Yaşadığımız hayatın içinde var olan bir olgu olan şiddetin ekranlara gelmesi kaçınılmaz bir unsurdur, ancak bunun özellikle kurgulanmış metinler ve görüntüler halinde ekrana getirilmesi sırasında sunuş biçimine dikkat edilmesi gerekir. Şiddete uğramış insanın bedeninin parça parça gösterilerek belli noktalarına odaklanılması, sık sık tekrar eden bu görüntüler ve anlatılan hikayeler aracılığıyla belli bir süre sonunda insan gözünde ve beyninde olağan hale gelir ve tepkisizleşmeye neden olur. Kadına yönelik şiddeti önlemeyi amaçlayan kamu spotu ya da reklam filmlerinde dahi çoğunlukla aynı kalıp bakış açısını görüyoruz. Bunların yerine, örneğin içeriklerde şiddeti uygulayanlara daha fazla yer vermek kalıpların dışında bir ifade biçimi olabilir. Bir anlamda kadın bedeni yerine, şiddeti uygulayanın afişe edilmesi ya da şiddet uygulayanların sonunda ceza görmesi, oluşturulan hikayelerin dışarıdan bir bakış yerine kadının bakış açısıyla aktarılması, en azından şiddet eyleminin normalleştirilmesi ve meşrulaştırılmasına hizmet etmeyecektir.
Özetle, alışılagelmiş ve toplumsal olarak kanıksanmış olan erkek egemen bakış açısıyla medya içeriklerini tasarlamak, kadına yönelik tüm konulardaki bakışı ve ne yazık ki şiddeti de adeta uyuşturucu etkisi yaparak meşrulaştırma zeminine sahiptir. Erkek egemen bakışla kadını anlatmak, aynı zamanda kadının erkek karşısındaki yerini tanımlar. Bunu hem kadınlar hem de erkekler olarak fark etmeliyiz ve bizi uyuşturmasına izin vermemeliyiz.
Kadına yönelik her türlü şiddeti önlemenin en önemli yolu elbette adalet ve eğitimdir. İlgili makamlardan bu sorumluluğu yerine getirmeleri için her gün daha fazla çaba göstermelerini bekliyoruz. Bizler de kendi çabalarımızla bu sorumluluğun bir parçası olabilir ve çözümüne katkı sunabiliriz.
1. Adalet ve eğitim talep ederek,
2. Medyada gördüğümüz her türlü olumsuz içeriğe itiraz ederek,
3. Kadının eşitsiz, aciz ve benzeri olumsuz gösteriliş biçimlerini normalleştiren içerikleri paylaşmayarak,
4. Çocuklarımıza bu konuda doğru eğitim vererek,
5. Kadın ve erkeğin ötesinde insan olma değerlerini öne çıkararak ve her türlü şiddet dili yerine sevgi dilini yayarak,
çözümün parçası olabiliriz.
Son söz olarak yazının başlığına bir itirazda bulunalım; kadınlar göründükleri gibi değil, oldukları ve olmak istedikleri gibidir.
Sözlerimizde hiçbir zaman şiddete değinmek zorunda kalmadığımız, yolu sadece sevgiden geçen bir dünya dileğiyle…
Yararlanılan Kaynaklar:
(1) Berger, John(2002). Görme Biçimleri, Çev.: Yurdanur Salman, Metis Yayınları, İstanbul.
(2) Sennett, Richard (2010) Kamusal İnsanın Çöküşü, Çev. Abdullah Yılmaz, Serpil Durak, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
(3) Aziz, Aysel vd.(1994). Medya, Şiddet Ve Kadın:1993 Yılında Türk Basınında Kadınlara Yönelik Şiddetin Yer Alış Biçimi. Başbakanlık Kadın Ve Sosyal Hizmetler Müsteşarlığı Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Ankara.
Instagram1
Instagram2
Twitter
Yorum Yazın