onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Gölgede Kalan Kadın Dehalar!

etiket Gölgede Kalan Kadın Dehalar!

Zuhal Mansfield
07.03.2025 - 14:17

Tarih, zaferleri erkeklerin omuzlarına yükleyen bir anlatıya sahiptir. Oysa gökyüzündeki yıldızların haritasını çıkaran, DNA’nın sarmalını aydınlatan, ormanları yeniden hayata döndüren ve teknolojinin temellerini atan kadınlar, çoğu zaman bu hikâyelerin dipnotlarında kaldı. “Kadın Tarihi Ayı” kabul edilen Mart ayında, dünyayı değiştiren ancak gölgede bırakılan bu kadınların izini sürmek istiyorum.

Elimizde cep telefonu olmadan ne dışarı çıkabiliyoruz ne de dünyaya bakabiliyoruz. Cep telefonu algoritması, hayatımızın kader çizgilerini çizmeye başladı. Algoritma kelimesi, El Harizm’den geliyor. Al Harizm bir Türk. Bizim okullarda Maveraünnehir olarak öğrendiğimiz Amuderya ve Siniderya nehirlerinin batısında bir bölgede doğup yaşamış ve 800’lü yılların başında Bağdat’ta Bilgelik Evi’ni kurmuş bilim insanı. Konuyla ilgili bir adım daha atınca, algoritmanın öncülerinden birinin bir kadın olduğunu görüyoruz.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Algoritmanın öncülerinden

Algoritmanın öncülerinden

İngiliz matematikçi Ada Lovelace, Charles Babbage'in Analitik Makine'si için ilk bilgisayar algoritmasını yazan kişi olarak kabul edilir. Şair Lord Byron'un kızı olması, onu kelimeleri yaratıcı ikliminde, farklı bakış açıları kazanmasını sağlamış olabilir. Ama asıl onu, şiirin romantizminden matematiğe bir nevi yönlendiren annesidir.

1843'te, sadece bir hesap makinesi olarak görülen Analitik Makine'nin aslında semboller üzerinde işlem yapabileceğini ve müzik veya metin gibi sembolik içerikleri işleyebileceğini öngördü. Bernoulli sayılarını hesaplamak için ilk bilgisayar algoritmasını yazdı. Bilgisayarların sadece hesaplama yapmakla kalmayıp, daha geniş işlevlere sahip olabileceğini öngördü. Bunu 180 yıl önce yapması manidardır.

Lovelace'in annesi, kızının babasının şairlik eğilimlerini miras almasından endişelendiği için, ona çok disiplinli bir matematik eğitimi aldırdı. Bu katı eğitim, ironik bir şekilde, Ada'nın yaratıcı düşünce ile analitik düşünceyi birleştirerek bilgisayar biliminin temellerini atmasına yardımcı oldu. 'Analitik Makine, bizim yönlendirmemiz doğrultusunda işlediği şeyleri dokur. Cebirsel desenler dokuyabilir, tıpkı tezgâhın çiçek ve yaprak desenleri dokuması gibi.'

Ada’nın hikayesi beni tarihin diğer ünlenmemiş hatta unutulmuş öncü ve lider kadınların hikayelerini araştırmama yöneltti.

Antik bilgeliğin fedaisi: Hypatia

M.Ö. 350 civarında İskenderiye’de doğan Hypatia, matematik, astronomi ve felsefenin kesişiminde bir yıldız gibi parladı. Babası Theon’un öğrencisi olarak başladığı hayatı, İskenderiye Kütüphanesi’nde öğretmenliğe uzandı. Astrolabın geliştirilmesine katkıda bulunduğu söylenir. Bu alet, gökyüzünü ölçmenin ilk anahtarlarından biriydi. Ancak Hypatia’nın trajedisi, bilgeliğinin tehdidiydi. 415’te dini fanatikler tarafından öldürüldüğünde, cesareti ve sorgulayıcı ruhu bir sembol oldu.

Bir öğrencisinin romantik ilgisine karşılık olarak kirli bir bez fırlatıp, “Benim ilgilendiğim bu değil, hakikat!” dediği anlatılır. “Bildiğini düşündüğün her şeyi sorgula,” sözü de ona atfedilir. Bu, onun felsefesinin özünü yansıtır. Hypatia, bilimin baskıya karşı direnişinin ilk şehitlerinden biri olarak tarihe geçti.

Dünyanın ilk üniversitesinin kurucusu: Fatima al-Fihri

Dünyanın ilk üniversitesinin kurucusu: Fatima al-Fihri

Faslı bir kadın olan Fatima al-Fihri, 859 yılında Al-Qarawiyyin Üniversitesi’ni kurarak modern akademik sistemin temelini attı. Batı dünyasında Bologna ve Oxford gibi üniversiteler daha sonra açılırken, onun kurduğu üniversite hâlâ eğitim vermeye devam ediyor. Ancak adı, çoğu eğitim tarihçisinin bile bilmediği bir noktada kalmış durumda.

Fatima al-Fihri, dünyanın en eski sürekli çalışan üniversitesi olan Fas'taki Al-Qarawiyyin Üniversitesi'nin kurucusuydu. Bir tüccar ailesinden gelen Tunuslu Müslüman bir kadındı.

Miras kalan servetini kullanarak, matematik, astronomi, tıp, kimya, tarih ve İslami çalışmalar eğitimi veren bir merkez inşa ettirdi. Kurduğu üniversite, Avrupa'daki birçok üniversiteye model oluşturdu ve UNESCO tarafından dünyanın en eski sürekli çalışan üniversitesi olarak tanınıyor.

Al-Fihri, rivayete göre, inşaat tamamlanana kadar oruç tutacağına dair yemin etti ve bu yemini tuttu. İnşaat tamamlandığında şükür secdesi yapmış ve o ana kadar hiçbir ziyafete katılmadı.

Kurduğu üniversite, İbn Rüşd (Averroes), İbn Haldun, Maimonides gibi pek çok bilim ve düşünce insanını yetiştirdi. Kadınların eğitim ve bilime katkılarının İslam dünyasında uzun bir geçmişi olduğunu gösteriyor.

Afrika’da her zaman yeni keşfedilecek çok zenginliklerin olduğunu düşünüyorum. Dünyanın en eski hala yaşayan iki kütüphanesinden biri de olan Afrika’dadır. 1300’lü yıllarda Mali’nin başkenti Timbuktu’da kurulmuş olan kütüphane bugün hala Sankore Üniversitesi bünyesinde hizmet veriyor.

Gökyüzünden başlayan bir devrim: Caroline Herschel

Caroline Herschel, 1750’de Almanya’da doğduğunda, ailesi onun asla evlenmeyeceğini ve bir hizmetçi olarak hayatını geçireceğini düşünüyordu. Tifüsün genç bedeninde bıraktığı izler, fiziksel olarak küçük bir kadın yaratmıştı, ama ruhu evrenin sınırlarını zorlayacak kadar büyüktü. Kardeşi William’ın peşinden Bath’a kaçtığında, astronomiye ilgisizdi. Ta ki teleskopun büyülü gözünden gökyüzüne bakana dek. 1782’de, bir kuyruklu yıldızı kendi gözleriyle ilk kez gördüğünde, tarihe bir kadın tarafından keşfedilen ilk kuyruklu yıldız kayda geçti. Ardından yedi tane daha buldu. William’ın asistanı olarak başladığı yolculuk, onu İngiltere’nin ilk profesyonel kadın astronomu yaptı. Kral III. George’un maaş verdiği bir gökbilimci oldu.

