onedio
Görüş Bildir
Vitamin ve Mineraller Psikolojimizi Nasıl Etkiler?
Zihinsel hastalıkların beslenmeyle ilgisi hakkında ilk bilimsel bul­gu, pellagranın (depresyonu, ishali ve bunamayı) niasin ile tedavi edilebileceği bulunduğunda ortaya çıkmıştır. Bu­nun sonrasında tüm B kompleks desteklerinin tek başına kullanılan niasinden daha fazla fayda sağladığı bulunmuştur. Zihinsel rahatsızlıklar için biyokimyasal kanıtlar artma­ya devam etmektedir. Vücutta vitamin seviyelerinin değişti­rilmesiyle zihinsel hastalığın semptomlarının ortaya çıktığı­nı ya da ortadan kalktığını deneyler göstermiştir. Dr. R. Shulman’ın Ingiliz Psikiyatri Derg/Vııdeki rapo­runa göre 59 psikiyatrik hastanın 48′inde folik asit yetersiz­liği olduğu bulunmuştur. Bir başka araştırma zihinsel ve duygusal olarak hasta olanların büyük bir kısmının B kompleks vitaminlerinin bir ya da daha fazlası ve C vitami­ni yönünden eksik olduğunu göstermiştir. Hatta normal, mutlu insanların niasin ve folik asit yetersizliği yaşadıkla­rında morallerinin bozuk olduğu ve duygusal rahatsızlığın diğer semptomlarını yaşadıkları ortaya konmuştur. haber kaynağı: 724saglik.org/vitaminler-mineraller
Tape Psikolojisi: Merak, Üzüntü, İnkar
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası her gün yenileri sızdırılan ses kayıtları sadece ses kayıtlarında sesi olanlar için değil dinleyenler için de hayatı zorlaştırmaya başladı. Psikiyatristler AKP'ye göre montaj, yayınlayanlara göreyse gerçek olduğu iddia edilen bu kayıtlarla ortaya çıkan bilgilerin dinleyenlere ağır geldiğini dile getiriyor. İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Profesörü Dr. Vedat Şar 'Yüzleşilen konular dinleyenler için de üzücü olmaya başladı. Psikolojide biliriz ki kişi hoş olmayan gerçekleri ancak dayanabileceği ölçüde kabul eder' derken, ismini yazmamızı istemeyen bir başka psikiyatrist en büyük sorunu paranoya hastalarında yaşadıklarını ve onlara 'Hayır seni izlemiyorlar' demenin giderek zorlaştığını ifade ediyor. Türkiye'de operasyon sonrası sızdırılan ses kayıtlarının sayısı 60'ı aştı. Bunların izlenme sayısı ise 20 milyonu aştı. Sayı ve izlenme arttıkça, olayların iç dünyamıza yansıması da değişmeye başladı. Kasetler konusunda ilk günlerde özellikle merak ve şaşkınlığın hakim olduğunu ifade eden İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Profesörü Vedat Şar 'Eğer ortaya atılan bilgiler kişinin dünyaya bakışını dayanılmaz ölçüde sarsıyorsa inkar yoluna gider. Ya da öfke ile karşılayabilir, eğer hayal kırıklığına uğradı ise kendini depresif hisseder. Bu tapelerle ortaya çıkan bilgiler siyaseten hangi sonuca yol açarsa açsın herkes için üzücüdür' dedi. Bilgilerin gerçekliği tartışmalı denilebilse de en azından bir bölümünün iddiaların yöneldiği kişiler tarafından doğrulandığını ifade eden Şar ses kaydı dinleyenlerin aşama aşama yaşadıklarını şöyle anlattı: Önce merak, sonra tanık olunan şaşırtıcı bilgiler nedeniyle kişinin kendine ve çevresine yabancılık hissetmesi (bunlara tanık olan ben miyim? rüyada mıyım? gibi hisler) Sonra kişinin kabul düzeyi ve yaklaşımına göre bazen inkar, bazen öfke, bazen de üzüntü duyguları açığa çıkıyor. Tabii anlatılanlar kandırılma ve hak yenmesi gibi kırıcı konular içerdiğinden kişinin hayatta anlam atfettiği değerleri de sarsıyor. Çünkü insan hayatta ancak ortak değerleri paylaştığı insanlarla birlikte anlam bulabiliyor. Tanık olunan konular maalesef toplumda kimilerinin ortak çıkarları değil de kendi arzuları doğrultusunda bir yaşamı daha uygun gördüğünü düşündürüyor. Bu hisler yalnızlık, anlamsızlık, hayatta önem verilen hedeflerin anlamını yitirmesi gibi sorgulamalara