onedio
Görüş Bildir
Galatasaray 3 Futbolcudan 6 Milyon TL Tasarruf Etti
Galatasaray kadrosunda düşünmediği Veysel Sarı, Yiğit Gökoğlan ve Furkan Özçal'ı takımdan göndererek önemli bir tasarrufun altına imza attı.Galatasaray'da takımdan gönderilen ve gönderielecek isimlerin ardından önemli bir tasarruf sağlanacak. Kadroda düşünülmeyen ve beklentileri veremeyen oyuncularıyla bir bir yollarını ayıran Galatasaray, Veysel Sarı'yı da Kasımpaşa'ya gönderdi.Furkan Özçal'ı Karabük'e 400 bin Euro'ya kiralayan Galatasaray, Yiğit Gökoğlan'ın 500 bin TL'lik alacağına karşılık sözleşmesini feshetmişti.İşte Galatasaray'ın bu 3 futbolcuyu göndererek elde ettiği kazanç;Furkan Özçal'ı 400 bin Euro bedelle Karabük'e kiralayan Galatasaray oyuncuya ikinci yarı ödenmesi gereken 350 bin Euro'sundan da kurtulmuş oldu. Böylelikle sarı kırmızılılar Furkan'ın transferinden yaklaşık 2 milyon TL kazanç sağladı.Yiğit Gökoğlan'ın sözleşmesini alacaklarına karşılık fesheden Galatasaray bu futbolcunun da ikinci yarı ve gelecek sezon alacağı toplam 1 milyon 600 bin TL'lik rakamından kurtuldu.Son olarak Veysel Sarı'yı Kasımpaşa'ya satan Galatasaray bu transferden de bonservis bedeli olarak aldığı 400 bin Euro'nun dışında oyuncunun ikinci yarı kulüpten alacağı olan 1 milyon 400 bin TL'den kurtulmuş oldu. Hem bonservis hem de oyuncunun maaşından kurtulan sarı kırmızılıların Veysel transferinden kazancı da 2 milyon 400 bin TL.Galatasaray bu üç futbolcunun transferleri sonucunda toplam 6 milyon TL'lik bir kazanç sağlamış oldu. Sarı kırmızılılar Gökhan Zan, Engin Baytar ve Eboue'yi de göndererek rahatlamayı planlıyor. Galatasaray gönderilen bu üç futbolcunun transferinde ise Furkan'a bonservis bedeli ödemezken, Yiğit ve Veysel için toplam 3 milyon 300 bin Euro bonservis bedeli ödemişti.Mustafa Göksel | Eurosport
"İlk Yarıdaki İstatistiklerin Üzerine Çıkacağız"
Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, ilk yarıdaki istatistiklerin üzerine çıkacaklarını söyledi.Antalya'daki kampın son gününde yaptığı açıklamalarda önce kamp sürecine değinen Kartal, herkesin büyük bir ciddiyet ve özveri ile çalıştığını söyledi.Kampın son derece güzel geçtiğini belirten İsmail Kartal, Fenerbahçe Televizyonu'nda yayınlan 'Günün Röportajı' programına katılarak şunları söyledi: 'Kamp güzel geçti, güzel devam ediyor. Kampın amacı zaten gerek fiziksel; gerek zihinsel, gerek teknik ve taktik olarak takımımın gelişimini sağlamak. Bu kamplarda takımın bir adım, iki adım daha yükselmesi için; yukarıya taşıyıp daha iyi olması için bir program dahilinde çalışmalar sürdürülür. Burada olumsuz hava şartları, yağışlar olsa da bizim çalışma ortamımızı pek etkilemedi. Oyuncularımız da sağ olsunlar, bu konuda hepsi özverili. Bugüne kadar gerek mental, gerek fiziksel, gerek taktik ve teknik açıdan iyi bir ortam var. Çok tempolu çalışıyoruz. Bu açıdan da çok memnunum. 9-10 günde hiçbir şey için çok hızlı değişim olmaz. Burada ufak bir dokunuşa ihtiyaç vardır. Birlikteliğe ihtiyaç vardır. Bu birlikteliğin devam etmesi için geçmişte biz göreve geldiğimiz günden bugüne kadar; atılan temelleri vardır. Kampta bu atılan temellerin devamını gerçekleştirdik. Hem fiziksel hem taktiksel olarak mix antrenmanları yaptık. Yaygın antrenmanlarla biz bugünlere geldik. Sezon başında bunu planlamak zorundaydık, çünkü bazı sıkıntılarımız vardı. Dünya Kupası'ndan geç gelen oyuncularımız, sakat oyuncularımız ve cezalı oyuncularımız vardı. Bunlarla ilgili planlamalar yaptık, 6. 8. haftaya kadar kendimize hedef koyduk. O haftalara kadar gerekli planlamalar dahilinde yaptığımız çalışmalarla hedeflerimizi tutturduk. 6. ve. 8. haftadan bugüne kadar geldiğimiz noktada da takımımız ilk yarıyı lider bitirdi. Her geçen gün adım adım, ufak ufak da olsa; hem oyun olarak hem de fizik olarak takımımızın daha iyi olduğunu, daha ileriye gittiğini ve geliştiğini gördük. Bunun da kanıtını geçen yaptığımız basın toplantısında bütün medyadaki arkadaşlarımızla da paylaştık. Fiziksel gelişimimizin ne olduğunu, ne kadar koşabildiğimizi, ligin ortalamalarını, bizim sprint mesafelerimizi ve sprint adetlerinin ne olduğunu, rakiplerimizin ne olduğunu; bunları gözlemleyerek bakarak, günlük haftalık yapmış olduğumuz planlar doğrultusunda çok yakından takip ederek bu gelişimi görmek açıkçası beni ve ekibimi çok mutlu ediyor. Bunu biz bir adım daha yükseltebilir miyiz, bir adım daha ileriye götürebilir miyiz diye ekibimle birlikte planlama yaptık. Bu programımızı da çok yakından sıkı bir şekilde takip ediyoruz. Sağ olsun oyuncularım da bu programa hepsi uyum gösterdiler. Hepsinin huzurlu isteyerek; içten bir şekilde katılmaları teknik adam olarak, ekip olarak bizi daha coşkulu hale getiriyor,. Antrenmanlardaki o coşkuyu görüp sonuçları aldıkça inanın çok mutlu oluyorum. İnşallah bunu da lige yansıtırız. Bu coşkumuzu, birlikteliğimizi, yapmış olduğumuz kampın artılarını lig maçlarına yansıtarak, iyi bir şekilde lige başlarız diye düşünüyorum.'Hedefledikleri noktaya tam gelemediklerini söyleyen Kartal, 'Bazı oyuncularımızın sezon içinde milli takımlara gitmesinden dolayı bizim istediğimiz seviyelerde değillerdi, ama mecbur olduğumuz için o şartlarla oynatmak zorunda kalıyorduk. Ama şimdi o oyuncularla birebir yaptığımız görüşmelerde onlara anlattık. İlk yarı böyle oldu; ama bundan sonra böyle olması gerekiyor gibi önlerine bazı realiteleri koyduk. Sezonun ilk devresindeki performans analizlerini, antrenman analizlerini gösterdik. Kendisindeki var olan potansiyeli de bildiğimizi onu da açığa çıkarabilmenin tek bir yolunun bu kampta iyi çalışarak arkadaşlarını yakalamaları gerektiğini ve önlerine geçmeleri gerektiğini anlattık, konuştuk. Kendileri de olgunlukta karşıladılar. Şu anki gidişatımız ve geldiğimiz nokta itibariyle oyuncularımızın performanslarının yükselmesi, istekli ve arzulu olmaları bizi mutlu ediyor ve iyi yoldayız. Tam istediğimiz yerde olmasak da, istediğimiz yere yakınız' şeklinde konuştu.Devre arasının takımın iyi gidişini olumsuz anlamda etkilemeyeceğini belirten Teknik Direktör İsmail Kartal, Fenerbahçe'nin sezonun ilk yarısında genel anlamda iyi futbol oynadığını ifade etti.İsmail Kartal, 'Devre aralarını iyi değerlendirebilirseniz, iyi bir çalışma ortamı sağlarsanız; oyuncu grubunuzda o coşkuyla buna inanırsa, içten ve isteyerek çalışırsa, ben bir sıkıntı olacağını sanmıyorum. Aksine daha iyi olacağımızı ve bıraktığımız yerden devam edebileceğimizi düşünüyorum. Ben şuna katılmıyorum, ne hikmetse herkes şunu söylüyor, 'Fenerbahçe son 2 maç iyi oynadı' Ben buna katılmıyorum. Fenerbahçe sezon başından beri iyi oynuyor. Biz ilk maç Karabük'ü yendik. O dönemde Karabükspor ligin en iyi takımlarından biriydi. Trabzon'a gittik, o maçta yüzde 70 topa sahip bizdik. Sadece net gol pozisyonu bulamadık. Kontradan bir iki pozisyon verdik, Trabzon'da Trabzon'a karşı daha önceden de maçlar kazandık, belki berabere kaldık ama hiç bu kadar rakibi etki altına aldığımız maç olmamıştı. Galatasaray maçında 10 kişi kaldık mesela. O maçta da 10 kişiyle kazanabilirdik, iyi oynayarak kaybettiğimiz bir maçtı. Beşiktaş maçı iyi oynayarak kazandığımız bir maçtı. En son biz mesela 9 maçtır kendi sahasında yenilmeyen Erciyes'i yendik. Bazı maçlar vardır, bu uzun bir mücadeledir.. Lig, puan mücadelesidir, uzun bir maratondur. Bana söyleyebilir misiniz; dünyada bir takım her maç çıkıp mükemmel futbol oynasın, herkese her maç 3- 5 tane gol atsın. Böyle bir takım yok, dünyada olamaz. Tabii ki düşüşler, vasat oynadığımız maçlar olacaktır. İyi oynadığınız maçlar olacaktır, kötü oynadığınız maçlar da olacaktır. Bunun bir standardı vardır. Oynadığınız 10 maçın 7 tanesini iyi oynarsınız, 1 tane 2 tane kötü oynarsanız, 1 tane vasat oynarsınız. Bu sizin ligde şampiyon olmanıza yeterli bir standarttır. Ama ben kendime göre, takımın sorumlu teknik adamı olarak yorumladığımda şunu söyleyebiliyorum; biz genelde iyi oynamışız. Kötü oynadığımız Akhisar maçı var. Ben de kabul ediyorum baştan sona kötü oynadık. Vasat oynadığımız maçlar da vardır, doğrudur. Bazen iyi oynadığımız ama rakibe pozisyon vermediğimiz maçlar vardır. Bu benim için iyi oyun anlamına gelir. Her maç rakibe 3 gol atarsınız ama 5 pozisyon verirsiniz bu iyi oynadığınız anlamına gelmez. Ama 1 -0 kazanırsınız, disiplinli oynarsınız, hiç pozisyon vermezsiniz, 3 puan alırsınız. Bu benim için iyi bir oyundur. Örnek Erciyes maçı. İlk yarı 2-3 tane yarım pozisyon diyebileceğimiz ataklarımız var, rakibe pozisyon vermemişiz. 90 dakikanın tamamına baktığınız zaman yalnızca uzaktan attıkları, direğin üzerinden giden bir pozisyon var. Ama oyunun son 20 dakikasında çok coşkulu bir Fenerbahçe var. Sonuçta 1-0 kazanılmış bir maç, hiç pozisyon vermemişiz. Benim için çok mühim bir oyundur. İyi bir taktikle kazanılan bir 3 puandır. Ama insanlar bunu, biz kötü oynayarak 3 puan kazanmışız gibi anlatıyor. Ben buna katılmıyorum. Balıkesir maçı keza aynıdır. Oyuncularımız çok ağır şartlarda mücadele verdiler. 'Tesadüf gol, Fenerbahçe kötü oynayarak kazandı' dediler. Ben ona da katılmıyorum. O maçta da rakibimize hiç gol pozisyonu vermedik.. O gol olmasaydı, ben biliyorum ki oyunun son bölümlerinde belki 2-0, 3-0 da kazanabilirdik. Golün verdiği rahatlıkla oyuncularım oyunu tutarak, maçı bitirmesini bildiler ve 3 puan aldık. Yani bunları iyi ayırt etmemiz lazım. Kimse Konya'yı 10 kişiyle yendiğimizi konuşmuyor, bu kolay bir şey değil. 10 kişiyle Eskişehir'e 2-1 mağlupsunuz evinizde son anda o baskıyı yaratabiliyorsunuz. O enerjiyi dışarı çıkartıp, penaltı kazanıp, maçı berabere bitirebiliyorsunuz. 2-0 geridesiniz Galatasaray'a karşı 10 kişiyle hala üstüne gidip, 1 gol atıp, 1-2 tane de kaçırabiliyorsunuz. Bunlar çok önemli şeyler. Bu takımın bir karakteri var. Biz asla mağlubiyeti kabul etmeyiz. Ne olursa olsun biz son ana kadar mücadele edeceğiz... Sahaya er zaman kazanmak için çıkıyoruz.Ben bireysel antrenmana önem veren bir antrenörüm. Daha doğrusu her antrenörün önem verdiğini, vermesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü takım ve grup antrenmanlarında bazı oyuncular tam konsantre olamayabiliyor, bazı çalışmaları yapmaktan kaçınabiliyor. Yapamayacağından endişe duyan veya o gün tam anlamıyla antrenmana konsantre olamayanlar olabiliyor. Bazı şeyler tam yerine oturmadan antrenmanlar bitmiş olabiliyor. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Biz bunları görebiliyoruz, tespit edebiliyoruz. Oyuncuyarın eksik olan yönlerine göre bir planlama yapıyoruz. Onları bireysel, birebir antrenörlerle veya grup çalışmalarıyla, kimini mesela salonda kuvvet antrenmanlarına alıyoruz, bazılarının zayıf olan üst bölgelerini tespit edip onlara yönelik çalışıyoruz. Bazılarının alt kas gruplarına yönelik daha sağlam olmaları için bu çalışmaları yapıyoruz. Bazılarının da sahada kalarak vuruş tekniğini geliştirmesi için kimine orta, kimine gol vuruşları, kimine dripling yaptırıyoruz. Kiminin ayak içi, kiminin kafa vuruşlarını geliştiriyoruz antrenman sonraları. Bu süreçte de herkesin bireysel, daha iyi konsantre olmalarını, daha çok işin içine girip sahiplenmelerini sağlayarak birebir ilgileniyoruz. Onları ne kadar sevdiğimizi inandığımızı, aynı zamanda da daha iyi olmalarını istediğimizi, takıma daha fazla katkı sağlamalarını düşündüğümüzü , onlara her zaman yardımcı olabileceğimizi, onlara inancımızı hissettirerek bu çalışmaları yapıyoruz. Şu ana kadar bunların karşılığını aldığımızı düşünüyorum. İkinci yarı daha fazla karşılığını alacağımızı düşünüyorum.Bazı antrenmanları tek yönlü yapmıyoruz. Bir antrenman içinde hem bir felsefeyi çalışıyoruz, hem fiziki gelişimi sağlıyoruz, hem de maç temposunun da üzerinde bir ritmi yakalatmaya çalışarak , ekibimizin hayal gücünü kullanarak özel organizasyonlar oluşturuyoruz . Hem oyun felsefemizi, hem de fizik antrenmanlarımızı aynı anda geliştirmeye çalışıyorum. Bunların getirmiş olduğu artılar.İikinci yarı ben takımımın daha dirençli, daha savaşçı ruhlu, daha tempolu olacağını, daha iyi mücadele edebileceğimizi düşünüyorum. Bunları yapan, bu noktaya gelebilmiş. aşabilmiş oyuncu grubunun, futbol takımının oyun felsefesi anlamında da teknik ve taktik olarak da çok daha rahat yapabileceğini, daha iyi mücadele edebileceğini ve sonuca daha iyi gidebileceğimizi düşünüyorum' dedi.Takımı ilk yarı istatistiklerinde genelde rakiplerinin önünde olduğunu belirten İsmail Kartal, bu rakamların daha da üzerine çıkacaklarına inandığını dile getirdi. Kartal, 'Ben bu rakamları koruyabileceğimizi, zaman zaman da üzerine çıkabileceğimizi düşünebiliyorum. Çünkü şu ana kadar gelmiş olduğumuz nokta ve yapmış olduğumuz çalışmalar gerçekten ekip olarak beni mutlu etti. Ben bu ışığı alabiliyorum. Aldığım için de ekip olarak biz çok mutluyuz. Oyuncularımın, ben ikinci yarıdaki performanslarının, en azından kaldığımız yerden devam ettirip ve üstünde mücadele edeceğimizi düşünüyorum. Buna da inanıyorum' ifadelerini kullandı.Futbolda bilimin desteğini almaya önem verdiğini ifade eden İsmail Kartal, futbolcuların bütün aksiyonlarını yakından takip ettiklerini söyledi. İsmail Kartal, 'Biz antrenörler önce gözlem metoduyla oyuncularını değerlendirir. Görürüz, biz gözlem metoduyla takımdaki oyuncuları, yapılanları, yaptıklarımızı hepsini... Gözlem metodu en doğru, önemli yoldur, metottur.Ama biz bununla da yetinmeyip kendimizi bilime dayalı bilimsel anlamda da yaptığımız çalışmalarla farklı kaynaklardan bilgilerimizi güncelleyip daha sağlıklı çalışmalar yapıyoruz.Örneğin GPS'lerimiz var. Oyuncularımızın hangi nabız aralıklarında çalıştıklarını takip ediyoruz. İstediğimiz nabız aralıklarında oyuncu grubunun ne kadar yol kat etmesi gerektiğini, ne kadar sprint atmaları gerektiğini planladık. Bu planlama çerçevesinde de antrenmandan sonra bu geri dönüşleri aldığımızda gözlem metoduyla birleştiriyoruz. Böylece tüm detayları çok net bir şekilde değerlendirme şansına sahip oluyoruz...Teknolojinin getirdikleri ve bilimsel verilerle bizim düşüncelerimiz tam örtüşmüş oluyor. Arada bir kayıp olmuyor ya da afaki rakamlarla hayali rakamlarla değil gerçekçi bir çalışma yapabiliyoruz. Ne durumda olduğumuzu ne kadar iyi olduğumuzu da görmenin mutluluğunu yaşıyoruz' şeklinde konuştu.Oyuncularıyla ilişkilerinin çok samimi temellere dayandığını ifade eden İsmail Kartal, herkesin büyük bir ciddiyetle işini yaptığını dile getirdi.İsmail Kartal, 'Ben de futbolcuydum, futboldan geldim. Oyuncularımla ben arkadaş gibiyim. Yeri geldiğinde antrenör yeri geldiğinde baba oğul gibi konuşabiliyorum. Belli sınırlar içerisinde belli bir mesafe içinde oyuncularımla sohbet ediyorum, yaşadıklarımı anlatıyorum, futbolun konjonktürel gelişimi hakkında onlara bilgi veriyorum. Onlarla yaptığımız işleri konuşuyoruz. Onların fikirlerini alıyoruz. Ben şeffaf bir insanım, her şeyi insanların yüzüne karşı söylerim. Onların fikirlerini almaya özen gösteririm. Ama sahaya geçtiğimizde oraya bir iş yapmak için çıkıyoruz. Oraya sohbet etmek için değil zaman geçirmeye değil işimizi her dakikasını nasıl dolu dolu geçireceklerini, bize ne kadar fayda getirmesi gerektiğini ben oyuncularıma anlatıyorum. İşimizi en iyi şekilde yapmamız gerektiğini anlatıyorum. Ki yaptığımız işin bir kıymeti bir faydası olsun. Bu çalışmalar bize şampiyonluğu ancak böyle getirir. Taraftarlarımızı mutlu edelim. Orada asla bir konsantre eksikliğine boş zaman öldürmeye çıkmıyoruz. Orada en ayrıntısına kadar almasını, anlamasını sağlamak için bu antrenmanları yaptırıyoruz. Orada tabii ki ben antrenör olarak işimi yapıyorum bu nedenle de orada ağabeylik babalık bitiyor. Sonuçta onlar da kendi işlerini yapacak ki biz iyi çalışalım başarılı olalım. Onlar bunu biliyor. Benim orada sesimi yükselterek onları pozitif yönde yönlendirdiğimi ve onları motive ettiğimi biliyorlar. Orada hiçbir zaman hiç kimse için ağzımdan kötü bir şey çıkmamıştır' diye konuştu.İsmail Kartal son bölümde ise sarı lacivertli taraftarlardan beklentilerini şu ifadelerle dile getirdi:'Taraftarlarımız için varız. Onlar varsa biz varız. Biz onları mutlu etmek için uğraşıyoruz. Belki bu sezon zaman zaman vasat oynadık iyi oynamadık ama takımımız her geçen gün iyi oynuyor iyi çalışıyoruz. Yükselen bir grafiğimiz var. Bizi tribünlere gelip desteklemelerini istiyoruz. Onların varlığının onların enerjisinin bizi bir adım daha yükselteceğini ve bu şampiyonluk yolunda onların da bize vereceği enerjiyle daha iyi ve coşkulu oynayan bir Fenerbahçe Futbol Takımı olacağını söyleyebilirim. Bizim onlara ihtiyacımız var onlar bu şampiyonluk yolunda bizim her şeyimiz. Onları mutlu etmek için burada çalışıyoruz.Futbolun güzelliklerini futbolun daha iyiye gitmesini istiyorsak ülkemiz ve kulüpler adına daha başarılı olmasını istiyorsak, taraftarıyla, antrenörüyle, futbolcusuyla, kulübüyle, yöneticisiyle her alanda hep beraber birbirimize destek vermeli, çalışmalı ve sabırlı olmalıyız. Durmadan bu antrenör bu futbolcu kötü dersek futbolu kendi ellerimizle bitiririz ve futbolu aşağıya çekeriz. Ben tüm futbol kamuoyunu biraz daha hoşgörülü olmaya davet ediyorum.'HABER: UĞUR DEMİRKIRDI / DHA
'Yerini Bulmamış Adalet Katillerini ve Kurbanlarını Çoğaltır'
Hrant Dink’in katledilişinin sekizinci yılında, Agos Gazetesi’nden kalabalığa seslenen isim yazar Murathan Mungan oldu:  'Yerini bulmamış adalet katillerini ve kurbanlarını çoğaltır. Hrant için, adalet için sekiz yıldır haykıranlar artık demokrasinin karikatürünü değil, kendisini istiyoruz.'Murathan Mungan’ın konuşmasının tam metni:'Merhaba arkadaşlar, Hrant Dink’in değerli ailesi ve dostları, hakikat ve adaleti kıymet bilenler, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.Sekiz yıldır her 19 Ocak’ta olduğu gibi, bugün gene burada Hrant Dink için toplanmış bulunuyoruz. Ölümünden sonra milyonlarca kalbin evladı olan Hrant Dink için... 2007 yılında onun öldürülmesinin hemen ardından yazdığım “Cinayetin arkasındaki en büyük örgüt” başlıklı yazım şöyle başlıyor:“Söylenecek sözün çokluğu bazen insanı dilsiz bırakır. Tıkanır, kalırsınız. Haklılığın suskunluğu, diğer suskunluklara benzemez; düğümü zor çözülür.(...) Tek başına zaten yeterince trajik ve yaralayıcı olan bu ölüm, aynı zamanda yakın tarihi ürperterek çağrıştırdıkları, hafızadan geri çağırdıklarıyla da kavurucuydu. Her yeni ölüm, diğer ölümleri de ilk gün acısıyla diriltir.Kaç kitap yazarsanız yazın, bazen böyle dilsiz kalırsınız.”Bugün sözlerimi, o gün kaldığım yerden sürdüreceğim: dilsizliğin her çeşidinin yaşandığı bu ülkede ölenler, öldürülenler, katledilenler biz onlardan sonra birkaç kelime daha fazla söyleyebilelim, diye öldüler. Dilimizdeki kilitler çözülsün diye, dilsizi olduğumuz hakikatler içimizi daha fazla kavurup yakmasın diye... Onca zaman, bunca kayıp, bunca ölümle hem tarih içinde kilitli kalmış, hem zaman içinde yol almış o fazladan birkaç kelimeyi bugün en azından onlara, onların hatırasına borçluyuz. Baskıcı iktidarlar korkunun bulaşıcı olduğunu bilir, bu yüzden toplumun korkularını sürekli diri tutmaya çalışırlar; onların bilmediği cesaretin de bulaşıcı olduğudur. Bu yüzden hayatın ve dünyanın gözlerinin içine bakarak cesaretle konuşmalıyız. O kelimelerin bizden başka sahibi yok! Bunu hiç unutmamalıyız.Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından sekiz koca yıl geçti. O yıl doğan çocuklar dillendi; okuma yazmayı söktü. Oysa Hrant Dink’in ölüsü, gerçek hikâyesi aydınlatılmamış bir cinayetin kurbanı olarak hâlâ bu kaldırımda yatıyor. Dünyayı kaybıyla ıssızlaştıranlar hatıraları ve emanetleriyle çoğaltırlar... Ve emanetin başını bekleyen bizler sekiz yıldır burada toplanıp adalet ve hakikat arayışımızı dillendiriyor, Hrant’ın ölüsünü unutkanlığın zalim ellerine teslim etmeyeceğimizi haykırıyoruz. Ayrıca Hrant Dink cinayetini, kendi siyasi projeleri için araçsallaştırmaya çalışanların emellerine terk etmeyeceğimizi de belirtmek istiyoruz. Bu sekiz yıl boyunca adalet yerinde sayarken pek çok şey söylendi, yazılıp çizildi. Bugüne, bana varıncaya dek sözler seyrelip azaldı belki, ama acılar azalıp seyrelmiyor. Yerini bulmamış bir adaletin sancısı yüreklerde zonklamasını sürdürüyor; vicdanları sızlatmayı, aklımızı acıtmayı sürdürüyor. Dahası, o günden bu yana adlarını tek tek sayamayacağım her yeni kurban ve her yeni ölümle birlikte, Hrant Dink bir kez daha burada, bu kaldırımda vurulup öldürülüyor. Yerini bulmamış adalet, katillerini ve kurbanlarını çoğaltır. Gene öyle oluyor. Çünkü tetiği çeken parmaklar değişse de, cinayetin arkasındaki en büyük örgüt aynı. Adı “faili meçhul”, ama kendisi “faili belli” onca cinayetin işlendiği bu ülkenin değişmeyen kara gerçeği, bizi her seferinde aynı sözleri tekrara mahkûm ediyor. İktidarlar ve koltuk sahiplerinin maskeleri değişse de hiç değişmeden süren merkezi despot devlet geleneğinin elleri her seferinde gene aynı karanlık oyunu tezgâhlıyor. 1938’te Dersim kıyımını, 1978’te Maraş katliamını yapanlar, 1955’te 6-7 Eylül olaylarını başlatanlar, 1993’te Madımak Oteli’ne sığınan canları yakanlar, 2011’de Roboski’yi bombalayan kişiler ve zihniyetler aynı. 500’ü aşkın haftadır Galatasaray’da diz çürüten cumartesi annelerinin bağırlarını yakanlar da aynı. Adında “adalet” sözcüğünü taşıyan bir partinin on iki yıldır iktidarda olduğu bir ülkede yıllardır adalet bekliyoruz. Gelmiyor!Arkadaşlar, bu ülkede insanlar yalnızca dostlarının değil, düşmanlarının da kendilerine benzemesini isterler. Kendisine benzesin ki, kiminle mücadele ettiğini, neyle savaştığını tanıyıp bilsin isterler. Birbirlerine benzeyenler birbirlerinin silahlarını, yaralarını, oyunlarını ve nefretlerini tanırlar. Sevginin sahtesi olur, ama nefretin olmaz. Oysa Hrant Dink onlara benzemiyordu. Çünkü onların bilmediği bir Türkçeyle konuşuyordu, onların bilmediği bir Ermeniceyle konuşuyordu. O, tüm halkların eşitliğine ve kardeşliğine inanmış biri olarak, barışın diliyle konuşuyordu. Laf olsun diye edilmiş temenni türünden bir barışın değil, sahici, hakiki, kalıcı ve sürekli kılınmasını istediği bir barışın diliyle... Kan kamaştıran savaş sözcükleri yoktu onun sözlüğünde, kin tazelemek için değil, hafıza tazelemek için söz alıyordu; insanları hınç bilemeye, ödeşmeye, intikam almaya değil, geçmişiyle, şimdisiyle ve kendiyle yüzleşmeye çağırıyordu. Türkleri ve Ermenileri “ebedi düşman” rolüne kapatıp kindarlığa kilitleyen tüm politikalara karşı çıkıyordu. Ötekileştirmenin dışlayıcı, düşmanlaştırıcı, şeytanlaştırıcı dilinden çok uzak bir dille konuşuyordu. Onların hiçbir zaman bilmediği; bilmek, öğrenmek istemediği yabancı bir dildi bu. Bu nedenle Hrant Dink Ermeniliğiyle “öteki”, diliyle “yabancı”ydı onlara. Hrant’la birlikte öldürülmek istenen işte bu dildi. Bir türlü hazmedemedikleri bu barış dili, dünyayı kardeşliğe çağıran bu insancıl dil... Bugün belki de her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dil.Arkadaşlar, katillerin her infazla birlikte tabancalarına çentik attıkları İkinci Meşrutiyet öncesinden bugüne, örgütlü, tasarlanarak işlenen gazeteci cinayetlerinin uzun listesinde Hrant Dink, siyasal bir cinayete kurban giden 62. kişiymiş. Ülkemizin hemen her güne siyasal bir cinayetin, bir katliamın, bir toplu kıyımın düştüğü “Resmi Tarih Ajandası”nda, kaderi 19 Ocak 2007’ye düşen, sözünün bedelini, vicdanının maliyetini canıyla ödeyen 62. kişi...Bu yüzden aradan geçen sekiz yıl boyunca yetişen yeni kuşaklar ve sislenen hafızalar için belki de Hrant Dink’i yeniden anlatmak, yeniden hatırlatmak gerekiyor: O, sadece Ermeni halkının bir sözcüsü değil, tüm Türkiye’nin sesiydi. Ezilen, dışlanan, sömürülen tüm kesimlerin sesi. Bugün aramızda olsaydı, Gezi Parkı Direnişi’nde bizlerle saf tutacak, tarih boyunca 76 kez kıyıma uğramış, Ortadoğu’nun en kimsesiz, en sahipsiz halkı olan Ezidilerin yanında yer alacaktı. Hrant Dink yaşamı boyunca kendine ve değerlerine sadık kalmış biri olarak uzlaşmacı ama ödünsüz tutumuyla bu ülkede pek çok şeyi değiştirdi. Hatta ölümü bile çok şey öğretti bize. Hiçbir çevrenin, hiçbir iktidar odağının hoşuna gitmeye, gözüne girmeye çalışmadan, doğru bildiklerini söyleyip inandıklarını savundu. Onun ve benzerlerinin verdiği mücadele, onların ölümleriyle birlikte kesintiye uğrayacak bir mücadele değildir. Burada ve meydanlarda toplanan kalabalıklar da zaten bunu gösteriyor.Bu coğrafyanın halkları düzayak yapılmış çözümlemeler, üstünkörü saptamalarla ışıklandırılamayacak kadar karmaşık, çok katmanlı bir geçmişten, tarihin labirentinde kaybolmuş pek çok hikâyenin içinden geçip geliyor. Bu nedenle Hrant Dink de, Ermeni sorununun çözümü için yeni bir dil ve her iki tarafın da ezberlerinin dışına çıkan yeni bir yaklaşım gerektiğini düşünüyordu. Bu topraklarda yaşayan insanların bu konuyu her yönüyle konuşarak, birbirlerini tanıyarak, birbirlerinin hikâyelerini dinleyerek, birbirlerinin acılarını anlayarak, birbirlerine değerek, dokunarak, zamanla bu sorunu barışçıl bir çözüme kavuşturabileceğine inanıyordu. Her iki topluluğun da hatıraları ve hafızaları arasında bir diyalog kurulması gerektiğine inanıyordu. Böylelikle resmi hafızaların yerini artık sivil hafızaların alacağını ümit ediyordu. Ermeni sorununu, emperyal güçlerin uluslararası masalarda Türkiye’ye karşı elinde tuttuğu bir koz olmaktan çıkaracak olan şeyin, halkların kendi arasında geliştireceği bu diyalog zemini olacağına inanıyordu. Bu yüzden Hrant Dink’in bu konuyla ilgili rüyalarından biri, iki halkın birbiriyle kaynaşmasını sağlayacak Ermenistan-Türkiye sınır kapısının açılmasıydı. Dostlar, arkadaşlar, ölülerimizin sadece hatıralarına değil, rüyalarına da sahip çıkmamız gerekir. İşte bugün o kapının açılması, pek çok şeyin kapısının da açılması demek olacaktır. O kapının açılması, yüzyıldır Ararat dağının doruğuna çöken sisin dağılması olacaktır. O kapının açılması 2015 yılına çok yakışacaktır.Dostlar, arkadaşlar, çoğunuzun bildiği gibi bu topraklarda her inkârın ardında yakın ya da uzak tarihli toplu mezarlar yatar. Hrant Dink’in öldürülüşünün sekizinci yılı, gene bildiğiniz gibi aynı zamanda 1915 Ermeni soykırımının yüzüncü yılıdır. Ermeni soykırımının reddi, inkârı Türkiye’nin yüzyıllık yalnızlığıdır. Tarihte, hafızada, akılda, vicdanda ve dünyadaki yalnızlığıdır. Türkiye’nin bu yüzyıllık yalnızlığı artık son bulmalıdır. Bu ülke geçmişin hayaletlerinden korkmayarak tarihiyle yüzleşmeli, geçmişte yaşananlara ilişkin sorumluluklarını üstlenmeli ve bu karanlık mirasın kahredici ağırlığından kurtulmalıdır. Bunu, dünyanın azarlayan bakışları ya da başkalarının onayları için değil, kendisi için istemelidir. Geçmişten günümüze işlenen bunca cinayetin seyircisi bir toplum olmaktan kurtulmanın bir yolu da budur. Çünkü biliyoruz ki, mücadele edilmesi gereken halklar, uluslar değil, zihniyetlerdir. Uzun bir süredir bu ülkede sistemli olarak ve giderek tırmanan bir biçimde toplumsal kutuplaşmalar yaratılıyor, düşmanlıklar körükleniyor, bizzat devleti yönetenler şiddet amigoluğu yapıyor. Oluşturulan bu alacakaranlık kuşağını andıran siyasal iklimle, Türkiye adeta adım adım Enver Paşalarla, Talat Paşalarla gecikmiş randevusuna sürükleniyor. “Edirne’den Ardahan’a bölünmez,” dedikleri vatan, Susurluk’tan Roboski’ye parça parça edildi, ediliyor.İşte bu yüzden biz Hrant için, adalet için sekiz yıldır haykıranlar artık demokrasinin karikatürünü değil, kendisini istiyoruz. Acilen demokrasi ve koşulsuz ifade özgürlüğü istiyoruz. Kapalı kapılar ardında tezgâhlanan karanlık oyunların göstermelik demokrasisini değil, günışığı demokrasisi istiyoruz. Laiklikten ödün vermemiş bir demokrasi istiyoruz. Kimsenin kimsenin kanına, canına susamadığı bir toplumda, kurban almadan ve kurban vermeden yaşamak istiyoruz. Hemen her gün bir kadın cinayetinin işlenmediği, transların, eşcinsellerin öldürülmediği, çocukların devlet kurşunlarıyla katledilmediği bir ülkede yaşamak istiyoruz. Etnik, kültürel, dinsel, cinsel her çeşit ayrımcılığın ortadan kalktığı, kimsenin kimsenin yaşam biçimine, diline, dinine, mezhebine, inancına ya da inançsızlığına karışmadığı, herkesin eşit haklara sahip yurttaşlar olduğu, demokratik olgunluğa erişmiş bir toplumda barış, kardeşlik ve dayanışma içinde yaşamak istiyoruz. Ağaca, suya, parka, koruya, ormana, herkesin ve her canlının yaşam hakkına saygılı çok dilli, çokkültürlü, çok renkli bir toplum olarak yaşamak istiyoruz. Vesayet biçimlerinin tümüne kayıtsız şartsız karşı çıkıyor, 12 Martların, 12 Eylüllerin apoletleriyle ılımlı kindarlık, kravat takmış yobazlık arasında seçim yapmak istemiyoruz.Bugün burada basın özgürlüğünü savunmak için “Je suis Charlie Hebdo” diyorsak, kimilerinden farklı olarak 1994’te Istanbul’da “Özgür Ülke” gazetesi bombalandığında sokaklara çıkmış olmanın gönül rahatlığıyla diyoruz.Arkadaşlar, Hrant Dink’in ölümüyle bu ülke sadece kıymetli bir evladını kaybetmedi, aynı zamanda önemli bir gazetecisini de kaybetti. Gazetecilik mesleğinin çok büyük ölçüde haysiyet kaybına uğradığı böyle bir dönemde, onun ve onun gibi gazetecilerin yokluğu daha çok hissediliyor. Sırf bunun için bile, Hrant Dink’in dördüncü çocuğu olan “Agos” gazetesine, onun emanetine de sahip çıkmamız gerekiyor.Dilerim, Hrant Dink ve benzerlerinin uğruna öldükleri doğrular, çok uzak olmayan bir gelecekte, günışığı görmüş bir demokraside, barış içinde bir arada yaşayan bir toplumda gündelik hayatın sözü bile edilmeye değmeyecek sıradan gerçekleri olur!Gene dilerim, yakın bir gelecekte adalet yerini bulur, sonraki yıllarda burada toplanacak olanlar, hâlâ sonuçlanmamış bir hak ve adalet arayışı için değil, sadece Hrant’ı ve hatıralarını yâd etmek için bir araya gelirler.Sözlerimi sonlandırırken, Dink ailesini muhabbetle kucaklar, hepinizi yeniden sevgi ve saygıyla selamlarım.'Kaynak: Agos
Veysel Sarı Resmen Kasımpaşa'da
Galatasaray Veysel Sarı ile ilgili olarak Kasımpaşa ile anlaşıldığını duyurdu...İşte Galatasaray'ın açıklaması:Veysel Sarı'nın 400.000 avro karşılığında Kasımpaşa'ya transferi konusunda anlaşma sağlanmıştır''KASIMPAŞA ÇOK ÖNEMLİ BİR KULÜP'Veysel Sarı, önemli bir camiaya geldiği için çok mutlu olduğunu vurgulayarak, 'Kasımpaşa Spor Kulübü'ne gelmemde ki en büyük sebep, kendimi geliştirmek ve daha çok forma şansı bulabilmek. İnşallah burada iyi oynayıp Kulübüme katkı sağlarım. Kasımpaşa hem kurumsal hem de tesis anlamında çok önemli bir kulüp. Etrafımdan duyduğum kadarıyla müthiş bir tesise sahip. İnşallah Kasımpaşa'ya faydalı olurum' diye konuştu.Haber Türk
İlk Yarının Antrenör Karnesi
Uğur Meleke, Süper Lig'deki teknik direktörlerin ilk devre performanslarını değerlendirdi. Meleke'ye göre ilk yarının en iyileri, Güneş, Avcı, Bilic ve Buruk.Halilhodzic oyunu kurdu ama sabit ayakları çakamadı. Şota belli bir seviyeye kadar iyi, vitesi bir yukarı atamadı. Çalımbay, bir sezon başı ustası. Carlos, büyük haksızlığa uğradı. Biliç hayatının takımını buldu; Avcı da hayatının tek hikayesini yazmayı sürdürüyor. İşte Süper Lig’in ilk yarısının antrenör karnesi...5/10: Halilhodzic-Yanal20 küsur oyuncunun gidip, 20 küsur oyuncunun geldiği bir yapıya belki de en uygun adam Halilhodziç’ti. Turgut Doğan gibi, Malouda gibi grup ritmini bozma ihtimali olanların biletini hemen kesti; iyi tanıdığı Afrika’dan çabuk adapte olacak beş Afrika kökenli transfer etti. En büyük hatası, ideal 11 kurma konusunda yavaş kalmasıydı. 25 oyuncunun 25’ini de 11’de olacak gibi hazırlamak, bu kadar kısa sürede imkânsızdı; sabır isteyen bir işti. Yanal’a hazır 25 oyuncu bıraktı, ama bir 11 bırakmadı...Ersun Yanal, başlangıç itibariyle doğruyu yaptı; Bonnevay’in Konya maçında çıkardığı 11’i aynen devam ettirdi. Amerika’yı yeniden keşfetme hatasına düşmedi. Ama galibiyetler geldikçe o da takıma imzasını atma uğraşına girişti. Medjani’yi, Salih’i, Fatih’i ön liberoda kullanma ısrarı orta sahayı kaybettirdi. Avrupa Ligi dahil, Türkiye Kupası dahil bu takımın acilen bir 11 ve anlayış benimseyip onu ezberlemesi gerekiyor. Üçlü savunma ya da ön libero fantezileri sonraki iş.“Şota ile belli bir seviyeye kadar çıkmanız olası; takdir gören, başı okşanan, üst tarafı zorlar gibi yapan bir orta sınıf ekibi olmanız mümkün. Ama asla o üst gruba çıkamıyorsunuz.”5/10: Şota ArveladzeKayseri ve Kasımpaşa’da hemen hemen aynı senaryoyu izledik: Şota ile belli bir seviyeye kadar çıkmanız olası; takdir gören, başı okşanan, üst tarafı zorlar gibi yapan bir orta sınıf ekibi olmanız mümkün. Ama asla o üst gruba çıkamıyorsunuz. Üst gruba çıkmaya meylettiğiniz her kritik maçı kaybediyor Şota. Tansiyonun yükseldiği anları yönetemiyor.Bir ufak puan kaybı da, Uche’yi zorla gönderip Malki’yi transfer ettikleri için...5/10: Mustafa Reşit AkçayHamzaoğlu’ndan bu kadar hazır bir takım teslim alıp, bu kadar düşüş yaşamanın bedelini ödedi Mustafa Hoca. Hamzaoğlu döneminde iyi katkı veren Mehmet Akyüz, Bruno, Kenan gibi isimlerin onun döneminde kulübeye alışması sonunu getirdi. Hamzaoğlu döneminde orta ikilide oynayan Bilal dâhil beş tane gol şansı olan adam çıkardı 11’de... Akçay döneminde bu sayı üçe kadar indi. Akhisar’ın kurtuluşu sanırım Roberto Carlos’la tekrar hücumu düşünmekten geçiyor.5/10: Aykut KocamanGekas’ın ayrıldığı her takımın yaşadığı krizi, Konyaspor da yaşadı. Yerine gelenler onun kadar verimli skor yapamayınca düşüş kaçınılmaz oldu. Yine de Aykut Kocaman’ın berbat giden takıma bir elektroşok uygulama amaçlı yaptığı kadro dışı hamlesi doğru. Sadece kadro dışı kalan bu beş adam içinde Hleb olmalı mıydı, onu da onunla yaşayan Kocaman biliyor şüphesiz.6/10: Roberto CarlosGeçen yıl kurduğu ofansif takım, Cicinho ve Ziya’nın hücuma yaptığı muazzam katkı, takdirlerin en büyüğünü hak ediyor. Ama bu sezon başında Aydın’ı kaybettiler, Utaka da genelde sakat. O bölgede yaşayacakları krizi hissedip daha fazla forvet almalılardı. Bence ilk yarıda Sivasspor’un bu kadar az puan toplayabilmesinin sebebi, kadro kısıtlılığı. Hücumda alternatifsizlik. Meselenin Carlos’un Dünya Kupası’nda yorum yapmasıyla çok ilgisi olduğunu sanmıyorum.Carlos’u göndermek büyük bir hataydı. Tek tesellimiz yeni rotasının Akhisar olması.7/10: İsmail KartalHem çok zor, hem çok kolay bir iş devraldı. Zor, çünkü üstünde sürekli “takımı başkan yapıyor” baskısı hissetti. Liderin kendisi olduğunu ispat etme adına ekstra işlere girişti. Kolay, çünkü zaten şampiyon bir takım teslim almıştı. Amerika’yı yeniden keşfetmeye lüzum yoktu, ayarlar belliydi. Caner’de düşüş var. Emenike’de de... Kuyt’ta, Sow’da, Webo’da da... Şampiyon takımda bu kadar oyuncuda düşüş varsa, liderlik ispat etmeye değil, oyuncuların form durumlarını yükseltmeye odaklanmak gerek.Ama Başakşehir maçındaki taktik uygulamasıyla da ilk yarıyı lider bitirmeyi bildi. Başakşehir gibi taktik obsesifi bir takımı adeta taktik tahtasında yendi. Bu da ona özgü bir artı.7/10: Ertuğrul SağlamFenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray, Bursaspor deplasmanlarından beraberlik, Trabzon deplasmanından galibiyet çıkarıyorsanız, toplamda hanenizde daha fazla puan yazıyor olmalıydı. Geçen sezonu santrfor almayarak heba ettiler, Bienvenu’yle o işin yürümeyeceği aşikardı. Bence bu yıl da hâlâ forvete ihtiyaçları vardı. Sezonda 15 atan, yüksek yüzdeyle oynayan bir forvete...İstifası Eskişehir futbolu için büyük kayıp. Çünkü eksiksiz-gediksiz sağlam bir kadroyla girilen bir sezonda, bu ülkede altıncı şampiyonluk apoletini takabilecek bir şehirdi Eskişehir...7/10: Hamza HamzaoğluKendisi gibi çalışkan, yürekli, kapasitesi kısıtlı ama verimi yüksek Umut’u 11’e koyması doğruydu. Burak’ı beş adım geriye kaydırıp ofsayttan kurtarması da. Ama bu yeni sistem, Sneijder’ın kaleye gitme seçeneklerini azalttı. Yine de kısa sürede yaptığı ufak dokunuşlar, gelecek için umut verici.7/10: İrfan BuzGençlerbirliği’nin varlık nedeni, Süper Lig’deki misyonu ne ise, İrfan Hoca da ona uygun davrandı. İrfan Can Kahveci, Berat Tosun, Ahmet Oğuz, Halil İbrahim Pehlivan gibi gençler, takımın ana arterlerinden. Zaten Gençlerbirliği’nin de kimliği, kişiliği bu. Eğer Uğur Çiftçi, Ahmet Çalık gibi rüştünü ispat etmiş gençleri de geliştirmeyi başarırsa, misyonunu tam anlamıyla benimsemiş olur.7/10: Rıza ÇalımbayTürkiye’deki genel yerli teknik adam profilinin dışında. Sezon ortası bir takımı alıp, ligde tutup, sezon başlangıcında çuvallayan ama hâlâ televizyonlara çıkıp konuşan türden değil. Eskişehir’de de, Sivas’ta da iyi takımlar kurdu, sezon başlangıçlarını iyi yaptı, uzun çalıştı. Şimdi benzer bir hikayeye Mersin’de imza atıyor. Futbolculuğundaki gibi sessiz ama çalışkan Rıza Hoca, bir kez daha takdiri hak ediyor.8/10: Okan BurukGol sorununu çözebilse, 8 puandan da fazlasını hak ediyordu aslında... 15 adamın gidip, 15 adamın geldiği bir grubu, gerçek bir takıma dönüştürdü. Barış Yardımcı, Emre Nefiz, Serhan Yılmaz, Oğulcan Çağlayan gibi gençlere böyle cesaretle forma vermesi harika. Eğer devre arası forvet alternatifleri de bulup, takımı Muhammet’e bağımlılıktan kurtarırsa, daha yukarılara tırmanabilirler.“Bence Avcı, Başakşehir’de on yıl, yirmi yıl çalışmalı. Guy Roux’nun Auxerre’le başardığını hedeflemeli. Newcastle’ın Pardew’le denediğini denemeli. ”8/10: Abdullah AvcıBelki beş planı yok, belki beş ayrı doğrusu yok. Ama bildiği tek bir doğruyu harika uyguluyor. Beş yıl boyunca İBB’de ne oynattıysa, Başakşehir’de de kaldığı yerden eksiksiz devam ediyor. Uğur, Ferhat, Mahmut, Volkan gibi inandığı oyuncuyu kazanmaması imkansız. İBB döneminde eksik bıraktığı yetenekli orta saha pozisyonunu da bu sene Mossoro ve Sezer’le doldurmayı deniyor. Ki bu da önemli bir gelişim demek. Bence Avcı, Başakşehir’de 10 yıl, 20 yıl çalışmalı. Guy Roux’nun Auxerre’le başardığını hedeflemeli. Newcastle’ın Pardew’le denediğini denemeli.8/10: Slaven BiliçÖğrenen, gelişen bir teknik adam profili. Beşiktaş’la harika bir uyum yakaladılar ve birlikte büyüyorlar. Transferde neredeyse yüzde 100 ile oynuyor; Atiba, Sosa, Demba Ba harika işler. Olcay’ı ısrarla oyundan çıkarmaktan vazgeçse, oyunun sonunu da başı gibi oynayabilse, bir üst ligin hocası olabilirdi.9/10: Şenol GüneşHarun gelişti. Serdar gelişti. Şener gelişti. Aziz Behich gelişti. Ozan Tufan gelişti. Volkan Şen gelişti. Bakambu gelişti. Josue gelişti. Fernandao gelişti. Bir antrenör bir takımda beş altı ayda bu kadar adamı geliştirebiliyorsa, sadece şapka çıkarılabilir ona. Eğer Enes ve Ethem gibi potansiyeli yüksek gençleri de Türk futboluna armağan ederse, pekala Bursa futbolu tarihine geçmeyi de hak edebilir.Uğur Meleke, Milliyet Gazetesi spor yazarı.Kaynak: Al Jazeera
"Milli Takıma Alınmamama Tüm Dünya Şaşkın"
Beşiktaş’ın Senegalli golcüsü Demba Ba, Antalya kampında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.İşte siyah-beyazlı takımın yıldız isminin o sözleri…“DEVRE ARASI BANA İYİ GELDİ”Her şey yolunda gidiyor. Çok memnunuz tekrar yoğun bir şekilde çalışmaya başladığımız için. Zaten tatilden önce söylüyordum. Uzun zamandan beri devre arası tatili yapmadım, ”Bu ara bana iyi gelecektir” diye. Öyle de oldu, bu ara bana da çok iyi geldi. Sizin de söylediğiniz gibi İngiltere’deki takvim çok daha yoğun oluyor.“SADECE FENERBAHÇE, GALATASARAY DEĞİL…Bizim için önemli olan sadece Fenerbahçe, Galatasaray maçlarını kazanmak değil, tüm maçları kazanabilmek. Çünkü hedefe doğru ilerleyebilmek için tüm maçları kazanmak gerekiyor. Hedefte bir değişiklik yok, hedefimiz şampiyonluk. Tüm maçları kazanmak için çıkacağız.“CHELSEA’DE DE BUNU YAŞAMIŞTIM”Bizim genç bir takımımız var. Gençliğin getirdiği avantajlar var. Gençliğin getirdiği dezavantaj, tecrübe eksikliği. Bu eksiklik belki bu maçlara etki etmiş olabilir. Tabi şampiyonluk yarışının içinde kalabilmek, çok büyük bir çalışma gerektiriyor. Chelsea’de de bunu yaşamıştım. Bu beraberinde çok büyük heyecan ve mücadele gerektiriyor.“TRANSFER TEKLİFLERİYLE İLGİLENMİYORUM”Tekliflerle iligi şunu söylim, bunlarla ilgilenmiyorum. Ben elimden gelenin en iyisini vererek takıma katkı saplamaya devam edeceğim.MILOSEVIC DEĞERLENDİRMESİYeni transfer Alexander Milosevic, genç ve yetenekli bir oyuncu. Takıma mutlaka katkısı olacaktır. Sağlam oynayan bir oyuncu.TEK FORVET OYNAMASI HAKKINDABunu sorun etmiyorum. Sosa ve Gökhan’dan ciddi bir destek alıyorum. Bu durum benim için bir sorun teşkil etmiyor.“İSTANBUL’DA OLMAKTAN ÇOK MEMNUNUM”Kendimi burada çok iyi hissediyorum. Ülkeden, İstanbul’dan, insanların yaklaşımından çok memnunum. Ben de elimden gelenin en iyisini yaparak takıma katkı sağlamaya çalışıyorum.DEMBA BA’DAN LIVERPOOL VE GERRARD YORUMUAtmosfer her zamanki gibi olacaktır. Ben geçen sezon orada işimi yaptım. Gerrard için talihsiz bir pozisyon yaşanmıştı. Ben orada işimi yaptım. Yine güzel bir atmosfer bekliyorum.“KONYA DEPLASMANINDAKİ BESTE BENİ GÜLDÜRÜYOR”Bana yapılan besterleri tabii ki dinliyorum. Takım arkadaşlarım bana tercüme ediyor. Özellikle Konya deplasmanındaki beste beni çok güldürüyor.“MİLLİ TAKIMA ALINMAMAMA DÜNYA ŞAŞKIN”Milli takıma alınmamama tüm dünya şaşkın aslında. Teknik direktörümüz bir tercih yaptı. Umarım Afrika Kupası’nda oynayacakları ilk maçı kazanırlar. Çünkü bu turnuvalarda kazanarak başlamak çok önemli.
Reklam
Üç Büyükler Türkiye Kupası'nda Erteleme Maçlarına Çıkacaklar
Olumsuz hava şartları nedeniyle ertelenen Altınordu - Fenerbahçe, ve takımların yoğun maç programı nedeniyle ertelenene Beşiktaş - Adana DS ve Galatasaray - Diyarbakır BB maçları bu hafta içi oynanacak.Ziraat Türkiye Kupası'nda 4. hafta erteleme maçlarını yönetecek hakemler açıklandı.Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu'ndan yapılan açıklamaya göre, kupada ertemele maçlarını yönetecek hakemler şunlar:Yarın:20.30 Altınordu-Fenerbahçe: Koray Gençerler21 Ocak Çarşamba:20.30 Adana Demirspor-Beşiktaş: Barış Şimşek22 Ocak Perşembe:20.30 Galatasaray-Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor: Volkan BayarslanEurosport
"Ülke Futbolu İçin 14 Yabancı Kontenjanının Fazla Olduğunu Düşünüyorum"
Arda Turan, İspanya’daki yaşantısından, Türkiye’deki yeni yabancı futbolcu uygulamasına kadar birçok farklı konuda konuştu.Türk futbolunun son dönem yetiştirdiği yıldızlardan Arda Turan , İspanya’daki yaşantısından, Türkiye’deki yeni yabancı futbolcu uygulamasına kadar birçok farklı konuda Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın resmi yayın organı Gençlik Spor Dergisi’ne önemli açıklamalarda bulundu.Arda Turan, gelecek sezondan itibaren uygulanacak yeni yabancı kuralıyla ilgi olarak, “Yerli oyuncu da olsa bence iyi olan futbolcu hiçbir kurala bakmadan her yerde oynar. Bunu öteki türlü uyguladık, pek bir faydasını gördüğümüzü düşünemiyorum. Şimdi bir de böyle uygulayalım bakalım nasıl olacak” dedi.İyi yabancı oyuncunun ülke futbolunda kaliteyi arttıracağına inandığını belirten Turan, “Yabancı da olsa, Türk de olsa en iyi performansı veren isim formayı hak edecektir. Yeni kuralla takımlarımız daha dikkatli ve iyi bir transfer politikası belirleyebilir. Daha iyi oyuncular da çıkabilir. Bakacağız, göreceğiz. Ben açıkçası futbolun sınırlamalara girmesinden yana değilim” diye konuştu.“Yeni kurala göre mevcut kadroda 14 yabancı oyuncunun olmasını fazla buluyorum”Yeni kuralda takım kadrolarında yer alacak 14 yabancı oyuncuyu fazla bulduğunu kaydeden Turan, “Ülke futbolumuz için bu rakamın fazla olduğu kanaatindeyim. Kulüplerin maddi güçleri bu kadar büyük bir sayı için yeterli olabilecek mi? bilemiyorum ama tabii mevcut yabancı sayısının da az olduğunu düşünüyorum. Umarım bu karar sonrasında kazanan futbolumuz olur” açıklamasında bulundu.“EURO 2016 elemelerinde oynadığımız oyunun hakkını alamadık”2016 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2016) Elemeleri'nde Türkiye’nin şansını değerlendirirken, “Elemelerde şu ana kadar oynadığımız oyunun hakkını alamadık” diyen Arda Turan şöyle konuştu:“İyi maçlar çıkardık ve daha fazla puan toplamalıydık” diyen milli futbolcu, “EURO 2016’ya katılmak için hala şansımız var. Sonuna kadar bu şansı zorlayacağız, mücadele edeceğiz. Her topu değerlendireceğiz. Kaybetmenin, kazanmanın dışında Türk Milli Takımı futbolcusuna yakışan, o milli forma için gereken en iyi mücadeleyi vermektir. Biz de bunu bilincinde olup en iyi mücadeleyi vereceğiz. İnşallah Avrupa Şampiyonası’na gideriz. Hayalimiz amacımız bu yönde.”Arda Turan, UEFA’nın düzenlediği ‘yılın en iyi 11’i oylamasında ilk 11 futbolcu arasına giremediği için üzgün olmadığını söyledi. Kendisine oy veren herkese teşekkür eden Arda Turan, “Ülkemde taralı tarafsız birçok futbolseverin oy kullandığını biliyorum. Oy atanlara da, atmayanlara da herkese çok teşekkür ederim. Kazanamadık, bundan sonra daha çok çalışıp, daha iyi performans gösterip, daha formda olup oyun anlamında daha yukarı çıkıp en iyi 11’e girmeye çalışacağım. Kısmet böyleymiş, nasibin önüne geçilmez. Benim işim sahada en iyisini yapmak, çalışmaya devam” ifadelerini kullandı.“Simeone’nin çalışma arzusu ve hırsı benim için çok önemli”Yıldız futbolcu, “Antrenörüz Simeone ile ortak özellikleriniz neler?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “İkimizde insanların yüzüne karşı konuşmayı seviyoruz. İkimizin de kazanma arzusu çok üst düzeyde. İşimizi çok ciddi yapıyoruz. Sahaya girdiğimizde her şey bitiyor ve ikimizin de en önemli ortak özelliklerinden biri ülkelerimiz için örnek insanlar olmamız. Gençlere, arkadan yetişen sporculara örnek olduğumuzu düşünüyorum. Bu anlamda hareketlerimizle ve davranışlarımızla iyi birer spor adamı olduğumuzu düşünüyorum. Başarıyı kazanırken adaletli, hakkaniyetli yollardan gidiyoruz. Bunlar antrenörüm Simeone ile benim ortak belirgin özelliklerimiz. Simeone’nin çalışma arzusu ve hırsı benim için çok önemli.”“Hamza Hamzaoğlu, kalbimizdeki gönlümüzdeki bir insan”Yakın zamanda Galatasaray’ın teknik diretörü olan Hamza Hamzaoğlu’nun, sarı-kırmızılı takımda başarılı olacağına inandığını söyleyen Arda Turan, “Hamza hoca, bizim kalbimizdeki, gönlümüzdeki bir insan. Dualarımız onunla. Çok iyi bir teknik direktör. Futbolu antrenman bilimini çok iyi bilen ve oyuncuları da çok iyi motive edebilecek bir hoca. Allah gönlüne göre versin, inşallah onun için her şey çok iyi olur” şeklinde konuştu.“Kendimi dinleyebildiğim, kendimi futbola verebildiğim zaman işler benim için daha iyi gidiyor”Arda Turan, yurt dışında oynanan futbola her geçen yıl daha fazla alıştığını ve İspanya’daki insanların futboluna saygı duyduğunu söyledi.Atletico Madrid’te ‘daha çok takım oyuncusu’ olduğunu vurgulayan Arda Turan, “Burada oyun anlamında taktik ve sisteme biraz daha çok uyduğumu düşünüyorum daha çok takım oyuncusu oldum şartlar öyle gerektirdi. Kendime ait zamanım çok fazla. Kendimi dinleyebildiğim, kendimi futbola verebildiğim zaman işler benim için daha iyi gidiyor” dedi.“Burada geçmişte yaşadığınız kızgınlıkları, kafanızda dinlediğiniz zaman daha çabuk unutup kolay affedebiliyorsunuz”Milli futbolcu, “Uzun yıllar yurt dışında forma giymek Arda Turan’a sahanın dışında neler kattı? sorusuna ise şu karşılığı verdi: “Tabii yurt dışında zaman geçtikçe arkadaşlıkların, dostlukların kıymetini daha çok biliyorsunuz. Burada geçmişte yaşadığınız kızgınlıkları, kafanızda dinlediğiniz zaman daha çabuk unutup kolay affedebiliyorsunuz. Buradan bakış açısıyla aslında futbolun sadece bir ‘oyun’ olduğunu, insanların birbirini kırmaya değer bir şey olmadığını görüyorsunuz. Buraya gelince insani değerleri kaybetmemek adına daha fazla dikkatli davranılması gerektiğini düşünüyorsunuz. Tabii ki dışarıdan, sakin kafayla bakmak bunları düşündürtüyor insana.”“Michael Jordan ve Federer’i idol olarak görüyorum”Milli futbolcu, formda olduğu bir dönemden geçtiğini belirterek, “Bunu kabul ediyorum ama daha fazlasının olabileceğini düşünüyorum. Daha fazla çalışıyorum. Allah’a şükürler olsun bana böyle güzel şeyleri nasip etti. İnşallah daha iyilerini nasip eder. Çalışıp elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum, tevekkül ediyorum. Her zaman da daha iyisini yapmaya çalışacağım. Daha iyi olmak adına kendilerini sürekli geliştiren çok önemli sporcu örnekleri var. Bu anlamda Michael Jordan ve Federer’i kendi adıma idol olarak görüyorum. Yapılarını, tavırlarını, hallerini örnek alıyorum” değerlendirmesinde bulundu.“Atletico Madrid’in önemli hatıraları arasında fotoğrafımın, adımın geçtiğini düşünüyorum”Futbol yaşantısını Atletico Madrid’te sürdürdüğü için mutlu olduğunu ve uzun bir süre kırmızı-beyazlı takımda kalmak istediğini söyleyen Turan, “Kulübün önemli hatıraları arasında artık fotoğrafımın, adımın geçtiğini düşünüyorum . Burada elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Atletico Madrid kulübü büyük bir marka bende onların içinde iyi bir marka olduğumu, büyüdüğümü düşünüyorum. Atletico Madrid’li olmaktan şeref duyuyorum, benim için çok önemli” ifadesinde bulundu.“Geçmişte en çok Maradona ile oynamak isterdim”Arda Turan, geçmişte forma giyen efsanevi futbolcular arasında en çok Maradona ile oynamak istediğini söylerken, “Maradona ile oynamak benim için hayal gibi bir şey olurdu” dedi.“En büyük özlemim, sokaktaki mahalle maçlarım…”Milli futbolcu Arda Turan, söyleşinin “kısa kısa” bölümü için yönetilen sorulara ise şu yanıtları verdi:“Vazgeçemediğiniz?Önce Allah inancım sonra Ailem.Özleminiz?Ailem ve sokaktaki mahalle maçlarım.Keşke dediğiniz?Çok şükür yok.Oynamaktan en çok zevk aldığınız? Koke.Hayatınıza dair en çok zorlandığınız?Gurbet.”“Sayın Bakanımız Akif Çağatay Kılıç’ın gençliğe ve spora verdiği önemi ve değeri hepimiz biliyoruz”Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın spora ve gençliğe dair gerçekleştirdiği çalışmalardan övgüyle bahseden Arda Turan, “Sayın Bakanımız Akif Çağatay Kılıç’ın gençliğe ve spora verdiği önemi ve değeri hepimiz biliyoruz. Çeşitli spor dallarına dair tesisleşmenin yanısıra gençlere dair yürütülen projeler ve gerçekleştirilen yatırımlar, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Bizler de ülkemize ve vatanımıza yararlı bir birey olmak elimizden gelenin en iyisini her zaman yapacağız” şeklinde konuştu.Sporx
Reklam
"Bizim Asıl Düşmanımız Galatasaray"
Trabzonspor eski başkan yardımcısı Sebahattin Çakıroğlu, “Bizim asıl düşmanımız Galatasaray” dedi.1967 Trabzonsporlular Derneği, Güngören’de başkan Alaattin Hatayoğlu nezaretinde bir toplantı düzenledi. Trabzonspor’un mali durumu, şike süreci, transferler ve gelecek yıllardaki olağan durumların konuşulduğu toplantıya, 1967 Trabzonsporlular Derneği Başkanı Alaattin Hatayoğlu’nun yanı sıra, Trabzonspor'un efsane oyuncularından Hüseyin Tok, Trabzonspor eski başkan yardımcısı Sebahattin Çakıroğlu, Trabzonspor eski yöneticisi ve Gazeteci-Yazar Musa Alioğlu, dernek üyeleri, işadamları ve basın mensupları katıldı.ÇAKIROĞLU: TRABZONSPOR'UN İÇİNİ GALATASARAY BOŞALTTIToplantıda açıklamalarda bulunan Trabzonspor eski başkan yardımcısı Sebahattin Çakıroğlu, “Şirketlerimiz para kazanmalı. Şirketlerimiz inanılmaz bir reklam ajansı olmalı. Futbol için ondan sonrası basit. En iyi adamları getirirsin. Bindiğimiz dalı kestik. Trabzon’un içini Fenerbahçe boşaltmadı, Galatasaray boşalttı. Bize hep aşıladılar Fenerbahçe düşmanımız diye. Bizim içimizi boşaltan, o şampiyonluktan sonra Galatasaray’dır. Bizim asıl düşmanımız Galatasaray” dedi.“Neyin başarısını bekliyoruz” diyen eski başkan yardımcısı Çakıroğlu, “Para gitmiş. Gelse ne olur. Bu yönetime milyar dolar verin ne olacak. Hiçbir şey olmayacak” ifadelerini kullandı.TOK: “SOSYAL ANLAMDA TRABZONSPOR’U GELİŞTİREMEDİK”Trabzonspor'un efsane oyuncularından Hüseyin Tok ise, Trabzonspor’da birlik ve beraberliğin olması gerektiğine vurgu yaptı. Tok, “Geçen seçimde 5 adayın çıkması çok yanlış bir olaydı. Trabzon’da bunun kaliteyi düşüreceği belliydi. Bizim umudumuz, beklentimiz bu listelerin birleşmesi, en az iki adayın olmasıydı. Biz yıllardan beri sosyal anlamda Trabzonspor’u geliştiremedik. Yani benim hep özlemim var. Trabzon futbolla anılıyor ama bizim çok iyi yetiştirdiğimiz sanatçılarımız, yazarlarımız, siyaset adamlarımız var. Maalesef bunları bir araya getirip bütünlük sağlayamadık. Bunları niçin onure etmiyoruz. Üye değilse neden üye yapmıyor, bir arada tutmuyoruz” şeklinde konuştu.TOK: “BU KADAR CAHİLCE BİR İŞ OLAMAZ”Transfer politikalarının yanlış olduğunu ifada eden Tok, “Yerel basında konuşuyoruz ama ulusal basında bu imkan bize verilmiyor. Akıllı bir başkan olsa bu işlere girmez. Transfer olayı yıpratıcı bir olaydır. Her şeye açık bir olay. Bu işe niye girerler anlamıyorum. Ya sen bu işi profesyonellere bırak. Hata olursa sorarsın sorumluya. Sen bu işe girersen bütün sorumluluğu üzerine alırsın. Yaptıklarını en büyük noksanlık kendilerinin bu işe girmeleri. Bu kadar cahilce bir iş olamaz. Trabzon geçen sene 22 oyuncu aldı. 3 daha ilave ettik 25 oldu. O takımdan 3 kişi bu takımdan 5 kişi. Bunları ne işi var deyip, yolla 5-6 kişiyi. Dünya rekoru bu ya. Böyle bir şey olur mu ya. Hedefimiz ne şimdi? Üstteki 3 takımdan koptuk. Onları geçme şansımız yok. Bu transferlerin anlamı nedir? Neden bu kadar borca giriyoruz” diye konuştu.HATAYOĞLU: 'SİYASETİN OYUNCAĞI HALİNE GELDİ'1967 Trabzonsporlular Derneği Başkanı Alaattin Hatayoğlu ise, kulübün Hacıosmanoğlu tarafından tek adam algısı ile yönetildiğini, bilinçsizce transfer yaparak Trabzonspor'un futbolcu enkazına dönüştürüldüğünü ve ekonomik olarak kulübü iflas noktasına getirdiğini söyledi. Hacıosmanoğlu'nun, geldiği günden beri Trabzonspor'u temsil noktasında kötü yönettiğini ve siyasetin oyuncağı haline getirildiğini söyledi.Eurosport
Cimbom'a Bir Kötü Haber Daha!
Galatasaray'ın Alanya'daki 5 günlük devre arası kampı sarı kırmızılı takıma fazlasıyla pahalıya patladı.Sarı kırmızılı ekibin savunmasının temel direği Semih Kaya, Alanya Stadı'nın bozuk zemininin de etkisiyle 1,5 ay futboldan uzak kalacak. Semih Kaya'nın MR sonuçları bugün belli olacak ancak yapılan ön tespitte yıldız oyuncunun sakatlığının 5-6 hafta arası süreceği belirlendi.Semih Kaya'nın sakatlığı sonrasında sarı kırmızılı ekibin savunma göbeği tamamen boşalmış duruma geldi. Chedjou'nun Afrika Kupası'nda olması, yedek stoper Koray'ın sakatlığı ve bir diğer yedek stoper Gökhan Zan ile kulübün sorunlu durumu teknik direktör Hamza Hamzaoğlu'nun önümüzdeki hafta başlayacak lig öncesinde büyük sıkıntıya soktu. Galatasaray Yönetimi ise şimdi bir stoper transferi için bütün koşulları zorlamaya başladı.Burak Yılmaz'ın tedavisi en az 3 hafta sürecekAlanya kampı savunmanın iki isminin sakatlığına neden olurken, ayrıca Burak Yılmaz'ın River Plate maçında arka adalesinden sakatlanması devre arası kampının en zararlı takımı olarak Galatasaray'ı ortaya çıkardı. Burak Yılmaz'ın sakatlığının da iyimser olasılıkla bir aydan önce iyileşmesi zor gözüküyor.Kadir ÇETİNÇALI, İstanbul-DHA
Zafer Kartal'ın
Beşiktaş, International Royal Cup’ın finalinde Arjantin devi River Plate 4-3 takımını yenerek kupanın sahibi oldu .Beşiktaş'ın gollerini Jose Sosa, Demba Ba (2) ve Braian Molina Diaz (k.k) kaydederken River Plate'in gollerini ise Emmanuel Martinez, Nicolas Agustin Gomez ve Luciano Romero atmayı başardı.Siyah beyazlılar şampiyon olarak tamamladığı turnuva sonrasında teknik direktör Slaven Bilic yönetimindeki ilk kupasını kazanmış oldu.Turnuvada öğleden sonra oynanan karşılaşmada ise Galatasaray, Guaritingueta'yı 6-0 mağlup ederek 3. olmuştu.HaberTürk
Reklam
Abdurrahim Albayrak Rahatsızlandı!
Galatasaray Başkan Yardımcısı Abdurrahim Albayrak rahatsızlandığı için, sarı kırmızılı takımı Antalya'dan İstanbul'a getirecek uçak havalimanında bekletiliyor.Devre arası hazırlıklarını Antalya’nın Alanya ilçesinde yaptığı 5 günlük kamp ile tamamlayan Galatasaray, İstanbul’a sıkıntılı döndü.Sarı-kırmızılı takımın, Gazipaşa Havaalanı’ndan İstanbul’a hareketi öncesinde kafilede yer alan başkan yardımcısı Abdurrahim Albayrak, mide rahatsızlığı geçirdi.Uçağa binişi sırasında midesini tutan ve rahatsız olduğunu belirten Albayrak için havaalanına ambulans çağrıldı. Müdahalesi yapılan ve kalp krizi şüphesiyle EKG’si de çekilen Albayrak, takımla birlikte İstanbul’a dönmek istediğini belirtti.Müdahalenin ardından Albayrak’ın da yer aldığı sarı-kırmızılı takımı taşıyan uçak, yaklaşık yarım saatlik gecikmenin ardından İstanbul’a hareket etti.AMK Spor
Derbide Zafer Fenerbahçe'nin
Türkiye Bayanlar Voleybol Ligi'nde oynanan derbi karşılaşmasında Fenerbahçe Grundig, ezeli rakibi Galatasaray Daikin’i 3-0 mağlup etti.Puanını 32’ye çıkartan sarı lacivertliler sıralamada da üçüncü sırada yerini korudu. Galatasaray ise 20 puanla 5. sıradan 6. sıraya indi.Galatasaraylı taraftarların alınmadığı, salonun yarısına kadar Fenerbahçeli taraftarların bir kısmını da voleybol severlerin izlediği karşılaşmaya iyi başlayan Fenerbahçe Grundıg oldu.   İlk teknik molayı da 8-4 önde geçti. Sonraki sürelerde toparlanan Galatasaray sayı farkını kapatmaya çalıştıysa da ikinci teknik molayı da 16-13 önde geçen Fenerbahçe oldu. Sonraki sürelerde de Y.Kim ve Polen’in smaçlarıyla seti 25-19 aldı.İlk seti kaybeden Cim-Bom ikinci sete hızlı başladı. İlk teknik molayı da 8-3 farklı önde tamamladı. Fenerbahçe Dicle Nur, Christina ve Polen’in blok ve smaçlarıyla sayı farkını kapattı. 15-15 beraberliği sağladıysa da ikinci teknik molayı da 16-15 önde geçen Sarı-Kırmızılılar oldu.  Fenerbahçe 16-16 beraberliği sağladı. 17-16 öne geçti. Skoru 21-17’ye getirdi. Seti de 25-20 aldı. Skoru da 2-0 lehine çevirdi. İki set almanın büyük avantaj ve morali ile sahaya çıkan Fenerbahçe üçüncü sete de iyi başladı. İlk teknik molayı da 8-5 önde geçti. Teknik mola sonrası daha iyi bir oyun ortaya koyan Galatasaray, rakibini 11-11’de yakaladı. Bundan sonra da büyük bir çekişme ve heyecan yalandı. Karşılıklı alınan sayı ve beraberliklerde devam eden setin ikinci tenik molasını ise Galatasaray 16-15 önde tamamladı. Skoru da 24-20 lehine çevirdi. Fenerbahçe taraftarlarının da desteği ile 4 sayı birden alarak 24-24’de beraberliği sağladı. Seti de 27- 25 aldı. Maçı da 3-0 kazandı.Bir not düşecek olursak. Bütün maçlar böyle salonu dolduran taraftarlarla oynanmalı. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş maçlarına da her takımın seyircileri gelmeli diyorum. İşte o zaman voleybolumuz kıymete binecektir. Yetkililer bunu bir düşünmeli. FENERBAHÇE GRUNDIG: 3 - GALATASAY DAIKIN: 0SALON: TVF Burhan FelekHAKEMLER: Ozan Sarıkaya- Emre ÖzkurFENERBAHÇE GRUNDIG: Polen (15), Bosetti (6), Christina (9), Elif (3), Y. Kim (19), Dicle (12), Merve (L), Gökçen (-), Meliha (1)GALATASAY DAIKIN:  Aslı (6), Gamze (3), Bosetti (7), Melis (2), Centoni (15), Meijners (12), Nihan (L) Nursevil (-), Ezgi (1), Özgenur (1), Bihter (-)SAYI: 77-64RAKİP HATADAN SAYI: 12-18SERVİS: 76-65SERVİSTEN SAYI: 6-7       HATALI SERVİS: 4-4MANŞET: 61-72HATALI MANŞET: 10-16HÜCUM: 102-104HÜCUMDAN SAYI: 49-34BLOKTAN SAYI: 10-6SETLER: 25-19, 25-20, 27-25SÜRE: 84 Dk. (26-26- 32)Ajansspor
Hamzaoğlu'ndan Transfer Müjdesi
Galatasaray Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu, transfer yapabileceklerini söyledi.Galatasaray Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu, 6-0 kazandıkları Guaritingueta maçının ardından, hem hazırlık kampını değerlendirdi hem de transfer konusunda önemli açıklamalar yaptı.Hamzaoğlu, maçta sakatlanan Semih’in de MR’ının çekileceğini ve durumunun daha sonra netlik kazanacağını ifade etti.“SEMİH’İN DURUMU PAZARTESİ GÜNÜ NETLEŞECEK””Her şey olumlu geçti. Bir tek Burak ve Semih’in sakatlıkları dışında… Önümüzde kupa ve ligdeki Rize maçı var. Onlara hazırlanacağız. Semih’in bu akşam MR’ı çekilecek. Durumu Pazartesi günü netlik kazanacak. İç yan bağlarında bir esneme var.””TRANSFER YAPABİLİRİZ”“T ransfer olmayacak demedik, yapmasak da olur dedik. Ama arayışlarımız sürüyor. Bütçemize uygun, kadromuza uygun oyuncular bulursak alacağız. “Açık Mert Korkusuz