Caroline, William’ın gözlemlerini titizlikle kaydederken, bir yandan da teleskop aynalarını parlatırdı. Bir gece, uykusuzluktan bitap düşmüşken, “William, bu yıldızlar beni çağırıyor, ama aynalar beni zincire vuruyor!” diye yakındığı söylenir. Yine de o zincirleri kırdı ve kendi seyir defterini tutmaya başladı. Mirası, Yeni Genel Katalog’un temelini oluşturdu. Bu katalog, hâlâ gökbilimcilerin yıldızları düzenlemek için kullandığı bir rehberdir.

Ormanın kalbinden dünyaya: Jane Goodall

Ormanın kalbinden dünyaya: Jane Goodall

Jane Goodall, 1960’ta Tanzanya’nın Gombe ormanlarına adım attığında, elinde bir defter ve bir dürbünden başka bir şey yoktu. Resmi bir bilim eğitimi almamış 26 yaşındaki bu genç kadın, şempanzelerin alet kullandığını gözlemlediğinde, insan merkezli bilim anlayışını yerle bir etti. “David Greybeard” adını verdiği bir şempanzenin termit avlamak için dal kullandığını gördüğünde, “İnsan artık yalnız değil,” diye yazmıştı günlüğüne. Goodall’ın empatik yaklaşımı yani deneklerine isimler vermesi, duygularını tanıması, bilim dünyasında alay konusu oldu, ama zaman onu haklı çıkardı.

Gombe’de bir sabah, şempanzeler arasında bir anlaşmazlığa tanık olduğunda, “İnsanlar da farklı değil,” diye mırıldanmış ve bu gözlem, şempanzelerin savaş benzeri davranışlarını belgeleyen ilk adımı atmıştı. Bugün, 90’lı yaşlarında hâlâ dünyayı dolaşarak umut mesajı yayıyor: “Yaptıkların fark yaratıyor ve ne tür bir fark yaratmak istediğine karar vermelisin.” Jane’in mirası, yalnızca primatoloji değil, çevre bilinci ve insanlık anlayışımızdır.

Bugün yapay zeka ile hayvanların dilini çözmek mümkün olacaksa, bunda Goodal’ın önemli payı olduğunu unutmayın!

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Güzellikten teknolojiye: Hedy Lamarr

Hedy Lamarr, 1940’larda Hollywood’un parlayan yıldızıydı ama gerçek parlaklığı laboratuvarda ortaya çıktı. II. Dünya Savaşı sırasında, mucit George Antheil ile birlikte “frekans atlamalı yayılım” teknolojisini geliştirdi. Bu, Wi-Fi, Bluetooth ve GPS’in temelini atan bir buluştu. Fikri, piyano tuşlarının ritminden esinlenmişti. Bir çekim arasında Antheil’in piyano çalmasını izlerken doğmuştu bu deha.

Lamarr, buluşunu orduya sunduğunda, “siz filmlerde oynayın, savaşı bize bırakın” cevabını aldı. “Herhangi bir güzel kız aptal görünebilira ma ben zekamı gizlemek zorunda kaldım” demesi, onun toplumun ona biçtiği rolü nasıl aştığını gösteriyor. Lamarr’ın mirası, bugün cebinizdeki telefonda yaşıyor. Ve Wi-Fi’si, Franklin’in DNA’sı, Noether’in fiziksel yasaları modern dünyayı inşa etti.

Toprağın savaşçısı: Wangari Maathai

Toprağın savaşçısı: Wangari Maathai

Toprağın savaşçısı: Wangari Maathai

Wangari Maathai, 1977’de Kenya’da Yeşil Kuşak Hareketi’ni başlattığında, ağaç dikmenin ötesine geçti.   Kadınlara ekonomik güç, çevreye nefes kazandırdı. 50 milyondan fazla ağaç dikildi, otoriter rejime karşı duruldu. 2004’te Nobel Barış Ödülü’nü alan ilk Afrikalı kadın oldu. Bir keresinde, ağaç dikme protestosu sırasında polis tarafından gözaltına alındığında, serbest bırakıldığında “Ağaçlar benim silahım,” dedi. Bu söz onun doğayla barış mücadelesini özetliyor.

