onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Kendini Test Et Sen Hangisisin?

etiket Kendini Test Et Sen Hangisisin?

Burçak Yüce
30.01.2025 - 20:22

Şu sıra bir motivasyonsuzluk bir düşmüşlük hali…

Şu yazıya bile elim gitmedi haftalardır. Malum, insan stabil değil. Dönem dönem çoğumuz dibe vurup sonra küllerinden doğuveriyor. 2 gün evvel yatakta öyle boş boş tavana bakarken aklıma rafımdaki bir motivasyon kitabı geldi. Ki yıllardır yoğun koşturmacadan bu duyguları deneyimleyecek vakti bile bulamıyordum. Şuna aydım ki insana öncelikle rahat batıyor, işleyen demir ışıldıyormuş. Kitabı okumadan evvel kendimce böyle bir ders çıkardım. Kitaba gelirsek, ismi İçe Dönük Konuşma Sanatı. Bu tarz kişisel gelişim kitaplarını esasen pek sevmem. Çünkü her sabaha büyük manifestlerle, pozitiflikle başlamayı salık veren kişisel gelişimcilere ve popüler kültüre inat Chamfort’un şu sözü gelir benim aklıma;

“İnsan her sabah koca bir kurbağayı çiğ çiğ yutmalı, böylece günün geri kalanında daha iğrenç bir şey yaşayamayacağından emin olmalıdır.”

Tabii teşbihte hata olmaz ve biraz mübalağalı bir cümle lakin bu düşünce beni yer yer daha çok hayatta tutar. Ama bahsettiğim bu kitabı ısrarla bir dostum okumamı söylemiş ve hatta kendisi kütüphanesinden bana hediye etmişti. Malum şu sıra dipte olunca isteksizce elime aldım. Bir de baktım kitap beni içine almış.

Arka kapak yazısından bir cümle tüm cazibesiyle “beni oku” diyordu.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Kendinize söylediğiniz şeylerin % 77 kadarı size karşı çalışıyor olabilir!

Kendinize söylediğiniz şeylerin % 77 kadarı size karşı çalışıyor olabilir!

İçimden “Kuvvetle muhtemel bu sıralar ben de bu kişilerden biriyim.” dedim. Benim bilinç dışı düşüncelerimin de % 77’si belki de daha fazlası sanki alt etmem gereken bir düşman gibi karşımda duruyor, hep mutsuz ve memnuniyetsiz yaşamam için elinden gelen tüm yeteneklerini sergiliyordu. Ben pek yapamam, edememci biri değilimdir; bendeki sıkıntı adım atma hevesinin uzun zamandır beni yalnız bırakması. Yeter ki o adımı atayım sonrası gelir. Okuduğum bu kitabın tarifine göre ben şu sıra yer yer 1. ve çoğunlukla 2. seviye ortaya karışık içe dönük konuşanlardanım.

Beş kategoriden oluşan insan tiplerini özetlememem gerekirse;

1. Seviye içe dönük konuşanların genel cümleleri şu şekilde,

Keşke yapabilseydim

Yapabilmeyi dilerdim ama yapamam

Eski enerjim kalmadı

Bugün günümde değilim

Anladığınız üzere en dip seviye bu. Yani kendiniz hakkında olumsuz bir şey söyleyip olumsuzu kabullenme seviyesi. İşin kötü tarafı, insanların çoğu bu seviyede takılıp kalıyor. Şanslı olan, Hayatın yüzüne güldüğü, olumlu inançlara, tutum ve davranışlara sahip az bir zümre ise 2., 3., 4. ve 5. seviyelere çıkabiliyor. 

Peki, 2. seviyede bizleri hangi cümleler bekliyor?

… yapmaya ihtiyacım var

… yapmam gerek

…yapmalıyım

Örneklendirecek olursak, kilo vermeliyim, bu hatamı düzeltmeliyim, sigarayı bırakabilirim gibi…

Farkındaysanız çok aldatıcı, tam münafık gibi davranan bir kategori bu. Sanki bir yandan iyi bir şey yapıyormuş gibi istekli lakin bir yandan da alttan alta bilinç ama yapamam diyor. Bir çözüm yok henüz, daha çok hâlâ olumsuzu bir kabulleniş hali

Bu kendini iyi bir programlama hali mi?

Hayır!

İstediklerimizi başarmamıza yardımcı olur mu?

Cevap yine hayır.

Gelelim 3. seviye içe dönük konuşma haline,

Bu seviyedeki içsel konuşmalar bize karşı olmak yerine, bizim yararımıza çalışıyor. Bir şey yapmaya niyet ediyor ve bunu şimdiki zamanı kullanarak ifade ediyoruz. Şöyle ki;

Yemem gerekenden fazlasını yemiyorum

Hiç sigara içmiyorum

Yapılması gerekenleri ertelemiyorum…

Yazar bu aşamada çok ilginç bir yöntem salık veriyor,

“Mesele sigara içiyorsunuz ve o esnada bile artık sigara içmiyorum, sigarayı bıraktım gibi cümleler kurun.”

