Eğer sen, sana verilen işi, alanı, enerjiyi görerek ve fark ederek hayatın içerisinde, o işin içinde tam ve mevcut bir şekilde bulunuyorsan; o işi özenerek, ertelemekten uzak bir biçimde, o anda o işin yapılmasının gerekliliğini bilerek yapıyor ve korkulardan, endişelerden, acelecilikten, çatışmalardan, öfke ve kızgınlıklardan uzak bir şekilde, geçmiş ve gelecekten özgürleşerek tam da burada, bulunduğun yerde mevcutsan yaptığın işe yüreğinle, kalbinle, sevginle ve hatta ilahi bir aşkla akmaya başlarsın. Peki bunun adı nedir?
Eğer bir işi gerçekten severek yapıyorsan gözlerinin içi ışıldamaya başlar, mutlu olmaya başlarsın. Mesela bir işin var ve sen o işe, o işin içerisine gerçekten akıyorsun. O işi yalnızca para kazanmak, birilerinin onayını almak, birileri tarafından pohpohlanmak veya alkışlanmak için değil; gerçekten sevdiğin için yapıyor ve hatta aktığın şeyden sana neler geleceğinin beklentisi içinde dahi olmadan onu kucaklıyorsan, oradaysan işte o zaman o özenle, sevgiyle, aşkla aktığın işte, bir bakarsın ki o elin sahibi artık Yaradan olmuş.
Yaradan’ın eliyle bir iş yapıyorsun; bir resim çiziyor, bir müzik icra ediyorsun, bir vidayı sıkıyor, bir ahşabı kesiyor ya da bir kediyi seviyorsun. Bu el senin, evet; senin bir uzantın. Ama o anda kediyi severken artık Yaradan’la iş birliği hâlindesin. O köpeğin gözlerinin içerisine, gözlerinin içinden bakan, iş birliği yaptığın; o görünmez olan. Ve sen ne kadar buradaysan, buradalığın içerisinde ne denli aşkla, sevgiyle, hayatı, hayatını, bizzat kendini, sana verilenleri, sunulanları, yeteneklerini, getirdiklerini, gideceğin ve gittiğin yeri, güvenini, aldığın tatları ‘kabul’le sevebiliyorsan gözlerinin içinden gülümseyen artık O olur.
İşte bu, seni bir hâle, bir alana davet ediyor. Hayatın içinde sakince, sakinlikle, sade ve güvenle bir huzura çağırılıyorsun. O huzurun adı da ‘huzurundalık’. Huzurunda olmanın tadı dediğimiz de aslında Yaradan’la iş birliği hâlinde olmanın bir bilgisi ve bilgeliği.
Peki bu, senden o kadar uzak mı? Diyelim ki birisi bunu sana anlatıyor. Mesela Ünal sana diyor ki, böyle bir şeyler var. “Ah ben yapamam. O benden ne kadar uzak.” mı diyeceksin? Oysa uzak zannettiğin şey bir adım. Sadece bulunduğun yerde, şu anda, bulunduğun anla buluşman. Bu anın içinde olup seyrettiğinden dahi tat alman. Ne ile buluşuyorsun? Yeni bir şeyle... Diyeceksin ki, olur mu, ben bunu zaten biliyordum. Hayır! O yeni bilmeyi de bırak. Şu anda ve burada bu buluştuğunla kucaklaş. Ve tabi ki tüm bu ifade edilen hâli, bu durumu sen de yaşayabilirsin. Bu dünyada herhangi birinin yaptığı ve yaşadığı herhangi bir şeyi hepimiz yapabiliriz.
Yorum Yazın