onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Okulda Değilse Nerede? 15 - 17 Yaş Grubunda Kaybolan 1.578.941 Gelecek

etiket Okulda Değilse Nerede? 15 - 17 Yaş Grubunda Kaybolan 1.578.941 Gelecek

sinem Boduk
18.01.2025 - 21:02

Her sabah milyonlarca öğrenci okul ziliyle ders başı yaparken, aynı saatlerde evde, sokakta veya bir atölyede çalışmak zorunda kalan yüz binlerce genç bulunuyor. Burada bugün sessiz bir krizi ele alıyorum. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim Sen) 2024 - 2025 yılı birinci yarıyıl raporuna göre, örgün eğitim dışında kalan çocuk sayısı 1.578.941'e ulaşmış durumda. Bu sayı, sadece bir istatistik değil; her biri bireylerin, potansiyelin ve geleceğin kaybını temsil ediyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Peki, 15-17 yaş grubundaki bu çocuklar neden okulda değil ve okulda olmadıkları zaman nerede?

Peki, 15-17 yaş grubundaki bu çocuklar neden okulda değil ve okulda olmadıkları zaman nerede?

Fotoğraf: UNICEF

Sebep 1: Ekonomik sıkıntılar

Yoksulluk, eğitimin önündeki en büyük engellerden biri. Dar gelirli aileler için eğitim masrafları — okul kıyafetleri, kitaplar, ulaşım — karşılanamaz yükler haline geliyor. Bu nedenle çocuklar, okul yerine iş gücüne dahil edilerek aile bütçesine katkı sağlamaya zorlanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 15-17 yaş grubundaki çocukların %22,1'i iş gücüne katılıyor; bu oran erkek çocuklarda %32,2, kız çocuklarında ise %11,5 olarak belirtiliyor.

Düşünün, bir çocuk daha gençliğinde, hayaller yerine faturaları düşünmek zorunda bırakılıyor. Bu döngü, yalnızca o çocuğun hayatını değil, tüm toplumun geleceğini etkiliyor.

Sebep 2: Toplumsal ve kültürel dinamikler

Erken yaşta evlilik, özellikle kız çocuklarının eğitimden uzaklaşmasının en büyük sebeplerinden biri. Geleneksel roller, eğitimi arka plana atarak evliliği öncelik haline getiriyor. Erkek çocuklarda ise durum farklı: Onlar için 'el işinin' cazibesi, eğitimi ikinci plana itiyor.

Eğitim Reformu Girişimi'nin (ERG) raporuna göre, 15-17 yaş grubunda eğitim dışındaki çocuk oranının en yüksek olduğu iller %35,6 ile Muş, %32,4 ile Ağrı ve %28,7 ile Gümüşhane. Bu veriler, eğitime erişimde bölgesel eşitsizliklerin de önemli bir rol oynadığını gösteriyor.

Uzun vadeli sonuçlar

Eğitim dışı kalan gençlerin toplumsal etkileri, yalnızca bireysel kayıplarla sınırlı değildir; bu durum, gelecekteki ekonomik, sosyal ve kültürel yapıyı da derinden etkiler. OECD verilerine göre, eğitimsiz bireyler arasındaki işsizlik oranı, eğitimli bireylere göre %50 daha yüksektir. Bu bireyler, iş gücüne katılamadıkları gibi, ekonomik üretkenliği ve verimliliği de düşürür.

Eğitimden mahrum kalan bireyler, sosyal dışlanma riskiyle daha sık karşılaşır. Bu bireyler, yalnızca ekonomik olarak değil, sosyal sermaye açısından da zayıf bir konumda yer alır. Sonuç olarak, bu durum sosyal adaletsizlikleri ve gelir eşitsizliklerini derinleştirir, toplumsal kutuplaşmayı artırır.

Kriminolojik açıdan, eğitimsizlik bireyleri yasa dışı faaliyetlere iten bir faktör olabilir. Eğitimden kopmuş gençler arasında suç oranlarının daha yüksek olduğu birçok çalışmada ortaya konulmuştur. Ayrıca, eğitimsiz bireylerin sağlık durumu genellikle daha kötüdür, bu da sağlık hizmetlerine olan talebi ve devlet harcamalarını artırır.

Bu zincirleme etkiler, yalnızca bireyleri değil, makro ölçekte toplumun kalkınmasını ve sürdürülebilir gelişimini tehlikeye sokar. Eğitimsizlik, ulusal ekonomilerde derin çatlaklar oluşturabilir ve toplumsal bütünleşmeyi sekteye uğratır.

Çözüm: Kaybolan nesli geri kazanmak

Çözüm: Kaybolan nesli geri kazanmak

Bu karanlık tabloyu tersine çevirmek için acil ve bütüncül yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Çözümler sadece eğitimi değil, ekonomik ve sosyal dinamikleri de kapsamalıdır.

Şartlı Eğitim Destekleri: Eğitim, aileler için bir yük olmaktan çıkarılmalıdır. Devlet, ailelere çocuklarını okula göndermeleri için doğrudan maddi destek sağlamalı ve bu destekler düzenli bir şekilde artırılmalıdır.

Dijital Eğitim ve Altyapı Gelişimi: Özellikle kırsal bölgelerde, internet erişimi ve dijital araçlar yaygınlaştırılmalıdır. Uzaktan eğitim platformları, bu bölgelerdeki eğitime erişim sorunlarını çözmek için bir köprü görevi görebilir.

Cinsiyet Eşitliği Temelli Kampanyalar: Erken yaşta evlilik gibi kültürel normlara karşı farkındalık yaratılmalı; kız çocuklarının eğitimi bir hak olarak savunulmalıdır. Eğitimde cinsiyet eşitliğini destekleyen kamu spotları ve kampanyalar düzenlenmelidir.

Mesleki Eğitim ve Yeniden Entegrasyon Programları: Eğitimden kopmuş bireylerin sisteme yeniden dahil edilmesi için kapsamlı mesleki eğitim programları geliştirilmelidir. Bu programlar, gençlerin hem iş gücüne katılmasını hem de ekonomik bağımsızlık kazanmalarını sağlar.

Yerel İşbirlikleri ve Sivil Toplum Katılımı: Yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör, bu çocukların eğitime kazandırılması için iş birliği yapmalıdır. Her bölgenin kendi dinamiklerine uygun çözümler geliştirilmelidir.

Son söz olarak;

Eğitim, sadece bireylerin yaşam kalitesini artırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumların kolektif refahını, ekonomik büyümeyi ve sürdürülebilir kalkınmayı şekillendiren temel bir araçtır. Bu bağlamda, 15-17 yaş arasındaki eğitim dışında kalan 1.578.941 çocuk, yalnızca sayısal bir kayıp değil, aynı zamanda tüm bir neslin potansiyelinin yitirilmesi anlamına gelmektedir. Bu bireyler, sadece eğitim sisteminin dışına itilmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal eşitsizliklerin, ekonomik uçurumların ve sosyal huzursuzlukların derinleşmesinin de önünü açan bir konumda yer almaktadırlar.

Sonuç olarak, eğitim hakkından mahrum bırakılan her çocuk, yalnızca bireysel bir trajedinin değil, aynı zamanda toplumsal bir çöküşün de habercisi olmaktadır. Bir toplum, gençlerini kaybettiğinde sadece mevcut yapıyı değil, aynı zamanda geleceğini de kaybetmiş olur. Bu kayıp, yalnızca bugünün değil, yarının da belirsizliğe sürüklenmesiyle sonuçlanır.

Özellikle bu yaş aralığı, bireylerin kimliklerini inşa ettikleri, potansiyellerini keşfettikleri ve toplumsal rollerini şekillendirdikleri kritik bir dönemi temsil etmektedir. Eğitimden mahrum kalmak, yalnızca bir bireyin gelişimini engellemekle kalmaz; aynı zamanda toplumun kültürel, ekonomik ve demokratik yapılarının da zayıflamasına yol açar.

Eğitim, sadece bilgi aktarımının ötesinde, bireylerin özgürleşmesini, yaratıcılıklarını geliştirmelerini ve toplumla olan bağlarını güçlendirmelerini sağlayan bir süreçtir. Dolayısıyla, her çocuğun hayatında çalacak bir eğitim zili, yalnızca bireysel bir ihtiyaç değil, toplumsal bir sorumluluk olmalıdır. Eğitim hakkından feragat etmek, sadece çocukların değil, tüm toplumun geleceğini ipotek altına almak anlamına gelir. Bu noktada, sadece çocuklarımızı değil, toplumsal yapıyı da koruma sorumluluğumuzun bilincinde olmalıyız.

O halde, eğitim hakkından mahrum bırakılan bir nesil, yalnızca kendi potansiyelini kaybetmekle kalmayacak, toplumsal yapıyı sürdürülebilir kılma ve demokratik değerleri yaşatma kapasitesini de yitirmeyecek midir?

Instagram

X

LinkedIn

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam