onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 12 Köşe Yazısı

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 12 Köşe Yazısı

Gazetelerin köşe yazarları bugün neler yazdılar, gündemi nasıl  gördüler? İşte günün öne çıkan köşe yazarları...

Dedesinin torunu... | Yılmaz Özdil | Hürriyet

Mustafa Kemal’in, melhame-i kübra, kan deryası diye nitelendirdiği

Sakarya Meydan Muharebesi’nde 27’nci makineli tüfek alayı komutanıydı.

Kuvayi milliye kahramanı.

Kurtuluş savaşında ayak basmadığı cephe,

vuruşmadığı mevzi kalmadı. TBMM özel oturumunda şeref madalyasıyla

ödüllendirildi. Milli mücadelenin gözünü budaktan sakınmayan evladı,

Nazım Kafaoğlu.

Yazının devamını okumak için tıklayınız.

Radikal İslamcılık yükselişte | Emre Uslu | Taraf

Günlük siyasi kakofoni içinde muhafazakâr toplum tabanındaki bir dönüşümü ıskalıyoruz.

1980’lerin sonu 1990’ların başında olduğu gibi yeniden yükselişe geçti.

Bu orta ve uzun vadede Türkiye ve bölge için tehlikedir.

AKP hükümetinin ilk yıllarında Radikal İslamcılık sosyolojik olarak

geriletilmişti. AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte İslamcı

argümanların birçoğu ortadan kalkmış İslamcıların da iktidara gelip

başarılı olabildikleri görülmüştü. Hatta AKP’nin iktidara gelmesiyle

birlikte Türkiye’de Mücahitler Mücahit oldu. Bu bir normalleşmeye

işaretiydi.

Yazının devamını okumak için tıklayınız.

Böyle giderse zorla hepimizi cemaatçi yapacaklar! | Ruşen Çakır | Vatan

Hükümete yakın medya kuruluşlarının Fethullah Gülen cemaati aleyhine

yaptıkları yayınları izliyor, daha doğrusu izleyebiliyor musunuz?

Açıkçası, konuyla çok yakından ilgili olmama rağmen ben çoktan pes

ettim. Bu yayınların tam gaz devam ettiğinin farkındayım; arada sırada

sağda solda gözüme çarpanlar da oluyor ama harcanan onca emeğe rağmen

bunların sosyal medyada yoğun bir şekilde paylaşıldığına, herhangi bir

tartışmaya yol açtığına, dolayısıyla herhangi bir etki yarattığına tanık

olmadım.

Yazının devamını okumak için tıklayınız.

Cemaatçilerin yerine dombracı ülkücüler geldi, demokratlar için değişen bir şey yok | Ezgi Başaran | Radikal

Peki bu kadar emek, bunca tasfiye gayreti sonucunda emniyet

‘cemaatçilerden’ temizlendi mi? Gidenlerin yerine kimler geldi?

Hükümetin içi rahatladı mı?

… Hükümetin içi hâlâ rahat değil. Seçim öncesi YouTube’da yayımlanan

ses kayıtları sayesinde karşılarına aldıkları kişilerin nasıl bir

dinleme ve dinlediklerini tasnif etme kapasitesi olduğunu gördüler. Ki

bu bakımdan sahiden de korkutucu ve yaygın bir ‘güç’ söz konusuydu.

Dolayısıyla emniyetin tamamını lağvedip ‘fabrika ayarlarına’ döndürmeden

tam olarak rahat etmeyeceklerdir.

Yazının devamını okumak için tıklayınız.

Türkiye’de basının özgür olmadığı açık değil mi? | Nazlı Ilıcak | Bugün

Freedom House'un raporu Türkiye'yi, Libya, Ukrayna, Zambia gibi özgür

olmayan ülkeler kategorisine koyuyor. Özellikle Twitter ve YouTube'un

kapatılmasının bu olumsuz etkiyi yarattığını düşünüyorum. Aksi takdirde,

Türkiye'ye, Zambia ya da Libya ile eşdeğer bir konumda yer verilmezdi.

Twitter ve YouTube'un kapatılmasının yanı sıra Freedom House'un işaret

ettiği bir diğer nokta da çok önemli.

Yazının devamını okumak için tıklayınız.

AKP’nin önünde iki yol var, biri krizli yeni kıskaca işaret ediyor | Ali Bayramoğlu | Yeni Şafak

AK Parti Grup Başkan Vekili Canikli’nin şu sözleri tartışma ve sorun

istikametini şimdiden tarif ediyor: ‘Fiili olarak icraatın başı bundan

sonra Başbakanlar olmayacak, Cumhurbaşkanları olacak…’ Cumhurbaşkanı’nın

halk tarafından yüzde 50′nin üzerinde oyla seçilecek olması, şüphe yok

onun siyasi meşruiyetini ve ağırlığını arttıracaktır. Ancak yasal tablo

değişmeyecektir. Anayasa’nın fiilen esnetilmesi ise mümkün değildir.

Yazının devamını okumak için tıklayınız.

Solcuya haram olan Müslüman’a helal mi? |Ahmet Hakan

1 Mayıs’ta eylem yapan solcu gençlerden birinin ayağında en düşük

fiyatı 150 lira olan bir ayakkabı vardı. Bazı hükümet yandaşları bunu

“mesele” ettiler. “Yuh! Solcuya bak, marka ayakkabıyla eylem yapıyor”

falan dediler.

Dini bütün bir hükümetin bakanı, koluna tam 7 yüz bin liralık saat

takıyor. Üstelik dini bütün hükümetin bakanının o saati rüşvet olarak

alıp almadığı konusunda en azından şüphe var.

Yazının devamını okumak için tıklayınız.

17 Aralık darbesini Erdoğan yaptı, demokrasiyi hedef aldı | Cengiz Çandar | Radikal

Sözünü ettiğimiz ‘demokrasi ve özgürlükler açığı’ndan kastımız,

öncelikle ‘basın özgürlüğü’, ‘ifade özgürlüğü’, ‘din ve vicdan

özgürlüğü’ gibi alanları kaplayan özgürlüklerdeki ‘açık’. Ve bir de

‘hukuk devleti’ olabilme, ‘hukukun üstünlüğü’nün geçerliliği konularında

tanık olunan ‘açık.’ Bu ikincisi, ülkedeki demokrasinin yapısını ve

‘kalitesi’ni ifade ediyor.

Yazının devamını okuak için tıklayınız.

Gülen Cemaati mensubu olmak suç mudur? | Sevilay Yükselir | Sabah

Bugün değil. 17 Aralık sürecinin başından beri dikkat çekmeye çalıştığım

bir konudur HSYK (Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu) konusu. Son

dönemlerde Gülen Cemaati güdümündeki yargı mensuplarının adeta karargâhı

haline gelen bu kurulun sahip olduğu güç Bakanlar Kurulu'nun sahip

olduğu güçten daha da mühim. Hükümet geç de olsa bu gerçeği görüp HSYK

ile ilgili birtakım değişikliklere gitti ama bunların hiçbiri kesin

çözüm değil.

Yazının devamını okuak için tıklayınız.

Boş yere kürek çekmek | Aslı Aydıntaşbaş | Milliyet

Freedom House, siz isteseniz de istemeseniz de önemli bir kuruluş.

Dünyada demokrasi ve temel özgürlükler karnesini veren yegâne yapılardan

biri.

Haliyle

bu yılki basın özgürlüğü endeksinde Türkiye’nin notunu ”kısmen özgür

ülke” statüsünden ”özgür olmayan ülke” statüsüne düşürmüş olması,

isteseniz de istemeseniz de ciddidir. Zaten de bu not, memlekette

okuyan, yazan ve hâlâ üç sıkımlık entelektüel dürüstlüğü kalanlar için

büyük sürpriz olmamıştır.

Yazının devamını okumak için tıklayınız.

Çoktan Seçmeli Hukuk! | Mustafa Balbay | Cumhuriyet 

Bacon, “Hâkimlere Dair” başlıklı yazısında, “işkencelerin en kötüsü yasalarla yapılandır” der.

Bu söz, içinden geçtiğimiz hukuksuzluk sürecinin en çarpıcı tarifidir.

Öyle

bir Türkiye’de yaşıyoruz ki, yürürlükteki yasalar hakkıyla uygulansa

tartışılan adaletsizliklerin tümü sona erecek. Bu yapılmadığı için yeni

yasalar yapılmasını istiyoruz!

Örneğin;

Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 134. maddesinde, günümüzde en çok konuşulan

dijital verilerin nasıl delil değeri taşıyacağı olabildiğince açık

biçimde dile getirilmiş. Buna göre, bir kişiye ya da kuruma ait

bilgisayara, CD’ye el konacağı zaman bire bir örneğini içeren imajının

çıkarılması, bunun oradaki muhatap kişiye ya da avukatına verilmesi

gerekiyor.

Yazının devanmını okumak için tıklayınız.

Habertürk | Fatih Altaylı | Yemezler!

17 Aralık'ta ortaya dökülen onca rezalet arasında açık söylüyorum, beni en fazla

şaşırtan Zafer Çağlayan oldu. 

20 yıldır tanıdığım Zafer Çağlayan'ın adını bu soruşturma içinde, hatta en göbeğinde

görünce hem şaşırdım, hem üzüldüm. 

Yıllar önce, çocukluk arkadaşım, şimdinin İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan'ın 'hemşerisi'

olarak tanıştırdığı, Ankara Sanayi Odası'nın parlak yöneticisi o iddiaların muhatabı olmamalıydı. 

Büyük hayal kırıklığı yaşadım.

Yazının devamını okumak için tıklayınız.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
5
5
2
1
1
1
0
Yorumlar Aşağıda
Reklam