onedio
Görüş Bildir

depresyon Haberleri

depresyon ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. depresyon ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

İşte Uyku Getiren Şeyler! Rahat Uyku İçin 20 Basit Yöntem
Doğal dinlenme biçimimiz olan uyku, bedensel fonksiyonlarımızın en önemlilerinden biridir. Fakat depresyon, stres, amfetamin, antidepresan türü ilaçlar, açlık, tokluk, ışık, yüksek ses, sigara, çay, kahve, zihnin meşgul olması gibi birçok neden uyku kalitemizi etkiliyor. Uykusuzluk ya da kalitesiz uyku pek çok sağlık sorununun sebebi oluyor.Çay için Bitki çayları yatmadan önce gevşemenize yardımcı olur.Kitap okuyun Yoğun bir günün heyecanını yatıştırmak için favori kitabınızı elinize alın.Teknolojiden uzak durun Teknoloji ürünü cihazlardan gelen mavi ışık gün içinde olanları düşünmenizi sağlar, bu sebepten dolayı uyumadan en az yarım saat önce bu cihazları kapatın.Bir şeyler arıştırın Bal, süt ve fındık gibi atıştırmalıkların içerisinde olan bileşimler uykuyu tetikler.Germe egzersizleri yapın Germe ağrılarınızı azalttığı gibi aynı zamanda sizi sakinleştirerek uykuya hazırlar.Meditasyon yapın Meditasyon zihninizi temizleyerek sizi uykuya meyilli hale getirir.Işığı kapatın Alarm, cadde lambası, elektronikler- bunların hepsi sizin derin bir uyku uyumanızı engeller. Işık kirliliğini engellemek için bir şeyler ile bunları örtün.Sıcak duş Duş kaslarınızın gevşemesine sebep olur, buda duşa kolay dalmanızı sağlar.Egzersiz Gün içinde egzersiz ile enerjinizi harcamak, akşam uykuya dalmanızı hızlandıracak.Yemeği erken yiyin Yatağa dolu bir mide ile girmek, yatarken sizi rahatsız edecektir, akşam yemeğinizi erken saatlerde ve hafif bir şekilde yiyin .Şaraptan uzak durun Gece yatmadan içilen içki huzursuz bir uyku uyumanızı sağlar.Stresten kaçının Tedirgin ve kaygılı olmak sizi her zaman uyanık tutar, bütün gün ve gece boyunca stresten uzak durmanın yollarını bulun ve zihninizi temizleyin.Kokuları deneyin Lavanta ve çay ağacı yağı huzur verici kokulardır. Yatağınıza ve saçınıza birkaç damla bu kokulardan damlatın.İdeal ısıyı bulun Sağlıklı bir uyku uyumak için en uygun sıcaklık 18-22 derece aralığıdır.Yoga yapın Germe egzersizlerinin yanı sıra yoğa çalışmaları aynı zamanda zihninizin de rahatlamasını sağlar.Uyuklamayın Dinlendirmeyen bir uyku sizi gün içinde uyuklamaya sevk eder, fakat bu sadece gece uykunuzun daha da kaçmasına sebep olur.Yeni bir yatak deneyin Ağrı ve acılar ile uyanıyorsanız, yatağınız yeteri kadar sizi dilendirmiyor olabilir ortalama 8 yılın üzerinde ise yatağınızı değiştirin.Öğleden sonra kahve yok Kafein herkesi farklı etkiler fakat gece yatakta dönüp duruyorsanız öğlenden sonraki kahve keyfinizi bırakmanın zamanı gelmiş demektir.Doğal reçeteler Birçok insan kediotu ve melatonin gibi takviyelerin doğal, sağlıklı bir uyku için birebir olduğunu söyler.Rutininiz olsun Güzel bir uyku uyumak, bedeninizi ve ruhunuzu iyi bir gece uykusuna hazırlamak, dinlenip sakinleşmek için kendinize zaman ayırın. Uyku öncesi ritüeli yapmak için listeden birkaç şey seçin.
