Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Erdoğan İstifa Etmelidir! | Emre Kongar | Cumhuriyet
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığına aday olursabaşbakanlık görevinden istifa etmelidir.
Çünkü hem demokratik seçimlerin eşitlik ve adalet ilkesine, hem evrensel hukuk kurallarına, hem anayasamıza, hem de Cumhurbaşkanlığı seçim yasasının mantığına göre bütün kamu görevlisi adaylar, görevlerinden istifa etmek zorundadır.
Başbakan, anayasaya göre de, hukuken de fiilen de “Yürütmenin başıdır”...
Bütün sivil ve askeri bürokrasi ona bağlıdır...
Bütün askeri ve sivil memurların başıdır...
Baş kamu görevlisidir...
Yani tabiri caizse başmemurdur!
Üstelik bütün memurlar gibi “atanmıştır”:
Anayasanın 109’uncu maddesi açıkça, “Başbakan, Cumhurbaşkanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır” demektedir.
CHP'lilerin Ekmeleddin Bey'le Sınavı | Fehmi Koru | Star
Bazılarımız kızıyor, ama ben Ekmeleddin İhsanoğlu ’nun CHP tarafından cumhurbaşkanı adayı gösterilmesini olağanüstü önemsiyorum.
İki taraflı bir ‘öğrenme’ süreci olacağı için...
Hem Ekmeleddin Bey daha önce pek az teması olduğu bir kesimi bu vesileyle öğrenecek, hem de Kemal Kılıçdaroğlu “İşte bizim cumhurbaşkanı adayımız” diye onun ismini telâffuz edene kadar Ekmeleddin Bey’giller hakkında hep olumsuz düşüncelere sahip olmuş geniş bir kitle, onun şahsında, önyargılarının doğru olup olmadığını test edecek...
Cumhurbaşkanlığı seçiminden öte bir işlevi var onun adaylığının...
Temel eğitimini müspet ilimler (organik kimya) alanında almış, doktora sonrası bilim tarihine merak sarıp o alanda uzmanlaşmış bir bilimadamı olmasına rağmen, şimdi adayı olduğu partinin kadroları, Ekmeleddin İhsanoğlu’na, sanki bir ‘dinadamı’ imiş muamelesi yapıyorlar...
Ah Bu Hastalık! | Nazlı Ilıcak | Bugün
Yıllarca önce başladı bende bu hastalık. Okulda, birine haksızlık yapıldığını görünce hemen onun yanında yer alırdım. Hiçbir ilişkim ya da yakınlığım olmasa bile, bir dünya karşıma dikilse, aldırmaz, üzerime vazifeymiş gibi onu savunurdum. Böyle davranmasam, kalbimin köşesinde duyduğum sızı derinleşir; nedense gözlerime sirayet edip, yaşlar akmaya başlardı.
Öyle bir hastalık ki, tedavisi yok. Giderek bütün bünyeyi sardı. Her defasında başıma dert açtı.
12 Eylül’de, 28 Şubat’ta, bu yüzden boyumdan büyük işlere kalkıştım. 12 Eylül döneminde, Tercüman Gazetesi 3 defa kapandı. Ben hapse girdim. Demirel’e baskı yapanlar, onun yanı sıra beni de hedef tahtasına oturtmuştu.
Kürtlerin Müzakereyi Kendi Başlarına Yürütme Hakkı | Ruşen Çakır | Vatan
Abdullah Öcalan İmralı’da kendisiyle görüşen HDP milletvekillerine çözüm sürecinde yeni bir aşamaya geçilmekte olduğu müjdesini vermiş, ancak o günlerde yaşanan yol kesmeler, dağa çıkan çocukların ailelerinin eylemleri, bayrak indirme gibi olaylar nedeniyle bunun bir “bilgi”den ziyade “temenni” olabileceği iddiası öne çıkmıştı. Fakat önceki gün açıklanan yasa tasarısıyla sahiden yepyeni bir aşamaya gelinmiş olduğunu gördük. Öcalan’ın “tarihi” bir olay yaşamakta olduğumuz saptaması doğru. Öyle ki CHP de bu tasarıya karşı sesini yükseltmeyeceğe benziyor.
Ne var ki, Kürt sorununun barışçı yollarla kalıcı bir şekilde çözümünü savunmakla birlikte bardağın iyice dolmakta olduğunu görmeyi veya kabullenmeyi reddedenler yine var ve sesleri yine gür çıkıyor. Her zaman olduğu gibi dikkatleri bardağın iyice azalan boş tarafına çekmeye çalışıyorlar.
Hiç Kimse Kimsesiz Kalmasın | Ayşe Böhürler | Yeni Şafak
Modern çağın getirdiği yaşam biçiminin, teknolojilerin, şehir hayatının insanları yalnızlaştırdığı bir gerçek. Değerler hiyerarşimizde kardeşliğin, dayanışmanın giderek arka sıralara itilmesi bizi daha çok yalnızlaştırıyor. Gündemimiz başka. Yanıbaşımızdakiler değil gündemimiz, sanal alemdeki her şey!
Kendimiz ve elimizdeki dijital cihazlar dışında her şeye karşı kayıtsızlaşıyoruz. Yardıma ihtiyacı olan bir dostumuzun veya tanıdığımızın yardımına koşmaktansa, görünür olma kapasitesi yüksek dijital ortamlarda her türlü duygunun edebiyatını yapmayı seviyoruz. Sözde kalan ama kalbe ve amele inmeyen bir yardımseverlik ve merhamet duygusu kuşatıyor dilimizi, hayatımızı. Her şeyden önemlisi de kalbimizi.
Sait Faik'i Hatırlamak | Özgür Mumcu | Radikal
Mimar, ressam ve hikayeci Cihat Burak , Yakutiler kitabında bir hatırasını anlatır. Gençliğinde Sait Faik ile ahbap olur. Ahbap olurlar çünkü Sait Faik, Cihat Burak’a hiç kitaplarını okuyup okumadığını sorar. Burak ise bir iki hikayesi hariç kendisini hiç okumadığını söyler. “Hah işte” der Sait Faik, “Doğru dürüst dost olunacak bir adam bulduk nihayet.”
Büyük hikayeci, bir gün Cihat Burak ’a bir şeyler yazıp yazmadığını sorar. Onun da hikayeler yazdığını öğrenince yazdıklarını göstermesini söyler. Akşam Cumhuriyet Meyhanesi 'nde kalabalık bir masada buluşurlar. Orhan Veli de aralarındadır.
Haritaları Kim Çizecek? | Ali Bulaç | Zaman
Bölge yeniden şekillenirken Kürtler yanında bölge halklarının tamamı köklü operasyonlara maruz kalacak. Sorun şudur: Bölge halkları özne olup kendileri mi bölgeye şekil verecek, yoksa nesne olup şekillenmeyi mi kabul edecek? Kürtlerin önemi ilk onların taşının oynaması veya oynatılmasıdır.
Kürt sorununa müdahil olan Türkiye’nin bugünkü resmi çevrelerinin açıktan telaffuz etmeseler de satır aralarında öngördükleri gelişme kısa vadede Güney Kürdistan, Orta vadede Batı Kürdistan ve uzun vadede Büyük Kürdistan’ın kurulup dört parçanın da Türkiye’nin himayesinde yeniden şekillenmesidir. “Yavuz Sultan Selim-Şeyh İdris-i Bitlisi”den ilham alan bu formül, hem Kürt, hem Kerkük-Musul petrollerini ve doğal zenginliklerini Türk iktidar elitinin inisitayitifine sunacaktır.
Zeytinliklerin Talanı Eksikti! | Mehveş Evin | Milliyet
Kıştan beri hakim olan kuraklık, İstanbul’dan Van’a, her bölgeyi derinden etkiliyor. Neredeyse her gün bir gölün kuruduğu ve yeni bir termik santralin daha kurulacağı haberini alıyoruz. En son çocukluğumdan hatırladığım düzenli su ve elektrik kesintileri başladı. Bu durum, doğal olarak hükümeti telaşlandırıyor.
Ne var ki Enerji Bakanlığı, Türkiye’nin “enerji açığını” kapamak için çareyi 1800’lerin sanayi devrimi modelinde buluyor: Daha fazla termik, nükleer santral, HES kuralım ki elektriğimiz kesilmesin, enerjide “dışa bağımlı olmayalım” mantığı, kamuoyunda da yerleşmiş durumda. Ancak enerji yatırımlarına yol açmak uğruna geri dönüşü olmayan bir yıkıma gidiyoruz.
1800’lerde yaşasaydık, tıpkı Tayyip Erdoğan’ın Soma faciasından sonra “Madenciliğin fıtratında var” dediği gibi, o günün mantığına göre yaşar giderdik. Ancak 19. değil, 21. yüzyıldayız... İnsan evladı, bu süreçte bilim sayesinde nice keşifler yaptı. Bu bilgileri doğru kullanmasını bilen kazanacak.
Bayrak, IŞİD, Musul, Ordu | Fatih Altaylı | Haber Türk
GÜNLERDİR IŞİD'in Musul'u ele geçirmesini, oradaki konsolosluğumuzu göz göre göre işgal etmesini ve diplomatlarımızı aileleriyle rehin almasını konuşuyoruz.
Gerçi son bölümü konuşamıyoruz o ayrı.
Zaten asıl meselemiz de değil. Yani bu yazının asıl meselesi o değil.
Asıl meseleye bir soruyla geçelim.
IŞİD militanları, Musul'u kaç kişiyle ele geçirdiler, onu soralım.
Bir fikriniz veya bilginiz var mı?
Ben bilmiyordum.
Bu işleri yakından takip eden bir dostuma sordum.
'900' dedi.
Cumhurbaşkanının Tarafsızlığı | Ümit Kardaş | Taraf
2007 yılında Anayasa’nın 101 ve 102. maddelerinde cumhurbaşkanının seçimi ve seçim koşullarıyla ilgili konulara ilişkin önemli değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklere göre cumhurbaşkanı, seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından halk tarafından seçilecek. Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi en az yirmi milletvekilinin yazılı teklifiyle mümkün. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler de ortak aday gösterebiliyor.
Anayasa’nın 101. maddesinde, ilk hâlini koruyan düzenlemeye göre cumhurbaşkanının tarafsızlığını sağlamak için cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiğinin kesileceği ve TBMM üyeliğinin sona ereceği belirtilmiş. Cumhurbaşkanının tarafsız olmasını gerektiren bir düzenleme de Anayasa m.104/1’de bulunmakta. Buna göre cumhurbaşkanı devletin başı olup, bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil etmekte. Bunun yanında cumhurbaşkanının anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetme görevi bulunmakta. Bu düzenlemenin, 101. Madde’deki, partili cumhurbaşkanının, seçildiğinde partisiyle ilişkisinin kesileceği kuralıyla bağlantılı olduğu açık. Bu düzenlemeler cumhurbaşkanının tarafsızlığının ve objektifliğinin ne kadar önemli olduğunu göstermekte.