Reklam
Galatasaray'dan Gol Yağmuru
Galatasaray, hazırlık maçında Neymar'ın takımı Guaratingueta'yı 6-0 mağlup etti.Galatasaray Alanya'da oynadığı ikinci hazırlık maçında Neymar'ın takımı Guaratingueta'yı 6-0 mağlup etti. Galatasaray'ın golleri Emre Çolak, Bruma, Emre Can Coşkun, Hamit Altıntop, Sinan Gümüş ve Yasin Öztekin'den geldi. Galatasaray'ın hazırlık maçı özeti ve gollerini Eurosport.com Türkiye aracılığıyla izleyin.Galatasaray maça Muslera, Semih, Hakan, Sabri, Telles, Melo, Selçuk, Bruma, Sneijder, Emre Çolak, Umut Bulut 11'iyle çıkarken ikinci yarıda yedek ağırlıklı bir kadro ile maça devam etti. İlk yarıda Emre Can, Bruma ikinci yarıda Hamit, Yasin ve Olcan'ın istekli ve iyi oyunları dikkat çekti.Galatasaray'da Koray ve Burak'ın ardından Semih de sakatlandıGalatasaray'ın başarılı stoperlerinden Semih Kaya, Sarı Kırmızılılar'ın hazırlık maçında şok bir sakatlık geçirdi. Dün akşam Burak Yılmaz'ın sakatlığıyla sarsılan Galatasaray'da şimdi de Semih Kaya şoku yaşanıyor. Başarılı stoper, Sarı Kırmızılılar'ın Royal International Cup'ta 3.'lük maçındaki rakibi Neymar Institute ile oynadığı maçın 3. dakikasında sakatlık yaşadı. Neymar Institute atağında ceza sahasına gelen rakip forvetle çarpışan Semih acılar içinde yerde kıvranmaya başladı. Hemen saha kenarına alınan oyuncunun tedavisine başlanırken, Semih'in dizinin sarıldığı dikkat çekti. İlk bilgiSemih'in sakatlığı ile ilgili gelen ilk bilgilere göre futbolcunun yan bağlarında esneme olduğu ve durumunun İstanbul'da netlik kazanacağı belirtildi.Eurosport
Veli Kavlak: 'Şampiyon Olursak Saçlarımı Kestireceğim'
Beşiktaş'ın başarılı futbolcusu Veli Kavlak, Antalya'da gerçekleştirilen kampta BJK TV'ye açıklamalarda bulundu.Güzel bir kamp dönemi geçirdiklerini dile getiren Veli Kavlak’ın açıklamaları şöyle:“İdmanlar yoğun geçiyor. Küçük bir sakatlığım var tedavisini yaptırıyorum. Kısa zamanda sahalara dönmeyi umuyorum. Takımda çok güzel bir hava var. Her şey çok iyi gidiyor. Kamp yaptığımız otelden memnunuz.Sezonun ilk yarısında zorluklarla savaştık. Her maçı deplasmanda oynadık. İkinci yarıya iyi bir başlangıç yapmak istiyoruz.Galatasaray maçında gereksiz bir hareket yaptım ben de yaptığımın yanlış olduğunu hemen anladım. Yapacak bir şey yok. Üzücü bir mağlubiyet oldu ve moralimiz bozuldu.Beşiktaş galatasaray Veli Kavlak - EurosportBu sezon futbolumuzu epey geliştirdiğimizi düşünüyorum. İyi futbol oynadığımız ortada. Özellikle Avrupa’daki maçlarda oyun fazla soğumadan daha iyi oynadık. Türkiye’de oyun soğuyunca ritmimiz bozuluyor.Şampiyon olmak için oynadığımız oyunun üstüne koymalıyız. Devamlılık çok önemli. Seri yakalarsak şampiyonluk yarışı içinde oluruz.Elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Orta saha her pozisyona yakın bir mevkii. Enerji gerektiren bir mevkiide oynuyorum.Beşiktaş taraftarı için diyecek bir şey yok. Dünyanın en iyisi olduklarını düşünüyorum. Oyuncular böyle bir taraftar topluluğuna sahip oldukları için çok mutlu. Taraftarlarımız şampiyonluk için sonuna kadar savaşacağımızdan emin olsunlar.Her maç iyi olmak için kendimi dinlendiriyorum ve sağlık ekibimizle koordineli çalışıyorum. Sakatlıklardan uzak bir sezon olur inşallah.”eurosport
Reklam
Alex Telles: 'Bana ve Galatasaray'a Gelen Resmi Bir Teklif Yok'
Galatasaray'ın Alanya ilçesi Goldcity Hotel’de sürdürdüğü devre arası kampta düzenlenen basın toplantısında Alex Telles, gazetecilerin sorularını yanıtladı.Galatasaray'ın Brezilyalı futbolcusu Alex Telles, 'Açık yüreklilikle söyleyebilirim. Bana ve Galatasaray'a gelen resmi bir teklif yok. Ben, burada bu camiaya hizmet ettiğim için çok mutluyum' dedi.Galatasaray'ın Alanya kampını değerlendiren Telles, hazırlık kamplarının bütün takımlar ve bütün futbolcular için önemli olduğunu söyledi. Alanya'daki kampın kendileri için çok önemli olduğunu ifade eden Telles, 'Lige döndüğümüzde hazır bir şekilde dönmemiz gerekiyor. Biliyorsunuz bir haftalık tatilden geliyoruz. O yüzden vücudumuzun bu hazırlığa ihtiyacı var. Yaptığımız bir hazırlık maçı var. Yapacağımız bir hazırlık maçı da var. Bu yüzden en iyi şekilde ligin ikinci yarısına hazırlanmaya çalışıyoruz' dedi.'Hamza Hoca da bana ve tüm takıma bu ortamı sağladı'Hamzaoğlu ve Prandelli dönemindeki performansına yönelik soru üzerine Telles, 'Prandelli ve Hamza Hoca dönemindeki Alex'i tamamen birbirinden farklı değerlendirebiliriz. Prandelli döneminde çok fazla forma şansı bulamadım. Bir futbolcu için düzenli bir şekilde oynamak çok önemlidir. O zaman sadece şampiyonlar liginde oynadım bu da bende kayba neden oldu. Hamza Hoca'nın gelmesiyle beraber, bize inanılmaz bir güven aşıladı. Bu da otomatikman gösterdiğimiz performansa yansıdı. Sizin de takip ettiğiniz gibi seri bir şekilde maçları kazanmaya başladık. Kendi açımdan ise daha güvenli hissediyorum. Bir futbolcu için mutlu olması, oynaması, kendi güvende hissetmesi çok önemli. Hamza Hoca da bana ve tüm takıma bu ortamı sağladı' diye konuştu.'Yazılı ve resmi bir teklif yok'Telles, transferi konusundaki bir soruya ise şöyle cevap verdi:'Menajerim Brezilya'da bir şey konuşuyor, buraya yansıması ise tamamen farklı oluyor. Konuştuğuyla zıt haberler çıkabiliyor. Basında da bu tür haberler yapılabiliyor. İşinize konsantre oluyorsunuz ama bu tip haberlerle moraliniz bozulabiliyor. Açık yüreklilikle söyleyebilirim. Bana ve Galatasaray'a gelen resmi bir teklif yok. Ben, burada bu camiaya hizmet ettiğim için çok mutluyum. Taraftarlardan inanılmaz memnunum. Bana güven veriyorlar. 4 senelik bir kontratım var. Bir gün hem beni hem Galatasaray'ı mutlu eden bir teklif gelirse o zaman oturulur konuşulur. Ama bir teklif gelecekse kulübümün de çok mutlu olması gerekiyor. Ama şu an için öyle bir şey yok.''Avrupa takımında oynamam milli takıma seçilmemde dezavantaj değil'Türkiye'de oynamasının, Brezilya milli takımına seçilememesinde bir etkisinin olup olamayacağına yönelik soruya da Türkiye'de ve Galatasaray'da oynamanın bir dezavantaj oluşturmadığını vurguladı.Türkiye'nin Avrupa'da önemli bir vitrin olduğunu belirten Telles, 'O yüzden bununla ilgili negatif düşünmüyorum. Biliyorsunuz Taffarel milli takımda, devamlı onunla fikir alışverişinde bulunuyoruz. Daha öğrenmem gereken şeyler var. 22 yaşındayım. Bunun için de acelem yok. Ama benim hedefim bir gün mutlaka o formayı giyebilmek. Sonuçta Galatasaray'da oynuyorum. Çok büyük bir camiada oynuyorsunuz. Şampiyonlar liginde yer alıyorsunuz. O yüzden bir Avrupa takımında oynamam milli takıma seçilmemde dezavantaj değil' ifadelerini kullandı.eurosport
Alves: 'Egemen Korkmaz Büyük Bir Savunma Oyuncusu'
Fenerbahçe'nin savunmacısı Bruno Alves, birçok konuda açıklamalarda bulundu.ANTALYA (AA)Fenerbahçeli futbolcu Bruno Alves, kamp dönemlerinde zorlu antrenmanların doğal olduğunu söyledi.Fenerbahçe'nin Antalya'nın Belek beldesinde yaptığı devre arası kampında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Alves, hazırlıkların iyi gittiğini belirtti. Alves, 'Belki zorlu antrenmanlar oluyor ama kamp dönemlerinde bunların olması doğaldır. Bu antrenmanlar, kampların olmazsa olmazıdır. Şu anda takım halinde çok iyi seviyede olduğumuzu düşünüyorum ama hala kendimizi geliştirebiliriz. Hedeflerimize ulaşabilmek için geliştirebileceğimiz şeyler var' diye konuştu.Alves, Galatasaray maçında gördüğü kırmızı kart ve sonrasında yaşadığı süreçle ilgili bir soruya ise şöyle yanıt verdi: 'Zorlu bir dönemdi. Her zaman hayatta önümüze bakmamız lazım diye düşünürüm. Tüm bunları geride bıraktım ve sonrasında daha güçlü şekilde takımıma geri döndüm. Nasılsam yoluma aynı şekilde devam edeceğim. Güçlü ve sert şekilde antrenman yapmayı, takımım için mücadele etmeyi, takımımın formasına katkıda bulunmayı seviyorum. Fenerbahçe'yi korumak için, renklerini temsil etmek için sonuna kadar her şeyi yapacağım. Hayat gibi futbolda da bir şeyler öğrenerek yolunuza devam edersiniz. O günler, benim yaşadıklarımın ve öğrendiklerimin bir parçasıydı. En önemli şey takımıma yardım edebilmek ve şampiyon olabilmektir. Ailem ve takım arkadaşlarım bana o dönem çok yardımcı oldu. Bana destek veren herkese çok teşekkür ederim.''Jiujitsu sporunun, futbolla hiç alakası yok'Alves, maçlardaki ve antrenmanlardaki sertliğinin yaptığı jiujitsu sporu ile alakalı olup olmadığının sorulması üzerine ise şunları söyledi: 'Jiujitsu sporunun, futbolla hiç alakası yok. Jiujitsu bir savunma sporudur. Futbolda yaptığım herhangi bir top kapma hareketi, savunma sporu. İkisini karıştırmamak lazım diye düşünüyorum. Ben takımıma sadık bir futbolcuyum. Benim ben olabilmem için takıma her şeyimi vermem lazım. Benim için antrenman maçtır, maç da antrenman. Maçta nasıl oynayacaksam öyle antrenman yapmak zorundayım. Çünkü iyi antrenman yapmazsam, güçlü bir şekilde oynayamam.'Alves, Galatasaray maçında gördüğü kırmızı kartın hatırlatılması üzerine, duygu yüklü, çekişmeli ve zor karşılaşma olduğunu anlattı. Alves, 'Ben her zaman takımımın savunmasında yer almak isterim. Hep en iyisini vermeye çalışıyorum. Tabii ki bazen böyle durumlar ortaya çıkabilir. Açıklaması da zordur, bunu ancak sahanın içinde olanlar açıklayabilir' diye konuştu.'Egemen Korkmaz büyük bir savunma oyuncusu'Portekizli futbolcu Alves, savunmada partneri Egemen Korkmaz ile ilgili de 'Egemen, çok büyük bir savunma oyuncusu ve aynı zamanda çok büyük bir lider' dedi.Egemen'in en iyi Türk oyunculardan biri olduğunu belirten Alves, 'Ancak diğer savunma oyuncularını da unutamayız. Hocamız için de zor diye düşünüyorum, elinde çok fazla seçenek var. Böyle rekabetler her zaman takım adına faydalıdır. Fenerbahçe her zaman büyük oyunculara sahip olacaktır. Kimin oynadığının önemi yok, önemli olan sonunda Fenerbahçe'nin şampiyon olmasıdır' ifadelerini kullandı.Alves, 'Oğlunun futbolcu olmasını ister misin' şeklindeki soruya, '3 nesildir ailemdeki herkes profesyonel futbolcu. Oğlumun sadece mutlu olmasını istiyorum. Neyi yapmaktan mutlu oluyorsa, onu yapsın. Oğlum bu yolu takip eder mi bilmiyorum. Ben bildiğim şekilde ona eğitim vermeye çalışıyorum. Çocuğuma verebileceğim en iyi eğitim, onun bildiği şeyleri yapabilmesi ve yeteneklerini geliştirme konusunda en iyi ortamı sunabilmektir' yanıtını verdi.Alves, yabancı oyuncu kuralı değişikliğinin olumlu ya da olumsuz olduğunu yaşanacak süreç sonrasında anlaşılacağına dikkati çekerek, 'Birkaç gün içinde Fenerbahçe de neler yapılacağını açıklayacaktır, onu beklemek lazım. En önemlisi Türk futbolunun gelişmesi, dünya ve Avrupa çapında kendine yer bulabilmesidir. Türkiye kesinlikle bir futbol ülkesi' dedi.Türk oyuncuların oldukça yetenekli olduğunun altını çizen Alves, 'Bir şeylerin iyi yapılmadığını düşünmüyorum. Bence Türk oyuncular gerçekten yetenekli. Brezilya, Arjantin ve Portekiz ile kıyaslanabilecek isimler var. Bana göre genç yaşlarda daha iyi bir eğitim ve çevre sağlanabilir. Eğer sıkıntı varsa eğitimlerinden geliyor. A takımlara geldiklerinde daha eğitimli ve komple şekilde gelmeleri gerekli' diye konuştu.'Ronaldo ödülü fazlasıyla hak etti'Portekizli futbolcu Bruno Alves, FIFA Altın Top Ödülü'nü kazanan Cristiano Ronaldo ile ilgili de şunları söyledi: 'Cristiano Ronaldo, ödülü gerçekten çok fazlasıyla hak etti. Her yıl üzerine katarak yoluna devam ediyor. Aynı zamanda Messi ile girdiği rekabetin dünya futbolu açısından son derece olumlu olduğunu düşünüyorum. Kalitesi, yetenekleri ve geçen yıl kazandığı kupalar, ödülü almasında fark yaratan nokta oldu. Çok iyi çalışıyor, iyi dinleniyor, iyi besleniyor ve kendini çok iyi hazırlıyor. Aslında yaptıkları büyük bir sır da değil. Sadece herkesin yapmak istediklerinden biraz daha fazlasını yapıyor. Her zaman dünyanın en iyisi olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Onunla zaman geçiren insanlar için bu şaşırtıcı değil. Portekizli olarak ben de çok gururluyum. Çünkü Portekiz gibi küçük bir ülkeden böyle bir oyuncu çıkması, futbolun en üst seviyesinde olmak Portekiz için çok güzel. Aynı zamanda Portekizli futbolcuların değerini artırıyor ve onlara kapıları açıyor.'skorer
Gökdeniz'den Sitem: 'Arda Kadar Konuşulmamak Beni Üzüyor'
Rus ekibi Rubin Kazan'da top koşturan başarılı futbolcumuz Gökdeniz Karadeniz, TRT Spor'a çok konuşulacak açıklamalar yaptı.Rusya Premier Lig'nin ilk yarısında 6 gol atarak takımın en golcü ismi olan Gökdeniz, performansının Atletico Madrid'de oynayan milli futbolcu Arda Turan kadar Türkiye'de konuşulmamasına sitem etti. Milli futbolcu, 'Gözden uzak olan her halde gönülden de ırak oluyor. Gerçi Rusya, Türkiye'ye daha yakın İspanya'dan ama neredeyse Türkiye ile sınır... Ben de isterim oradaki başarılarım daha çok gündeme gelsin. Çünkü oradaki insanlar 'Türk Gökdeniz' diyor. Yani 'Trabzonlu Gökdeniz Karadeniz' demiyorlar... Bunu oradaki insanlara da sizin sormanız lazım. Burada bunları benim anlatmamam gerekiyor' dedi.Galatasaray ve Fenerbahçe'den teklif aldığını doğrulayan Gökdeniz Karadeniz, Türkiye'ye ve Trabzonspor'a dönmeye sıcak bakmadığını söyledi.İşte milli oyuncu Gökdeniz Karadeniz'in o çarpıcı yanıtları...Sezonun kendisi için güzel geçtiğini ifade eden Gökdeniz Karadeniz, '6 gol attım, gol atmak güzel birşey' dedi.Gökdeniz, sezona takım olarak kötü başladıklarını ifade ederek, 'İlk 4-5 hafta iyi geçmedi. Ama daha sonra toparlandık. Çünkü genç bir takımımız var. Ligin ortalarında iyi bir takım olmaya başladık ve iyi sonuçlar almaya başladık. Rusya Kupası'na devam ediyoruz. Lokomotiv ile oynayacağız önümüzdeki turu. İlk yarı güzel geçti diyebilirim, hem kendim adına hem takım adına. Çünkü genç bir takım olduğumuz için beklentiler çok üst seviyede değil, daha çok uzun vadede planlamalar yapılıyor' diye konuştu.'Rusya daha yakın İspanya'dan ama...''Gökdeniz niye bu kadar gözlerden uzak kaldı. Hep Arda programlarda konuşuluyor. yurt dışındaki futbol elçimiz Arda deniliyor. Ama hiç senin adın anılmıyor. Bu durum biraz da senin tercihin mi? Yoksa kendiliğinden mi böyle oldu?' sorusuna deneyimli oyuncu şu cevabı verdi:'Hayır. Bu benim tercihim değil, Türk basının tercihidir. Gözden uzak olan her halde gönülden de ırak oluyor. Gerçi Rusya daha yakın İspanya'dan ama. Neredeyse sınır. Ben işimi yapıyorum artık o Türk kamuoyuna, Türk basınına ait birşey. Sonuçta ben de isterim oradaki başarılarım daha çok gündeme gelsin. Çünkü oradaki insanlar 'Türk' diyor. 'Türk Gökdeniz' diyor. Yani 'Gökdeniz Karadeniz' ya da 'Trabzonlu Gökdeniz Karadeniz' demiyorlar. Sonuçta bu gururu da ben orada yaşıyorum. Benle beraber bu gururu orada yaşayanlar da var. Oradaki insanlara da sizin sormanız lazım. Burada bunları benim anlatmamam gerekiyor.''Bu golleri saymak mı gerekiyor? Say say bitmez'Gökdeniz, 'Rusya'da çok önemli başarıların var. Stadın açılış maçında gol attın, Barcelona deplasmanında golün var. Yıllarca Rus Liginden oynamak çok önemli bir başarı, bu konu da neler söyleyeceksin?' sorusunu ise 'Bu golleri saymak mı gerekiyor? Barcelona, Chelsea, Atletico Madrid, Tottenham, İnter yani bunları say say bitmez aslında ama sonuçta az önce de söylediğim gibi bunları benim söylememem gerekiyor. Gerçi takdir edenler de var. Takdir ettikten sonra benim için çok önemli değil, yeterki ben kendi işimi yapayım' diye cevapladı.Trabzonspor'a dönecek mi?'Artık 34-35 yaşına geldin. Takımınla sözleşmen 2016'da bitiyor. Futbolu Rubin Kazan'da mı bırakmak istiyorsun yoksa Trabzon'a dönüp son senende Trabzonspor'da oynamak istiyor musun?' şeklindeki soruya Gökdeniz Karadeniz, şu yanıtı verdi:'Benim bu sene 7. senem Rubin Kazan'da. 2016'da sözleşmem bitiyor. Ama her an sürpriz olabilir, uzatabiliriz. Çünkü kulüpten öyle bir istek var. Gerçi ben de sıcak bakıyorum. Önümüzdeki günlerde bu durumu daha netleştirip, kamuoyuna açıklayacağız. Ama 2016'da futbolu bırakmayacağımı söyleyebilirim. Hem kulüp de bırakmamı istemiyor. Biraz daha uzatacağım. Ama Türkiye'ye dönmeyi düşünmüyorum. Çünkü oradaki insanlar beni seviyor, ben de onları seviyorum. İnsan sevip ve sevildiği yerden de ayrılmak istemez. Türkiye'ye dönüşe o yüzden sıcak bakmıyorum. Gönül isterdi ki futbolu Trabzonspor'da bırakayım ama şimdiki şartlar onu göstermiyor.''Galatasaray ve Fenerbahçe'den teklif aldım'Gökdeniz Karadeniz, 'Rusya'daki 7 yıllık süreçte Türk basınında 'Gökdeniz'i Galatasaray istiyor, Fenerbahçe istiyor' diye haberler çıktı. Böyle teklifler aldın mı?' sorusuna 'Bunlar doğru' yanıtını verdi.Deneyimli oyuncu, '7 yıllık periyotta değişik sezonlarda teklifler aldım. Bunlar doğru. Ama sonuçta olmadı. Değerlendirmedik hem ben hem kulübüm. Hayırlısı böyleymiş demek ki 7. senemi burada dolduruyorum. Benim için çok güzel bir şey' ifadelerini kullandı.'Belki Turgay Kerimoğlu'nun rekorunu kırarım'Yurt dışında uzun süre top koşturan Tugay Kerimoğlu'nu hatırlatan Gökdeniz, 'Bilmiyorum Tugay abi yurt dışında kaç yıl kaldı? Belki ben onun rekorunu kırarım. Tugay abinin herhalde 8 yıldı, belki de daha fazladır. Bakalım hayırlısı...' şeklinde konuştu.Takım arkadaşından 'Bize her yer Trabzon' tezahüratıBu arada Gökdeniz'in TRT Spor'un sorularını cevapladığı sırada gülümseten anlar yaşandı. Röportaj sırasında Gökdeniz'e arkadan yaklaşan bir Rubin Kazanlı futbolcu, deneyimli oyuncuya sarılarak, 'Bize her yer Trabzon' tezahüratı yaptı. Gökdeniz Karadeniz, arkadaşının bu tezahüratına gülmseyerek karşılık verdi.skorer
Burak Yılmaz'ın Durumu Netlik Kazanıyor
Galatasaray Kulübü, Burak Yılmaz'ın sağlık durumuyla ilgili yaptığı açıklamayla tepki çekti.Galatasaray, dün River Plate ile oynanan hazırlık karşılaşmasında sakatlanarak oyundan çıkan Burak Yılmaz'ın sağlık durumuyla ilgili bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada tamamen tıbbi terimler kullanılmasına taraftar tepki gösterdi. Sosyal medyada 'Türkçesi nedir bunun', 'Doktor muyuz biz', 'MR sonucunu da paylaşı ona göre yorum yapalım' gibi yorumlar yapıldı.Sarı-Kırmızılı kulübün yaptığı açıklama şu şekilde:'Oyuncumuz Burak Yılmaz'ın yapılan tetkiklerinde sağ arka adele grubunda Tip 3A (Münih konsensus) kas hasarı tespit edilmiştir.'Eurosport
Reklam