Burçak Yüce Yazio: Gülmek Yakışır ve Yakınlaştırır
Samimiyetsiz tebessümler, içten gülümsemeler, sinsi sırıtmalar ve şen kahkahalar…
Duygu durumumuza ve çevresel faktörlere göre değişen istemli veya istemsiz tepkilerimizin dışa vurumu.
Bir de gülmeye hazır olup olmama durumu.
(Burada yine Cem Yılmaz’ın kulaklarını çınlatacağım. Muhtemelen onca parayı verince salonda topluca ‘çok gülmeliyim’ moduna giriyoruz.)
Basit bir refleks deyip geçmemeli.
Allah muhafaza… Gülme hastalığı bile var!
Hatta gülmenin bir bilimi varmış. Gülme bilimi ve vücuttaki etkileri Gelotoloji olarak adlandırılıyormuş.
Bu bilginin pratikte bir faydası var mı bilmem ama şu bir gerçek ki canlılar arasında insana özgü kılınan nadide eylemlerden birisi.
İnsana yakıştığı ve sosyolojik açıdan insanları birbirine yaklaştırdığı ise bilinen özelliklerinden diğerleri…
Gülümseme kendimize güvenimizi artırıp, yaşamın doğal akışındaki zorlukların üstesinden gelmek için bize zihinsel güç veriyor.
Depresyonla başa çıkmaya hatta depresyondan çıkmaya yardımcı oluyor.
Stresi azaltarak zihinsel sağlığımızı koruyup, sadece birkaç dakika için bile olsa günlük hayatımızdaki tüm gerginlikleri unutmamızı sağlıyor.
Gülmek bir nevi Big Bang gibi hayatın güzelliklerini görmeyi tetikliyor.
Mutluluğu resmediyor.
O istemsiz patlamayla pozitif enerjimiz bir anda etrafa yayılıyor.
Sen gülüyorsun, diğerleri gülüyor, gülümsemeler rengarenk balonlar gibi etrafa saçılıyor. Başkaları ile birlikte gülmek bağ kurmaya ve duygudaşlık yapmaya yardımcı olup böylece bağlanmayı ve sosyal etkileşimi artırıyor.
Mesafeleri azaltıyor.
Unutmayın! Gülümseyen bir yüz, bizi her zaman popüler kılıyor.
Ne mutlu ki bütün insanlar aynı dilde gülümsüyor. İçten tebessüm dil, din, cinsiyet, ırk fark etmeksizin kilitli yüreklerin kapılarını bir bir açıyor.
Hayata olumlu yaklaşan bir birey konunun toplumsal, kişisel veya profesyonel olduğuna bakılmaksızın iyi karşılanıyor. Yaşamın rutin seyreden en sıradan yönlerinde bile mizahı bulabilmek bir anlamda bir yetenek sayılıyor. Sırf bu sebepten dahi bir kişinin bu özelliğiyle toplum içindeki konumunu yükseltmesi normal karşılanıyor.
Etrafınızda gülümsemeyi başarabilen insanlar çoğunluktaysa şanslısınız. Çünkü böyle kişiler sizi en rahatsız edici durumlarda bile iyi hissettirmeyi başarabilir.
Peki, bu pozitif enerjiyi neden başkalarından bekleyelim?
Renkli balonlarımızı sıkıca tuttuğumuz ellerimizi neden biraz gevşetmeyelim?
Biz neden tatlı gülümsememizi başkalarından esirgeyelim?
Bu nedenle güne her zaman gülümseyerek başlayalım. Başlayalım ki bu güzel enerjiyi önce ailemizle paylaşalım.
Üstelik uyandıktan bir süre sonra gülmek vücutta bir fincan kahveyle benzer etkilere neden oluyormuş. Yani gülmeyi deneyerek nasıl canlanabileceğimizi deneyimleyebiliriz.
O halde bugün kendimize gülmek için bahaneler buluyoruz ve bunu yine en çok kendimiz için yapıyoruz.
Buradan özellikle erkeklere sesleniyorum!
Ara ara çocukluğunuza geri dönün ve lütfen gülümseyin. Kendinize balon örneğim gibi sebepli sebepsiz nesneler ve nedenler bulun.
Çünkü bir araştırmaya göre gülme en yaygın çocuklarda görülürken son sırayı erkekler alıyormuş.
Ayrıca bu aralar pek mümkün olmamakla birlikte başkalarıyla bir aradayken ve özellikle ev oturmalarında ortalama 30 kat daha fazla gülüyormuşuz.
Demek ki gülmek gerçekten bulaşıcıymış. (Televizyon şovlarında sık sık kahkaha sesi oynatmaları bu nedenleymiş.)
Peki, psikolojimiz üzerindeki olumlu yansımalarının yanında gülmenin fizyolojik faydaları nedir biliyor muyuz?
İşte o kısmı için bir sonraki yazımda görüşüyoruz.
Bundan sonra da sokakta balon gördükçe beni hatırlıyor ve benim için kocaman gülümsüyorsunuz. :)
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın