Bilindiği gibi evren, Büyük Patlamayla başlamış, Büyük patlama ise fizik yasalarıyla başlamıştır ve de Büyük Patlama aynı zamanda bilimin de başladığı andır yani geriye doğru bilimin sınırıdır. Bu yüzden patlama öncesinde mevcut fizik yasaları işlemez, dolayısıyla bilim de işlemez.

İşte Hawking, bu bilimsel gerçekliğin altını çiziyor ve evrenin patlama öncesi tekillik denilen durumundaki bilinemezliğe, belirsizliğe dikkat çekiyor. Üstelik işi tekillikte bırakmayıp belirsizliği evrenin başlangıç koşullarına da taşıyor. Hawking, başlangıç durumuyla ilgili bazı önemli modellerin muhtemel gelişmelerini değerlendirmiş ve sonunda da şu açıklamayla bitirmiştir.

 “Çoğu başlangıç koşullarının bugün gördüğümüze benzer bir duruma getireceğini iddia edemeyiz. Hem bizimki gibi bir evrene götürecek başlangıç koşullarının ve hem de götürmeyecek olanların doğal ölçüsü sonsuzdur. Bu nedenle, birinin ötekinden daha büyük olduğu iddia edilemez.”a.g.e, s. 102-103-104

Yine anlaşılır hale getireyim. Hawking özetle başlangıç koşullarındaki durumlara göre bizim bu evrenin olacağı garantisi yoktu diyor. Hatta bu evrenin olma ihtimali ne kadarsa, o kadar da olmama ihtimali vardı diyerek bitiriyor. Özetle durum yine belirsiz.

Bu bilgilerden sonra artık konumuz olan “yasalar neyi hazır buldu da bu evren oluştu?” sorusuna geçelim.

Aslında bilimsel verilere göre benim sorumun cevabı kısa ve net ama hiç de basit değil, üstelik çok önemli!

Evet, cevap kısa ve net dedim çünkü fizik yasaları elinde ne bulduysa, o şeyin neyle sonuçlanacağı, ondan ortaya ne çıkacağı bilinemez, belirsiz bir şey bulmuş. Onun için yasalar elinde şöyle bir şey buldu diyemiyoruz çünkü o şeyin durumu muamma. Cevap bu kadar basit.

Hiç de basit olmayan duruma gelince; evet, bilim, evren yasalarla başladı diyor. Ama aynı bilim, başlangıç koşullarında özetle bizim evrenimizin olmama ihtimalinin de çok yüksek olduğunu söylüyor. Hatta o kadar ki, Profesör Richard Muller Şimdi, Zamanın Fiziği isimli kitabında bu zorlu durumdan “İmkânsız Evren” başlığı atarak bahsetmiştir. Her neyse amiyane bir tabirle, bizim evrenimiz sayısız oranda mucize ötesi şanslı olaylar sonucu meydana gelmiştir. İşte bu durum benim “yasalar neyi hazır buldu?” sorusunu çok önemli hale getiriyor. Şimdi ayrıntıya girelim. Tabii, önce fizik yasalarının tanımını vermek gerekiyor

Fizik yasaları; Olayların gidişinde olağan dışına yer vermeyen, değişmezlik ve mecburiyet gösteren kural. (Doğa yasaları) TDK

Görüldüğü gibi, sözlük tanımına göre fizik yasaları gibi düzen verici unsurlar, zorunlu olarak bir özelliği veya özellikleri olan ya da bilinen şeyler üzerinde kurulabilir. Mantığa göre de böyledir ama başlangıçtaki durum, mantığı çok zorlar niteliktedir. Örneğin bilim başlangıçta bu evren öngörülemezdi diyor ama evrenin de yasalarla başladığını bildiriyor. Demek ki yasalar, onca muammaya rağmen adeta bu evreni a dan z ye öngörebilmiş ki, milim şaşmayan kurallar oluşturup varlık alanına taşımış. Öyle değil mi? Evet öyle ama taşımış da nasıl taşımış? İşte burada soru işaretleri var.

Öncelikli soru şudur; yasalar ortaya ne çıkacağı belirsiz bir şeyi elinde bulmuş dedik. İyi de belirsiz ve hiçbir özelliği bilinmeyen bir unsur üzerine onu şekillendirecek yasalar nasıl oluşturulabilir? Bu mümkün değildir. Çünkü önce eldeki belirsiz şeyin ne olduğunu enine boyuna çözmesi, yani özelliklerini ortaya çıkarması lazım ki ona göre yasa oluştursun. Ancak gelin görün ki, bu fizik yasaları nasıl bir şeyse, ne yaptıysa -adeta aklı varmış gibi- belirsiz bir şeye bir şekilde yasa tanzim edip bu evreni oluşturmuş. İşte tam burada asıl başka büyük muamma durumlar ortaya çıkıyor. Tabii, bu konuda her zamanki gibi bilimin verileri üzerinden ama zorunlu olarak spekülatif yorumlar yapacağım

Şunu tekrarlayayım. Büyük Patlama öncesi yasalar işlevsiz kalır diyen bilim aynı zamanda evreni yasaların başlattığını da söylüyor dedik. Öyleyse demek ki fizik yasaları Büyük Patlama anından önce vardı ve bu evrene göre düzenlenmişler demektir. Tabii zaman henüz oluşmadığı için ne kadar önce olduğu söylenemez. O zaman neden işlevsiz kalır diye tanımlansın? Öyle ya eğer yasalar mevcutsa ya da varsayılırsa Büyük Patlama öncesinde yasalar işlevsiz olsa da o yasalarda bu evrenin olacağı öngörülebilir haldedir. Kaldı ki, bir şey işlevsiz ise, o şey var ama aktif durumda değil demektir. Öyle değil mi? Demek ki ön görülemezlik bilimin sorunudur. Yasalarda ön görülemezlik gibi bir sorun olamaz. Tabii bilim bu konuya cevap vermez, veremez. Çünkü sınırının dışında.

Peki bundan ne anlayacağız? Niçin bu kadar ayrıntıya girdim?

Peki bundan ne anlayacağız? Niçin bu kadar ayrıntıya girdim?

Aslında fizik yasalarıyla ilgili pek dile getirilmeyen çok önemli bir durum var. Onun için bunları yazdım. Şimdi o konuya geçeyim.

Önceki bölümlerde de yazdığım gibi, bilim, matematiğin nesneye ihtiyacı olmadığını, nesneden bağımsız olduğunu söylüyor. Tabii, evren nesnelerden oluştuğuna göre, matematik, evrenden de bağımsız demektir. Öyleyse şimdi sıkı durun! Eğer matematik evrenden bağımsızsa, o zaman bu matematik, fizik yasalarından da bağımsızdır, doğa yasalarının da ötesindedir öyle değil mi? Çünkü fizik yasaları Hawking’in de belirttiği gibi yalnızca bu evrenle ilgili yasalar düzenidir. İşte şimdi esas noktaya geldik!

Tüm bunlar gösteriyor ki, sanki fizik yasalarının üstünde, yasaların ötesinde bir matematik var gibi!  O asıl matematik, her neyse, nasıl bir şeyse, eldeki enerji dediğimiz şeyin özelliklerine göre bu fizik yasalarını tanzim etmiştir. Bu durumda fizik yasalarının ötesinde bir matematikle yüz yüzeyiz demektir.

Burada şu notu düşeyim bahsettiğim matematikle konuyu Tanrı gibi bir güce götürmeye çalışmıyorum. Burada sadece evrenin bizim varoluş hikayemizin ontolojik durumlarını irdeliyorum. Bununla birlikte bilime göre evrenin varoluş aşamasının hiçbir yerinde nesneyi inceleyip onun üzerine yasalar oluşturacak akla sahip işlem yapabilecek bir unsur mevcut değildi bilgisini de unutmayın diyerek konuya döneyim.

Gördüğünüz gibi dönüp dolaşıp yine matematiğe geliyoruz. Konumuz “yasalar neyi hazır buldu” sorusuydu. Cevap olarak enerji dediğimiz evrenin hammaddesinin tümüyle belirsiz bir şey olduğunu gördük. Ve sonunda asıl düğümün doğadaki düzen, yani matematik olduğu ortaya çıktı. Aynı zamanda eldeki hammaddenin belirsiz olmasının da önemli olmadığı anlaşıldı. Çünkü tekillik durumu belirsiz değil, tümüyle belirlenebilir bir şey olsa bile, onun gelişimi üzerine yasa oluşturmak zaten meseledir. Örneğin uzay -zamanı ele alalım. Önceki yazılarımda da belirtiğim gibi, evrenin başlangıcından önce ne uzay ne boşluk dolayısıyla zaman da mevcut değildi. Bildiğimiz tüm uzay, boşluk gibi unsurları yasalar tanzim edip meydana getirmiştir. İyi güzel de bu nasıl mümkün olabilir? Özellikle de nesne olmayan zaman unsuru. Öyle ya, yasaların hiç var olmamış, ortada örneği veya bilgisi olmayan ve tümüyle soyut olan zamanı tasarlamış olması şaşırtıcıdır. 

Şimdi burada konuya aşina olmayanlar, “zaman başlayıp akıp giden bir süredir, neden şaşırtıcı olsun ki?” diyebilirler. Ancak bu büyük bir yanılgıdır. Çünkü evrendeki fizik zaman, öyle insanın zannettiği su gibi akıp giden bir süre değildir, çok farklıdır. Hatta insanın zannettiği, algıladığı zaman ile fizik zamanın aralarında hemen hiçbir benzerlik yoktur. Kısaca evrenin hiçbir yerinde sabit bir hızla akıp giden bir zaman yoktur ve hiç olmadı. Bu yüzden fizik yasaları, matematikle zaman arasında şaşırtıcı durumlar vardır. Gelecek bölümde ayrıntılara gireceğiz.

Instagram

X

Facebook

Linkedln

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
18
6
4
1
0
0
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam