Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Masalların Satır Arasındaki Devlet Sırları

etiket Masalların Satır Arasındaki Devlet Sırları

Masallar, tarih boyunca yalnızca çocukları uyutmak ya da eğlendirmek için anlatılan basit hikâyeler değil, toplumların kolektif hafızasını ve kültürel genetik kodlarını taşıyan çok katmanlı anlatılar olagelmiştir. Her masal, yüzeyde bir macerayı ya da kahramanlık hikâyesini sunarken, derinlerde bir dönemin ahlaki değerlerini, korkularını, umutlarını ve siyasi eğilimlerini yansıtır. Ancak masalların bu sembolik gücü, sadece masal anlatıcılarının ya da edebiyat tarihçilerinin değil, aynı zamanda istihbarat örgütlerinin de dikkatini çekmiştir. Bu örgütler, özellikle kriz dönemlerinde, masalları bir propaganda aracı, şifreli iletişim dili ve hatta psikolojik operasyon unsuru olarak kullanmışlardır.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

II. Dünya Savaşı, masalların gizli iletişim ve propaganda amaçlı araçsallaştırıldığı en net örneklerden biridir.

II. Dünya Savaşı, masalların gizli iletişim ve propaganda amaçlı araçsallaştırıldığı en net örneklerden biridir.

İngiliz Gizli Operasyonlar Yürütme Kurumu, yani SOE (Special Operations Executive), Nazi işgali altındaki Avrupa'da direniş hareketleriyle bağlantı kurmak için radyo yayınlarında halkın dikkatini çekmeyecek şekilde kodlanmış mesajlar kullandı. Bu mesajlar genellikle tanıdık masallardan ve halk hikâyelerinden esinlenen semboller içeriyordu. Örneğin, “Uyuyan Güzel” masalında geçen “dikenli kale” imgesi, belirli bir demiryolu hattının sabote edilmesi gerektiğini ima eden bir koddu. Bu tür şifreli anlatımlar, Nazi sansüründen kaçmanın bir yolu olarak kullanılıyor, böylece karşı tarafın dikkatini çekmeden stratejik bilgiler aktarılabiliyordu.

Aynı dönemde tarafsız kalan bazı ülkeler, bu kodlu iletişim tekniklerini farklı şekillerde uyguladı. İsveç’te yayımlanan bazı çocuk kitaplarında, Yahudi mültecilerin güvenli geçiş yolları sembollerle gizlenmişti. Kitaplarda yer alan nehir boyunca dizili yıldızlar, belirli kaçış güzergâhlarını temsil ediyor; bu görseller, kitapları eline alan her çocuğa eğlenceli görünürken, işaretleri bilen bir direniş üyesi için hayati bilgiler barındırıyordu. Burada masallar, adeta bir harita gibi çalışıyor, görsel bir alfabe aracılığıyla iletişim kuruyordu.

Soğuk Savaş yılları ise masalların yalnızca iletişim aracı değil, aynı zamanda ideolojik bir silah olarak da kullanıldığı bir dönemdi. ABD öncülüğünde kurulan ve CIA tarafından desteklenen 'Kültürel Özgürlük Kongresi' gibi kurumlar, edebi üretimi, özellikle de çocuk edebiyatını, komünizme karşı bir mücadele alanı olarak gördü. Masallar, yeniden yazılarak bireysel özgürlük, demokrasi ve kapitalist değerleri yücelten mesajlar taşıyacak şekilde kurgulandı. “Küçük Deniz Kızı” masalının bazı Amerikan versiyonlarında denizkızının sesi, bireyin özgürlüğü ve kimliği olarak yorumlandı; bu yorum, kolektif bir yapıyı yücelten Sovyet yaklaşımına doğrudan bir eleştiri olarak sunuldu.

Sovyetler Birliği ise bu kültürel savaşa kendi cephesinden karşılık verdi. Geleneksel Rus halk masallarını yeniden düzenleyerek sınıf mücadelesi vurgusu taşıyan anlatılar haline getirdi. “Üç Küçük Domuz”un Sovyet versiyonunda, domuzlar sıradan köylüleri simgelerken, kurt kapitalist sınıfı temsil ediyordu. Hikâyede kurt, ancak domuzların kolektif çabasıyla alt edilebiliyordu. KGB’nin Doğu Avrupa’daki etkisiyle bu tür masallar okul müfredatlarına dâhil edildi, kültürel eğilimlerin şekillenmesinde aktif rol oynadı. Polonya’da anlatılan “Altın Ördek” masalına sonradan eklenen açgözlü tüccar karakteri, kapitalist sömürünün alegorisi olarak konumlandırıldı. Böylece masallar, yalnızca eğlencelik anlatılar değil, aynı zamanda ideolojik eğitim materyalleri hâline geldi.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, istihbarat örgütlerinin masallar üzerindeki etkisi de evrildi.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, istihbarat örgütlerinin masallar üzerindeki etkisi de evrildi.

Dijital çağ, bu kadim anlatıları internetin sonsuz dolaşım alanına taşıdı. 2016 ABD seçimlerinde, Rusya’ya bağlı olduğu iddia edilen troll fabrikalarının sosyal medya üzerinden sahte hikâyeler yaydığı ortaya çıktı. Bu hikâyelerde Hillary Clinton, genellikle kötü cadı metaforuyla simgelenirken; Donald Trump, klasik masallardaki altın saçlı prens figürüyle idealize ediliyordu. Görseller, kısa videolar ve montajlarla yayılan bu anlatılar, seçmen algısını bilinçaltı düzeyde etkilemeyi amaçlıyordu. Masallar burada artık yazılı ya da sözlü değil, görsel-işitsel ve algoritmik bir forma bürünmüş durumdaydı.

Çin hükümeti de benzer biçimde masalları yumuşak güç unsuru olarak kullanmayı sürdürmektedir. “Kuşak ve Yol” projesinin tanıtımı için Asya ülkelerinde yayımlanan masal kitaplarında, farklı halkların kardeşçe çalıştığı ve birlikte refaha ulaştığı hikâyeler yer almaktadır. Bu masallar, çok katmanlı diplomatik mesajlar taşımakta; iş birliğinin önemini vurgularken Çin’in bölgesel liderliğini doğal ve arzu edilen bir durum olarak çerçevelemektedir.

Bu anlatıların gerçekliğine dair kanıtlar ise oldukça katmanlıdır. Örneğin SOE'nin radyo yayınlarında kullandığı şifreli mesajlara dair belgeler, İngiliz Ulusal Arşivleri’nde yer almakta, BBC’nin savaş dönemi kayıtlarında bu yayınlara ilişkin detaylar görülebilmektedir. Aynı şekilde, CIA’nin kültürel faaliyetlerine dair belgeler 1960’lı yıllarda deşifre edilmiştir. Ancak bazı iddialar, bu kanıtların ötesine geçerek spekülasyonlara dayanmaktadır. Örneğin “Alice Harikalar Diyarında” masalının CIA’nin LSD deneyleriyle bağlantılı olduğu yönündeki teoriler, herhangi bir somut belgeye dayanmadığı için daha çok şehir efsanesi niteliğindedir.

Masal araştırmacıları bu konuda temkinli yaklaşmayı önerir.

Masal araştırmacıları bu konuda temkinli yaklaşmayı önerir.

Jack Zipes gibi akademisyenler, masalların politik mesajlar taşıyabileceğini kabul ederken, bunun çoğu zaman bilinçli bir manipülasyondan çok kültürel evrimle oluştuğunu belirtirler. Vladimir Propp ise masal yapılarının evrensel insan psikolojisinden doğduğunu savunarak, her yapının arkasında bir kasıt değil, ortak bilinçaltı aramak gerektiğini vurgular.

Masalların istihbarat örgütleri tarafından kullanımı, tarihsel olarak belgelenmiş pek çok örnekle desteklenen, ancak her zaman spekülasyonlara açık bir alandır. II. Dünya Savaşı’ndan Soğuk Savaş’a, oradan da dijital çağın algoritmalarına uzanan bu hikâye, masalların yalnızca kültürel değil, aynı zamanda siyasi bir güç taşıyabileceğini gösterir. Ancak her masalda gizli bir şifre aramak, anlatıların doğasını anlamaktan çok, onları paranoyak bir bakışla tüketmeye yol açabilir. Önemli olan, belgelenmiş verilerle mitolojik kurguları ayırabilmek ve masalların sanat, tarih ve siyaset arasındaki geçişkenliğini soğukkanlı bir dikkatle çözümleyebilmektir. Bu sadece edebiyatın gücünü anlamamıza değil, aynı zamanda bilginin nasıl araçsallaştırılabileceğini görerek ona karşı eleştirel direnç geliştirmemize de yardımcı olur.

Belki de tüm bunlar yüzyıllardır bize anlatılan kocaman bir masaldan,

yalandan ibarettir; kim bilir?

Instagram

X

LinkedIn

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/video-white Video
category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/test-white Test
DMP tracking codeDMP tracking code
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
8
1
1
1
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam