onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Görünmez Engeller: Cam Tavan Sendromunun Kadınlar Üzerindeki Etkilerini Gösteren 8 Şey

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Görünmez Engeller: Cam Tavan Sendromunun Kadınlar Üzerindeki Etkilerini Gösteren 8 Şey

QNB Finansbank
26.06.2023 - 15:48 Son Güncelleme: 07.11.2024 - 18:46

Cinsiyetçilik hayatın her alanında herkesi etkiliyor. Gerek küresel gerekse yerel verilere göre çalışma hayatında kadınlar erkeklere göre daha fazla ayrımcılığa maruz kalıyor. 

Kadınlarla erkekler iş yaşamına görünürde eşit şartlarda başlıyor; ancak bu eşitlik tepelere çıkarken bozuluyor. Kadınların karar alıcı pozisyonlara yükselmelerinin önündeki görünmez engellere “Cam Tavan” deniyor.

Peki cinsiyet ayrımcılığının ve Cam Tavan Sendromu’nun etkileri neler? Gelin birlikte bakalım. 👇

1. Biyolojik/toplumsal cinsiyet farklı şeyler mi?

Biyolojik cinsiyet, adı üstünde fiziksel, anatomik özelliklere göre yapılan dişi/erkek sınıflandırmasıdır.

Toplumsal cinsiyet ise, cinsiyet farkının getirdiği toplumsal rolleri, davranışları, beklentileri tanımlar. Farklı yerlerde, farklı zamanlarda bu beklentiler de değişir. Yani tek bir “toplumsal cinsiyet” yoktur.

Yani rahmi olan bir kadının doğurma potansiyeli taşıması biyolojik bir gerçekken, evliliğin ve anneliğin mutlaka ulaşılması gereken hedefler olarak veya anneliğin “kutsal”, “ulvi” bir görev olarak görülmesi toplumsal beklentilerdir.

İşin tuhafı, bu beklentiler karşımıza “doğal” ve “normal” olarak çıkar... İşte bu nedenle farkına varmak zordur, uyanık olmak gerekir.

2. Biraz da veri: Tepeleri erkekler kapatmışsa...

Türkiye'de 2022 resmi verilerine göre her 100 erkekten 71’i çalışırken, her 100 kadından sadece 35’i iş hayatına giriyor.

Orta ve üst düzey yöneticilerde ise her 100 kişiden sadece 18’i kadın.

100 şirketten 96’sında tepe yöneticiler erkek.

3. Erkek egemen toplum bize neler eder?

Çok sık duyduğumuz bu tanımlama, kadınlar ve çocukların hayatları üzerindeki karar yetkisinin erkeklerde olduğu toplumları anlatır.

Toplum düzeni erkeğin üstünlüğüne dayalıdır. Kadınlar kocalarının soyadını alır, erkeklerle farklı ahlak standartlarına tabidir, kadın erkeğe maddi olarak bağımlıdır, siyasette, toplumsal hayatta erkekler hem sayıca baskın hem de çok daha görünürdür.

4. Cinsiyetimizin hiçbir şekilde değerlendirmeye katılmadığı bir çalışma hayatı hayal mi?

4. Cinsiyetimizin hiçbir şekilde değerlendirmeye katılmadığı bir çalışma hayatı hayal mi?

“Yeni evlenmişsiniz, çocuk düşünüyor musunuz?”

“Nişanlanmışsınız, biraz erken değil mi?”

“Seni müdür yapmak isterdik ama çocukların olduğu için başka şehre taşınamazsın diye düşündük.”

“Kadınlar için en iyi meslek öğretmenlik; bizim hanım bütün yaz çocuklarla yazlıkta.”

Bu cümleleri duyan kadınların bu satırları okurken acı acı gülümsediğini görür gibiyiz.

Ama iyi bir haberimiz var: Bugün pek çok iş yeri işe alım ve terfi süreçlerini cinsiyet ve özel hayat bilgilerinden arındırmaya çalışıyor.

5. Hediye işini bizim kızlar halleder...

5. Hediye işini bizim kızlar halleder...

Pasta servisi, hediyeler, iş yerinde duyguların ve ilişkilerin yönetimi... Bu işlerin “doğal” olarak kadınlara yıkıldığını fark etmiş miydiniz? Veya arabayla gidilecek yerlere erkek çalışanların “yollandığını”?

Sırf cinsiyetleri nedeniyle çalışanlara sürekli verilen ekstra işler çalışma hayatının dengesini de bozuyor. Çalışanlar arasında gerginliklere neden oluyor. 

Değiştirmenin ilk adımı, ne de olsa farkında olmak...

6. Bilinçsiz ön yargı mı dediniz?

Bir itfaiyeci hayal edin... Gözünüzün önünde bir erkek mi canlandı? Bir doktor hayal edin, kadın mı, erkek mi? Bir öğretmen, başbakan, müdür veya profesör...

Bilinçsiz ön yargılarımızı farkında olmadan taşıyor ve yeni kuşaklara devrediyoruz.

Cinsiyetçi bir söz söyledik diye kendimizi suçlamanın anlamı yok. Çocukluktan beri böyle öğrenmişiz.

Ama kendi çocuklarımızı yetiştirirken cinsiyetçi ön yargıların farkına varmanın anlamı var. Hem de büyük.

7. Mühendis kızlar, dansçı oğlanlar...

“Kızınız çok akıllı ama bir kıza göre fazla hareketli...”

“Oğlunuzun matematiğe yeteneği var ama aklı fikri resimde...”

Kızların teknik işlere, oğlanların sosyal konulara yönelmesini engelleyen nedir? Top oynamak bu kadar zevkliyken neden top sahaları oğlanlara ayrılmıştır?

Kadın işi/erkek işi ayrımını ortadan kaldırmanın sizce de vakti gelmedi mi?

8. Yönetim kurulu odaları “erkekler kulübü” mü?

“Abi dünkü maça ne diyorsun?” diye başlayan, odadaki çoğunluğu oluşturan erkeklerin katıldığı, kadınların sessiz izlediği sohbetler... Resmi bir yazışmanın arasında giren “Abi, şu şekilde hallederiz,” diyen e-postalar... “Kadın yöneticiler hırslı oluyor, biz bize iyiyiz,” demese de, bunu aklından geçiren erkek yöneticiler...

Kadınlar terfi yolunda önlerinin kapalı olmasında bu “erkek kardeşlik kültürü”nün de çok etkili olduğunu düşünüyor. Sizce?

Daha yaşanabilir ve eşit bir dünya yaratmak için QNB Finansbank cam tavanı kırıyor!

Daha yaşanabilir ve eşit bir dünya yaratmak için QNB Finansbank cam tavanı kırıyor!

Yüzde 58’ini kadınların oluşturduğu bir banka olan QNB Finansbank, 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Rehberi' ile cinsiyet eşitliğine verdiği önemi bir adım daha öteye taşıdı. Beyaz yakalı çalışanlar arasında dil kullanımı, daha eşit çalışma koşulları, satın alımlarda kadın tedarikçi oranını artırma, babalara doğum izninin artırılması gibi birçok taahhüdün bulunduğu Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Rehberi ile QNB Finansbank'ın hedefi daha eşit bir dünya!

QNB Finansbank Toplumsal Cinsiyet eşitliği Eylem Planı’nı incelemek için tıklayın!