Z Kuşağının Kutsal Kitabı Yüzüklerin Efendisi ve Harry Potter!
Büyücüler, süpürgeler, yılan dilleri derken aslında kendi karanlıkları ile nasıl yüzleşeceğini, nefsini nasıl kontrol edeceğini, gücün ne olduğunu öğrendi bu çocuklar fantastik dünyanın satır altlarında.
Harry Potter sırlar odasında, kendine dair bilinmezlerle yüzleşirken aslında parçası olduğu topluluğun düşmanı olan bir genetiğe sahip olduğunu keşfetti by kuşak. Bunu diğerlerinden saklamak isterken, hali hazırda tarafı olduğu topluluğa yararlı bir şekilde kullanmanın yolunu öğrendi. Belki de büyücülük yolunda attığı en önemli adım da bu oldu. Gücünü genetik olarak yüklenen şekli ile değil, olduğu kişinin yolunda kullanmayı seçmesi; bahşedilenden ve vaat edilenden daha büyük bir güç kazanmasına sebep oldu; bu güç benliğinin gücüydü.
Yüzüklerin efendisinde, ak sakallı büyücülerin bile karşı karşıya gelmek istemedikleri “güç yüzüğü” kıllı ayaklı küçük bir cücenin büyük yüreğine nasip oldu.

Lanet miydi, hediye miydi yolun sonunda belli olurken, sürecin kolayca aktığını söyleyemeyiz.
Belki de şimdiye kadar varlıkları ile pek de önem arz etmeyen sıradan cücelerin, elflerden, büyücülerden çok daha büyük bir yükü taşıması herkesi şaşırttı.
Yüzüğe sahip olarak kendilerine dair inançlarını test etmekten çekinenler, kaybedecek çok şeyi olanlardı. Gandalf'ın, Galadriel’in yüzüğe yaklaşmaktan çekinmeleri, yüzüğün sağladığı gücün karşısında şimdiye kadar terbiye ettikleri nefislerini kaybetmekten korkmaları ve karşısında durdukları karanlık güçlere dönüşme ihtimali idi.
Günün sonunda, gücü kaldıramayanlar basit bir varlık ise Gollum gibi aklını yitirip efendisine köle oluyor, bilinçli ve güçlü bir varlık ise Sauron gibi daha fazlası için önüne geleni yok ederek mutlak hakimiyete ulaşmaya çalışıyordu.
Frodo tüm kahraman şaşalarından uzak sıradan bir Hobbitti.
Sıradanlığı, basitliği onun boyundan büyük işlere kalkışmasına engel olmadı.
Çünkü o, diğerlerinin sıradan dediği ve kendisinin de bunu kabul ettiği yerdeydi.
Aynen Harry Potter'ın Voldemort gibi ölümsüzlük için savaşanlar karşısında, ölümlülüğünü yani kendi hakikatini kabul edişi, Sauron'un mutlak hakimiyet arzusuna karşı Frodo’nun taşıdığı kırılgan iradesi gibi hiç kırılmayan değil her kırıldığında yeniden örülen iradesini kabul edişi gibi.
Olduğu şeyi yüceltmeyen, olduğu şeyden utanmayan, kırılganlıklarını kabul ettiği noktada kendine dürüstlüğü ve samimiyeti kesin olan basit bir varlık olarak o kıllı ayaklarının üzerine en güçlülerin ve seçilmişlerin bile alamadığı yükü, kendini seçerek aldı.
Gerçek güç, kabedecek bir şeyi olmayanlara değil, kaybedecek çok şeyi olmasına rağmen kendi doğrusu için direnebilenlere emanet edilir.
Bazılarının hayal dünyası dedikleri yerde, yaşamın dilini öğrendi bu çocuklar. Nefsin ne olduğunu, gücün fazlasının neye yol açtığını, vazgeçmenin erdemini, hep beraber hareket etmenin büyüsünü, korkuya rağmen yürümeyi ve her seferinde yeniden doğmayı öğrendiler…
Önceki jenerasyonlarda daha çok prensin bir öpücükle kurtardığı ya da bir yardım çağrısı ile gelen süper güçlere, süper araçlara sahip olan kahramanların beklendiği bir altyapı işlendi.
Belki de bundan sebep, z kuşağından öncekiler bir kahramanın doğmasını beklerken, z kuşağı kıllı ayaklarının üzerinde dikilerek sokağa çıktı.
Bağımsız bir yürek, kontrol edilemez bir aklı doğurdu.

Zafer vaadi olmadan direnmek, sonucundan bağımsız doğru olanı yapmak kollektif bilincin tahmin edilemezliğinin yolunu açtı.
Çünkü özgür ve bağımsız olan tahmin edilemez. Ancak kendi nefsine tutsak olanlar tahmin edilebilen, planlanmış olan, vaat edilene doğru adım atarlar ki bu adımlar içinde yaşam barındırmaz, sadece tarihi tekerrür ettirirler.
Şimdi bir de milli Gandalfımıza bakalım ne demiş;
“Ey insan, öncelikli vazifen kendi bağımsızlığını, kendi içsel egemenliğini sonsuza kadar, korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin tek temeli budur. Bu temel senin bu yaşama getirdiğin hazinendir. Gelecekte bile seni kendinden, kendi varlığından koparmak isteyen duyguların, inançların ve dışarıdan gelen düşmanların olacaktır.
Bir gün kendi varoluşunu ve geleceğini savunma mecburiyetine düşersen, içinde bulunduğun duygu durumuna ve dışarıdakilerin baskılarına yenik düşmeyeceksin.
Bu varlığını uyandırma vakti hiç tahmin etmediğin şekillerde ortaya çıkabilir. Uyanışına darbe vurmak isteyenler tüm dünyaya hakim olan inanç ve hükmün temsilcileri olabilir.
Baskı ve hile ile bedeninin tüm hareketi korku, kandırma, inanç duyguları ile kısıtlanmış, tüm zihnin bulanmış, inandığın her şey yıkılmış olabilir.
Bundan daha kötüsü kendi inanç sistemin baştan aşağı uykudayken kendini inkar içinde olabilirsin.
Hatta kendi zihinsel çıkarların içinde, diğerlerinin etkisi altında, kendi varoluşundan çok uzağa düşmüş, bitap hale gelmiş olabilirsin.
Ey günün insanı, işte bu durumlarda bile vazifen kendi bağımsızlığını ve özgürlüğünü kurtarmaktır. İhtiyaç duyduğun yetenek ve güç damarlarındaki özgünlükte mevcuttur.
Tüm cüceleri yetiştiren Jedi'lara selam olsun!
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!