Bir Tıp Bayramı’nın Ardından!
Biliyorsunuz hekimim, hem de mesleğimin 35. yılını kutluyorum…
Her yıl 14 Mart ülkemizde Tıp Bayramı olarak kutlanıyor…
Bütün gelen tebrik mesajları için müteşekkirim…
Yöneticilerin ve toplumca hatırı sayılır kişilerin mesajları da gönlümüzü aldı.
Aman ne güzel süslü süslü mesajlar…Hakkımız yenmezmiş, cefakarmışız, önceliğimiz insanmış, adanmışlığımız falan filan...
Peki ya olanlar?

Mesela çalışma koşulları.
Fiziki koşullara tahammül edilebilir.
Ancak 8 saat yemek molasız çalışmaya…
Günde ortalama 120 hasta bakmaya…
Sekretersiz bir durumda bir de kayıtları yetiştirmeye…
Nöbet koşullarına, 24 saat çalışıp üzerine 8 saat mesaiye devam etmeye…
Peki ya kısıtlı maaş getirisine?
Evde bekleyenlere duyulan özleme…
Okunması gereken sayfalarca yayına…
Anlaşılması imkansız ücret performans kriterlerine…
Hastaların anlayışsızlığına…
Tuvalete giderken bile bekleyen hastalardan izin istenmesini insanlarımızın beklemesine…
Yataklı servis, poliklinik ve ameliyathane işlemlerinin bir arada yürütürken zamanın içinde sıkışmışlığa…
Üstüne üstük sürekli anlamsız şikayetler için savunma yazma zorunluluğuna…
Sonu suça varabilecek anlamsız hasta istekleri içinde boğulmaya…
Bitmeyen tüm sağlık çalışanlarına yönelik şiddete ya da haberlerine…
Hiç bitmeyen ve özveri ile çözülen hasta ve yönetim isteklerine…
Yoksulluğa yönelik empatiyi aşan sempatik duygulara…
Veeee en zoru hasta yakınlarına kötü haber verme zorunluluğuna…
Katlanmak!
Şimdi başımdan geçen bir olayı kısaca anlatayım.
İzmir’in zor semtlerinden birinde sağlık ocağında çalıştığım bir dönemde oldu.
Poliklinik yapıyorum ve kapımda yaklaşık 40 kadar hasta bekliyor.
Telefon çaldı ve karşıda annemin sesi, kaygılı yok yok üzgün ve ağlamaklı.
Çabuk eve gel, dedi.
Babam vefat etmişti.
Şok ile karışık, ne yapacağını bilememe ve yoğun bir üzüntü içerisinde hemşireye bilgi verip, görevi bir arkadaşa bırakma telaşı arasında iken.
Bir ses, hem de hiç kısık değil, bilakis tehditkar bir tonlama ile.
“Şu ilaçlarımı yaz da nereye gideceksen öyle git.”
Şükür ki hemşire hanım yetişti.
Ne deyim, kime şikayet edeyim?
Ben, biz ve hak etmediklerimiz.
Merak etmeyin hiç bitmiyorlar…
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!