Çok garip değil mi? Biri görse bize “yalancının önde gideni” der. Ama beyin manipülasyona çok açık olduğundan ne yaptığın kadar ne söylediğine de koşulsuz inandığı için bir davranışı değiştirmek için işe yarar bir yöntem diyor. 

Bence yapılabilir mi?

Bilemedim.

Ve 4. seviye;

Ve 4. seviye;

Yazara göre bu kullanabileceğiniz en etkili içsel konuşma ve ne yazık ki ülkemizde en az tercih edileni. Bu seviyede beynimize, “geçmişte sana yüklediğim bütün o kötü programları unut gitsin. İşte sana yeni program. Hadi, çalışmaya başlıyoruz!” diyoruz. 

Ben programlıyım

Ben hep kazanırım

Ben çok sağlıklıyım

Kendimi seviyor ve kendime güveniyorum

Seçtiğim hayatı yaşıyorum

Ben doğruyu seçerim

Bu örnekleri fazlaca tuttum ki bu aşamayı iyice içselleştirelim ve şimdiden hepsi işe yaramaya başlasın. İşe yarar mı bilmem ama olumsuz düşünmektense olumlu düşünmek çok daha karlı ve mantıklı geldi bana. İş ki söylediğimize gerçekten inanalım.

Dördüncü seviye bana birincinin tam tersi gibi geldi. Yani zavallı yapamamların yerine cesur, kararlı yaparımlar. Aman gözünüzü seveyim altı boş yaparımlardan, deli cesaretlerinden uzak duralım. Önce emek, çaba, gayret… Sonra mağlup olup daha beter olma. Gayretinle, emeğinle yaparsın inşallah.

Son olarak 5. düzey içe dönük konuşma,

Bu seviyedeki içe dönük konuşmanın geçmişi antik dinler kadar eski. Konuşmanın bu seviyesi, ruhun öte alemlerle birlikteliği, dünyasal tüm şeyleri aşan, varlığımıza anlam veren şeylerden bahseder. Birçok insanın aklının almayacağı, isteklerini ve gücünü erişemeyeceği bir şeyde aramayı seçen bir üslup ve bakış açısı.

Ben evrenle birim ve evren benimle bir

Onun bir parçasıyım

İlahi güzelliğin parlayan bir kıvılcımıyım.

Gibi cümleler kitapta yazılan örnekler.

Bizim dinimizdeki karşılığı ise bence Yaradan’a güvenmek ve her daim O’na sığınmak.

Şimdi kendini test et bakalım şu sıra sen hangi seviyedesin? Ve benim için kendine şu soruyu sor;

Düşüncelerinden oluşan bir apartman dairesinde oturmak ister miydin?

Tabii yukarıda dediğim gibi nefis mertebeleri misali hayat boyu hep aynı seviyede kalmıyoruz. İnişli çıkışlı bir yolculuk bizimkisi tıpkı kalp atımı gibi. Zaten yaşamak, büyümek, olgunlaşmak bu olsa gerek değil mi? Öbür türlüsü düz bir çizgi olur, bu da malum kalbin ve aslında hayatın durması demektir. Yeri gelecek herhangi bir görevde başarısız olacak, özgüvenimiz zedelenecek ve belki 2. seviyeye ineceğiz, çok yorulacak, hastalanacak, belki bir yakınımızı ya da sevdiğimiz işimizi kaybederek yas sürecinde 1. seviyeye düşeceğiz. “We need to talk about Kelvin” filmindeki kadar olmasa da ömür törpüsü bir çocuğumuz olacak yine motivasyonumuz düşecek. (Bu arada halinize şükretmek için bu filmi mutlaka izleyin derim)

Önemli olan tekrar tekrar ayağa kalkabilme cesaretini, iradesini ve gücünü kendinde bulmak.

İnanın her karanlığın bir sabahı oluyor. İçinden çıkamadığımız durumlar değişmiyor belki ama olaya bakış açımız değişiyor, duruma alışıyoruz ve yine mutluluk hormonları tam gaz devreye giriyor. Başka türlüsü olsa, çok büyük acılar çeken, kayıplar yaşayan insanlar tekrar tebessüm edemezdi. Ne de olsa Allah Kuran’da mealen “Kimseye kaldıramayacağından fazlasını yüklemedik.” buyuruyor. Ben çoğu zaman gücümü buradan alıyorum. Dibe vurduğumda muhakkak hayatımda bir güzellik çiçek açıyor, bana yalnız değilsin seni seven, seni aşkla yaratan bir Rabbin var diyor. Bu bana özel değil. Gör bak aynısını sen de yaşayacaksın, hatta yaşıyorsun. 

Sevgiyle kalın. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

Instagram

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
1
1
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam