Taşeron Beyin Çağı: Kendi Evimize Bile Navigasyonla Giderken
Dün akşam bir taksi şoförüyle sohbet ettim. Konu, navigasyona geldi.
Anlattığına göre, eskiden İstanbul gibi büyük şehirlerde taksici olmak öyle kolay değilmiş. Yeni şoförlere bir “İstanbul testi” yapılırmış: ya şehirde bir tur attırılır ya da sözlü olarak yön bilgisi sorulurmuş. Çünkü iyi taksici demek, şehri avucunun içi gibi bilen kişi demekmiş.
Bugünse işler değişti. Artık birçok kişi kendi evine bile navigasyonla gidiyor—sadece trafik için değil, gerçekten yolu bilmediği için! Hatta bazıları, defalarca gitmiş oldukları yerlere bile navigasyonla gitmeyi tercih ediyor.
Peki ne oldu bize?

Navigasyonla sadece yolları değil, hayatı da başkalarına bırakıyoruz.
Bu yüzden de hayatı kaçırıyoruz.
Tıpkı çocuklarının sorumluluğunu taşeron gibi organize eden ebeveynler gibi, biz de düşünmeyi ve karar vermeyi dış kaynaklara –başta yapay zekâ araçları olmak üzere– devrediyoruz.
İşte ben, içinde yaşadığımız bu döneme “Taşeron Beyin Çağı” diyorum.
Bu çağın dört temel özelliği var:
1. Düşünmenin Devri
Taşeronluk, bir işi başkasına devretmek demek. Bu çağda insanlar düşünmeyi, analiz etmeyi ve sorgulamayı başkalarına bırakıyor.
Sosyal medya bize ne düşüneceğimizi söylüyor. Fikirler, haberler, hatta duygular bile paket hâlinde geliyor. Bizse sorgulamadan alıyoruz.
2. Zihinsel Tembellik
Zihinlerimizde sürekli bir “dış kaynak” çağrısı var.
Kararlarımızı algoritmalar, fikirlerimizi influencer’lar, hedeflerimizi ise başkalarının mottoları belirliyor.
Beynimiz aktif ama devre dışı; sadece izliyoruz.
3. Kritik Düşünce Kaybı
Bilgiye ulaşmak kolay, ancak sorgulamak neredeyse unutuldu.
Analiz etmek, karşılaştırmak, eleştirel bakmak kaybolmuş beceriler hâline geldi.
“Bu doğru mu?” yerine “Kaç beğeni almış?” diye soruyoruz.
4. Eğitimde Taşeron Zihniyet
Eğitim sistemleri de bu çağın ruhuna uyum sağladı.
Düşünmeyi öğretmek yerine, doğru cevabı ezberletmekle meşguller.
Öğrenciler, kendilerine ait düşünceler üretmek yerine, sınav sisteminin sipariş ettiği cevapları veriyor.
Beyin üretmiyor; yalnızca taşeron gibi çalışıyor.
O hâlde;
Bu çağda “düşünen insanlar” değil, “düşünülmüşü aktaran insanlar” çoğalıyor.
Yolu sadece navigasyonla değil, aklı da başkasıyla bulmaya çalışanların çağındayız.
Peki, sizce bu çağdan çıkış mümkün mü?
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!