“Toprak anayı iyileştirdiğimizde, kendimizi de iyileştiririz” sözü, Maathai’nin vizyonunu yansıtır. Mirası, sürdürülebilirlik ve adaletin küresel bir çağrısıdır. Ve Maathai’nin ağaçları, Goodall’ın korumacılığı gezegenimizi kurtarmaya devam ediyor.

DNA’nın sessiz kahramanı: Rosalind Franklin

Rosalind Franklin’in “Fotoğraf 51”i, 1952’de DNA’nın çift sarmal yapısını ortaya koydu, ama Nobel Ödülü’nü Watson ve Crick aldı. Franklin, X-ışını kristalografisiyle virüslerin sırlarını da çözdü. Bir asistanı, “Rosalind, verilere âşıktı, bir deneyin sonucunu görmek için sabaha kadar uyumazdı,” demişti.

“Bilim ve günlük yaşam birbirinden ayrılamaz,” sözüyle Franklin, bilgiyi insanlık için bir araç olarak gördü. Mirası, genetik biliminin temel taşlarından biridir.

Fiziğin matematiksel şairi: Emmy Noether

Fiziğin matematiksel şairi: Emmy Noether

Emmy Noether’in “Noether Teoremi” simetri ile korunum yasalarını birleştirerek modern fiziği şekillendirdi. Soyut cebirde devrim yarattı ama bir kadın olarak akademide uzun süre dışlandı. Nazi Almanyası’ndan kaçıp ABD’ye sığındığında, “Matematik cinsiyet tanımaz” diyerek öğrencilerine ilham verdi.

“Benim yöntemlerim, problemlerin özüne inmeyi amaçlar” sözü, onun sade ama derin yaklaşımını yansıtır. Einstein’ın “deha” dediği Noether, evrenin matematiğini yazanlardan biriydi.

Görünmez kahramanların görünür mirası

Caroline’ın kuyruklu yıldızları, Jane’in şempanzeleri, Hypatia’nın astrolabı, Hedy’nin frekansları, Wangari’nin ağaçları, Rosalind’in DNA’sı, Emmy’nin teoremleri tarihin akışını değiştirdi.

Bu kadınların hikâyeleri, cinsiyet eşitsizliğinin bilim ve toplum üzerindeki yıkıcı etkisini gözler önüne seriyor. Emmy Noether’in matematiğe kattığı devrim (Noether Teoremi), Lise Meitner’in nükleer fizyondaki rolü veya Alice Ball’ın cüzzam tedavisindeki çığır açıcı katkısı, erkek meslektaşların gölgesinde kaldı. Peki neden? 

Kadınların çalışmaları ya “asistanlık” olarak küçümsendi ya da erkekler adına yayımlandı.  “Kadınlar duygusaldır, bilim yapamaz” gibi kalıplar, dehaların önünü tıkadı. Erkek egemen tarih yazımı, kadınları “istisna” olarak lanse etti. 

Ortak noktaları, cesaretleri ve azimleriyle engelleri aşmaları, ama genellikle erkek gölgelerde kaybolmalarıdır. Kadın Tarihi Ayı, onların görünmez kahramanlıklarını görünür kılmak için bir fırsattır. Onların mirası, bilimden çevreye, teknolojiden felsefeye kadar insanlığın her köşesinde yaşıyor. Ünlü olanlar da kalbimizde ve aklımızdadır…

Bu kadınlar, bize şunu hatırlatıyor: Tarih, eksik anlatılmış bir hikâyedir. Onların seslerini yükseltmek, eşitlik ve adalet için bir adımdır. Kadın Tarihi Ayı, bu gölgedeki ışıkları kutlayalım ve gelecek nesillere taşıyalım. Çünkü her biri, ayrı bir kutup yıldızıydı. Siz de ne tür bir fark yaratmak istediğinize karar verin. Jane Goodall’ın dediği gibi, “Her birey bir fark yaratır.” Bu kadınlar, bunu kanıtladı…

Linkedln

Facebook

X

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam