Size Küçük Dilinizi Yutturacak, Tarihin Gördüğü En Tuhaf İşkence Yöntemi: Modern Sanat!
Size Küçük Dilinizi Yutturacak, Tarihin Gördüğü En Tuhaf İşkence Yöntemi: Modern Sanat!
İspanya İç Savaşı sırasında, General Franco yönetimindeki faşistler belki de tarihin gördüğü en ilginç işkence yöntemini uyguladılar: Modern sanat!
Birçoğumuzun "modern sanat"ı bir işkence biçimi olarak gören arkadaşı ya da aile üyesi olabilir.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Bir dahaki sefere onların "bu ne ya", "bunu ben de yaparım", "bu hiç güzel değil" gibi yakınmalarından ya da modern sanattan sıkılmalarından şikayet ediyorsanız, artık onlara karşı biraz daha anlayışlı olabilirsiniz.
Çünkü İspanya İç Savaş'ı sırasında modern sanat eserleri birer işkence yöntemi olarak kullanılıyordu!
Bir İspanyol sanat tarihçisi mahkûmlara işkence etmek için bazı iç savaş hapishanelerinin 3 boyutlu modern sanat resimlerine benzetildiğini gösteren kanıtlar bulmuş durumda.
Hücreler, 1938'de, faşist milliyetçi orduyla savaşan cumhuriyet güçlerini hapsetmek için Barselona'da gizli olarak inşa edildi.
Hücrelerinde tasarımında özellikle Salvador Dali, Wassily Kandinsky gibi ressamlardan ilham alındı.
Hücreler tasarlanırken, yataklar 20 derecelik açıyla eğimli olacak biçimde imâl edilmiş. Bu sebeple uyumak neredeyse imkânsız hâle getirilmiş.
Duvarlar ise mahkûmların geriye veya ileriye doğru ilerlemelerini engelleyecek biçimde düzensiz olarak inşâ edilmiş. Ayrıca sürekli olarak ışık efektleri ile mahkûmlar sıkıntılı ve bunalmış hâle getirilmeye çalışılmış.
Kısacası epey sürrealist bir hapishaneden bahsediyoruz!
Mahkûmlara ayrıca, Salvador Dali ve Luis Bunuel'in meşhur gerçeküstücü filmi "Bir Endülüs Köpeği"ni (Un Chien Andalou) izlemek zorunda bırakılıyorlardı. Özellikle de görseldeki sahne kesintisiz bir döngü olarak izlettiriliyordu.
Modernist sanat, ironik biçimde faşistler tarafından "yozlaşma" olarak görürken, daha çok bu işkenceye maruz kalan cumhuriyetçiler/solcular tarafından icra ediliyor ve destekleniyordu.
Nihayetinde biz bu korkunç tarihsel vak'ayı ardımızda bırakarak, işkencenin bir "insanlık suçu" olduğunu belirtelim.
Tabii sanat eserlerinin ait olduğu yerlerin de işkence yapılan hücreler değil, müzeler ve galeriler olduğunu...
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Hacettepe Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı ve Felsefe eğitimi aldı. Aynı üniversitede felsefe yüksek lisansı yaptı. Tezinde dijital gözetim mekanizmalarının etik boyutunu inceledi. Başarısız bir girişimcilik deneyimi oldu. Teknoloji felsefesi ve etiği, yapay zekâ felsefesi, İnternet ve yeni medya çalışmaları, veri ve etki gazeteciliği, startuplar ve sosyal girişimcilik ilgi alanları. Bunlar dışında kitaplar, filmler ve seyahat etmek zamansız tutkuları...
Gelin muhabbet edelim:
https://twitter.com/kendiniarayan
https://www.instagram.com/tanerbayram06/
Tüm içerikleri
Yorum Yazın
Otomatik Portakal'da değinmişlerdi sanırım buna kapak resmini görünce aklıma geldi.
ne filmdi ama
mantıklı