Görüş Bildir

Diyanet İşleri Başkanlığı Haberleri

Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

'Mars'ta Su Bulunduğu Gün Cumhurbaşkanı Öğrencilere Gassallık Hedefi Koydu'
CHP’li Umut Oran , yeni eğitim öğretim yılının başladığı gün NASA’nın tüm dünyaya Mars’ta su bulunduğunu açıkladığını, aynı gün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ’ın ise ‘Bir Müslüman ölü yıkamayı da bilmeli’ diyerek öğrencilere gassallık hedefi koymasını eleştirdi.Yıkılarak imam hatip lisesine dönüştürülen Ahmet Sani Gezici Lisesi’nde (ASGL) yeni eğitim dönemi konuşmasını yapan Tayyip Erdoğan, Müslümanların kendi ölüsünü kendisi yıkayabilecek kabiliyete erişmesi gerektiğini, işin aslının bu olduğunu yoksa ölülerin ortada kalacağını söylemişti.Oran, birçok okulun, veliler, öğrenciler ve öğretmenlerden habersiz biçimde bir gecede İmam Hatip Lisesi’ne (İHL) dönüştürüldüğünü söyleyerek, “2003’te 450 imam hatip lisesinde 71.100 öğrenci eğitim görürken, yeni açılan ya da dönüştürülen imam hatip lise ve ortaokulları ile birlikte bu sayı 2014-2015’te 933 bine çıktı. Bu yıl ise öğrenci sayısı 1 milyonu aştı” dedi.
Diyanetin 'Dini Hayat' Araştırmasında Alevilik Yer Almadı
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “İnsanları fişliyorlar” eleştirilerine neden olan ve 12 bölgeden, 21 bin 632 kişi üzerinde yapılan “Türkiye’de Dini Hayat Araştırması sonuçlandı. Araştırmada katılımcıların din ve mezheplerinin sorulduğu soruda Hanefi, Şafi, Hanbeli, Maliki ve Caferi seçenekleri yer alırken Aleviliğe yer verilmemesi dikkat çekti. Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 46'sı ‘helal, haram yeniden düzenlensin’ istiyor, yüzde 61,1’i İslamı özgürce yaşamanın yolunun laiklikten geçtiğini düşünüyor. Kadınların yüzde 71.6’sı başını örttüğü belirtilen araştırmaya göre, katılımcıların 27.4 misafirlikte haremlik selamlık oturuyor. Yüzde 81,9’u ise çevreye zarar vermenin günah olduğunu düşünüyor. Araştırmada resmi nikah kıyıldıktan sonra dini nikahı da gerekli görenlerin oranı yüzde 92 olarak belirlendi. Meltem Özgenç'in Hürriyet'te yer alan haberine göre, araştırmada ortaya çıkan sonuçlar şöyle: Türkiye’de yaşayan kişilerin yüzde 99.2’si İslam dinine mensup. Bu kişilerin yüzde 77.5’i Hanefi, yüzde 11.1’i Şafi, yüzde 0.1’i Hanbeli, yüzde 0.03’ü Maliki ve yüzde 1’i Caferi mezhebine mensup. Yüzde 98.7’si Allah’ın varlığından hiç şüphe duymuyor. Kuran’da anlatılanların hepsinin doğru ve gerçek olduğuna inanların oranı yüzde 96.5. İnsanın öldükten sonra dirileceğine inanların oranı yüzde 96.2. Vakit namazlarını her zaman kılanların oranı yüzde 42.5. Ülke genelinde erkeklerin yüzde 57.4’ü cuma namazı kılıyor. Vatandaşların yüzde 83.4’ü oruç tutuyor. Kuran-ı Kerim’in Arapçasını okumayı bilenlerin oranı yüzde 41.9. Dini bilgilerin en çok öğrenildiği yaş grubu 6-10 (yüzde 47.4). Ülke genelinde ‘oldukça dindarım’ diyenlerin oranı yüzde 19.4’ken, ‘dindarım’ diyenlerin oranı yüzde 68.1. Vatandaşların yüzde 95.3’ü melek, şeytan ve cin varlığına inanıyor. Belirli bir sebep olmadan dua edenlerin oranı 92.5. Yüzde 74.4 ibadet yapmadığında huzursuz oluyor. Dışarı çıkarken başını örttüğünü söyleyenlerin oranı yüzde 71.6; bu kişilerin yüzde 91.8’i başını inancı gereği örttüğünü söylüyor. 65 yaş üstü kadınlarda başını örtenlerin oranı 92 iken, 18-24 yaş aralığında 56.5 olarak belirlendi. Eğitim durumu yükseldikçe dışarı çıkarken başını örtenlerin oranı düşüyor. Yüzde 61.1 İslamı özgürce yaşamanın yolunun laiklikten geçtiğini düşünüyor. Dini grup ve cemaatlerin yararlı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 50.5. Helal ve haramlar günümüz şartlarına göre yeniden gözden geçirilebilir diyenlerin oranı yüzde 46. Türkiye genelinde misafirlikte kadınlar ve erkeklerin aynı ortamda bulunmamasını her zaman tercih ettiğini söyleyenlerin oranı yüzde 27.4, bunu ara sıra tercih ettiğini söyleyenlerin oranı yüzde 32.1, hiçbir zaman tercih etmediğini söyleyenlerin oranı ise 38.5. Resmi nikah kıyıldıktan sonra dini nikahı da gerekli görenlerin oranı yüzde 92 Yüzde 68 İslam’ın evlilik öncesi iletişimin sınırları belirlediğini düşünüyor. Resim ve fotoğrafa karşı namaz kılınmaz diyenlerin oranı yüzde 73.5 Günlük hayatında karar verirken Allah’ın hoşnut olup olmayacağını düşünenlerin oranı yüzde 77.3. İçki içmek günahtır diyenlerin oranı yüzde 87.6, sarhoş olmayacak kadar içki içmek günah değildir diyenlerin oranı ise yüzde 6.4, eğitim durumu yükseldikçe sarhoş olmayacak kadar içki içmek günah değildir diyenlerin oranı yükseliyor. Nazardan kurtulmak için kurşun döktürmek gerektiğini belirtenlerin oranı yüzde 11.7, yanlış olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 79.3. Birinden borç almaktansa az faizli kredi çekmeyi tercih edenlerin oranı yüzde 21.3. Yüzde 81.9’u çevreye zarar verirse inancına aykırı davranacağını düşünüyor. Trafik kurallarına uyulmadığında kul hakkına girildiğini düşünenlerin oranı 73.6. Yalan söylemek günahtır diyenlerin oranı 78.4. Piyango, spor toto ve iddia gibi şans oyunlarını hiçbir zaman oynamadığını söyleyenlerin oranı yüzde 82.5. Fal yoluyla gelecekle ilgili çıkarılan yorumları önemsemediğini söyleyenlerin oranı yüzde 92. Türbe ve yatırdan dilek dilemeyi doğru bulamayanların oranı yüzde 85.2, yüzde 93.4 dilek ağacına çaput bağlamanın etkili olmayacağını düşünüyor . Ahlaklı olduğun sürece neye nasıl inandığım o kadar önemli değil diyenlerin oranı yüzde 20.9, katılmadığını belirtenlerin oranı ise yüzde 64.2. Çocuklarını İslami hassasiyetlere uygun olarak yetiştirdiğini söyleyenlerin oranı yüzde 87.1. Yüzde 68.9 eş seçiminde önceliğinin dindarlık olduğunu söylüyor.T24
'Yargı Bağımsızlığı Millet İradesinin Dışına Çıkılacağı Anlamına Gelmez'
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 'Çözüm süreci fantazi bir mesele değildir. Türkiye, bu çözüm iradesinden vazgeçemez. Çözüm iradesinden vazgeçmek, siyasi taraf olarak bizim açımızdan, diğer ilgili taraflar bakımından da Türkiye'nin eski dönemlere geri dönmesi demektir' dedi.Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından düzenlenen 'Dil Bayramı Etkinliği ve Milletlerarası Dil ve Edebiyat Toplantısı'na katılan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, çıkışta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimlerine ilişkin hem hükümet hem de muhalefetten gelen çağrıların olduğu hatırlatılarak, 'Gayri meşru sayılacağına ilişkin ifadeler de oldu. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusu üzerine Kurtulmuş, 'HSYK seçimlerinde olan gelişme bütün Türkiye'nin yakından takip ettiği bir gelişmedir. Biz yargının bütünüyle siyasi etkinin dışında olmasını başından beri savunuyoruz. Yargının bağımsız olması meselesi Türkiye'nin de siyasi sistemi bakımından önemlidir. Ancak yargı siyasi etkilerden bağımsız olduğu kadar bir takım çevrelerin, grupların, hiziplerin, bir takım devlet içerisinde odaklanmış olan çetelerin etkisinden uzak olmalıdır. Dolayısıyla herkesin bu meseleyi bu şekilde görmesi gerekir. Bazı gruplar HSYK seçimlerini aynı zamanda hükümete karşı operasyonun bir aracı olarak görüyorlar. Bunu da açık bir şekilde ortaya koyuyorlar. Onun için HYSK'nın bütün seçimlerinin tamamlanmasını bekleyeceğiz. Herkesin kendi bulunduğu konuma göre değil demokrasinin temel kurallarına göre düşünmesi lazım' karşılığını verdi.'Yargı bağımsız olacaktır ama yargı bağımsızlığı millet iradesinin dışına çıkılacağı anlamına gelmez' diyen Kurtulmuş, 'Dolayısıyla biz yasama, yürütme ve yargının hepsinin birbirinden ayrı olması, bağımsız olması ama hepsinin üstünde de millet iradesi olması gerektiğine inanıyoruz. Millet iradesi yok sayılarak Türkiye Cumhuriyeti'nin bu üç kurumunun hiçbirisi yapılandırılamaz, hiçbirisi yoluna bu şekilde devam edemez. Dolayısıyla HSYK seçimleri ortaya çıkar daha sonra durum tekrar gözden geçirilir' dedi.'ÇÖZÜM SÜRECİ FANTAZİ BİR MESELE DEĞİLDİR''Terör örgütü IŞİD'in faaliyetleri dolayısıyla çözüm sürecinde bir sıkıntı veya erteleme olacağı' iddialarının sorulmasına ise Kurtulmuş, 'Çözüm süreci fantazi bir mesele değildir. Çözüm süreci laf olsun, siyaset olsun diye ortaya konulmuş bir mesele değildir. Çözüm süreci Türkiye'nin en hayati, en riskli ve en kanatıcı sorunu olan Türkiye'deki terör sorununun, Kürt sorununun adına ne derseniz deyin bu sorunun ortadan kaldırılması için Türkiye'nin 30 yılına mal olmuş, yaklaşık 35 insanının ölmesine, 1.2 trilyon dolar iktisadi kaybına neden olmuş, Türkiye'nin bu en temel sorununun ortadan kaldırılması için başlatılan bir süreçtir' dedi.Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:'Süreçte bu an itibariyle atılması gereken adımların önemli bir kısmı atılmıştır. Atılması için geriye kalan az bir kısmı kalmıştır ama daha riskli daha az zor kısımlar kalmıştır, bunu kabul ederim. Ama sonuçta Türkiye bu çözüm iradesinden vazgeçemez. Çözüm iradesinden vazgeçmek, siyasi taraf olarak bizim açımızdan diğer ilgili taraflar bakımından da Türkiye'nin eski dönemlere geri dönmesi demektir. Dolayısıyla hiçbir şart bizim çözüm iradesinden vazgeçmemizi gerektirmez. Şartlar bir takım ilave zorluklar ortaya çıkarabilir. Özellikle Güney sınırımızdaki gelişmeler ilave zorluklar ortaya çıkarabilir ama çözüm sürecinin bizatihi kendisi zor bir süreçtir. Zor bir sürece kararlılıkla samimiyetle başlandı. Çok mesafe alındı, ümit ediyorum ki bu mesele, en kısa zamanda Türkiye kamuoyunun 'Evet, bu mesele bitti' diyebileceği noktaya gelecektir. Tabii ki bütün meselelerin bitirilmesi mümkün değil ama sonuçta 30 yıllık hatta 90 yıllık bir meselenin çözümüyle uğraşıyorsunuz. Bununla ilgili temel adımlar atılmıştır. Geriye kalan adımlar da sürecin kendi hassasiyetleri içerisinde atılacak ve süreç büyük oranda tamamlanacaktır.''BU HABERLERİN BÜTÜNÜ İFTİRADIR, YALANDIR'Gazetecilerinin sorularının ardından Kurtulmuş, dün bir gazetede çıkan TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nı ilgilendiren Kosova'daki gelişmelere yönelik haberleri değerlendirdi. 'Maalesef bu haberlerin bütünü yalandır, iftiradır' diyen Kurtulmuş, 'Kosova'daki gelişmeleri yakinen takip ediyoruz. Kosova Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başından itibaren hem bağımsızlık mücadelesine destek verdiğimiz bir yerdir hem de bağımsızlıktan sonra Kosova'nın bir devlet olarak şekillenmesi için Türkiye'nin üzerine düşen türlü sorumluluğu yerine getirdiği bir yerdir. Dolayısıyla Kosova'yı bu anlamda biz başından itibaren tanıyan ve ilk desteği veren ülkeyiz, böyle olmaya da devam edeceğiz' ifadelerini kullandı.İHA
Koruyucu Aile Olmak İsteyenlere Manevi Destek
TDV Mütevelli Heyeti İkinci Başkanı Mazhar Bilgin, yaptığı açıklamada, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının yürüttüğü Gönül Elçiliği uygulamasıyla devlet koruması altındaki çocuklara, sağlıklı gelişimleri için kendilerini koruyacak, sevecek, destekleyecek, güven sağlayacak, sosyal ve maddi gereksinimlerini karşılayacak sıcak bir aile ortamı sunulduğunu söyledi.Devlet korumasında bulunan çocuk sayısının şu anda yaklaşık 12 bin 600 olduğunu belirten Bilgin, bu çocuklardan 3 bin 728'inin, 3 bin 80 koruyucu aile yanında büyüdüğünü kaydetti.Gönül Elçiliği uygulamasının, çocukların aile ortamında büyümelerini sağlayarak, sevgi, saygı ve dayanışma gibi değerleri kazanmalarına yardımcı olduğunu dile getiren Bilgin,'Uygulama, çocukların karşılaştıkları sorunları çözebilme yetisi ve öz güvenini kazanmış bireyler olarak hayata hazırlanmalarına da katkı sağlıyor' dedi.Bilgin, aile ortamında büyüyen, yeterli sevgi alabilen, gereksinimleri düzenli karşılanan çocukların sağlıklı bireyler olabildiklerinin araştırmalarla da ortaya konduğunu vurguladı.-Koruyucu ailelik ile evlat edinme karıştırılıyorTürkiye Diyanet Vakfı KAGEM ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında koruyucu ailelik uygulamasını yaygınlaştırmak amacıyla 2013'te protokol imzalandığını anımsatan Bilgin, şöyle konuştu:
Camilerde Toplanan Bağış IŞİD'e mi Gitti?
CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kampanyası ile Suriyeli muhalifler için camilerde 2013 sonu itibarıyla 8.3 milyon lira toplandığını belirterek IŞİD’e de yardım gittiğini söyledi.AKP’nin Suriye ile ilgili dış politikasının bugünkü sancılara yol açacağının sürpriz olmadığını ifade eden Özkes, şunları söyledi: “Diyanet İşleri Başkanlığı Suriye için yardım kampanyası düzenlemişti. Bu konuyla ilgili soru önergeme o dönem Başbakan Yardımcısı olan Bekir Bozdağ yanıt vermiş ve 2013 yılı sonu itibarıyla toplanan paranın 8.3 milyon lira olduğunu , ‘bir ekmek bir battaniye’ kampanyası ve prefabrik okul binası için iki ayrı firmaya ödenek aktarıldığını bildirmişti. Ancak hepimiz biliyoruz ki o tarihlerde Esad karşıtı herkese para aktı Türkiye’den. IŞİD de bunlardan biri. Camilerden hayır adı altında toplanan paralarla bugün yine Türkiye tarafından terör örgütü olarak ilen edilen IŞİD, el Nusra gibi grupların gelişmesine neden oldu.” DİYANET’İN YURTLARINDA KALDILARO dönem sadece para yardımıyla yetinilmediğini, Suriye’den gelen terör örgütü mensuplarına sınır illerinde kucak açıldığını kaydeden Özkes, “Hatay’da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yurtlarında, binalarında Suriyelilerin barındırılması için İçişleri Bakanlığı’nın Diyanet İşleri Başkanlığı’na yazı gönderdiğini biliyoruz. Bana bu belge sağlam bir kaynaktan ulaştırıldı. Okuduğumda gözlerime inanamadım. Yani IŞİD militanları Diyanet’in yurtlarında kaldı. ‘Düşmanımın düşmanı dostumdur’ anlayışıyla hareket edildi. AKP’nin izlediği politika ile kendi canavarımızı yaratmış olduk. Böyle bir devlet geleneği olmaz” diye konuştu. SEBAHAT KARAKOYUN | BirGün
DHBT Sınavından Sonra Sözlü Sınav Olacak mı?
Eymen Nezir /Ankara /Dinihaberler.comDiyanet İşleri Başkanlığı  ilgili mevzuatında İmam-Hatip, Müezzin Kayyım ve Kur'an Kursu Öğreticisi kadrolara 15 Ekim 2014 tarihinden sonra atanacaklar için yeterlik şartı kaldırılarak; Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı, Devlet Personel Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan protokol ile KPSS'ye Başkanlık din hizmetleri sınıfına ait kadrolara atanmak isteyenlerin mesleki bilgilerinin ölçüleceği Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi (DHBT) ekledi. Bu doğrultuda okurlarımızdan farklı yorumlar ve bildiri mailleri alıyoruz. İşte  onlardan biri; 'DHBT sınavından sonra sözlü sınav olacak mı?'Okurlarımız bu kanıya nereden vardı?, Bazı kamu kurum ve kuruluşlar KPSS'den sonra sözlü sınav yapmadan KPSS'den almış olduğu puan ve puanlarla kur'a usülü bünyelerine atama yapılmaktadır. Okurlarımız bu sistem acaba Diyanet'te de olur mu beklenti içerisine girdiler.Öncelikle belirtelim ki, Diyanet İşleri Başkanlığı diğer kurumdan hem farklı hem de özel bir kurumdur. Bazı kurumlarda sözlü sınav o kurumun olmazsa olmazıdır. İşte o kurumların başında Diyanet işleri Başkanlığı gelmektedir.
Agop, İstrati ve İshak Hala Şehit Sayılmıyor
Türkiye, 18 Mart’ta Çanakkale Deniz Zaferi'nin 100'üncü yılını kutluyor. Aynı gün “Şehitleri Anma Günü” olarak da anılırken şehit listelerindeki tartışma yıllar geçse de devam ediyor. Gayrimüslim şehitler 1998 yılında Milli Savunma Bakanlığı’nın bastığı “Şehitlerimiz” kitabında yer alıyor. Ancak aynı bakanlığın internet sitesinde, kitap referans olarak verilse de Hristiyan ve Yahudi şehitlerin isimleri çıkmıyor.18 Mart’ta “Şehitleri Anma Günü”nde törenler düzenlenirken Milli Savunma Bakanlığı’nın internet sitesinde hala gayrimüslim şehitler yer almıyor. Hıristiyan ve yahudi şehitlerin kaydı bulunmuyor Serdar Korucu'nun CNN Türk'te yer alan haberine göre, Bakanlığın Personel Başkanlığı’nın Arşiv Müdürlüğü’nde yer alan “Şehit Listeleri” bölümü “Aziz Şehitlerimizin kanlarıyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacak ve ay yıldızlı bayrağımız göklerde daima dalgalanacaktır” sözleriyle açılıyor. Arama bölümünde Müslüman şehitlerin kimlikleri ayrıntıları ile duyurulurken, gayrimüslimler için “Kayıt bulunamamıştır” ibaresi çıkıyor. Kitaplarda var, bugün sitede yok Sitenin tanıtımında arama yapılan liste için “1998 yılında 'ŞEHİTLERİMİZ” adı altında 5 ciltlik eser”e atıfta bulunuluyor. Halbuki Cumhuriyetin 75. yıldönümünde basılan bu kitaplarda gayrimüslim şehitler yer alıyordu. Şehitler listesine ulaşmak için tıklayınız“Şehitlerimiz” kitabı Milli Savunma Bakanlığı Personel Daire Başkanlığı Arşiv Müdürlüğü tarafından, “Şehit Kimliklerinin Tespiti” projesi kapsamında hazırlanmıştı. 5 ciltte yaklaşık 130 bin askerin kimlik bilgilerine yer verilirken şehitlerin arasında ayrım yapılmaksızın Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Hristiyan ve Yahudi vatandaşları da yer almıştı. Bugün Bakanlığa bağlı sitedeki satış bölümünde stokta kalmadığı için ancak CD’si satılan kitaba az sayıda da olsa kütüphanelerde ulaşılabiliyor. Kitaplarda askerlerin baba adlarına, doğum-ölüm tarihleri ve yerlerine, ordunun içindeki konumlarına ulaşılabiliyor. 24 yaşındaki şehit er Avanis oğlu AgopKayıtlara göre 100’ü aşkın gayrimüslim askerin şehit olduğu Çanakkale cephesinde Ermeni askerlerden biri 1307 (1891) Amasya – Merzifon doğumlu Avanis oğlu Agop’tu. Piyade er olarak Osmanlı ordusunda yer alan Agop, 2. kolordu, 18. alay, 2. tabur, 4. bölükte savaşıyordu. Avanis oğlu Agop, 5 Temmuz 1915’te Kireçtepe’de şehit düşüyordu. 25 yaşında şehit olan jandarma teğmen Arakil EfendiBugün internet sitesinde yer almayan şehit listelerine göre Ermeni askerler sadece er olarak da bulunmuyordu. 1306 (1890) yılında Burdur’da doğan Arakil Efendi jandarma teğmen olarak görev yapıyordu. Tüfekçiyan Menyans oğlu Arakil Efendi, 29 Mayıs 1915’te Anafartalar muharebesi sırasında şehit olacaktı.
Alaçatı'daki Bazı İçkili Restoranlar Diyanet'e Devredildi
Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştürülen İzmir'in Çeşme ilçesine bağlı Alaçatı Beldesi'ne ait, aralarında içkili restoran ve içki satışı yapanların da bulunduğu 22 dükkan ile tarihi belediye binası ve 4 dönümlük arsa, Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredildi.  İzmir Valiliği tarafından oluşturulan komisyon, tüzel kişiliği kaldırılan Alaçatı Belediyesi’ne ait taşınmazları Diyanet İşleri Başkanlığı’na devretti. Diyanet’e verilen taşınmazlar arasında kiliseden camiye dönüştürülen ve belediyece yaptırılan restorasyonun ardından Hıristiyan figürleri perdeyle kapatılarak hem cami, hem kilise olarak kullanılan Pazar Yeri Camisi’nin yanı sıra, caminin çevresindeki 22 dükkan, Orta Kahve semtindeki tarihi belediye binası ve şehir merkezinde 4 dönümlük arsa yer alıyor. Devredilen dükkanların içerisinde içki satışı yapılan dükkanların ve içkili restoranların bulunması dikkati çekti. Çeşme Belediyesi’nden yapılan açıklamaya göre, devir işlemlerinin ardından Diyanet İşleri’ne geçen restoran ve içki satışı yapılan dükkanlar şöyle: “Balıkçım Kenan, Balıkçı Bayram, Abone Market, Angel Cafe Bar, Lila Cafe, Dana Rosto, Eftelya, Selin Cafe, Meyhane Şerefe, Gizem Cafe, Sailors Otel, Orta Kahve, Pole Cafe ve Sakızlı Kahve” ‘ÇEŞME BELEDİYESİ’NE BIRAKILMALI’ CHP’li Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, Alaçatı Belediye’sine ait olan malların direk olarak Çeşme Belediyesi’ne devredilmesi gerektiğini vurgulayıp şöyle konuştu: “Malların Çeşme Belediyesi yerine Diyanet’e verilmesi ise ironik bir durum. Özel İdare’ye ait mallarda da aynı şey geçerli... Nasıl ki Özel İdare’nin personeli belediyelere devrediliyorsa malları da devredilmelidir. Belediye’ye ait malların Diyanet’e devredilmesi ile ilgili hukuki yollara da başvuracağız.” DEVREDİLEN MÜLKLER Çeşme Belediyesi’nin açıkladığı kapatılan Alaçatı Belediyesi’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü ve Maliye-Diyanet’e devredilen mülkleri şöyle: 3461 ada 5 parselde bulunan Süreyya Muzaffer Baskıcı Camisi’nin içinde yer aldığı 2 bin 100 metrekare cami alanı ve çevresi, 3920 ada 1 parsel 3 bin 740 metrekarelik Alaçatı merkezdeki konut alanı, 4 bin 642 parselde bulunan restorasyonu belediye tarafından gerçekleştirilen ve Bartholomeos ziyaretiyle tanınan eski kilise binası olan ve Cumhuriyet’in ilanından günümüze Pazaryeri Camisi olarak kullanılan bina ile çevresindeki 11 adet işyeri (2.000 metrekarelik alan), 4559 parsel Pazaryeri Camisi yanında yer alan 2 bin 79 metrekarelik alanda yer alan 11 dükkan, 4586 ve 4587 parsel Alaçatı Meydanı 2 ayrı parsel olarak toplamda 131 metrekare 4566 parsel eski belediye binası ve avlusu, 185 metrekare alan. (DHA)