CEVAPLARI SELAMLAYIN: Burası en önemli ve başlarda en “deli saçması” gelen kısım. Benim uydurduğum ismi ile “Hissimizi selamlamak” (güneşi selamlamaktan gelsin) Peki ne yapıyoruz? Fark ettiğimiz duygumuza selam veriyoruz. Hani tanıdık biri karşı kaldırımdan geçerken, uzaktan el kol işaretleriyle hal hatır sorarsınız ya, o şekilde. Bu önemli. Çok samimi olmuyoruz, zira bu his belki de bizim kurtulmak/arınmak istediğimiz bir şey ve yüzgöz olmanın alemi yok. “Sevgili öfkem iyi ki geldin oh be!” demek yerine “Öfkem, seni görüyorum ve çekip gitmene izin veriyorum” modunda kalmak daha mantıklı.
KONUŞUN: Senelerce kendi kendine konuşan insanların deli olduğunu söylediler. Bu sanırım insanlık tarihindeki en büyük aldatmacalardan biri. Bilakis bir kişi kendisiyle konuşabiliyorsa akıllıdır ya da şöyle söyleyeyim bir kişi ömrü boyunca hayatını birlikte idame ettirmek zorunda olduğu şey ile yani BENLİĞİ ile iletişim kuruyorsa yapılacak en AKILLICA şeyi yapıyordur. O sebeple tavsiyem; “delirin” yani kendinizle sohbet edin. Mümkünse yüksek sesle. “Bu duyguyu neden hissediyorsun?”, “Hangi insanlar, sesler, görüntüler, kokular, mekanlar sende bu duygunun uyanmasına sebep oluyor?”, “En son ne zaman bu duyguyu hissettin?”, “Şu an kendi kendine konuşuyor olmak nasıl bir his?” cevapları da yüksek sesle verin. İlk başlarda “deli saçması” gelecek ama birkaç kez yaptıktan sonra inanılmaz bir rahatlama hissedeceksiniz.
NOT ALIN: Yine aynı yere geliyoruz. Söz uçar yazı kalır. Bu sohbetlerden aklınızda kalanları not aldığınız bir defter edinin. Öyle dünyayı kurtaracak şeyler yazmanıza da gerek yok. “Bu sabah meymenetsiz uyandım çünkü dün yemeği çok kaçırmışım”, “Bu sabah bir mutlu uyandım haydi hayırlısı”, “Kredi kartı ödemesi geldi o yüzden birazdan cinnet geçireceğim” gibi cümleler olsun o defterde. Bunlar hayatın da kendisi, bunlar insan olmanın ta kendisi çünkü.
BEKLEYİN: not aldıktan sonra kısacık bir süre de olsa durup bekleyin. Gerekirse gözlerinizi kapatın ve 1 dakika kadar öylece durun. Tek ricam telefonu elinize almayın. Dikkatinizi kısacık bir an o kendinize yaptığınız konuşmada ve yazdıklarınızda tutun. Birazdan zaten telefona bakacak ve hayatın içinde kaybolacaksınız. Acele etmeyin.HATIRLATICILAR EKLEYİN: Bu aşama yukarıdakileri birkaç kez tekrarladıktan sonra yapmanızı tavsiye ettiğim bir şey. Bizler 5 duyumuzla kayıt halindeyiz sürekli. Mutlu olduğumuz anların kokularını, seslerini, renklerini de kaydediyoruz aslında. Anneanne poğaçasının kokusu ile sıcak çay bardağının parmak uçlarında bıraktığı ısını düşünün hak vereceksiniz bana.