Pettenkorf hastalığın havadan geçtiğine o kadar emindi ki öğrencileri önünde Koch’un gönderdiği bakteri dolu şişeyi içti. Ve ardından hastalanmadığını söylediği bir mektubu meslektaşı Koch’a gönderdi. Ama bir şeyi gizliyordu. Bakteriyi içtikten bir süre sonra ishal olmuştu ama ölmemişti. Bunun yanında birkaç yıl önce kolera atağı geçirmiş ve kurtulmuştu. Muhtemel olarak bağışıklık sistemi antikor geliştirmişti ve ikinci kolera bakteri enfeksiyonunu sadece ishal ile atlatmıştı.
Kolera macerasındaki sonuç hastalığın bakteri ile karışmış suyun ağız yolu ile alınması olarak tarihe geçti.
Salgınlar kahramanlarını da oluşturur.
O dönemine imzasını atan bir diğer sağlıkçı ise Hemşire Florence Nightingale’dir. Geceleri hastalarını lambası ile kontrol eden ve “lambalı kadın” olarak da anılan modern hemşireliğin kurucusu Nightingale… Kolera salgınının önlenmesinde hijyen ve izolasyonun gerekli olduğunu yaptığı istatistik çalışmalarla göstermiş, enfeksiyon kontrolü ve epidemiyoloji üzerine önemli bilgiler bırakmıştır.
Havadan mı sudan mı?
Gelelim gündem hastalığımıza… SARS CoV2 virüsünün neden olduğu KOVİD-19 hastalığına.
Geçmiş dönem ile kıyaslandığında hastalıkların etkenlerini ve bulaş yollarını bulmak o kadar da zor değil. Adını sanını duymadığımız hastalıkların etkenleri ileri teknoloji ile ortaya çıkartılıyor ve bulaşma yolları en ufak ayrıntısına kadar açıklanabiliyor. Ayrıca bu bulaşın engellenmesi için gerekli olan kitlesel davranış modelleri de ortaya çıkartılabiliyor.
İşte tam bu noktada insan aklı işin içine giriyor.
Virüsü bulaş yolu havadan ve solunum yolu ile ve/veya virüslü bir yere temas sonrasında elimizi ağzımıza götürerek virüsün üst mukozal siteme teması ile oluyor. Sonuç olarak virüs partikülünden korunmak için mesafe ve maske, ağız yolu ile bulaşı engellemek için hijyen kurallarına uymak gerekiyor. Bu tamamen aklın yolunun bir olduğu sonuç.
Artık virüsün bulaş yolu ve korunma bilindiğine göre işimizin çok kolay olması gerekmiyor mu?
Son bir haftada ortaya konan kısıtlamalar bile vaka sayımızı binli sayılarda düşürmeye yetti. Bu pandemi döneminin dinamik bir süreç olduğunu, hem bilim dünyasının hem de halkın her gün yeni bir bilgiye sahip olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu öğrenme sürecinde bize düşen gerekli önlemi almaktır. Aşı çalışmaları belirli bir noktaya ulaşmış olmakla birlikte yanında birçok soruyu da getirmektedir.
Canlı aşı mı? ölü aşı mı? Aşının koruyuculuğu ne kadar sürecek? Yan etkileri var mı? Kaç kere aşılanmamız gerekecek?... Bu soruları uzatmak mümkün.
Ama tekrarlamakta fayda var. Bu dinamik bir süreç ve biz bu süreçte virüsü öğrendik aşının etkisini de öğreneceğiz…
Instagram
Linkedln
Twitter
Yorum Yazın