Tanınamayacak Halde Görülen Justin Bieber'a Gelen 'Zararlı Madde' İddialarına Temsilcisi Son Noktayı Koydu!
Genç yaşta şöhreti yakalayarak müzik dünyasının en çok konuşulan isimlerinden biri haline gelen Justin Bieber, yıllar boyunca kariyeriyle ve özel hayatıyla gündemde kalmaya devam etti. Son dönemde ise sanatçının özel hayatı, özellikle aile yaşantısındaki gelişmelerle sıkça konuşuluyor. 2018 yılında Hailey Bieber ile evlenen ve geçtiğimiz yıl baba olan Bieber’ın evliliğinin sona erdiği iddiaları gündeme bomba gibi düşmüştü. Sosyal medyada birbirlerini takipten çıkmaları bu söylentileri daha da alevlendirdi. Son olarak kameralara yansıyan görüntüleri ise hayranlarını endişelendirmişti. Bieber'ın o halleri birçok sosyal medya kullanıcısı tarafından kötü alışkanlıklarına geri döndüğü şeklinde yorumlanmıştı. Temsilcisinden bu konuya ilişkin bir açıklama geldi. Justin'in eski alışkanlıklarına geri dönmediğini belirtti.
Bihter’den Polat Alemdar’a: Efsane Karakterler Gerçek Hayatta Olsaydı Nasıl Yaşardı?
Film ve dizilerde izlediğimiz karakterler bizleri hikayeye bağlayan asıl unsur oluyor. Kimi zaman gündelik bir hayat süren kahramanlar kimi zamanda fiziksel ve zihinsel sınırlarını zorlayan olaylara maruz kalabiliyor. Tabii karakterler filmlerde ya da dizilerde olmanın avantajıyla çoğunlukla bu durumdan kolaylıkla sıyrılabiliyor. Peki ya bu olaylar gerçek hayatta yaşansaydı, karakterler gerçekten hayatta kalabilirler miydi? Ölmeyen karakterler ise bu şekilde uzun sağlıklı bir yaşam sürebilir miydi? Bizler de Chat GPT'den destek alarak tüm bu sorulara cevap bulduk. Hadi gelin, karakterleri gerçek hayata getirip mantık çerçevesi içerisinde bi' değerlendirelim! Bakalım neler olacak...
Büyüme Çağındaki Çocukların Yaşama Katılma Biçimleri ve Muhtelif Sonuçları
Çocukluk ve toplumsal etkileşim: Katılımın evrensel dinamikleriBireyin topluma dahil olma süreci erken yaşlardan itibaren başlar. Sosyologlar ve psikologlar, çocukluk döneminin bireyin toplumsal rolleri öğrenme süreci olarak kritik bir evre olduğunu vurgulamaktadır. Vygotsky'nin sosyokültürel kuramına göre, çocuklar toplumsal etkileşim aracılığıyla bilişsel gelişimlerini gerçekleştirirler. Bu süreç, dil gelişimi, problem çözme becerileri ve empati kurma yeteneklerinin şekillenmesinde belirleyici rol oynar.Toplumsal katılım, bireyin ailesi, okul çevresi ve arkadaş grupları ile kurduğu etkileşimlerle şekillenir. Bronfenbrenner'in ekolojik sistemler kuramı, çocukların yaşadıkları çevresel sistemlerin bireysel gelişimlerindeki belirleyici rolünü ortaya koyar. Çocukların sosyal çevrelerinin çeşitliliği, onların farklı bakış açıları geliştirmelerine ve demokratik tartışma kültürünü öğrenmelerine katkı sağlar. Yapılan araştırmalar, farklı kültürlerde çocukların yaşama katılım düzeylerinin incelenmesi, toplumsal yapının bu süreç üzerindeki etkisini anlamak için kritik bir öneme sahiptir. Örneğin, İskandinav ülkelerinde çocukların karar alma mekanizmalarına dahil edilmesi, onların özgüven ve sorumluluk bilinci geliştirmelerine yardımcı olmaktadır.
Günlük Hayatta Beynimizi Öldüren 9 Gerçek
Günlük yaşamımızda gerçekleşen her olaydan biz farkında olmasakta beynimiz etkilenir. Yediğimiz gıdalardan, yılların verdiği kötü alışkanlıklardan, beynimizi kullanmak zorunda olduğumuz güçten.. Tüm bu etkileşimler zekamızın artmasına ya da bazen azalmasına sebep olur. Zihinsel gücün gelişiminde çok önemli rol oynayan ama bizim fazla önemsemediğimiz bu alışkanlıklar veya olaylar bizim beyin hücrelerimizin ölmesine veya zihinsel durgunluk diye adlandırdığımız ama halk arasında düşük zeka olarak adlandırdığımız olaya sebep olur. Bu alışkanlıklardan kurtularak ve uzak durarak en önemli organımızı kurtarabiliriz.
Gebelik Depresyonunun Nedenleri
Hamilelikte kadınların çok sık karşılaştığı uyku bozukluklarını ve depresif ruh halini gözardı etmemek gerekir. Kişinin kendisini iki haftadan daha uzun bir süre üzgün, mutsuz ve umutsuz hissetmesi depresyon olarak tanımlanabilir. Bu duygu durum hali kısa bir zaman içinde geçebileceği gibi uzun da sürebilir. Hamilelikte ve sonrasında pek çok kadında oluşan duygusal ve vücutsal değişimler, depresyon belirtileri ile benzerlik gösterdiği için bu süreçte kişinin depresyona girdiğini anlaması son derece güçtür. Yorgunluk, uyku problemleri, kilo değişimleri, duygusal dalgalanmalar hamilelik dönemi ve sonrasında gözlemlenebilen değişimlerdir. Bu belirtiler hamileliğin normal seyri olabileceği gibi depresyon belirtileri de olabilir. Aşırı uyuma isteği veya uyuyamama. Gereğinden fazla yemek yeme isteği veya asla yemek istememek gibi beslenme düzensizlikleri. Gebeliğin özelikle ilk 3 ayında ruh halinizin dalgalanma göstermesi normal karşılanabilir. Ancak bu durum yaşam kalitenizi alt üst ediyor ve uzun süredir geçmiyorsa depresif bir belirti olarak görülebilir. Hamilelikte ...haber kaynağı: 724saglik.org/gebelik
Bilinçaltımız Hastalıklara Yol Açabilir mi?
Hastalıklarımızın sebeplerinin sadece fiziksel olmadığını, duygusal çatışmalarımızın da hasta olmamızda büyük bir etken olduğu bilinen bir gerçek. Ruhsal Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal duygusal çatışmalarımızn hastalık sebebi olduğunu belirtiyor ve “Hastalığı bedenden uzaklaştırmak tedavi edilmeli. Ancak, bilinçaltımıza yerleşmiş ve hastalığa neden olan olumsuz düşünceleri tespit ederek onları dönüştürdüğümüzde hastalıkları kalıcı biçimde ortadan kaldırmak mümkün” diyor. Son zamanlarda hangi doktora gidersek gidelim, “stresten uzak durun” önerisini sık sık duymaya başladık. Yaşamımızdaki her deneyim gibi hastalıklarımızı da düşüncelerimizle, bilinçaltımıza yerleşmiş inançlarımızla kendimiz yaratıyoruz. Ruh, zihin ve beden bütünlüğünü bozduğumuz zaman ruhsal veya fiziksel rahatsızlıklar baş göstermeye başlıyor. Öfke en önemli etken Ayrıca öfkenin hasta olmamızla ilgili çok önemli bir etken olduğunu vurgulayan Gülnur Ünal Şunları söylüyor: “Yaşadığımız olaylar ve bunların bizde bıraktığı düşünce, inanç ve duygular bilinçaltımızda kodlamalar olarak yerleşiyor. Geçmişte yaşanmış bir olayı kodlayan bilinçaltı, o durumu hatırlatan bir imgeyle karşılaştığında sorunu aktifleştiriyor. Duygusal çatışma yaşadığımız her durum bedenimizde belirli bir bölgeyi etkiliyor. Çatışmanın şiddetine bağlı olarak rahatsızlığın ölçüsü de değişiklik gösteriyor. Yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, çarpıntı, sırt ve boyun ağrıları, egzama gibi rahatsızlıklar; en çok da korku, endişe, öfke, güvensizlik duyduğumuz zamanlarda ortaya çıkıyor. Öfke ya da korkuya kapıldığınızda kalbinizin ritmini, akciğerlerinizi ve diğer organlarınızın sağlıklı çalışmasını bozabilirsiniz.” www.unimetre.com Ayrıca kimi duygu ve düşüncelerin vücudun belirli yerlerinde rahatsızlıkara yol açabileceğini söyleyen Gülnur Ünal, bunları şu şekilde sıralıyor; •Baş Ağrısı: Kendini muteber görmemek. Kendini eleştirmek. Korku. • Kilo: Korku, korunma ihtiyacı. Duygulardan kaçmak. Güvensizlik, kendini reddetmek. Doyum aramak • Bulimia: Kendinden nefretin çılgın bir doldurma ve boşaltması. Umutsuz dehşet. • Bunama (Alzheimer): Çocukluğuna sözde geri dönüş. Bakım ve ilgi talep etmek. Hayatın yükünden kaçış. • Cinsel Soğukluk: Korku, zevk almayı reddetmek. Cinsel ilişkinin kötü bir şey olduğuna inanmak. Duyarsız partnerler. Babadan Korkmak. • Depresyon: Sahip olma hakkına sahip olmadığını hissetmekten kaynaklanan kızgınlık. Umutsuzluk. • Hiperaktiflik: Korku. Kendini baskı altında ve çılgın hissetmek • Diyabet: “Keşke öyle olsaydı” düşüncesinden kaynaklanan özlem. Büyük bir kontrol ihtiyacı. Derin keder. “Geriye hiçbir tatlılık kalmadı.” • Horlama: Eski düşünce kalıplarını bırakmayı inatçı bir biçimde reddetmek. • Kalp Krizi: Para ya da mevki uğruna kalbindeki tüm sevinci yok etmek. • Kanser: Derin incinme. Uzun zamandır süren içerleme. İnsanı yavaş yavaş yiyip bitiren bir sır ya da üzüntü. Nefretleri taşımak. “Ne yararı var ki?” yaklaşımı. • Kısırlık: Korku ve yaşama sürecine direnme veya ebeveynlik deneyimine ihtiyacı olamama. • Menepoz: Artık arzu edilmeme korkusu. Yaşlanma korkusu. Kendini reddetmek. Kendini yeterince iyi, yeterli hissetmemek. • Sağırlık: Reddetmek, inatçılık, kendini tecrit etmek. “Duymak istemediğiniz nedir? “Beni rahatsız etmeyin?” • Selülit: Biriktirilmiş öfke ve kendini cezalandırmak. • Tiroit- boğaz rahatsızlıkları: Kendi duygu ve düşüncelerini ifade edememe: • Göz rahatsızlıkları: Hayatından memnun olmama, kendine güvensizlik, umut kaybı. • Dalak, pankreas rahatsızlıkları: Hayatın zevklerini yaşayamama, gelecekten ve başaramamaktan korkma • Boyun, omuz ağrıları: Yaşamda esnek olmama, inatçılık, öfke kaynaklı duygusal çatışmalar.
'Türkiye'deki Siyasi Gerilim Cinsel İsteksizliğe Neden Oldu'
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği, '17 Aralık'la başlayan siyasi kriz ve ekonomide hissedilen yansımalarının toplumun yüzde 30’unun cinsel yaşamı olumsuz etkilediğini ortaya koyduTÜKETİCİ Güven Endeksi’ni olumsuz etkileyen 17 Aralık operasyonu, cinsel yaşamı da olumsuz etkiledi. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), 17 Aralık operasyonuyla başlayan siyasi kriz ve ekonomide hissedilen yansımalarının toplumun yüzde 30’unun cinsel yaşamını askıya aldığını ortaya koydu. İnternet üzerinde 1000 kişiyle yapılan araştırma, kadınların yüzde 70’inin, erkeklerin ise yüzde 60’ının yaşanan siyasi ve ekonomik krizden cinsel yaşamlarının etkilendiğini ortaya koydu. Her 3 erkekten biri ekonomik kaygılar nedeniyle cinsel isteksizlik yaşadığını belirtti. CİSED Genel Başkanı Psikiyatr & Psikoterapist Uz. Dr. Cem Keçe , “Cinsel işlev bozukluklarının tetikleyicisi olan olumsuz duygu birikimleri, ruhsal hastalıklara, sertleşme sorunlarına, cinsel isteksizliğe ve erken boşalmaya neden olabiliyor” dedi. Klinik trafiği arttı Demet Cengiz 'in Hürriyet'te yer alan haberine göre Cem Keçe, araştırmadan çıkan çarpıcı sonuçları şöyle değerlendirdi: “Araştırmaya katılanların yüzde 70’i yaşanan olaylardan dolayı gelecek korkusu taşıdığını ve cinsellikten soğuduğunu dile getirdi. Krizden cinsel yaşamı etkilenenlerin başında çalışan kadınlar, orta yaş ve üstü erkekler bulunuyor. Kadınların yüzde 70’i eskisi kadar sık cinsel ilişkiye girmediklerini dile getirdi. Kliniklerden aldığımız bilgiye göre de, bu tür vaka müracaatlarında yüzde 10-35 arası artış yaşanıyor.” İşsiz kalma korkusu Psikolog Danışman Çiğdem Tiryaki “İşsiz kalma veya maaşını alamama korkusu depresyon, panik atak, endişe ve kaygı bozukluğu gibi pek çok soruna neden olabiliyor. Ekonomik krizler ayrıca uyku bozukluğu, aile içi şiddet ve hatta intihar vakalarının artmasına bile neden olabiliyor” dedi. Stres hormonu arttı CİSED Genel Başkanı Cem Keçe, yaşam standartlarını koruyamama korkusunun, insanların kabuklarına çekilmelerine neden olduğunu söyledi. Stres hormonunun bu dönemlerde arttığına dikkat çeken Keçe “Stres hormonları ‘Savaş ya da kaç!’ mesajıyla, cinsel isteği azaltabiliyor” dedi. Aldatmak için ‘bahane’ Cinsel performans kaybı yaşayan erkeklerin, bunu tekrar kazanmak için başka partnerlere yönelebildiğine de değinen Cem Keçe “internette ilişki arayan her 10 erkekten 4’ü istikrarlı ilişkisini canlandırmak için başka biriyle maceraya hazır” diye konuştu.T24
Bu Diyetler Sağlığınızı Tehdit Edebilir!
Baharın yaklaşmasıyla birlikte hızla kilo vermek isteyenlerde artış gözleniyor.Peki doğru diyetin hangisi olduğunu nerden bileceğiz? Beslenme Uzmanı Banu Eroğuz Demirözü; hızlı kilo vermek isteyenlerin sayısında artış olduğunu, bilinçsiz diyetlerle insanların farkında olunmadan kas kayıpları, hipertansiyon, böbrek taşları, kemik erimesi, dikkat kaybı ve depresyon gibi rahatsızlıklar yaşayabileceğini söyledi. Demirözü; “Dünya Sağlık Örgütü kısa sürede hızlı kilo kaybı sağlayan sağlıksız diyetlerden kaçınılmasını vurguluyor. Gerekli sağlık kontrollerinden sonra diyetisyen tarafından hazırlanan; bireyin kilo fazlası, metabolizma hızı, yaşı, cinsiyeti, sağlık durumu ve beslenme alışkanlıklarına göre düzenlenen; haftalık 0.5-1 kg verdirilmesi hedeflenen diyetleri öneriyor” şeklinde açıklama yaptı. Yüksek protein içeren diyetlerin zararları Yüksek protein, düşük karbonhidrat ve yüksek yağ içeren diyetler ilk etapta hızlı kilo verdirdiği için tercih edilir. Sağlıklı bir beslenme programında günlük kalorinin en az %50’si karbonhidrat kaynağı besinlerden gelmelidir. Bu oranın %40’ın altına düştüğü diyetlerde birçok sağlık sorunu yaşanabilir. Diyetin su ve elektrolit dengesinde sebep olduğu bozukluk; kalsiyum ve sodyum atımında artışa böbrek taşlarına hipertansiyona osteoporoza Diyetin yağ oranındaki yükseklik; hiperlipidemiye (kan yağlarının yüksekliği) kalp damar hastalıklarına hipertansiyona karaciğer yağlanmasına safra kesesi taşlarına Diyetin yüksek protein içeriği; böbrek yükünün artmasına guta asabiyete ve öfke kontrol sorunlarına Diyetin yetersiz posa içeriği; sindirim sistemi sorunlarına kronik kabızlığa Diyetin düşük karbonhidrat içeriği; zihinsel bulanıklığa dikkat dağınıklığına uyku sorunlarına B grubu vitaminlerin yetersizliğine neden olabiliyor.
Depresyon ve Stresle Mücadele Eden Vitamin ve Mineraller
B1 vitamini Ortalamanın üzerindeki miktarlar (thiamin)   depresyon ve endişe krizlerini hafifletmeye yardımcı olur.B6 vitamini Dopamin ve norepinephrin gibi doğal (piridoksin) antidepresanların yeterli üretimine yardım eder.Pantotenik asit  Doğal bir gerilim azaltıcıdır.C vitamini stresle mücadelede esastır.Depresyon ve Stresle Mücadele Eden Vitamin ve MinerallerB12 vitamini sinirliliği azaltmaya, konsantrasyonu artırmaya, enerjiyi yükseltmeye ve sağlıklı bir sinir sistemini korumaya yardımcı olur.Kolin sinir tepilerini beyine gönderir ve sakinleştirici bir etki üretir.E vitamini  beyin hücrelerinin ihtiyaç duyulan oksijeni almasına yardım ederFolik asit yetersizliklerinin zihinsel hastalığa katkıda bulunan faktörler oldukları bulunmuştur...haber kaynağı: 724saglik.org/vitaminler
İşte Uyku Getiren Şeyler! Rahat Uyku İçin 20 Basit Yöntem
Doğal dinlenme biçimimiz olan uyku, bedensel fonksiyonlarımızın en önemlilerinden biridir. Fakat depresyon, stres, amfetamin, antidepresan türü ilaçlar, açlık, tokluk, ışık, yüksek ses, sigara, çay, kahve, zihnin meşgul olması gibi birçok neden uyku kalitemizi etkiliyor. Uykusuzluk ya da kalitesiz uyku pek çok sağlık sorununun sebebi oluyor.Çay için Bitki çayları yatmadan önce gevşemenize yardımcı olur.Kitap okuyun Yoğun bir günün heyecanını yatıştırmak için favori kitabınızı elinize alın.Teknolojiden uzak durun Teknoloji ürünü cihazlardan gelen mavi ışık gün içinde olanları düşünmenizi sağlar, bu sebepten dolayı uyumadan en az yarım saat önce bu cihazları kapatın.Bir şeyler arıştırın Bal, süt ve fındık gibi atıştırmalıkların içerisinde olan bileşimler uykuyu tetikler.Germe egzersizleri yapın Germe ağrılarınızı azalttığı gibi aynı zamanda sizi sakinleştirerek uykuya hazırlar.Meditasyon yapın Meditasyon zihninizi temizleyerek sizi uykuya meyilli hale getirir.Işığı kapatın Alarm, cadde lambası, elektronikler- bunların hepsi sizin derin bir uyku uyumanızı engeller. Işık kirliliğini engellemek için bir şeyler ile bunları örtün.Sıcak duş Duş kaslarınızın gevşemesine sebep olur, buda duşa kolay dalmanızı sağlar.Egzersiz Gün içinde egzersiz ile enerjinizi harcamak, akşam uykuya dalmanızı hızlandıracak.Yemeği erken yiyin Yatağa dolu bir mide ile girmek, yatarken sizi rahatsız edecektir, akşam yemeğinizi erken saatlerde ve hafif bir şekilde yiyin .Şaraptan uzak durun Gece yatmadan içilen içki huzursuz bir uyku uyumanızı sağlar.Stresten kaçının Tedirgin ve kaygılı olmak sizi her zaman uyanık tutar, bütün gün ve gece boyunca stresten uzak durmanın yollarını bulun ve zihninizi temizleyin.Kokuları deneyin Lavanta ve çay ağacı yağı huzur verici kokulardır. Yatağınıza ve saçınıza birkaç damla bu kokulardan damlatın.İdeal ısıyı bulun Sağlıklı bir uyku uyumak için en uygun sıcaklık 18-22 derece aralığıdır.Yoga yapın Germe egzersizlerinin yanı sıra yoğa çalışmaları aynı zamanda zihninizin de rahatlamasını sağlar.Uyuklamayın Dinlendirmeyen bir uyku sizi gün içinde uyuklamaya sevk eder, fakat bu sadece gece uykunuzun daha da kaçmasına sebep olur.Yeni bir yatak deneyin Ağrı ve acılar ile uyanıyorsanız, yatağınız yeteri kadar sizi dilendirmiyor olabilir ortalama 8 yılın üzerinde ise yatağınızı değiştirin.Öğleden sonra kahve yok Kafein herkesi farklı etkiler fakat gece yatakta dönüp duruyorsanız öğlenden sonraki kahve keyfinizi bırakmanın zamanı gelmiş demektir.Doğal reçeteler Birçok insan kediotu ve melatonin gibi takviyelerin doğal, sağlıklı bir uyku için birebir olduğunu söyler.Rutininiz olsun Güzel bir uyku uyumak, bedeninizi ve ruhunuzu iyi bir gece uykusuna hazırlamak, dinlenip sakinleşmek için kendinize zaman ayırın. Uyku öncesi ritüeli yapmak için listeden birkaç şey seçin.
Tanınamayacak Halde Görülen Justin Bieber'a Gelen 'Zararlı Madde' İddialarına Temsilcisi Son Noktayı Koydu!
Genç yaşta şöhreti yakalayarak müzik dünyasının en çok konuşulan isimlerinden biri haline gelen Justin Bieber, yıllar boyunca kariyeriyle ve özel hayatıyla gündemde kalmaya devam etti. Son dönemde ise sanatçının özel hayatı, özellikle aile yaşantısındaki gelişmelerle sıkça konuşuluyor. 2018 yılında Hailey Bieber ile evlenen ve geçtiğimiz yıl baba olan Bieber’ın evliliğinin sona erdiği iddiaları gündeme bomba gibi düşmüştü. Sosyal medyada birbirlerini takipten çıkmaları bu söylentileri daha da alevlendirdi. Son olarak kameralara yansıyan görüntüleri ise hayranlarını endişelendirmişti. Bieber'ın o halleri birçok sosyal medya kullanıcısı tarafından kötü alışkanlıklarına geri döndüğü şeklinde yorumlanmıştı. Temsilcisinden bu konuya ilişkin bir açıklama geldi. Justin'in eski alışkanlıklarına geri dönmediğini belirtti.