Meğer Pek Çok Kültürde Varmış: Neden Nazar Değmesin Diye Tahtaya Vururuz?
Bir işi yoluna koyduk mu hemen “Tahtaya vur!” deriz. Hatta bazılarımız iki kere tıklatmadan içi rahat etmez. Kulağını çekenler, yere tükürenler bile olur. Ama bu refleks neden bu kadar tanıdık ve evrensel? İşin içinde biraz paganlık ve biraz çocuk oyunu var. Üstelik bu gelenek yalnızca bizde değil, başka kültürlerde de varmış! Gelin derinliklerine beraber inelim...
Tahtaya vurma geleneğinin en eski kökenlerinden biri, pagan inançlarına dayanıyor.

Modern dinlerin henüz yayılmadığı dönemlerde, pek çok farklı kültürde ağaçlar kutsal kabul ediliyordu. Bazı halklar ağaçları birer kehanet aracı gibi kullanıyor, bazıları ise ağaçların içinde ruhlar ya da tanrıların yaşadığına inanıyordu.
Özellikle antik Keltler; ormanları ve ağaçları kutsal mekanlar olarak görürken insanlar bu ağaçlara dokunarak şans diler, başlarına gelen güzel olaylar için de yine ağaca dokunarak şükranlarını sunardı. Zamanla bu ritüel, evrim geçirerek modern çağda tahtaya vurma refleksine dönüştü.
Başka bir teoriye göre ise tahtaya vurmak, şansı kıskanacak kötü ruhları uzak tutmak için yapılırdı.

Şöyle düşünün: Başınıza iyi bir şey geldiğini söylüyorsunuz ama evrende bu iyi haberi duyarak sizi kıskanacak ve cezalandıracak bir ruh varsa? İşte bu yüzden insanlar, hemen tahta yüzeye dokunarak 'duymadılar, duymadılar!' demeye çalışırdı. Yazar Stefan Bechtel'e göre bu refleksin altında iki temel korku var:
Kötü ruhların kıskanması,
Tanrıların gururlu insanlara öfkelenmesi
Yani şansın geldiği yere saygı göstermeyenler, cezalandırılabilirdi.
Bazı araştırmacılarsa tüm bu efsaneleri fazla romantik buluyor.

İngiliz folklor uzmanı Steve Roud, bu davranışın asıl kökeninin 19. yüzyıl çocuk oyunlarında yattığını söylüyor. “Tiggy Touchwood” adlı oyunda, bir ağaç ya da tahta parçasına dokunan çocuk yakalanmaktan korunmuş sayılıyordu.
Oyundaki “dokununca güvendesin” mantığı, yıllar içinde günlük hayatta şansa dair bir metafora dönüşmüş olabilir. Yani tahtaya vurmak aslında, çocukken oynadığımız bir dokun-kaç oyununun bize mirası olabilir.
Peki her kültürde aynı anlama mı geliyor?

Hayır, elbette değil. Dünya genelinde bu refleksin farklı versiyonları var. Mesela ülkemizde tahtaya iki kez vurur ve kulak mememizi çekeriz değil mi? İngiltere'de de “Touch wood” yani 'tahtaya dokun.' derler. İtalyanlar ise diğer kültürlerin aksine “tahtaya” değil, “demire dokun” (toccare ferro) derler.
Yani her kültür, kötü şansı savuşturmak için kendi küçük ritüelini geliştirmiş gibi görünüyor.
Birine iyi bir haber verdiniz, işler yolunda gidiyor, başarılarınız artıyor... Peki sıradaki refleks ne? Tabii ki tahtaya vurmak!

Bu alışkanlığın tam olarak nereden geldiğini kimse kesin olarak söyleyemese de geçmişinde kutsal ağaçlara duyulan saygı, kötü ruhlara karşı alınan önlemler ve hatta çocuk oyunlarından kalan masum savunma mekanizmaları yatıyor olabilir.
İster ruhları uzak tutmak için, ister sadece içimizi rahatlatmak adına... Çok sert vurmadığınız sürece bir sorun yok bizce!
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Saçma gelsede hâlâ yapıyorum alışkanlıklarından vazgeçmek zor:)