onedio
Görüş Bildir

cinsellik Haberleri

cinsellik ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. cinsellik ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Aynı Konudan Ağzı Yanmıştı: Didem Soydan 'Esas Oğlan'ın Fragmanı Yasaklanınca Çıldıran Hadise'ye Destek Çıktı!
Başrollerinde Hadise ve Seda Bakan'ın yer aldığı 'Esas Oğlan' dizisinin fragmanı TikTok cephesinde büyük olay oldu. Cinsellik barındırdığı gerekçesiyle yasaklanan fragman sonrası önce Hadise sonra da Seda Bakan ateş püskürdü. İki isme bir kesimden destek yağarken bir kesimden de eleştiri geldi. Destekçiler arasında yer alan Didem Soydan, yıllardır uğraştığı sorunu açıklayarak Hadise'nin arkasında durdu. Soydan'ın ima dolu ifadeleri dikkatlerden kaçmadı.
Bir Bardak Suyun 46 Faydası
Suyun faydalarını öğrenelim, daha çok tüketelim! Bir bardak suyun 46 yararı var Suyun insan vücudu için hayati önemde olduğunu bilmeyen yok. Az su içmek, vücudun tüm dengesini alt üst edebilir. Su; metabolizmanın düzenlenmesinde ve vücudumuzdaki tüm reaksiyonlarda görevlidir. Bakın bir bardak su içtiğinizde vücudunuzda neler oluyor! İşte suyun faydaları Susuz kalmak cinsellik hormonunun üretimine engel olur, bu iktidarsızlık ve libido kaybının başlıca nedenlerinden biridir. Su içtiğiniz zaman susuzluk ve açlık duygularını ayırt edebilirsiniz. Kilo vermenin en iyi yolu su içmektir. Düzenli aralıklarla su için ve sıkı bir rejim yapmadan zayıflayın. Acıktığınız zaman aşırı yememeli, ama susadığınızda suyunuzu içmelisiniz. Dehidrasyon doku boşlukları, eklemler, böbrekler, karaciğer, beyin ve deride zehirli çökeltilerin birikmesine yol açar. Su bunları temizler. DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalarının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen anormal DNA sayısı azalır. Bağışıklık sisteminin merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi kanser de dahil olmak üzere, çeşitli hastalıklara karşı güçlendirir. Bütün besinlerin, vitmin ve minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve son metabolik aşamalarında görev yapar. Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sırasında bu enerjiyi vücuda aktarır.
Sibel Kekilli: Game of Thrones’da Daha Çok Erkek Soyunmalı
Dünyaca ünlü Game of Thrones dizisinin Türk asıllı Alman yıldızı Sibel Kekilli dizide erkeklerin de soyunmasını istedi. Kekilli, dizinin Londra’daki basın tanıtımında bir gazetecinin, “Dizide erkeklerin de soyunmasını ister miydiniz?” sorusuna, “Elbette. Neden hep kadınlar çıplak ki bu dizide? Erkekler de soyunmalı. Tabii yakışıklı olanları kastediyorum. Conleth Hill, Nikolaj Coster-Waldau ve Peter Dinklage’ı çıplak görmeyi isterim” dedi. 33 yaşındaki oyuncu sözlerine şakayla karışık bir şekilde, “Senaryo yazarları David Benioff ve Dan Weiss ile konuşacağız” diyerek devam etti. Dizide hayat kadını Shae’yi canlandıran Kekilli’den önce rol arkadaşı Carice van Houten da oldukça fazla cinsellik sahnesi içeren Game of Thrones’da erkek oyuncuların da soyunması gerektiğini söylemişti.Medyafaresi
ABD'de Çocuk Pornosu Çetesine Operasyon
ABD'de yetkililer, çocuklara ait cinsel içerikli görüntüleri paylaşan büyük bir uluslararası şebekenin çökertildiğini açıkladı.Koordineli yürütülen bir operasyonla, sadece üyelere yönelik gizli bir internet sitesini işleten 14 kişinin tutuklandığı kaydedildi.Sitede çoğu Amerikalı erkek çocuk olmak üzere 250 çocuğa ait görüntüler yer alıyordu.Sitenin 27 bin abonesinin çoğu için tek tek dava açıldı.Operasyondan sorumlu kurumun müdür yardımcısı, Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada 'daha önce hiç bu kadar çok sayıda küçük yaşta kurbanı tespit etmediklerini söyledi.Kurumun, yurtiçi güvenlik yetkilileri ile ortak yürüttüğü çalışmada ortaya çıkarılan şebekenin, sosyal paylaşım platformlarında, bazen kadın kimliğiyle, erkek çocukları cinsellik içeren görüntüleri paylaşmaya yönelttiği ortaya çıktı.Yaşları 3 ila 17 arasında değişen çocukların 23'ünün İngiltere, Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya ve Belçikalı olduğunu, diğerlerinin ise ABD'nin 39 eyaletinde yaşadıkları belirlendi.Yetkililer, Haziran'da tutuklanan 27 yaşındaki çocuk porno sitesi yöneticisi zanlının suçlu bulunması halinde 20 yıl hapis cezası alabileceğini belirtiyor.Yetkililer, şebeke çökertildiğinde ilgili sitede internet kamerası ile çekilmiş ve çoğu genç erkek çocukları içeren iki bini aşkın cinsel içerikli video bulunduğunu açıkladı.Uzmanlar, çocukların giderek daha fazla internet üzerinden bu şekilde görüntü paylaşmaya yöneltildiğini ve bunu önlemenin en iyi yolunun eğitim olduğunu vurguluyor.
Kadınlar Neden Orgazm Olamıyor?
