Nil Keskin Yazio: İçindeki Dişil Arketiplerin Aydınlık ve Gölgeleri

Her Arketip kendi içindeki iki yönle hayatta kendini gösterir. Aydınlığından da karanlığından da tanırsınız onu aslında. Aterkil yaşam ilk kez mitlerde baş gösterip, yazılı bulgular elimize geçtiğinde, bize getirdiklerini araştırma ve bilimin ışığında çözümleyebiliriz.Carl Gustav Jung tüm verileri topladığında, Platon’un idea kavramını takip ederek, Yunan mitolojisindeki altı tanrıça ve altı tanrı özelliklerini çözümleyerek on iki arketip mantığını psikolojiye kazandırmıştır. Hadi gelin bunları biraz tanıyalım…Mitler bunu anlatır. Gölge yanları tetiklenirse gözü hiçbir şeyi görmez, kıskanır, manipülasyonlarıyla derinden derinden yıpratır. Günümüzdeki Ataerkil yanılgılarla farkında olmadan evrim geçirmiş bazı kadınların ta kendisi değil midir? Zeus Olimpos Tapınağı’nın yüce Tanrısı’dır elbet ama onu ve çapkınlıklarını hizaya getiren TANRIÇA HERA’dır. Ölümlülere dirlik, düzen, aile, birlik, beraberlik ve BÜTÜNLÜK bilincini veren öğretendir. Bu erdemler kulağa tanıdık geliyor mu? Bugün birbirini dışlayan insanlığın en büyük ihtiyaçlarından bazıları değil mi bunlar? İş yerinde, sosyal çevrelerde, din, dil, ırk, inanış, enerji, cinsiyet, yaş, kuşak farklılıklarından dolayı birbirini ötekileştiren zihinlerin ihtiyacı olanlar değil mi peki?Dayanışmak, iş birlikteliği yapmak… Bu ikisi, bugünün iş dünyasında farklı kademelerde çalışanlardan, toplumun en küçük birimi bireyden, aileye, hanelerden oluşan mahalleye, ilçelere, ilçelerden ülkelere, kıtalara ve dünyaya yayılması gereken sihirli kelimeler değil midir? Aynı ortak konu için yardımlaşmak, paylaşmak, maddi manevi güçlerle dayanışmak... Şu an içinde mahsur kaldığımız salgının içinden çıkabilmek için ne kadar da elzem değil mi?Ülkeler arası, kıtalar arası iş, bilim, sanat, devlet, spor, büyük küçük, genç yaşlı, siyah beyaz, kadın erkek, bilgi ve enerji dayanışması… Küçük pencereden bakıldığında erkek ve kadının evin işini bölüşmesi, büyük pencereden bakıldığında bir kıtadan diğer bir kıtaya bilgi, deneyim, bilim, ilim, donanım dayanışması…. Ya ATHENA gölgeye girerse ? Gücü farklı sebeplerle tetiklenirse, o zaman savaşçı tırnaklarını çıkartır işte. Tıpkı tarihteki ilk cesur feminist hareketiyle karşımıza çıkan 1700’ lü yıllarda yaşamış Mary Wallstonecraft gibi ya da sanayi devriminden sonra güçlenip haklarını arayan kadınlar gibi… Sorgular ve sesini yükseltir tüm gücüyle… 8 Mart 1878’ de New York’ta bir dokuma fabrikasındaki adaletsizlikle ve dayatılmış ataerkil yanılgılarla mücadele ederken yangına kurban gitmeyi bile deneyimlemiştir o Tanrıça sesini yükselttiğinde.Toprakları tohumlardan filizlendiren, yeşerten, mahsul verdiren, besleyen o’dur. Homeros Destanı’ndaki mite göre Karanlıklar Kralı Hades, ZEUS ve DEMETER’ in güzeller güzeli kızları PERSEFON’ a aşık olur. Ve bir gün ona sonsuza kadar sahip olmak isteyip, pusuya yatırıp karanlıklar ve ölüler diyarına kaçırır. Bu olaydan sonra üzüntüden kendini kaybeden Demeter kuraklaştırır toprakları, soğutur havaları… Ürünler, besinler büyümez, otlak olur topraklar. Zeus bu duruma müdahale etmek için bir anlaşmaya varır sonunda Hades’ le ve yılın altı ayı Persefon yeraltında, altı ayı yeryüzünde yaşayacaktır. Kızı yeryüzünde olduğunda Demeter’in de yüzü güler, mevsimler de toprak da verimli olur, ürünler büyür, bolluk olur BEREKET olur… Kızı gittiğinde karanlıklar diyarına, o da kıtlık getirir, yoksunluk olur. O’nun şarkısı bugünkü anne olmak isteyen ve anne olmuş olan her kadındadır. Ailede ANNE mutlu olursa mutluluk verir, o mutsuz olursa aile parçalanır, ayrılır. Babanın görevi onun mutluluğu için dışarıda savaşmaktır, mücadele etmektir. Ne esrarengizdir ki geçtiğimiz 8 Mart Kadınlar Günü’nde dünya çapında yükselen dişil enerji sonrası, 11 Mart 2020’ de Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19 yeni Coronavirüsü’nü Küresel Salgın ilan etmiştir. Tanrıça önce yıkacaktır, üzecektir dokunduğu her yeri sonra dayanışma, iş birlikteliği köpürtecektir. İnsanlığın içinde birlik beraberlik oluşturularak bir olacaktır tüm dünya, tüm insanlık…Eforsuzca zahmetsizce, doğal yaşamın sırasıyla yaşanmasını temsil eder. Yapay ve abartı olan her şeyin karşıtıdır. Toplumun ona dayattıklarını önemsemez. Çünkü bağımsız ve özgürdür o! Bugünün Eril algısının kalıplara sokmak istediği, dış görünüşüyle var olan, sürekli orasını burasını yaptırmak zorunda kalan kadın algısının bir nevi karşıtıdır. Tanrıça Artemis’in sesini dinlesek acaba bize ne der? Kadının bunlara olan ihtiyaca doğru iteklenmesi, pek çok ataerkil ekonomi, sektör ve meslekleri oluşturmakla birlikte dozu kaçmış bir estetik yaklaşımına dur demek istiyor olabilir mi sizce? Sezgisel güçtür o… Babası Tanrı ZEUS’ tan istediği yegane iki armağan bakireliği ve ışığıdır. Bakirelik, O’ nun saf ve temiz halde kalmayı istekliliğine işarettir. Ne çok kadının bugünün modern hayatında kendine yabancılaştığı, hem dış hem iç dünyasıyla taktığı maskeler düşünüldüğünde hangimiz Tanrıça Artemis’in sesini dinler olmuşuzdur ki?Kendinden uzaklaşan bizler, kendimizle kavuşmak için işte bu Tanrıçaları, dişil arketipleri anlamalı, onlarla barışmalı, onlarla buluşmalıyız artık… Bunun için, dijitalleşen dünyada senin erişimini kolaylaştırmak üzere tasarlanmış olan GODDESS App’ i kullanmanı tavsiye ediyorum. Her gün yaşadığın farkındalıklar, semboller, izler seni onlarla buluşturacak. Sen sadece bu izin peşinden yürümeye devam et!LinktreeInstagramInstagram