Af Örgütü: Suriye Sınırında 17 Kişi Gerçek Mermi ile Öldürüldü
Uluslararası Af Örgütü, Aralık 2013 ila Ağustos 2014 arasında Suriye’den Türkiye’ye resmi olmayan geçiş noktalarında en az 17 kişinin gerçek mermi kullanılarak öldürüldüğünü belgeledi. Rapora göre resmi olmayan noktalardan Türkiye’ye geçmek isteyenlerin çoğu da ya dövüldü ya da kötü muameleye maruz kaldı ve savaşın yerle bir ettiği Suriye’ye geri itildi.
Uluslararası Af Örgütü bugün yayınlanan ‘Hayatta Kalma Mücadelesi: Türkiye’deki Suriye’den Gelen Mülteciler’ başlıklı raporu son üç buçuk yılda ülkeye sığınan 1.6 milyon insanın karşı karşıya kaldığı insan hakları risklerini belgeliyor. Rapor ayrıca uluslararası toplumun mülteci krizi ile ilgili anlamlı finansal sorumluluk alma konusunda gösterdiği içler acısı isteksizliğine de dikkat çekiyor.
Rapor öncelikle uluslararası toplumun Suriyeli sığınmacılara kucak açan Türkiye’ye yardım konusundaki isteksizliğini eleştiriyor ve aynı zamanda Türkiye’nin artan saydaki Suriye’den gelen mülteci ile başa çıkma konusundaki başarısızlığına parmak basıyor.
Türkiye resmi sınır geçiş noktalarında açık kapı politikası uygularken, 900 kilometrelik sınırda sadece iki tane tamamen açık kapı bulunmakta. Onlarda bile pasaportu olmayanlar rutin bir şekilde, acil bir tıbbi bakıma ya da insani yardıma ihtiyaçları yoksa, geri döndürülüyor.
Buna ek olarak, sınır geçişleri mültecilerin çoğunun seyahat edebilmesi için tehlikeli bir şekilde uzak. Çoğunun çatışma bölgelerinde bulunan geçiş noktalarından tehlikeli ve zor olan düzensiz yollara başvurmaktan başka şansı olmuyor, hatta buna insan kaçakçılarına güvenmek de dahil. Burada da genelde zorlamaya maruz kalıyorlar.
14 yaşındaki Ali Özdemir 2014′te Mayıs’ın 18′ini 19′una bağlayan gece Türkiye sınırına yaklaşırken kafasından vuruldu. Babası Uluslararası Af Örgütü’ne Ali’nin yanında dokuz başka mültecinin de olduğunu söyledi. Türkiye sınırına 10 metre kala birilerinin Türkçe konuştuğunu duymuşlar. Ali korkmuş. Tam sınırdan dönmeye karar verdiğinde kafasının yanından vurulmuş. Sözlü uyarıda bulunulmamış ya da havaya uyarı ateşi açılmamış. Ali’nin iki gözü de kör oldu.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner’ın değerlendirmesi şöyle:
“Türkiye açıkça Suriye’den gelen yüz binlerce mültecinin en basit ihtiyaçlarını bile karşılama konusunda çırpınıyor. Bunun sonucunda da sınırı geçmeyi başarmış olanların çoğu yoksulluk içinde bir hayatla baş başa kalıyor. Uluslararası toplumun sağladığı insani yardım acınası bir şekilde yetersiz kaldı ama Türkiye’nin de yardımı talep edip buna olanak sağlamak için daha fazlasını yapması gerekiyor. Türkiye bir yandan sınırlarını Suriye’den gelen mültecilere açmışken, savaşın yıkıcı etkisinden kaçmak isteyenler için hikaye tamamen farklı. Çoğu savaş bölgesine geri itiliyor, bazıları ise gerçek mermilerle karşı karşıya kalıyor. Çatışmadan kaçan ve umutsuz bir şekilde güvenli bir sığınak arayan insanları vurmak kabul edilemez. Bu alenen uluslararası hukukun ihlal edilmesi demektir ve cezasız kalmamalıdır. Devletlerin en temel yükümlülüğü zulümden ya da savaştan kaçan mültecilere kapılarını açmaktır. Türkiye yetkilileri en üst düzeyde güvenliği sağlamak ve Suriye’deki çatışmadan kaçan mültecilere erişim sağlamak için kapsamlı tedbirler almalı.”
Türkiye, Suriye’deki şiddet, zulüm ve diğer insan hakları ihlallerinden kaçan 3.2 milyon kadın, erkek ve çocuğun yarısına ev sahipliği yapıyor. Şu ana kadar mülteci krizi ile ilgili Türkiye 4 milyar dolar harcadı. Bu sırada Ekim 2014′ün sonuna kadar, uluslararası bağışçılar, Birleşmiş Milletler’in Suriye için bölgesel fonlama çağrısından Türkiye’ye ayrılan 497 milyon doların sadece yüzde 28′ini üstlendi. Gardner, “Türkiye bu finansal yükün büyük bir kısmını kendi başına sırtladı. Varlıklı ülkelerin bir bütün olarak mülteci krizi ile ilgili daha büyük finansal sorumluluk alma konusundaki isteksizliği ve yeniden yerleştirme konusudaki cüzi teklifleri gerçekten içler acısı” dedi.
Türkiye’de bulunan, Suriye’den gelen 1.6 milyon mültecinin sadece 220.000′i iyi olanaklara sahip 22 kampta yaşıyor. Bu kamplar ise şu an tam kapasite çalışmakta. 1.3 milyondan fazla mülteci kendilerini korumak için bir başına bırakılmış durumda. Türkiye hükümetinin kaynaklarına göre, resmi kampların dışındaki Suriye’den gelen mültecilerin sadece yüzde 15′i insani yardım kuruluşlarından ya da ajanslarından yardım alıyor. Temel yiyecek ve sığınma sağlama ihtiyacı, ailelerin iki yakalarını bir araya getirmek için ümitsiz yollara başvurmasına yol açıyor, buna çocuklarını çalıştırmaları dahil.
10 yaşındaki “İbrahim” ve ailesi iki yıl önce Halep’ten kaçıp bir çimento deposunda yaşadıkları, Türkiye’nin sınır şehirlerinden Kilis’e taşındı. Hayatta kalmak için baba-oğul çöplerden plastik toplayarak her yarım kilo plastik için 1 TL kazanıyor. Genç İbrahim Uluslararası Af Örgütü’ne her gün sabah 06.00′da uyandığını ve işinin 16.00 civarında bittiğini anlattı. Bazı günler imamdan okuma ve yazma öğrenmek için vakti kaldığını söyledi. Ailedeki diğer dokuz çocuğun hiçbiri okula gitmiyor.
Gardner, “Savaştan kaçar kaçmaz Suriye’den gelen mültecilerin çoğu merhametsiz ve ümitsiz bir gerçekle karşı karşıya kalıyor. Uluslararası toplum tarafından terkedildiler. Dünyanın en varlıklı ülkeleri finansal destek ve yeniden yerleştirme mevzu bahis olduğunda ayak diriyor. Türkiye Ekim ayında, Meclis’in “Geçici Koruma Yönetmeliği”ni kabul etmesi ile Suriyeli mültecilerin sadece yasal statü, haklar ve yardımlara açıklık getirdi. Bu yönetmelik tam olarak uygulanmalı ve hem Suriye’den gelen mültecilere hem de kamu görevlilerine açık bir şekilde anlatılmalı” dedi.
• 190,000′den fazla kişi öldü. Suriye içindeki 10,8 milyon kişinin insani yardıma acilen ihtiyaç duyduğu rapor ediliyor. Bunların arasında 6,45 milyon ülke içinde yerinden edilmiş birey de bulunuyor.
• Dört milyon kadın, erkek ve çocuk, şiddet, zulüm ve diğer tahammül edilemez zorluklardan kaçmak üzere ülkeyi terk etti.
• Suriye’ye sınırı olan ülkeler -Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır- Suriyeli mültecilerin yüzde 95’ine ev sahipliği yapıyor;
• Ürdün 619,000 Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor;
• Suriye’den gelen en az 1,6 milyon mülteci Türkiye’de bulunuyor. Sadece İstanbul’da Suriye’den gelen 330,000 mülteci bulunduğu tahmin ediliyor;
• Kendi nüfuslarına oranlandığında, Lübnan ve Ürdün Suriye’den gelen en büyük mülteci nüfusunu barındırıyor. Türkiye ise Suriye dışındaki en büyük Suriye’den gelen mülteci nüfusunu barındırıyor.
• Türkiye 220,000 mülteciyi barındıran iyi olanaklara sahip 22 mülteci kampı inşa etti;
• Kamplar tam kapasitede çalışırken, Suriye’den gelen mültecilerin yaklaşık yüzde 85’i kampların dışında yaşıyor;
• Ekim 2014’te Türkiye yetkilileri, Suriyeli mülteciler için hukuki statüyü güvence altına alan ve uzun zamandır beklenen Geçici Koruma Yönetmeliği’ni yayımladı. Fakat Yönetmelik henüz uygulanmaya başlamadı.
Dünyanın bir nesildeki en kötü mülteci krizine karşı Türkiye’nin tutumu ve uluslararası toplumun başarısızlığı
• BM’nin, 2014 yılında, mülteciler için bölgesel fonlama çağrısı kapsamında talep ettiği 3,74 milyon dolar tutarındaki yardımın 18 Kasım 2014 itibarıyla yüzde 53’ü ulaştırılmış bulunuyor;
• Türkiye Suriyeli mülteciler için 4 milyar dolar harcadığını belirtirken, BM’nin 2014 yılı Suriye’den gelen mülteciler için bölgesel fonlama çağrısı kapsamında Türkiye için ayrılan 497 milyon dolarlık yardımın 5 Kasım 2014 itibarıyla sadece yüzde 28’i Türkiye’ye ulaştırılmış bulunuyor;
• Yeniden yerleştirme taahhüdü açısından başı çeken ülke konumundaki Almanya, insani başvuru veya bireysel destek programları aracılığı ile 28.500 mülteciyi kabul etmeye söz verdi;
• Ekim 2014’e kadarki son üç yılda 28 Avrupa Birliği üye ülkesinin tamamına ulaşan ya da bu ülkelerde sığınma başvurusunda bulunan Suriyelilerin sayısı yaklaşık 140.000. Bu sayı Eylül 2014’te sadece bir hafta içerisinde İslam Devleti’nin Kobane’de (diğer adıyla Ayn el-Arab) ilerlemesi sonucu kaçarak Türkiye’ye ulaşan 144.000 kişiden daha az.
• Türkiye’nin Suriye sınırı 900 kilometre uzunluğunda ve çatışmanın başladığı Mart 2011 tarihinden bu yana çoğu zaman çatışma alanı olmuş durumda;
• Suriye’de şiddet olaylarının tırmanmasıyla bazı sınır geçişleri tamamen durduruldu.
• Her ne kadar Türkiye, Suriye’den gelen mülteciler için resmi olarak “açık kapı” politikası uygulasa da sınır geçişleri sadece pasaportu olan veya “acil tıbbi ve insani ihtiyaçları olan” mültecilere açık. Bu durum birçok kişiyi düzensiz bir şekilde sınırı geçmeye zorluyor.
• Suriye’den gelen Filistinlilerin neredeyse tamamı, belgeleri Türkiye sınır görevlileri tarafından rutin bir şekilde reddedildiğinden, düzensiz bir şekilde Türkiye’ye girmeye zorlanıyor;
• Türkiye sınır görevlileri Suriyeli mültecilere yönelik, ölümlere, yaralanmalara ve savaş alanına geri itilmelere yol açacak şekilde yasa dışı güç kullandı.
• Hükümet tarafından işletilen mülteci kampları tam kapasite çalıştığı için Suriye’den gelen mültecilerin yüzde 85’i kendi başlarının çaresine bakmaya terk edilmiş durumda;
• Kaynak yetersizliği birçok Suriyeli mülteciyi boş binalarda veya açıkta kalmak gibi ağır şartlarda yaşamaya zorluyor;
• Suriye’den gelen mültecilerin hukuki olarak çalışmalarına izin verilmiyor. Düzensiz işler, onları işverenlerin sömürüsüne karşı savunmasız bırakıyor;
• Düzensiz olarak çalışabildikleri işlerde Suriye’den gelen mülteciler ya maaşlarını alamıyor ya da aldıkları maaş yeterli yaşam standartlarına erişebilmelerine olanak vermiyor;
• Kamp dışındaki Suriyeli mültecilerin barınma ihtiyaçları genellikle karşılanmıyor ve birçoğu yetersiz veya insanlık dışı sayılacak koşullarda barınıyor;
• Kamp dışındaki Suriyeli çocukların büyük çoğunluğu eğitime erişemiyor. Bazıları ailelerini desteklemek için çalışmak zorunda kalıyor;
• Türkiye yetkililerine kayıt olan tüm Suriyeliler için teorik olarak güvence altına alınan ve bu açıdan iyi örnek teşkil eden sağlık hizmetlerine ücretsiz erişim ülke genelinde tam olarak uygulanmıyor.
Zete
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!