Kadınlarda en sık görülen cinsel sorunların başında orgazm olamama geliyor. Psikolojik ve bedensel sağlığın yanında, eşler arasında da problem yaratabilen konu olabiliyor. Oysa kadınlar eşleri ile konuşup bedenlerini önemserlerse cinsel yaşam kalitelerini artırabilirler. Terapi İstanbul, Çift ve Seks Terapisi Uzmanı Psikolog Ayşe Kayhan, “Kadının cinsel kimliğini geliştirmede, ifadede, sağlık hizmetine ve bilgiye ulaşmadaki eşitsizlik, yetişkin olarak aktif cinsel yaşamını da etkilemektedir. Kadın bedenini tanımamakta hatta ergenliğinde, bedenine ilişkin meraklarının önü kesilmiş, cinsel bilgi ve ilgilerini kendileri adına ertelemişlerdir. İlgi ve bilginin eksikliği ile başlayan aktif yaşam, vajinismus dahil tüm sorunları beraberinde getirir” diyor ve orgazm olamamanın da bu sorunlardan biri olduğunu söylüyor. Kayhan, orgazm sorunu ile ilgili şu bilgileri veriyor: Orgazm olamama sorunu neden olur? Çiftler arasında ilişkinin içeriğindeki uyumun bozulması Karşılıklı cinsel ilginin kaybolması Kadının sevişmeye dair taleplerini söyleyememesi Erkeğin bencil sevişmesi, yalnızca boşalma odaklı seks yapması Erkeğin bu konuda konuşmaya açık olmaması Kadının konuşmaya nereden başlayacağını bilememesi Beden tanımanın her iki cins açısından da yetersiz olması Kadın neden orgazm taklidi yapar? “Bu şartlar altında kadının devam eden ilişkisinde sorun çıkmasın diye konuşmaması ya da orgazmı hiç tanımadığından talepkar olmaması sorunları beraberinde getirir. Talep edip bu konuda konuşmaya başladığında, ilişkiyi kaybetmekten, yeni şeyler öğrenmekten korku duyma halleri dolayısıyla öğrenilmiş davranışlarla orgazm taklidi yapma yolunu seçerler. Kadın için uyaran, istenildiği hissi ile başlar bu hissi yaratmak göz, söz ve önemsenme davranışını görmekle başlar. İstediği erkek tarafından dokunulmak, okşanmak, bedenin yeniden keşfedilircesine okşanması ve öpülmesi, zaman ayrılması, vajinaya değil onunla sevişilmesine önem verilmesi, klitoral uyarının önemsenmesi kadının orgazm olmasını sağlayan etkenlerdir.” Kadın ve erkeğin sekse yaklaşımı nasıldır? Erkek için çıplak kadın bedeni, cinsel uyaran teşkil eder. Ama bir kadın için tanımadığı erkeğin çıplak bedeni hiçbir uyaran teşkil etmeyecektir. Bu kadar net bir ayrım, sekse yaklaşım farkını da getirir. Ama cinsel ilişki iki kişinin yaptığı bir danstır. Bu dansta adımlar iki kişinin isteği ve talebi ile uyumlanır, ritim de birlikte belirlenirse keyif mümkün olur. Tek taraflı boşalma endeksli sekste teknik boşalmadan öteye geçmez ve keyiften söz edilemez. Kadın orgazm sorununun üstesinden nasıl gelir? “Cinsellik devrimci, yeniden ve yeniden yapılandırılabilir bir alandır. Kadınlar bedenlerini önemsemeliler; öğrenmeyi, bedenlerini keşfetmeyi ertelememeli; mastürbasyonun bu keşifteki yerini unutmamalılar. Eşleri ile konuşmaktan çekinmemeli ve cinsel yaşam kalitesini artırmak için birlikte yeniliklere açık olmalıdırlar.”
Çocuklarda Cinsel Eğitim Nasıl Olmalı?
Cinsellik ; sağlıklı bir insan profilinde önemli bir yer tutar. Cinselliğin temeli çocukta verilen eğitimlerle atılır. Çocuğun kendi bedenini keşfetme süreci ile başlayan cinsellik oyunlarla devam eder. Bir çok anne – baba çocuğun cinselliği çağrıştıran davranışları ile karşılaştığında ne yapacağını bilememekte ve bu davranışları yetişkin cinselliği ile karıştırmaktadır. Oysa ki çocuk cinselliği yetişkin cinselliğinden tamamen farklıdır ve çocuğun gelişiminde normal bir süreç olarak değerlendirilir. Cinsel eğitimde anne babaların öncelikle bilmesi gereken şey; sakin olmak ve bu keşfin doğal bir süreç olduğunu kabul etmektir. Cinsel keşifler iki yaş dönemi ile birlikte artar. Bu dönemde; hareketlenen çocuğun bezlenme ve tuvalet eğitimi sürecinde cinsel organına dokunması ve bu dokunuşlarda hoşa giden farklı duygularını keşfetmesi ile başlar. Oyunlarında başta rastlantısal olarak başlayan bu davranış sonra bilinçli dokunuşlarla sık olarak tekrar edebilir. Bu davranışın engellenmeye çalışılması çocuğun dikkatini daha çok çeker ve merakını arttırır. Özellikle de iki yaş çocuğunun inatlaşma özelliği ile bu davranışın pekişmesi sağlanır. Sürekli yapılacak uyarılar çocuğun kendini suçlu hissetmesine ve hata yaptığı düşüncesine kapılmasına neden olabilir. Bu davranış tekrarının çok fazla olduğu gözlendiğinde; çocukta bazı stressel faktörlerin varlığı düşünülebilir . Bu davranış doğal bir süreç olarak kabul edilse de sıklığı önemlidir. Yalnız kalan, canı sıkılan , oyun arkadaşı bulamayan , sürekli olarak engellenen, beslenme – tuvalet eğitiminde baskı yapılan ve içe dönük yapıdaki çocuklarda bu davranış daha sık gözlemlenir. Bu nedenlerin tespit edilerek anne baba tarafından gerekli önlemlerin alınması gerekir. Uyku dönemlerinde de bu davranışların sıklığının arttığı gözlemlenmektedir. Bu nedenle önerimiz; özellikle de bu dönemde çocuğun uykusu gelmeden yatağına yatırılmaması veya uykuya dalana kadar yanına kalınmasıdır. 3-5 yaş aralığında cinsel bilgiler çocuklar tarafından daha çok öğrenilmek istenir. Soru kime sorulursa o kişi cevap vermelidir. Bir kız çocuğu babaya soru yönelttiğinde “Annene sor.” gibi bir yönlendirme çocukta olumsuz bir izlenim yaratacaktır. “ Ben nasıl doğdum ? Bebekler nasıl dünya gelir ? Okuldaki arkadaşımın neden pipisi yok ? Neden o ayakta tuvaletini yapıyor ?” Bu sorular, kesinlikle cevapsız bırakılmamalıdır. Cevaplar çocuğun anlayabileceği bir dilde ve yaşına uygun olmalıdır. Çocuk cinsel eğitimi kitaplarındaki kadın ve erkek bedenlerini birlikte inceleyebilirsiniz. Cinsel organları bilimsel isimleri ile tanımlayabilirsiniz.Sorulan soruya şaşırdıysanız , nasıl cevap vereceğinizi bilemediyseniz bunu hissetmemesine özen gösterin. Sizin her tepkinizi izlediğini unutmayın. Doğal davranışlarınız ve rahat açıklamalarınızla cinselliğin normal bir süreç olduğunu öğrenecektir. Arkadaşları ile oyunlarında birbirlerinin cinsel organlarını tanımaya çalıştıklarını görebilirsiniz. Oyunlarında karı- kocacılık, sevgili olma, öpüşme vb davranışlar sizi şaşırtmasın. Bu oyunlarına kızarak ve ayıplayarak tepki göstermemelisiniz. Ona arkadaşı ile nasıl oyun oynaması gerektiğini sakince açıklayın. Bazı şeyleri merak etmesinin doğal olduğunu , arkadaşının ve kendisinin cinsel organının kendilerine özel olduğunu, sadece doktorunun ve acıdığında anne – babanın dokunabileceğini anlatabilirsiniz. Kendinizden de örnekler vermeniz onu rahatlatabilir.
Pişman Etmez Bu Aşk İnsanı
Sinema tarihinin en etkileyici yönetmenlerinden İstanbul doğumlu Elia Kazan’ın mektupları, kitaplaştırıldı. Kazan’ın mektupları, 22 Nisan’da ABD’de Selected Letters of Elia Kazan adıyla yayımlanacak. Seçki, 2003’te 94 yaşında hayatını kaybeden yönetmenin etraflıca bir portresini çizmese de, 20’nci yüzyılın en büyük yönetmenlerinden birinin zihnine ışık tutması bakımından önem taşıyor. Elia Kazan’ın mektupları, Hollywood’un altın çağında şöhretin doruklarında gezen yıldızlar hakkında yönetmenin görüşlerini de içeriyor. Kazan; Warren Beatty’den Marlon Brando’ya, Paul Newman’dan James Dean’e pek çok isim hakkında düşündüklerini açıkça kaleme almış. Kitapta, yönetmenin eşini Marilyn Monroe’yla aldattığını itiraf ettiği bir mektup da yer alıyor. Kazan, eşi Molly Day Thatcher’a yazdığı mektupta, Hollywood’dan ne denli nefret ettiğini de belirtiyor: “Acı acı, deli gibi nefret ediyorum. Farkında olmadan çürümenin farklı evrelerinde salınan çok çok iyi insanlarla dolu... Ve çok süslü olmasının dışında mezar gibi, kabir gibi, mezar çukuru gibi bir yer.” Marilyn’e yardım ettim hiç de pişman değilim ElIa Kazan, 1955’te eşi Molly Day Thacher’a yazdığı mektubunda, Marilyn Monroe ile ilişki yaşadığını itiraf ediyor. Kazan, mektubunda eşini incittiği için utandığını ama üzgün olmadığını yazıyor: “Utandığım şey hakkında sana yazamamamın nedeni, utanmam. Seni incittiğim için utanıyorum. Öte yandan, suçlu ve aşağılık hissetmek zorunda kaldığım için de içerliyorum. “Hiçbir anlamı yoktu, demek yerinde olabilir. Ama insanî bir tecrübeydi ve eğer senin için bir önemi varsa gayet insanî bir şekilde başladı. Sevgilisi yeni ölmüştü. Adamın ailesi, naaşı görmesine bile izin vermiyordu... Harmon Jones’un setinde tanıştık. Onu gördüğümde gözyaşları içindeydi. Kimsesiz bir çocuk gibi acınası göründüğü için onu yemeğe çıkardım. Bütün akşam hıçkıra hıçkıra ağladı. Onunla ‘ilgilenmiyordum,’ sonraları oldu bu.... Yetenekli, komik, hassas, çaresizdi. Charlie Chaplin’in bütün karakterlerinin vücut bulmuş hâli gibiydi. “Ondan etkilendiğim için hiç utanmıyorum. Onu tanıdığımda bir sokak kedisinden farkı yoktu. Sanırım ona umut verdim. Pazarlandığı gibi, her hareketinden cinsellik akan biri değildi. Öyle biri varsa da, ben bilmiyorum zaten. “Yaşananlar için hiç üzgün değilim. Seni seviyorum ve sana yardım etmek istiyorum. Seni incittiğim için üzgünüm. Gel gör ki, ben de bir insanım. Bir daha olabilir, inkâr edemem. Umarım olmaz, zira daha önce olmaması için çok direndim. Ama bu sefer direnemedim işte. Ona yardım ettim. Eğer dediklerim hoşuna gitmiyorsa ve onurunu korumak adına benden boşanmak istersen, hiç durma. Benden boşanırsan, açıkça söyleyeyim: Yine evlenirim ve çocuk yaparım. Ben bir aile babasıyım ve bu işte çok da iyiyim. Sen ne dersen de, umurumda değil.” Paul Newman, Brando’dan daha erkeksi ElIa Kazan’ın, A Street Car Named Desire/ İhtiras Tramvayı filminde birlikte çalıştığı Marlon Brando’yla yakın bir dostluğu vardı. Ne ki, yönetmenin, aktör hakkındaki şüpheleri de uzun süre devam etti. Kazan, senarist Budd Schulberg’e yazdığı 1953 tarihli mektubunda başrolü Brando’ya vermek konusunda şüpheleri olduğunu yazıyor. “Bu iş için Brando diye tutturmayacağım. Hatta çok yanlış bir seçim olur bence... Eğer Brando’yu alamazsak, benim oyum Paul Newman’dan yana. Bu çocuk, kesinlikle büyük bir film yıldızı olacak. En az Marlon Brando kadar yakışıklı, ayrıca ona kıyasla daha erkeksi.” Brando’nun başrolde olduğu Rıhtımlar Üstünde; En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Senaryo da dâhil olmak üzere sekiz dalda Oscar kazanmıştı. Yakışıklısın, daha ne istiyorsun be adam ElIa Kazan’ın 1961 tarihli A Splendor in the Grass/ Aşk Bahçesi filminde Warren Beatty ve Natalie Wood başrolde yer alıyordu. Film sırasında Kazan, adeta Beatty’nin akıl hocası oldu. Ne ki, yönetmen Beatty’ye eleştirilerinde lafını hiç sakınmıyor. Kazan, 1963 tarihli mektubunda Warren Beatty’den “diva gibi hâl tavrına bir ket vurmasını” istiyor: “Sevgili Warren Beatty, arkadaşının sabırsızlığını mazur gör. Ama Maryland’deki herkesin burnundan getirdiğini duyduğumda umutsuzluğa düşüyorum... Her şeyin var: Yakışıklısın, zekisin, yeteneklisin. Ziyan etme bunları.” ElIa Kazan, yazar John Steinbeck’e yolladığı mektubunda East of Eden/ Cennet Yolu romanının beyazperde uyarlaması için uygun başrolü bulmakta yaşadığı zorlukları anlatıyor. Kazan, film için en uygun oyuncunun James Dean olduğunu yazıyor Steinbeck’e: “Şu Jimmy Dean’de karar kılmadan önce pek çok çocuğa baktım. Brando’nun endamı onda yok ama çok daha genç ve çok ilginç bir karakteri var; cesur ve kendine özgü bir tuhaflığı var. Ne olduğunu bilmiyorum ama “gerçek bir sorunu” var. Biraz aylak bir tip ama çok iyi bir oyuncu ve ehveni şer bence.”Taraf
Mayıs 2014 Aylık Burç Yorumları
KOÇ BURCU 3 Mayıs tarihinde burcunuz üzerinde seyrine başlayacak Venüs, beraberliklerde kontrolü elinizde tutma arzunuzu işaret ediyor. İlişkide liderlik gücümüzü baskın kılmaktan yanayız. İlişkisi olmayanlar açısından böyle bir geçiş genel olarak flört etmeye yatkınlık, kısa süreli birliktelik arzusudur. İlişkisinde sorun olanlar açısından ise, ilişkiyi gözden geçirmek gerekliliğini vurgular. Mars geri hareketi 20 Mayıs tarihine kadar, gerek yeni başlayan beraberliklerde, gerekse problemli beraberliklerde aceleci kararlar vermemek gerekir. 20 Mayıs sonrası duruma yeni bir gözle bakılabilir. İş ortaklıklarında da Venüs Koç geçişi önemlidir. Fakat bireysel kararları vermeden önce ortam şartlarına bakmamız gerekir. 7 Mayıs tarihinde, Merkür yönettiği burç olan İkizler’de seyrine başlayacak. Bu hepimiz için iletişim açısından aktif bir dönemin göstergesidir. Yakın çevre ilişkilerinde, özellikle genç insanlarla anlaşmak, farklı çevreden insanlarla tanışmak, eğitim, yolculuklar ve haberleşmede ön planda olacağız. Olayları incelerken duygusallıktan ziyade mantığımızı ön plana alacağız. Manevra kabiliyetimiz çok yüksektir. Bulunduğumuz ortamda liderliği hemen ele geçirebiliriz. 14 Mayıs tarihinde Akrep burcunda Dolunay meydana gelecektir. Bu dolunayda ortaklaşa ilişkiler sürdürdüğümüz, mali anlamda paylaşımda bulunduğumuz insanlarla olan birlikteliğimizin o andaki mevcut durumuna bakacağız. Paylaşımlarda adaletsizlik varsa, gelir tatmin etmiyorsa çok sabırlı olmamız gerekir. Borç ve alacak konuları, miras ve hisseli paralar, ortaklıklar anlamında biraz zorlanabiliriz. Fakat bu zorlanmalar Ağustos civarında yerini kuvvetlenmeye bırakacaktır. Önümüzü görmediğimiz borçlara girmemeliyiz. İşlemeyen ortaklıklar varsa bu dolunayda ortaya çıkacaktır. 20 Mayıs tarihinde, Mars düz seyre geçecektir. Böylece 25 Temmuz’a kadar mevcut durumumuza yeni bir gözle bakacağız. Düz seyirle hem geçmişi ele alacağız, hem de bundan sonrası adına bulunduğumuz durumu net gözlerle görerek yeni kararları uygulama fırsatı bulacağız. ‘Ben’ demek yerine ‘biz’ demeyi başarmak gerekiyor. İçimizde sıkıntı yaratan bir beraberlik yaşıyorsak, bu geri hareketin bitişiyle de nerelerde aksaklık olduğunu ele alacağız. 21 Mayıs tarihinde Güneş İkizler burcunda seyrine başlayacak ve ardından 28 Mayıs’ta Yeniay ikizler burcunda oluşacaktır. İletişim, haberleşme, eğitim ve çevreyle ilişkilerde istekliyiz, yeni bir karar vermek istiyoruz, gelişmek ve büyümek arzusundayız. Diğer yandan da ailevi konular bunun içerisinde yer alır. Aile içerisindeki birlik ve beraberliğin iletişimsel anlamdaki durumuna bakacağız. Ev hayatıyla ilgili konuların üzerinde duracağız. AŞK ve İLİŞKİLER 1-4 Mayıs arası: Bu hafta Venüs burcunuzda ilerleyecek ve sizler için, karşı cins üzerinde etkili olacağınız bir dönem başlayacak. Arzu ve isteklerinizi bir ilişkide elde etme gücünüz yüksek. Genelde bu geçişte, kimseye hesap vermeyiz. Bizim ilişkideki beklentilerimiz önemlidir. Ancak şunu da belirteyim, partnerinizle ve karşı cinsle olan bağlantılarda dengeli hareket etmek gerekiyor. Sen ve ben diye diretmek yerine, biz olmayı bilmek lazım. 5-11 Mayıs haftası: Bizim için ailevi değerlerimiz ve güven içinde, huzurlu bir yaşam sürme arzumuz yoğun şekilde haftaya adım atacağız. İlişkilerde iletişime dikkat etmemizde yarar var. Birbirimizi kırıcı, hayal kırıklığı yaşamasına yol açıcı şekilde konuşmamak lazım. Ayrıca iyi niyetliliğin sınırlarını da belirlemek gerekiyor. Eğer bir ilişki gelecek vaat etmiyorsa, sorunlar devam ediyorsa ve birbirinize karşı dürüst davranmıyorsanız, bu beraberliğin uzun soluklu olması çok zor. Bir küsüp bir barışmak, sonra başkasıyla tanışıp, tekrar eski ilişkiye şans tanımak sizi yorabilir. Merkür-İkizler burcunda 7 Mayıs tarihinde etkili olacak. Bu sizler için hem akıllıca düşünmek hem de kendinizi dilediğiniz şekilde ifade etmek anlamına geliyor. Ancak biraz önce değindiğim gibi, dilimizin ayarını da bileceğiz. 12-18 Mayıs haftası: Bu hafta isteklerimizi elde etmek ve kendimizi güçlü hissetmek isteyeceğiz. Karşı cins üzerinde etkin olmak, sözümü dinletmek, ilişkide hakim partner profili çizebiliriz. Tutkular bir hayli yoğun olacak. Özellikle cinsellik merkezde yer alıyor. Bir yandan benim arzularım diyeceğiz, diğer taraftan karşı tarafı kaybetmemek için esneklik göstereceğiz. Ancak baskı ile yine son sözü söyleyen kişi olmaya çalışacağız. Beraberliklerde zorlu bir hafta olacak. Haftanın bir başka özelliği, özgür olmak, ilişkilerde denetim altına alınmamak, farklı olana yönelmek, değişim ve yenilenmek isteği önde olacak. Bir anda aşık olabiliriz, bir anda vazgeçebiliriz. Problemli bir ilişkimiz varsa, koparıp atabiliriz. 19-25 Mayıs haftası: Bu hafta Mars geri hareketi sona eriyor. Uzun aylardır bir ileri bir geri ilişkilerde pek lezzetli dönem yaşamadık. Bazen ayrıldık sonra barıştık. Aramızdaki bağ bir gerildi, bir koptu. Gözden geçirdiğimiz beraberliğimizi veya aşka bakış açımızı, olan ve bitenleri şimdi bir başka gözle ele alarak dengeli bir beraberlik için, al gülüm ver gülüm halini kollayacağız. Güneş bu hafta itibariyle İkizler burcunda seyrine başlayacak. İletişim, bilgilenme, hazır cevaplılık, meraklılık ve seyahat arzusu bir hayli ön planda olacaktır. Karşı cinste zeka, hareketlilik, fikir paylaşımı, yolculuklar, yazışmak, haberleşmek, hobilerimizi paylaşmak, yeni insanlar tanımak arzumuz yükselecek. İkna edemeyeceğimiz pek kimse yok. Karşı cins bizim çok zeki ve oldukça aktif biri olduğumuzu görecek. 26-31 Mayıs haftası: Bu hafta Venüs-Boğa burcunda seyrine başlıyor. Aşk hayatımızla ilgili konularda olumlu bir enerji. Hem dürüstlük hem huzur hem güven unsurunu gözeteceğiz. Mali konularda gücü olan kişileri tercih edeceğiz. İlişkimizde tutkularımız yükselecek. Cinsellik etkili. Sadakat unsuru bir hayli kıymetli olacak. Konuşarak, fikir alışverişinde bulanarak ilişkimizi güçlendireceğiz. Yeni bir aşk kapıyı çalabilir. Beraberlikte sorunlar tatlı şeker yaklaşımlarla çözülebilir. İŞ VE KARİYER 1-4 Mayıs arası: Bu hafta görevlerimizi düzgün şekilde planlamamızda, kendimizden emin bir şekilde üstümüze düşen görevleri yerine getirmemizde yarar var. Zaten siz de, gayretli olacaksınız. Otorite konumundaki kişilerle iletişiminiz gayet güçlü, yenilikleri uygulama arzunuz, derleyip toparlama işleriniz başarıyla sonuçlanır. Bir işi yaparken, anlamadığınız bir şey olursa sorular sorunuz, bilgileniniz, projelerinizi yenilikçi bir gözle ele alınız. Hangi sektörde çalışıyorsanız, o sektörle ilgili piyasanın durumuna bir bakınız. Yeni fikirlerinizi etrafınızdaki kişilerle konuşarak, alışverişlerde bulunarak uygulayınız. Acele etmeyiniz. Bilinçli, sakin, kendinizden emin bir şekilde her işin altından kalkabilirsiniz. Ortaklaşa iş yaptığınız veya birlikte çalıştığınız kişilerle yapıcı, çözüm bulucu tarzda konuşunuz. İlla ben haklıyım demek yerine, nasıl birlikte ilerleriz, bunu düşününüz. 5-11 Mayıs haftası: İletişim ve işbirliğinin, dilden çıkan her sözün dikkatli ve akıllıca edilmesi gereken bir haftaya adım atıyoruz. Hem kendi değerlerimize hem de başkalarının görüşlerine saygı göstermek lazım. İyi niyetin, ortaklaşa düşünmenin, aynı dünyada yaşadığımız gerçeğinin göz ardı edilmemesinde yarar var. Merkür bu hafta İkizler burcunda ilerleyecek. İş hayatımız, haberleşme ve bilgilenme anlamında gayet yararlı. Girişimlerde bulunarak, ticari, ulaşım, satış-pazarlama, eğitim, medya ve yayıncılık faaliyetlerinde bulunarak, dil öğrenerek, kendimizi geliştirerek hızlı bir biçimde işlerimizi yoluna koyacağız. 12-18 Mayıs haftası: Ortaklık ilişkilerinde özellikle dikkatli olmak gerekiyor. Görevimizi yaparken, işin sahipleri veya iş yaptığımız insanlarla bağlantımızda özenli davranalım. Olumlu birçok görünüm var. Bunlar hem yeni projeleri, girişimleri, bağlantıları işaret etmekte. Yeni ve farklı olana yöneleceğiz. Özgür olmak isteyeceğiz. Hızlı ve gayet aktif çalışacağız. Bir yandan hareketli ve kendine özgü davranırken, diğer yandan güvenceyi de göz ardı etmeyeceğiz. Doğur alan da bu zaten. İletişim becerimiz, kendimize güven duygumuz yüksek olacak. Ancak en başta da belirttiğim gibi başkalarıyla da bağlantılarda özenli davranmamızda yarar var. 19-25 Mayıs haftası: Bu hafta Mars geri hareketi sona eriyor. Kişisel ve ilişkiler anlamında içe yönelerek düşündüğümüz, üzerinde çalıştığımız, ortaklaşa hareket etmeye özen gösterdiğimiz bütün meseleleri şimdi yeni bir bakış açısıyla insanlara sunacağız, işbirliği yapacağız. 26-31 Mayıs haftası: Bu hafta iletişimde dikkatli ve ölçülü hareket etmek, sırf çıkarımız var diye kimseyi de yanıltıcı konuşmamak gerekiyor. Bir yandan aktif olacağız diğer taraftan yaratıcı tarzda yeteneklerimizi bir iş veya proje üzerinde gösterebileceğiz. Bazen dağınık çalışabiliriz. Böyle hallerde bir plan üzerinden gidilirse yanlışlık yapılmaz. Sağlımıza da özen göstereceğiz. PARA 1-4 Mayıs arası: Bu hafta kazanç konularında, borçlarımızla ilgili meselelerde bilinçli davranalım. Sonradan pişman olacağımız harcamalara, işlere kalkışmayalım. Üzerimizde bir baskı oluşabilir. Bazen ödenmemiş bir borç veya dikkat edilmeden yapılan bir alışveriş bütçemizi zorlayabilir. Hafta içinde olumlu bir görünüm var. Bu sizi kazanç anlamında rahatlatabilir. Paranıza daha fazla dikkat edersiniz. 5-11 Mayıs haftası: Bu hafta, paranın ve bizim için kıymetli olan her şeyin hayatımızdaki anlam ve önemi üzerine düşüneceğiz. Ne olursa olsun, yaşadığımız ve öğrendiğimiz dersleri unutmayacağız. Çünkü bu dersler bize maddiyatın ne kadar önemli olduğunu öğrettiği için dikkat edeceğiz. 10 Mayıs tarihinde maddi konularda biraz nakit paraya ihtiyaç duyabiliriz. Bir şeyler yapmak isteriz ancak elimizdeki yetersiz olabilir. Bankalarla alakalı konularda hesabımızı bilelim. Ortaklaşa paralar, miras, hisse payları, kredi borçları anlamında bilinçli olmak durumundayız. 12-18 Mayıs haftası: Haftanın en etkili görünümü, Akrep burcunda oluşacak Dolunay. Ortaklık ve paylaşım ilişkilerinde tedbirli olmamız lazım. Çok iyi düşünmeden alınan kararların bizi zor duruma düşürebileceğini göz ardı etmeyelim. Bir mülkün satışı, bir mirasın paylaşımı, bir iş ortaklığının maddi anlamda ele alınması yönündeki her türlü meseleyi bilinçli şekilde inceleyelim. 19-25 Mayıs haftası: Mars geri hareketinin bitişi, ortaklaşa kazançların pay edilmesi, görüşülmesi, uzun aylardır devam eden problemlerin şimdi yeni bir bakış açısıyla tekrar ele alınarak düzenlenmesi anlamında yararlıdır. Hafta içindeki görünümler sağlamlaştırmak, güven altına almak yönünde önem taşıyor. 26-31 Mayıs haftası: Venüs-Boğa burcunda seyrine başlıyor. Mali açıdan bu bizi rahatlatıcı ve sağlam bir şekilde bütçemize yapmamızda, borçlarımızı ödememizde, yeni kazançlar elde etmemizde faydalıdır. Elimize para geçer. Merkür-Yengeç burcunda ilerleyeceği için Ailemizle veya kendimizle alakalı ihtiyaçlar üzerinde dururuz. Pozitif Enerjili Günler : 1-2-6-7-15-16-20-24-25-28-29 Zayıf Enerjili Günler : 3-4-11-12-18-31 Aşkta En Şanslı Günler : 6-7 Parasal Açıdan Şanslı Günler : 26-27 Yeniay : 23-24-25-26 (Ay-Koç burcu geçiş günleri, sizin için yeniay anlamı taşır. Bilinçli istekleriniz ile bilinçaltınız uyumludur ve yeni başlangıçlar için taze enerji anlamı taşır) Dolunay : 10-11-12-13 (Ay-Terazi burcu geçiş günleri, burcunuz ile karşıtlık oluşturduğu için Dolunay anlamı taşır. Final, bitişler, duygularınızla düşünceleriniz arasındaki çekişmedir. İyi dengelenmesi halinde yapıcıdır. Zayıf enerjidir. Fiziksel olarak kendinizi güçsüz hissedebilirsiniz.)
20. Yüzyılın Okunması Gereken 50 Romanı
Edebiyat, yaratıcılığa dayanan bütün sanat dallarında olduğu gibi, özneldir. Belirli ve herkes için geçerli ölçütlerle değerlendirilemez bu alanda verilen eserler. Yine de edebiyat eserlerini, çağdaşları ve toplum üstündeki etkilerinden yola çıkarak bir değerlendirmeye tutabiliriz. Özellikle söz konusu olan tür romansa, onların kendinden sonraki eserleri nasıl etkilediği, öbür yazın türleri üstündeki etkisinin ne olduğu ve okurların gözünde nasıl bir yer edindikleri önemlidir. Bunun içindir ki onlarca yıl önce yazılmış bir roman hâlâ okunur, edebiyat dünyasını ve bireyleri bugün de etkilemeye devam eder. Aşağıda, 20. yüzyılda yazılan ve mutlaka okunması, anlaşılması gereken 50 roman listesi yer alıyor. Kitapların sıralaması yazıldıkları yıllara göre yapılmıştır. 1. Şikago Mezbahaları (1906) – Upton Sinclair İşçi sömürüsünü ve Amerika’daki yetersiz gıda güvenliğini sergileyen roman, Başkan Roosevelt’in 1906′da sağlıkla ilgili iki yasayı geçirmesine neden oldu. 2. Dönüşüm (1915) – Franz Kafka Dönüşüm, varoluşçuluğu temele alan mükemmel romanlardan biridir. Kafka’nın karakteri Gregor Samsa, bir sabah uyandığında kendini bir böcek olarak bulur. Bu böcek metaforu ise bütün toplumsal rahatsızlıklara cesaret kırıcı bir bakış açısı sunar. 3. Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi (1916) – James Joyce Bu yarı otobiyografik roman, cinselliğe, sürgüne, sömürgeciliğe ve estetiğe bir yolculuk yapar. Kitap, Joyce’un kendisiyle mücadelesine ayna tutmaktadır. 4. Siddhartha (1922) – Hermann Hesse Roman, yalnızca Siddhartha Gautama’nın hikâyesini anlatmaz, Siddhartha’yı yüce Buda olarak tanımlar, çünkü ana karakter ona benzer bir aydınlanma yolu izler. Yolculuğu boyunca karşılaştığı herkes ve yaşadığı her olay, Siddhartha’ya değerli bir katkıda bulunur. 5. Muhteşem Gatsby (1925) – F. Scott Fitzgerald Caz çağının alegorisi olma özelliği taşıyan ünlü roman, “Amerikan Rüyası”nın çöküşünü, lüks bir hayat süren bir adamın hüzünlü hikâyesi yoluyla anlatır. 6. Döşeğimde Ölürken (1930) – William Faulkner Bilinçakışı yöntemiyle yazılan romanda, on beş farklı anlatıcının ağzından karışık bir düzende aile bireylerinden birisinin gömülme arzusu yerine getirme çabası anlatılır. 7. Mübarek Toprak (1931) – Pearl S. Buck Dünya Savaşı’ndan sonra, bir çiftçi ve karısının yaşam savaşının betimlemesi özelliği taşıyan roman, çiftçinin ve ailesinin, yaşamlarını kontrol etme hikâyesini zaman ve yer kavramlarını aşarak anlatır. 8. Dalgalar (1931) – Virginia Woolf Sansür döneminde kadınların arzularını ve eşcinselliğini oldukça keskin hatlarla ve açıksaçıklıkla araştıran Woolf, bu kavramların “edepli toplum” değerlerinden öte bir yerde düşünülmesi için okurlarına meydan okur. Arkadaşları karşılıklı bir trajedide hemfikir olurken birçok fikir ve felsefe nihai feminist hareketin belirginleştiğini ima eder. 9. Fareler ve İnsanlar (1937) – John Steinbeck Büyük bunalım boyunca fakirlik ve eziyetle mücadele eden iki göçmen işçinin trajik ve tozlu hikâyesi, Steinbeck’in en meşhur eserlerindendir. Kahramanlarının birbirleriyle olan ilişkisini ve etraflarındaki umutsuzluğu inceleyen bir eserdir. 10. Tanrıya Bakıyorlardı (1937) – Zora Neale Hurston Antropolog Hurston, Karaib ve ya Afrika soyundan gelen Amerikalıların kişisel deneyimerine ışık tutmak için Amerika’nın güneyi ve Karayipler ile ilgili araştırmasına dikkat çeker. 11. Sessiz Gezegenin Dışında (1938) – C.S. Lewis Lewis, Narnia gibi canlı ve hayal gücü kuvvetli bir dünyada, insan içgörüsüne bazı fantastik yaratıklarla uzaylı manzaraları yerleştirerek bilimkurguyu çözmeye çalışır. 12. Hoşça Kal Berlin (1939) – Christopher Isherwood Bir hiciv geçidi, eksantrik ve grotesk figürlü, ilginç hikâyeler dizisi, Berlin’deki Nazi saldırısının öncesinde ana karakter Isherwood’un başına gelen olaylardan esinlenerek ortaya çıkmıştır. 13. Altın Gözde Yansımalar (1941) – Carson McCullers Carson McCullers, ABD’nin güneydoğu eyaletlerinden birinde, barış zamanı bir ordugâhta geçen bu romanında, beş kişinin yalnızlıkları, düşleri, saplantıları, başarısızlıkları ve zaaflarından bir “insani cehennem” örüyor. 14. Yabancı (1942) – Albert Camus Varoluşçu bir roman olarak etiketlenmesine rağmen, Camus, politika, felsefe, edebiyat ve din gibi çok geniş bir açıdan alır sorunları. Romanda bir katilin hayatında gittikçe artan absürt ve ruhsuz olayları anlamlandırma çabası yer alır. 15. Başka Sesler Başka Odalar (1948) – Truman Capote Old South, etrafında bir viraneye dönüşürken genç bir çocuk tanımadığı akrabalarıyla yaşamak için gönderilir ve kendisini insanlığın anlamını, onun güzel ve karmaşık yapılarını sorgularken bulur. 16. 1984 (1949) – George Orwell 1984, şimdiye kadar yazılmış en etkili politik ve distopik romanlardan biridir. Bu tartışmasız klasik, bireyin toplumla olan ilişkisini dikkatli bir biçimde irdeler. Sadık bir sosyalist olan Orwell, komünizm, faşizm ve totalitarizmin mantıksal aşırılıklarını ortaya çıkarmak niyetindedir ve bunu büyüleyici ve korkunç anlatımı ve diliyle yazmıştır. 1951 yılında yayımlanmasına rağmen, Salinger’in ikonik, isyankâr antikahramanı Holden Caulfield hâlâ yaşamaktadır ve Amerikan toplumunun iki yüzlülüğünü ve sahtekârlığını dile getiren güvenilmez bir ses olarak da okunmaktadır. 18. Görülmeyen Adam (1953) – Ralph Ellison Çok az roman insan hakları hareketinden önce Afroamerikan toplumunun duygularını Görülmeyen Adam kadar iyi yakalamıştır. Ellison, marjinalleşme, hayal kırıklığı ve çağdaşlarını değersizleştirme gibi kavramları politik bir bireşime dönüştürmektedir. 19. Sineklerin Tanrısı (1954) – William Golding Makro konuya mikro bir bakış getiren roman, bir uçak kazasından sonra adaya sıkışan, orada uygarlık çatışmalarına ve farklı gruplaşma yolları arayan ve bunu, gücü güvence altına almak için yapan İngiliz okul çocuklarının hikâyesini anlatır. 20. Lolita (1955) – Vladimir Nabokov Birçok okur romanın merkezindeki tartışma yaratan pedofili ilişkiyi görüp, romanın özünü atlamıştır. Lolita, kurbanla kurban eden arasındaki çizginin bulanıklaşmasını özenle inceler. 21. Şafak Tapınağı (1956) – Yukio Mişima İnsan zihninin gizli kalmış yerlerini usta bir anlayışla anlatan Mişima, tapınaktaki evi tarafından büyülenen genç Budist’in deliliklerini ve eziyetlerini incelemektedir. 22. Zen Kaçıkları (1958) – Jack Kerouac Beat neslinin temel taşı olarak bilinen Kerouac, özgür Zen Kaçıkları’nda konformist Atom Çağı’nda, toplumun gittikçe sertleşen anlam arayışını net bir biçimde gösterir. 23. Gece (1958) – Elie Wiesel Çok az roman, soykırımın onur kırıcı ve iç burkan korkularını toplama kampında geçen, yarı otobiyografik, didaktik ve trajik bu roman kadar iyi anlatabilir. 24. Parçalanma (1958) – Chinua Achebe Igbo lideri Okonkwo, kabilesinin hem içerde hem de İngiliz kolonisi gibi dış kaynaklarla parçalanmasını izlemektedir. Bu roman postkolonyel edebiyat tarzında şimdiye kadar yazılmış en aydınlatıcı ve provokatif eserlerden biridir. 25. Bülbülü Öldürmek (1960) – Harper Lee Lee’nin bu uzun eseri, zorlukların içinde dürüstlüğü devam ettirme ve toplumsal ahlakı sürdürebilme mesajlarını taşıyan, içerik bakımdan zengin bir romandır. 26. Madde 22 (1961) – Joseph Heller Heller, bu kara mizah ögeleri barındıran romanında, absürt hükümet bürokrasisi yoluyla savaşa ve şiddete ciddi eleştiriler gönderir. 27. Otomatik Portakal (1962) – Anthony Burgess Özgür iradenin sınırlarını ve doğasını sorgulayan bu provokatif ve distopik roman, sokak çetelerinin acımasızlığıyla hükümetin yaptığı tuhaf deneyleri konu edinir. 28. Guguk Kuşu (1962) – Ken Kesey Zihinsel sağlık enstitüsü ve MKULTRA’da edindiği tecrübelerle ortaya çıkan Kesey’nin tartışmalı romanı, toplumun yanlış anlaşılan, aşağılanan ve gözden kaçanlarına bir ışık tutmaktadır. 29. Kedi Beşiği (1963) – Kurt Vonnegut Kedi Beşiği’nde teknoloji, din, bilim ve soğuk savaş, nüktedan ve kırıcı bir mizaha kurban gitmektedir ki bu eser aynı zamanda ana ilkeleri de ayrıntılı biçimde inceler. 30. Herzog (1964) – Saul Bellow Mektup tarzında düzenlenen bu roman, orta yaş bunalımına yenik düşen ana karakter Moses Herzog’un zihnine bir gedik açar. 31. Paris Bir Şenliktir (1964) – Ernest Hemingway Bu yaratıcı romanda Hemingway, 1920′li yıllarda Paris’te bir göçmen olarak edindiği tecrübeyi ve sayısız önemli yazar ve sanatçıyla olan iletişimini dile getirir. 32. Kişisel Bir Sorun (1964) – Kenzaburo Oe Ailevi sorumluluk ve gerçeklerden kaçış bu romanın merkezini oluşturur. Bir babanın, yeni doğan zihinsel engelli oğlundan uzaklaşmak gibi yüz kızartıcı kararı ve bu karardan kendini alkole ve kadınlara vererek vazgeçmesi anlatılır. 33. Maus Hayatta Kalanın Öyküsü (1972) – Art Spiegelman Spiegelman’in babasıyla olan hasarlı ilişkisini düzeltme çabalarını anlatan ilginç bir hikâyeyle çerçevelenen iki ciltlik bu roman, soykırım edebiyatı ve grafik roman tarzına önemli bir örnektir. 34. Gravity’s Rainbow (1973) – Thomas Pynchon II. Dünya Savaşı’nın tuhaf ve postmodern bir yorumu olan bu roman, birbirinden farklı gerçek konu ve fikirleri araştırırken 73 bölümde 400′ü aşkın karakteri uzun uzun anlatır. 35. Suttree (1979) – Cormac McCarthy Ortada hiçbir neden yokken varlıklı bir adam, lüks hayatını terk edip Tennessee nehrindeki tekne evine kendini hapseder. Orada birçok kötü insanla karşılaşır, kendisi ve çevresi hakkında çok şey öğrenir. 36. Alıklar Birliği (1980) – John Kennedy Toole Şimdiye kadar Pulitzer kazanmış ve aynı zamanda sevimli bir absürt tarzı olan romanlardandır. Toole, trajik ve gülünç olan New Orleans’ın bir portesini çizer. 37. The Color Purple (1982) – Alice Walker Walker, 1930′ların Georgia’sında geçen bu romanında, o zamanlar görmezden gelinen bir grup olan Afroamerikan kadınların var olma mücadelesini ele alıyor. 38. Beyaz Gürültü (1985) – Don DeLillo Postmodern bir ana karakter olan Jack Gladney ve ailesi, yerel bir felaketin ardından kendi varoluşlarını incelemeye başlar. 39. Watchmen (1986) – Alan Moore Watchmen, soğuk savaş, Thatcherizm ve Reaganizm hakkında yorum yapan, geleneksel süper kahraman mitoslarını tahlil eden, yarı gafik tarzında yazılmış bir romandır. 40. Mutfak (1988) – Banana Yoshimoto Tokyo’da kederin, yenilginin, aşkın ve yemeğin merkeze alındığı bir kitap olan Mutfak, Yoshimoto’nun ilk romanıdır ve toplum tarafından askıya alınan hayatın sınırlarına dikkatle bakan bir romandır. 41. Biz (1988) – Yevgeny Zamyatin 1920-1921 yılları arasında yazılan fakat 1988′e kadar basılmayan bu Zamyatin romanı, iki farklı Rus devriminden edinilen deneyimlerle ortaya çıkan totaliter, kötücül ve distopik bir geleceği anlatır. 42. A Good Scent from a Strange Mountain (1992) – Robert Olen Butler Vietnam savaşından kısa bir süre sonra Louisina’da kendi yalnız hayatlarını dokumaya başlayan göçmenler, gaziler, fahişeler ve öbür yabancılaştırılmış insanları konu alan bir kitaptır. 43. Snow Crash (1992) – Neal Stephenson Cyberpunk hareketinin temel taşlarından biri olan ve oldukça titizlikle yazılan bu roman, Second Life gibi metaverselerin, Google Earth gibi evrensel servislerin ve internet kültüründeki dil temelli fikirlerin nihai doğuşunu doğru bir biçimde öngörmüştür. 44. Art & Lies (1994) – Jeanette Winterson Benlik, cinsellik, yaratıcılık hakkında sorular soran, Picasso’nun, Sappho’nun hayatını içeren büyülü gerçekliğin postmodern bir eseridir. 45. Life After God (1994) – Douglas Coupland Coupland, hayatlarında din olmadan yetişen bireyler ile maneviyatı ve anlamı bulmada sayısız yolları deneyen insanları karşılaştırır. 46. Fight Club (1996) – Chuck Palahniuk Palahniuk, bu ilk romanında Amerikan toplumunun yalnızca yapay şeyler üretmek için insan doğasını kısıtlamasına ve baskı altına almasına derin ve keskin bir ayna tutar. 47. The Lives of Animals (1999) – J.M. Coetzee Coetzee, insanoğlunun hayvanlara gösterdiği farklı davranışlarla veganizmden esinlenerek yazdığı bu romanda, bu iki bakış açısını dengeleyerek eserine yansıtmaktadır 48. Saksı Olmanın Faydaları (1999) – Stephen Chbosky Anlatıcı Charlie, aslında parçası olmak istediği dünyadan ayrılma ve tecrit hissi ile büyüyen yeni nesil için, yeni çağın Çavdar Tarlasında Çocuklar’daki Holden Caulfield’i gibi davranır. 49. Places Left Unfinished at the Time of Creation (1999) – John Phillip Santos Santos, ailesinin mirasını anmak ve araştırmak için gelecek, geçmiş ve günümüz arasında bir köprü kurar. Bunu yaparken Meksika geleneğinin parçalarıyla süslenmiş hikâyelere ve arkeolojik duyarlılığı olan bir tarih bilincine yer verir. 50. Sputnik Sweetheart (1999) – Haruki Murakami Çok az yazar Murakami’nin anlattığı gibi karşılıksız aşkı ve kaybı anlatabilir. Yazarın şiirsel ve çağrışımsal tarzıyla bezenmiş roman, bireylerin kendilerini bir bütün olarak toplumdan uzaklaştırmasını ve bunun yarattığı yalnızlığı yansıtır. Temaya, milliyetlere, toplumların kökenine, geçen yıllara ya da kabul gören başarı düzeyine aldırmadan, bu elli kitabın yazarı, okurlara yeni fikir ve bakış açısı kazandırmayı başarmıştır. Bazıları toplum tarafından göz ardı edilen grupların ya da bireylerin sözlerini yansıtmıştır, bazıları dışta olanı açıklamak için içsel bir bakış sergilemiş, bazıları da insanlık için olası kaderleri doğru varsaymıştır. Her durumda tümü de uygarlığın nerede başladığını ve şimdi nerede olduğunu anlatan, okunmayı hak eden romanlardır. (Onlineaccredittedegrees) | Notosoloji