yol açıyor. Şar'ın verdiği bilgilere göre vücudumuzun bu duygu durumuna verdiği fiziksel tepki de kalp çarpıntısı, hava açlığı, boğulma hissi, halsizlik, kaslarda çekilme gibi anksiyete belirtileri olabiliyor. Şar'ın tape psikolojisi konusundaki sorularımıza verdiği cevaplar şöyle: Biz bu tape'leri neden merak ediyoruz? Gerçekten neler olup bittiğini öğrenmek için mi? Yoksa gözetleme duygumuz mu ağır basıyor? Gözetleme duygusunun burada etkili olduğunu düşünemeyiz. Zaten kimsede bunlara tanık olmaktan ötürü hoş duygular oluşmuyor. Ancak toplumda uzun süredir bir baskı hissi değişik kesimlerde yaşanıyor. Sır olan bazı bilgilerin ortaya çıkması toplumun bazı kesimlerinde bir değişiklik beklentisi oluştururken aynı zamanda da korku hissine neden oluyor. Bu korku daha çok baskı görme ihtimali ya da toplumun bir kaosa sürüklenmesi endişesinden kaynaklanabilir. Bu durumun toplumu nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz? Son dönemlerde hastalarınızdan aldığınız en yaygın şikayetler neler? Böyle dönemlere insanların kendilerine ayırdıkları zaman ve emek azalıyor. Bizim hastalarımızın bir çoğu düşünmeyi ve tartışmayı sevdiklerinden iyi bir tedavi için huzurlu bir ortama da ihtiyaç duyuyorlar. Dolayısı ile toplumda sarsıntılı olan dönemler hastalarımızın yardım arama ihtiyacının artmasından çok içine kapanmaları, hayatı ve tedaviyi askıya almaları, zamanı durdurma ve enerjisini koruma isteği gibi korunma ve geri çekilme davranışlarına yol açıyor. Örneğin ülke gündemi artık terapi esnasında ya da hastalarınızla görüşürken bir sorun olarak daha çok öne çıkıyor mu? Kişisel problemlerin önüne geçiyor mu? Hastalarımızla bazen güncel konuları konuşuruz. Ama bunlar genellikle tedavinin merkezini oluşturmaz. Çünkü ruhsal problemler toplumla bağlantılı da olsa kişisel olarak ele alınmaya ihtiyaç gösterirler. Tape'ler toplumdaki paranoya duygusunu 'İzleniyor muyum' korkusunu nasıl etkiler? İzlenme duygusu toplumda zaten var. Bu his korkuya neden oluyor. Tapeler korkulan bir şeyin aslında sanal bir korku değil gerçek olduğunu gösteriyor. Yani izlenmeler gerçek. Bu duygu karmaşası uzun sürerse kalıcı kişilik ya da ruhsal problemlere yol açar mı? Kişisel olarak insanların hastalanacaklarını düşünemeyiz. Toplumsal hayat etkileniyor elbette. Bazıları bu konular üzerinde çok konuşmayı ve yazmayı bazıları da susmayı tercih ediyor. AYŞEGÜL AKYARLI GÜVEN | WSJ Türkiye
Güzel Kadınlar Erkek Psikolojisine Zarar Veriyor
İspanya’da yapılan güzel kadınlar ile erkeklerin ruh sağlığı arasındaki ilişkinin araştırmasında ilginç sonuçlar ortaya çıkdı. Bahar aylarında yapılan bir araştırma erkek psikolojisine farklı bir bakış açısı sunuyor. ‘Bakmaya doyulamayan’ kadınlar aslında ruh sağlığına zarar! İspanya Valencia Üniversitesi’nde 84 erkek üzerinde bir araştırma yapıldı. Denekler güzel kadınlar ile bir araya getirildi. Bir miktar ödeme yapılan denekler Sudoku çözmek üzere bir odaya toplandı. Her bir denek bir başka erkek ve daha sonra bir kadınla ayrı zamanlarda yalnız bırakıldı. Her bir sürecin sonunda deneklerden tükürük örneği alındı. Bir başka erkekle beraberken değişmeyen kortizol düzeyinin, odada bir kadın varken anormal oranda yükseldiği tespit edildi. Bilinçaltlarında ‘çekici kadına kur yap’ mesajı yatan erkekler karşılık göremeyeceğini bildikleri bir kadınla aynı ortamda bulunduklarında tedirginliğe kapılıyor ve kaygılanıyorlar. Bu da hormonsal bir düzensizliğe sebep oluyor. Araştırmanın sonunda yüksek kortizol seviyesinin kalp hastalıklarına davetiye çıkardığının da altı çizildi. Megan Fox’un avuç terlemesine sebep olduğu da kaydedilen bir başka sonuç…