Görsel Okuryazarlık: Gördüğümüz Her Şey Aslında Bir İmgedir
Tarihte 3 iletişim devrimi olmuş: İlki 5000 yıl önce Sümer imparatorluğunda çivi yazısının icadı, sonraki 4500 yıl sonra gerçekleşen basılı kitap devrimi, takip eden 500 yılda da dijital devrim.
Yeni teknolojiler ile birlikte yaşantımızdaki pek çok şey değişiyor ve sözel okuryazarlık tek başına yeterli olmuyor.
Peki görsel okuryazar olmak için ne gereklidir?
Görmenin alfabesini, kelime dağarcığını ve gramerini bilmemiz gerekir. Yeni bir lisan öğrenmek gerekir. Gördüğümüz her şey aslında bir imge; hatta metin bir imge, imge de bir metindir. Görsel dili oluşturan temel tasarım unsurlarının oluşturduğu görsel örüntü öznel bir yapıdadır. Yani, her birey, aynı görsel üzerine farklı yorumlar yapabilir. Bireylerin sahip olduğu farklı kültür ve yaşantılar, görsel belleğin içeriklerinin de farklı olmasına neden olmaktadır. Bu sebeple aynı görsel unsurlar farklı kültürden gelen ya da aynı kültürden gelen ancak farklı geçmişlere sahip bireyler için farklı anlamlara sahip olabilir. Örneğin, biri daha bilgili iki arkadaş aynı dünyayı farklı görür. Bilgili gözlemci, az bilgili arkadaşından daha çok şey görür. Çünkü gelen görsel duyumlara uyum sağlamak için daha zengin bir deneyime sahiptir. Bu nedenle görsel okuma öznel yorumları içerebilir. Tasarım sürecinde de aynı durum söz konusudur.
Kısa bir şekilde tanımlarsak görsel okuryazarlık, bir sanat medyası aracılığıyla fikirleri görsel bir dilde ilgi çekici hale getirmek ve iletmektir. Peki görsel okuryazarlığı öğrenmenin /öğretmenin yolu ne olabilir? Görsel okuryazarlık becerisinin gelişiminde temel tasarım eğitimi önemli bir rol üstlenmektedir. Ayrıca sanat eserleri ve tasarım hakkındaki tartışmalar, anlam oluşturmayı, akıl yürütmeyi ve fikirlerin ifade edilmesini destekleyen konuşma ve dinleme becerilerini de geliştirir.
O zaman görsel okuryazar olmak için sanat tarihi, tasarım ilkeleri ve öğeleri, ikonografi, ideoloji, göstergebilim ve hermenötik gibi yaklaşımlardan yararlanabiliriz.
Yorum Yazın