Babamla olan iletişimim. Asla onunla tam hayalimdeki gibi bir iletişimi kuramadım. Defalarca başarısız oldum bu noktada. Bazen vazgeçtim. Onu anlamaktan, dinlemekten uzaklaştım. Kaçtım. Gizledim. Fakat doğru zaman geldiğinde yüksek sesle getirmenin hayatımda neleri değiştirdiğini gördüm. Bu konuda artık başarısız hissetmiyorum.
Geri dönüp baktığında, kendi başarısız hissettiğin konuları önüne koyup düşündüğünde bir şeyleri daha farklı yapıp sonucu değiştirmek mi isterdin yoksa başarısızlıkların öylece kalsın mı isterdin?
Bence kalsın. Eğer bana çok büyük zararlar vermemişse, geri döndüremeyeceğim hatalara neden olmamışlarsa öylece kalsınlar. Tüm anılarımla benim kimliğimi oluşturuyor onlar. Bu hayat sadece başarı hikâyeleriyle dolu olduğunda kulağa epey sıkıcı geliyor. Ama birilerinin düşme, takılma ya da neredeyse pes ettiren hikâyeleri hepimize, umut var diye fısıldıyor.
'Başarısızlar Kulübü'nde olmanın en güzel tarafı nedir?
Maske takmak zorunda değilim. Başarılı görünmeye çabalamanın nasıl zaman kaybettiren bir şey olduğunu fark ettim.
Bir başarısız karşısında ne yapılmalı sence?
Bu kulüpten bahsetmeli! Bu hayatta hepimiz başarıya odaklı olabiliriz, ancak unutmamamız gereken hayatımızı oluşturan taşlarda başarısızlık hikâyelerinin de olduğudur. Kendini hangi konuda başarısız hissediyorsan, tekrar şans ver. Veya eğer bu yol senin için doğru görünmüyorsa da zorlama. Bu dengeyi iyi kurabilmek önemli.
Başarısızlar Kulübü kaçıncı kitabın? Bir yazar olarak hangi temalar ilgini çekiyor?
Başarısızlar Kulübü benim sekizinci kitabım. Yazma ve okuma noktasında ortaya problem atan ve üzerine düşündürmeyi amaç edinen konuları seviyorum. Toplumda zor konular olarak ifade edilen, bazen konuşmaktan çekindiğimiz konular: Ölüm, ayrılık, mültecilik, zorbalık…
Bir de yazar sorusu sorayım. Çocuklar için yazmak çok özel bir algoritmayı gözetmeyi gerektiriyor. Senin aklın nasıl çalışır? Nelere dikkat edersin?
Ben kitapların ruhu olduğuna inanıyorum. Her metin mutlaka yazarından, çizerinden, editöründen ya da çevirmeninden izler taşıyor. Ben yazarken öykülerime bir parçamı bırakıyorum. Ve o duygunun kartopu misali büyümeye başladığını gözlemliyorum. Çocuğun dikkatini metnin üzerinde tutabilmek kolay değildir. Okuma alışkanlığı kazanmalarında onlara eşlik ediyoruz ve kitaba olan ilgisini dinamik tutmaya özen gösteriyoruz. Ben bir şeyleri kanıtlama derdine düşmüyorum. Bir şeyleri öğretmeye çalışmıyorum. Sadece gerçek hayatın zorluğunu, vazgeçmemenin ya da pes etmemenin neden önemli olduğunu kendimce kurgulara iliştiriyorum. Fısıldamak da denebilir buna. Bir süre sonra okuru nereden yakalayabileceğinizi, cümlelerle ona nasıl tutunabileceğinizi daha iyi anlayabiliyorsunuz.
Yazarak neyin daha iyi olmasına hizmet ettiğine inanıyorsun?
Okur, kendini karakterin yerine koyduğunda ne kadar güçlü hissederse gerçek hayata da yansıyor. Hikâyelerin bizleri bir yerde birleştirdiğine inanıyorum. Eğer bir yerde dışlanıyorsak ya da zorbalığa uğruyorsak belki artık daha gür bir şekilde “Hayır!” diyeceğiz. Fısıldamalarımın kendinden emin seslere dönüşmesini umut ediyorum.
Twitter
Instagram
Yorum Yazın
https://www.whatisproblem.com/en/problem/what-are-the-biggest-problems-women-face-today-0Jla8Obg6KmXE7aJmZob