Merhamet Yorgunuyuz Biz
Kocaman harflerle SON DAKİKA yazısını bir kez daha görürüz. Kime, nerede, ne olmuştu? Olayın anlaşılmasının ardından kalbimiz sıkışmaya başlar. Önce rakamlar verilir haber kanallarından. 10 kişi yaşamını yitirdi. Sonra 30, 50, 70 ve dahası olur. Binlerin telaffuz edildiği onca acılarımıza yenileri eklenir, hayatlar rakamlara dönüşür. Yaşanan trajedinin ardından detaylar birer birer ortaya çıkar. Her yeni hikâyede travmalar elden ele dolaştırılır. Çarşafları bağlayıp atlamış mıydı, önce çocuğunu mu atmıştı, yan odadakileri kurtarmaya çalışmış mıydı, başarılı bir öğretmen miydi, iyi bir baba mıydı, yeni mi evlenmişti, ailesine bakmak için ekmeğini kazanmaya mı gelmişti, karne tatilinde miydi?…gibi insan hikayelerini öğrendikçe acıyan yerlerimiz daha da acımaya başlar. Yalnızca kişisel değil, kitlesel bir travmanın da içine düşeriz. Ardı arkası kesilmeyen bu travmalarla tükeniş yolculuğu sürer gider. Evet, bizler merhamet yorgunuyuz.
Yazının devamında merhamet yorgunluğunu bilimsel referanslara dayandırarak açıklıyorum. Ancak korkarım merhamet yorgunluğu konusunda da kutuplaşacağız. Çünkü bana göre merhamet yorgunluğu yaşayan insanlar sonuçları bakımından ayrışıyor. Kimileri merhamet yorgunluğu nedeniyle olaylara alışıyor ve duyarsızlaşıyor, kimileri ise ne kadar merhamet yorgunluğu yaşarsa yaşasın nihayetinde alışamıyor, alışamıyor…
Merhamet yorgunluğu nedir?
Medyada aynı kötülerin büyütülmesi ikincil travmadır.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!