1. Lisans eğitimi: Pedagojik bilgi, alan uzmanlığı ve uygulamalı eğitimi kapsayan; emek isteyen bir süreç.
2. KPSS ve alan sınavları: Binlerce adayın yarıştığı stres dolu sınav maratonu.
3. Mülakatlar: Çoğu zaman subjektif bulunan ve stres düzeyi yüksek bir aşama.
4. Staj ve akademik gelişim: Pratik ve teoriyi birleştiren; ancak rehberlik açısından zayıf kalan bir dönem.
5. Meslek hayatı: Düşük maaşlar, kalabalık sınıflar ve sürekli değişen belirsizliklerle dolu bir süreç.
Yeni öğretmenlik mesleği kanunu ve hazırlık eğitimi
Yeni düzenlemeler, öğretmen adaylarının Millî Eğitim Akademisi’nde 10-14 haftalık 4 dönemlik bir hazırlık eğitimine tabi tutulmasını öngörüyor. Bu eğitim, teorik ve uygulamalı derslerle mesleki becerilerin gelişimini amaçlıyor. KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı) puan üstünlüğüne göre belirlenen adaylar, pozisyon sayısını aşmayacak şekilde eğitime alınacak ve başarıyla tamamlayanlar atanacak. Ancak bu süreç, öğretmenlik yolunu daha da karmaşık ve zorlu hale getiriyor. KPSS gibi objektif bir değerlendirme sisteminin, mülakatların subjektif yapısıyla gölgelenme riski var. Millî Eğitim Akademisi’nde görev alacak eğitmenler için; doktora derecesi, uzman/başöğretmen unvanı veya belirli bir MEB hizmet süresi gibi kriterler aranıyor.
Bir de AGS var
Alan Grubu Sınavı (AGS), öğretmen adaylarının mesleki bilgilerini ölçmek amacıyla düzenleniyor. Ancak uzun süren akademik eğitimin ardından böyle bir sınavın gerekliliği, adayların yeterliliklerinin yalnızca yazılı bir sınavla değerlendirilmesinin adil olup olmadığı konusunda tartışmalara yol açıyor. Girilecek başka sınav kaldı mı?